GAZZE?NİN ÇOCUKLARI
RECEP GARİP
Umudun adı gözlerinle bana bakıyorsun çocuk
Kanım akıyor kan kırmızı Gazze?nin duvarlarında
Filistin çiçeği yanıyor yanı başımda ateş kırmızı
Güneş çiçeği doluşuyor gözlerime milyonlarca
Gözlerim alev sarısı, yalazlanmış temmuz sıcağı gibi
Bilmiyorlar ki aşkın hiçbir zaman ölmediğini.
Anlamıyorlar güne bakan çiçeğim açıyor durmaksızın
Ve anlamıyorlar toprağa düşen kanların gülistana döndüğünü
Uydularda radarlara düşüyor Gazze, çocuklar üşüyor ölüm ateşinde
Durmaksızın misket bombaları yağıyor şehrin üstüne şimdi
Sana nevruz dedim,
Sana Kerbela dedim,
Sana mahkûmdur aşk dedim,
Şimdi Kerbela?da ağlayan Zeynep annemdir öyleyse
Efendimden armağan olan bir Muharrem?dir öyleyse.
Yeşil vadilerin mutlu insanlarıyız biz
Yani hepimiz, yani cümlemiz,
Bir ölü gibi hissetmeden Kehkeşanlara dalmışken yani
Simsiyah gözleriyle bakan yıldızlarım kayboldu aniden
Şimdi Filistin?de insan olmak zordu, delikanlı olmak zordu
Zordu Gazze?de çocuk olmak, anne olmak hayal ötesi.
Ben bu yanda oyuncaklar ülkesinde
Güllük, gülistanlık bir havadayken daha
Oyuncaklardan arabalar, bağlar, villalar yaparken;
Mermi kovanları, zırhlı paletler ve kaleşinkof parçaları
Oyuncaklarıydı Mahmut Derviş?in, şair olmak zordu Filistin?de
Zordu elbette çocuk olmak Gazze?de, anne olmak hayal ötesi.
Filistin kardeş dedim,
Gazze can dedim,
Dayan yoldaş dedim,
Şimdi doğacak gün aşkına, okunan ezan ve kıyam aşkına
Kelamı kadim, Peygamberi Zişan aşkına
İsa, Musa, Davut aşkına, İncil, Tevrat ve Zebur aşkına
Hu diyelim, hu diyelim, kıyam edelim
Sıra bize gelmeden haydi dostlar Filistin?e gidelim.
4 0cak 2009 ?Yukarı Dudullu
'Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak.
Halbuki, biz sussak, tarih susmayacak..
Tarih sussa, hakikat susmayacak.
Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele kalmayacak.
Hâlbuki bizden kurtulsalar, vicdan azabından kurtulamayacaklar,
Vicdan azabından kurtulsalar, tarihin azabından kurtulamayacaklar.
Tarihin azabından kurtulsalar, Allah'ın gazabından kurtulamayacaklar.' Sezai KARAKOÇ
FİLİSTİN?E AĞIT
RECEP GARİP
Filistin; yakın doğu diyarı
Suriye çölü, Lübnan ve Akdeniz arası.
Peygamber dostu, halife Ömer yoldaşı,
İslam olur Filistin.
Amr İbn?ül As girince Filistin?e
Semalarında ezanlar okunur Kudüs?ün.
Tamamlar fethi Muaviye;
Bin yedi yüz doksan dokuz,
Napolyon kıramaz bileğimizi
haçlı ruhu yenik, Kudüs hür.
Ve bin dokuz yüz on altı;
Filistin tutsak olur İngiliz?e
Ağlar anneler, ağlar babalar
Yürekler dağlanmıştır.
Herzl görmese de, sevinir bütün Yahudi.
Babam ağlar, anam ağlar.
Yıl bin dokuz yüz kırk dokuz;
Birleşmiş milletler böler üçe Filistin?i
Gazze Mısır?a, Gor çukuru ve Yahudiye Ürdün?e
Tabariye, Batı yaylaları, Necef gölü, İsrail?e
Bir elma gibi bölünür Filistin
-Yürek paramparça-.
Tarih ve insan, Yahudi ve Müslüman,
Kenan ülkesinin yeşil toprakları kıraçlaşan.
Şair de savaşır bu ülkede, özgürlük için
Sina dağından haykırır Filistinli bir çocuk,
Şiir olur, mermi olur, gül olur.
Zindanlardan feryatlar yükselir yükselir ta arşa kadar.
Bir gazap taşır mermiler, tutuklu gün sayar
Ölüm odalarında bağımsızlık adına.
Bir şehidin cebinde mektup,
Sesleniyordu buram buram;
?Ağlama anacığım, pek yakında
Başımızı sokacak, kulübemiz olacak
Yuvam olacak benim, bizlerin.
Kargılardan örülmüş damlarımız olacak
Çardaklardan, ağlama anacığım.
Zeytin yapraklarını, şeftali ağaçlarını unutmadım
Unutmadım bacımın gözyaşlarını,
Bir de senin çorbalarını,
Köyümün kekik kokularını, menekşeleri, sümbülleri
Unutmadım, özledim anacığım.
Yakında evimiz olacak bizim de a n a c ı ğ ı m.
Dumanımız tütecek obamızdan.
Ve bir gün; düğünümüz olacak belki de..
Değil mi a n a c ı ğ ı m.
Ve bir tank altında ve bir top önünde
Kaldı umutlar, geleceğe, hep geleceğe
Geleceğe uzandı b ü t ü n u m u t l a r.
Denize ağ vuruldu
Binlerce balık tabaklarda sofralara dizildi,
Aç kalmış göçmen evlerinde duman tütmedi.
Kara, kapkara yılanlar ormanlarda
Dağlar arasında mecnun gibi dolaştı.
Bir akbaba, bir yırtıcı kartal
Gagasında binlerce yıldır özgürlük tanımadı.
Bir şahin, göklerin kartalı oldu
Şah oldu, dost?a düşman oldu.
İnsan insan olalı, kavga oldu, düğün oldu.
Düş ve gerçek
Ve birden bire koptu damarlarım
Yeryüzü kan, yüreğim paramparça!
Kutsal topraklar adına,
Seherler seyran oldu, gündüzler gece.
Bir çocuk uykudan uyandı
Bir annenin dağlanmış yüreği Kudüs?ün semalarında
Ayin oldu, türküler yakıldı.
Yıkık evler gördüm, yıkık gönüller
Ayakları kırılmış, kolları kopmuş çocuklar gördüm
Ve o gece, annem ağlıyordu, Kudüs ağlıyordu.
Şakaklarımdan, ellerime, böğrüme kadar
uzanmış bir el gördüm; Yahudi!
Evimin kapısı vuruldu; Yahudi!
Saçlarından asılmış bir kadın gördüm
Sokakları kaybolmuş şehirler gördüm
Öldürülmüş, gömleği dürülmüş şairler gördüm;
Bir gece rüyamda lanetleniyordu İsrail.
Ben gülüyordum.
Yaralı bir ceylan gibi ürkek ve kaçkın
Bıçak açmıyor dilimi.
İki kolum on parmağım hem gül koklar
Hem tetik çeker.
Ben ağlıyorum, ağlıyor Mescidi-i Aksa
zulmün fermanına karşı savaşıyor
saçlarım ve sakallarım.
Barut kokusu çorbalarımız
Dağılıyor duman duman.
Bütün bir Asya?yı kuşatıyor dualarımız.
Ve Filistinli bir çocuk;
Caddede yatıyor boydan boya,
Ateş ve kan, her taraf kızıl kıyamet.
Yağmur yağıyor ateş ateş.
Gök terliyor kızıl kızıl.
Özgürlük adına veriliyor bu savaş.
Direnen Filistin oluyor
B i r m i l y a r İ N S A N.
Acı türküler sardı dört bir yanımı
Her gece çığlıklar, her gece kurşunlandı kardeşler.
Dört bir yanımı sardı bulutlar.
Şehitler ardından yükselir sedalarımız
Yeşertir türkülerimizi onlar
Onlar büyütür sevdamızı.
Bir nur yağar şehit mezarlığına,
Yirmi dört saatin eşref vakitlerinden.
Ey ihtiyar ağaç!
Bütün dalların ve yapraklarınla dua et bize.
Yeşersin toprak dua et.
Tohum düşsün toprağa, dua et güneş
Yeşersin tohum, ağaç olsun, çiçeğe dursun
Meyve devşirsin sonra çocukları Filistin?in
Sabah?ın ilk ışıklarıyla.
Ey İsrail oğulları! Ey Yahudi!
Güzel?in düşmanları;
Size Musa peygamberin mucizeleri bir şey söylemedi mi?
Yılanlaşan asa, ışık veren el, aydınlatmadı mı yüreklerinizi?
Çekirge sürüleri sofranızı sarınca, yok olunca tahıllarınız
Ekin böceği aşsız, katıksız, bırakınca uyanmadınız mı?
Her yanınızı kurbağa sürüleri sarınca korkutmadı mı?
İbret almadınız mı?
Çeşmeleriniz, kuyularınız, denizleriniz, kan gölüne çevrilince
sizin için taştan su fışkırtılınca, bütün geçmişi unutmadınız mı?
Deniz; Musa peygamber?e inananlar için kurtuluş olunca
Boğulmadınız mı?
Artık, fesada uğrayanlardan oldunuz
Dünyayı bozdunuz kundaktaki bebeği vurdunuz.
Lanetliyor sizi, b i r m i l y a r İ N S A N.
Dağlarda, sürülerimiz, çobanlarımız tedirgin
sabrımız kalmadı artık.
Caddelerde taş attı küçük bileklerimiz
kurşunlarınıza karşılık.
Sizi insan gördük, insan belledik.
Tahammülümüz kalmadı artık.
Biz Müslüman?ız kıyamda bekleriz ALLAH adına
Kılıç kından çıkınca bir kez, şimşek olur uçarız
Yedi ceddiniz bilir s a v a ş k a n l ı ğ ı m ı z ı.
Gün olur da yaz gelir tarlalardan biçilir ekinler,
Şaha kalkınca atlarımıza üzengi dayanmaz
Yular bağlamaz olur.