Dolar

34,8654

Euro

36,6039

Altın

3.048,64

Bist

10.058,47

Yeni nesil, Ortadoğu için ıstırap çekiyor

İsrail, bölgeye nükleer silah getirdi, İşgal ettiği bölgelerde yerleşim yerleri oluşturdu, Filistin topraklarını gaspetti.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-01-05 01:40:00

Yeni nesil, Ortadoğu için ıstırap çekiyor


Hasan Ebu Nimah*

ABD?nin Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, İsrail?in 2006?daki Lübnan saldırısına dönük ?nesil, Yeni bir Ortadoğu için ıstırap çekiyor? sözlerini sarfetmişti. Aynı şeyi bugün Gazze için de söyleyebilir, ama onun istediği Ortadoğu?nun doğuşu olmayacak.

Aylar ve haftalar süren tehdit ve gizli planlardan sonra, İsrail Gazze üzerine tekrar zalimce saldırmaya başladı. Resmi Arap yetkililerinin sessizliği ve uluslararası korkaklık ve suç ortaklığı ile birlikte İsrail?in barbarlığı nedeniyle, korku dalgası tüm Arap dünyasını sarmış durumda.

İsrail, hiçbir zaman aksi bir şekilde davranmadı. Daha baştan beri, hatta İsrail kurulmadan önce, gelecekteki başbakanlar tarafından yönetilen Siyonist gruplar, Ortadoğu?da terörizmi ilk başlatanlar oldu. İsrail ve kurucuları, Birleşmiş Milletler temsilcileri ve Filistinli liderlerin suikastı ile birlikte hotellere, raylı sistem istasyonlarına ve Filistin?in sivil hükümet binalarına yapılan terör saldırılarını ilk defa gerçekleştirenlerdir.

İsrail, bölgeye nükleer silah getirdi. İşgal ettiği bölgelerde yerleşim yerleri oluşturdu, Filistin topraklarını ve Filistin halkının haklarını her türlü yolu kullanarak gasp etti, gelişmiş silahlarla sivil halkı katletti ve yaptığı her suça yeni gerekçeler sundu. 60 yıldır bölgeye yaptığı temel değişimler bunlar.

Dolayısıyla İsrail?in Gazze?de yaptığı katliam yeni birşey değil, utanmaz ve insafsızlığı yeniden yüzkarası kayıtlar oluşturdu. Arap başkentlerinde sıradan insanlar İsrail?e, kayıtsız hükümetlerine ve gözü kapalı bir şekilde saldırganı destekleyen ve mazlumu suçlayan ?uluslararası topluluk?un ikiyüzlülüğüne olan kızgınlıklarını ifade ettikçe acı, her ruhun derinliklerine işliyor.

Şu an Gazze?de yaşananaların daha önce de yaşandığı su götürmez bir gerçek: 1982, 1996 ve 2006?da Lübnan?da yaşananlar ve 2008?in ilk aylarında meydana gelen katliamlar bunlarda sadece birkaçı. İsrail, 2006 yılında Lübnan?a saldırdığında, uluslararası ve bölgesel güçlerden yeşil ışık almıştı. O dönem, şu anda olduğu gibi, ABD ve İngiltere, İsrail?in katliamı gerçekleştirme ve hedeflerine ulaşmada zaman tanımak için ateşkes ilan etmekten kaçındı. Ancak, 2006?da büyük politik ve askeri desteğe rağmen İsrail yenilgiden başka hiçbir şey elde edemedi.


Kahire?de bir protestocunun elinde yer alan gazetede Mısır Dışişleri Bakanı Ahmed Ebul Geyt ile İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni?nin resmi, 28 Aralık 2008. (Wissam Nassar/MaanImages)

İsrail, yaptığı kuşatma ve devam eden işgal ve Filistinlilere uygulanan baskı ile Gazze?de saldırıyı meşru kılan koşullar oluşturdu. İsrail, bir bakıma kendisini çıkmaza soktu. Gazze?de yüzlerce sivilin gelişigüzel öldürülmesi (ilk 24 saatte 300 ölü ve 700 yaralı), ?uluslararası topluluk?un geleneksel ?kaygılı? (!) sesini ortaya çıkardı.

İsrail, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından yayınlanan şiddete son vermesi ile ilgili çağrıyı görmezden gelmektedir, çünkü bu çağrının saldırıyı sonlandırmak için gerçek bir çaba değil, sadece siyasi bir müdafaa olduğunu biliyor.

Lübnan?da olduğu gibi, İsrail savaşı başlatmada aceleci ama asıl mesele savaşın nasıl sona erdirileceğidir. Hamas ve azimli Filistin halkı, zafer ilanı ile savaş meydanında yenilecek bir ordu değil. Israil?in tüm Gazze?yi yıkıp Filistinlileri öldürmek için yeterince askeri gücü var. Ne kadar zalimlik yaparsa yapsın, İsrail ordusu saldırıyı zafersiz sona erdirecektir. İsrail, kendi yenilgisine ek olarak Gazze?de yeniden bir yenilgi ve ölüm yaşatacak.

En son yaptığı katliamlarla İsrail, bölgede hiçbir zaman sürekli ve normal bir devlet olarak kabul görmeyeceğini ilk ve son olarak gösterdi. Bu, bölgedeki halk tarafından ? liderlerinin deklarasyonu ile değil - alınabilecek bir karardır ve halk, kendini ifade etme fırsatı bulduğu her anda fikirlerini açıkça ortaya koymuştur. İsrail, mağdurların iyiliğinden ziyade, İsrail?in kendi iyiliği için İsrail?i durdurmayan sözde ?arkadaşlar?ına teşekkür edebilir.

İsrail, barış ve uzlaşma için her türlü fırsatı geri çevirmiştir. İsrail?in özellikle Filistinlilerle gerçek barışı sağlama hususunda barış anlaşması imzalayan Arap ülkelerini utandırmış ve küçük düşürmüştür. İsrail, her Arap girişimini yapıcılık olarak değil, tüketilmesi gereken zayıflık göstergesi olarak kavramıştır. Barış ve güvenlikten başka bir şey amaçlamadığını belirtse de; saygısız, kuralsız, bağnaz, ırkçı ve insan hayatına itibar etmeyen hilekar bir devlet gibi davranmaktadır.

Bu sürecin sonuna henüz varılmadı. İsrail, yetersiz barış ?başarıları? ? barış anlaşmaları ? tükenene kadar dayatacak. Her ne kadar barış istediğini belirtse de, İsrail, gerçekten bu saldırıları gerçekleştirmek istiyor.

İsrail?in yeni saldırısının neyi ortaya çıkaracağını hiç kimse net olarak söyleyemez, ama herkes muhtemel sonuçları gösterebilir.

Gazze?deki saldırılar Hamas?ı yok etmeyecek; İsrail Hamas?ı destekleyen herkesi öldürse de; saldırı, direnişi durdurmayacak. Tam tersine, direniş bölge içerisinde daha da güçlenecek ve bölge halkının direnişe olan yaklaşımı değişecek; direniş, eskimiş veya imkansız gibi algılanmayacak artık ve Araplar için geri kalan tek ?stratejik seçenek?, zayıflık konumundan müzakere etmektir.

Gazze saldırısı, direnişin her türlü çeşidini bastırmada elinden geleni ardına koymayan ve gerçekleşmeyen barış süreci ve destekçileri ile ilgili şiddetle bahse giren sözde ?ara bulucular?ı zayıflatacak ve onlara olan güveni azaltacaktır.

Ayrıca verimsiz görüşmeler ve liderleri tarafından yapılan diplomatik görüşmelerde oldukça sabırlı olan Arap halkında bir farkındalık durumu görebiliriz. Gazze saldırısında resmi olarak Arapların suç ortaklığı olduğu fikrinin (ki bu fikir şu an iyice yerleşmiş durumda) önüne geçmek şu an mümkün değil. 25 Aralık?ta İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni?nin Mısır?dan Gazze?ye yaptığı tehditleri ve Mısır Dışişleri Bakanı?nın karşı çıkmadan sırıtmasını hiç kimse unutmayacak. Rafah sınır kapısını kapalı tutarak Gazze halkının kuşatılmasını sağlayan Mısır için de rolünü gerekçelendirmek kolay olmayacak.

Gerçek şu ki, İsrail?in Gazze?de sebep olduğu açlıktan ölüm kuşatması, Arapların suç ortaklığı olmadan devam edemeyeceğidir. Bu gerçekler, Arap tarihinde unutulmayacak utanç izleri bırakıyor.

Son olarak, İsrail, 1982?de Lübnan?ı istila ettikten sonra ne tür bir ders çıkarması gerektiğini kabul edecektir. Düşmanları, onun sahip olduğu güçe sahip değil ve ceza almadan saldırıp katledebiliyor. Ne var ki, askeri güçler güvenlik sağlamıyor. Aslında, yaptığı tek şey, İsrail?i daha az güvenli bir yer haline getirmek ve suçlarından dolayı daha nefret edilir bir ülke konumuna getirmek.

İsrail, kendini izole etmeye devam ediyor. Düşman sayısını artırıyor ve aynı zamanda geri kalan ?dostlar?ını da kaybediyor. Hiç şüphesiz, 17 yıl önce Madrid Barış Konferansı ile başlayan bir dönemin sonundayız. Uluslararası hukuku dışlama ve İsrail?in baskınlığını kurumsallaştırma temelinde konferansın başlattığı ?barış süreci? başarısız oldu ve tekrar canlanamaz. Alternatifi, şiddetin devamı olmamalıdır. Başka yollar da var. Uzun bir zamandır görmezden gelinen yol önümüzde: uluslararası hukuka, kanuniyete ve hesap vermeye geri dönüş.

Bu durum, görevlerini uzun süredir ihmal eden uluslararası topluluğun gerçek cesaretini gerektiriyor. Hükümetler ve uluslararası kuruluşlar bu görevlerinden sakınmayı sürdürebilir; ancak, Gazze?den yayılan korku dalgasından uzak kalmayacaklarını bilmeliler.


*Hasan Ebu Nimah, Birleşmiş Milletlerin eski Ürdün temsilcisi.

Bu makale Sibel Bahtiyar tarafından TİMETURK.com için tercüme edilmiştir.



SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara