Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Başbakan son bir yılın hesabını verdi

Başbakan Erdoğan Ulusa Sesleniş programında 2008 yılıyla ilgili değerlendirmelerde bulunurken krizin dünya ve Türkiye'ye yansımalarını anlattı. Erdoğan, şunları kaydetti.

17 Yıl Önce Güncellendi

2008-12-30 20:04:00

Başbakan son bir yılın hesabını verdi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''İçerdeki bütün olumsuz gelişmelere rağmen hükümet olarak, süreci büyük bir dikkat ve hassasiyetle yönettik. 'Milletimiz kazanacaksa biz kaybetmeye razıyız' diyerek yönettik'' dedi.

Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayımlanan ''Ulusa Sesleniş'' konuşmasında, 2008'in,  dünyada son derece önemli olayların cereyan ettiği, yüzyılda bir yaşanan büyüklükte bir mali krizin, gelişmiş ekonomiler başta olmak üzere bütün ülkeleri sarstığı bir yıl olarak hatırlanacağını söyledi.

Erdoğan, şunları kaydetti:

''Muhtemel ki bu büyük krizin etkilerini dünya, 2009 yılında da hissetmeye devam edecek. Daha şimdiden birçok ülkede, ekonomik büyüme ciddi seviyede yavaşlıyor hatta ABD, Japonya, Almanya gibi bazı gelişmiş ülkelerde büyüme negatif seyir izlemeye başlamış durumda.

Bütün dünyayı sarsan bu çapta bir krizin Türkiye'yi de az çok etkilemesi kaçınılmazdır. Özellikle son bir yılda yaşadığımız başka olumsuz gelişmeleri de dikkate aldığımızda, evet, 2008 zor bir yıl oldu ama asla milletimiz için kayıp bir yıl olmadı.

Yaşadıklarımızı şöyle bir hatırlayın. Burada tekrarlamaya gerek görmüyorum. İçerdeki bütün olumsuz gelişmelere rağmen hükümet olarak, süreci büyük bir dikkat ve hassasiyetle yönettik. 'Milletimiz kazanacaksa biz kaybetmeye razıyız' diyerek yönettik. Sonuçta, zor sağladığımız güven ve istikrar ortamını koruyarak bu süreçten çıktık. Bunu milletimiz adına büyük bir kazanç olarak görüyoruz. Her şeye rağmen bu zor yılı kayıp hanesine yazdırmadık. Yılı kazançla, ülkemizi her şeye rağmen büyüterek kapatıyoruz.

2009'da da bu kez global kriz sebebiyle ekonomide bizi zorluklar bekliyor. Aldığımız tedbirlerle gelecek zorlukları da yöneterek, 2009'u inşallah Türkiye için bir fırsat yılına hep birlikte dönüştüreceğiz.

Ekonomimiz son altı yılda yaşadığı büyük atılımla sadece dünyanın dikkat çeken ekonomilerinden biri olmamış, doğal olarak küresel ekonomik sisteme de entegre hale gelmiştir.

Bu gerçeğin farkında olarak, krizin etkilerinin görülmeye başladığı ilk andan itibaren tedbirlerimizi kararlılıkla aldık, alıyoruz.''

-''ÜLKEMİZ İÇİN FIRSATLARA DÖNÜŞTÜRMEYE ÇALIŞIYORUZ''-

Bu çerçevede, Ekonomi Koordinasyon Kurulu başta olmak üzere bütün ilgili organlarla düzenli olarak, krizin seyrini takip ettiklerini ve krizin etkilerini en aza indirmek için çaba gösterdiklerini belirten Erdoğan, bu çalışmaları bugün de azami dikkat içerisinde ve çok yönlü sürdürdüklerini ifade etti.

Her aşamada ilgili kesimlerle, reel sektör temsilcileriyle ve sosyal taraflarla müzakereleri devam ettirdiklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, reel sektörün sıkıntılarını giderecek adımları öncelikli olarak attıklarını ve atmaya devam ettiklerini dile getirdi.

Erdoğan, Merkez Bankasının da gelişmeleri yakından izleyerek, bu süreçte piyasadaki döviz ve YTL likiditesini dikkatle takip ettiğini ve günü gününe önlemleri aldığını belirtti.

Başbakan Erdoğan, ''Bir yandan ekonomimizi küresel risklerden korumaya, diğer yandan da şartları ülkemiz için fırsatlara dönüştürmeye çalışıyoruz. Böyle krizlerin negatif etkilerinin yanı sıra bazı önemli ekonomik fırsatlar da getirdiğinin bilincindeyiz. Son günlerde uluslararası enerji ve emtia fiyatlarında meydana gelen düşüşleri ve bunun ülkemize getirdiği avantajları, buna bir örnek olarak görebiliriz. Umudumuz odur ki bu avantajlar 2009 yılı enflasyon hedefini tutturmamızda, bize büyük katkı yapacaktır'' diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Dış etkenlerin kriz nedeniyle hayatımıza getirdiği olumsuzlukları inanıyorum ki el birliğiyle kısa zamanda ortadan kaldıracak, krizi daha güçlü bir atılımın, daha dinamik bir ekonominin vesilesi, fırsatı haline getireceğiz'' dedi.

Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayımlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında ekonomik gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

''Bütçeler ekonomilerin karneleri gibidir, akla kara orada ortaya çıkar'' diyen Erdoğan, her yıl olduğu gibi bu yılın sonunda da yeni yılın bütçe hazırlıkları nedeniyle Türk ekonomisini masaya yatırdıklarına ve bütün boyutlarıyla değerlendirme imkanı bulduklarına işaret etti.

Hem ekonominin genel gidişatının sağlamasını, hem de geçen yılın muhasebesini yaptıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, geleceğe dönük hedefleri de bu doğrultuda belirlemeye gayret ettiklerini ifade etti.

Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

''Şunu hemen ifade edeyim ki olumsuz küresel şartlara rağmen Türk ekonomisi atılım gücünü bu dönemde de muhafaza etmekte, gelişme istikametinden en ufak bir sapma göstermemektedir.

Biliyorsunuz Kasım ayında katıldığım G?20 zirvesinde, dünyanın en güçlü ekonomilerinin temsilcileriyle birlikte kriz şartlarını ele aldık ve alınacak tedbirleri değerlendirdik. Sadece bu zirvede konuşulanlar bile Türk ekonomisinin ne kadar sağlam bir zeminde yükselmekte olduğunun bir delili sayılabilir.

Bugün başta gelişmiş ülkeler olmak üzere pek çok ülke, ekonomilerini dalgalanmalardan korumak adına çok ağır tedbirleri yürürlüğe koyuyorlar. O ülkelerin ekonomik açıklarını kapatmak üzere bugün ödedikleri faturayı, yakın gelecekte kendi vatandaşları ödemek durumunda kalacaklar. Ama açık ve net olarak ifade edeyim ki biz milletimizin sırtına bugüne kadar böyle bir yük yüklemedik, inşallah da yüklemeyeceğiz.

Dış etkenlerin kriz nedeniyle hayatımıza getirdiği olumsuzlukları da inanıyorum ki el birliğiyle kısa zamanda ortadan kaldıracak, krizi daha güçlü bir atılımın, daha dinamik bir ekonominin vesilesi, fırsatı haline getireceğiz. Bu çerçevede, 2009 yılı bütçemizin Türkiye'nin geleceği adına iyimser bir açılım olduğunu sizlere özellikle ifade etmek istiyorum.

Bu ülkede yaşayan her insanımızın geleceğe umutlu bakmak için çok sebebi var, bu umut ve özgüven bizi küresel krizin getirdiği sıkıntılardan da çekip çıkaracaktır. Yeter ki büyüme dinamizmimizi, gelecek inancımızı ve kalkınma heyecanımızı kalplerimizden eksik etmeyelim. Bilelim ki her türlü krize karşı millet olarak en büyük silahımız; bu umut, bu heyecan, bu özgüven olacaktır.''

-''BU GİRDAPTAN NASIL ÇIKILACAĞINI ÇOK İYİ BİLİYORUZ''-

''Neden umutlu olmalıyız, neden karamsarlığa kapılmamalıyız? Bunu bazı örneklerle sizlerin dikkatinize sunmak istiyorum'' diyen Erdoğan, Türkiye ekonomisinin son altı yıl içinde dünyada çok az örneği görülen istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyüme dönemi yaşadığını ve çok önemli bir atılım gerçekleştirdiğini kaydetti.

''Bütün göstergeler dibe vurmuşken yeniden ayağa kalkma iradesi gösterebilmiş bir milletten ve o iradeyle son 27 çeyrek boyunca sürekli büyüme göstermiş bir ekonomiden bahsettiklerini'' belirten Erdoğan, kişi başına milli gelirin yıl sonu itibariyle 10.000 dolar hedefini aşmış olacağını söyledi. Bu rakamın 2002 yılında 3.517 dolar seviyesinde olduğunu hatırlatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bu ülkenin insanları olarak bizler gelecekten umutlu olmayacağız da, bizler özgüven sahibi olmayacağız da kim olacak?

Bugün dünyada yaşanan sıkıntıları biz yıllarca yaşadık, bu girdaptan nasıl çıkılacağını da çok iyi biliyoruz. Krizin en güçlü ekonomileri adım adım gerilettiği bir zamanda bile bizim ekonomimiz istikrarla büyümeye devam ediyor. Rakamların söylediği gerçek, Türkiye'nin geleceğinin aydınlık olduğudur, bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Bakınız, altı yıl önce 230 milyar dolar seviyesinde olan gayri safi yurtiçi hasıla, 3 kat artışla 2007 sonunda 657 milyar dolar seviyesine gelmiştir. 2008 sonu itibariyle yani bir gün sonra 750 milyar dolar seviyesini de yakalıyoruz, artış sürüyor, gelişme sürüyor, atılım sürüyor. 2002 sonunda 27 milyar dolar olan Merkez Bankası rezervimiz, bugün 71 milyar dolar seviyesinde.

Bazı sektörlerde elbette küresel krize bağlı olarak bazı sıkıntılar yaşanıyor, bunların geçici ve el birliğiyle aşabileceğimiz sıkıntılar olduğunu iyi bilmeliyiz. Bu sıkıntıları da enflasyonu, yüksek faizleri, dağ gibi biriken borçları aştığımız gibi aşacağız.

Ekonomimizin uzun yıllardır en büyük problemlerinden biri olan enflasyon konusundaki göstergeler de krize rağmen Türkiye'nin doğru istikamette ilerlediğini teyit eder niteliktedir. Son dönemlerde enerji ve gıda fiyatlarındaki dalgalanmalara rağmen 2008 yılı Kasım ayı itibariyle enflasyon yüzde 10,76 seviyesinde kalmıştır. Mevcut şartlar dikkate alındığında bu oran iyimser bir orandır, iyi bir orandır, Türkiye'nin yakaladığı istikrarın güzel bir sonucudur.''

-TL'YE GEÇİŞ-

Yine bu istikrar sayesinde yılbaşından itibaren paradan sıfır atma operasyonunun son aşamasını başlatma imkanı bulduklarını kaydeden Erdoğan, 1 Ocak 2009 itibariyle paradaki ''Yeni'' ibaresi atılarak yeniden TL'ye dönüleceğini hatırlattı.

Hazine Müsteşarlığı ve Merkez Bankasının yeni madeni paraların ve banknotların basımını tamamladığını ve dağıtımını yaptığını bildiren Başbakan Erdoğan, 1 Ocaktan itibaren artık TL'nin kullanmaya başlanacağını ifade etti.

1 yıl boyunca YTL ve TL'nin bir arada kullanılacağını belirten Erdoğan, 1 yılın sonunda piyasadaki YTL'nin büyük oranda tedavülden kalkacağını ve yeni boyutlarıyla ve yeni şekilleriyle TL'nin Türk insanının hayatındaki yerini alacağını dile getirdi.

Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Yıllar boyunca istikrar bir türlü sağlanamadığı için sürekli ertelenen bu önemli operasyonu bu şekilde tamamlamış, sıfırı bol ama alım gücü düşük para kabusunu da sona erdirmiş oluyoruz.

Türkiye bugün dış ticaret alanında yakaladığı gelişme hızıyla adım adım dünyanın dev ekonomileri arasındaki yerine ilerlemektedir. 2002 yılında yaklaşık 88 milyar dolar düzeyindeki dış ticaret hacmimiz, geçtiğimiz yıl itibarıyla 277 milyar dolar seviyesine yükselmiştir. 2008 yılı sonu itibariyle, yani bir gün sonra bu rakamın 340 milyar dolar seviyesini yakalamasını bekliyoruz.

2002 yılı sonunda 36 milyar dolarlık ihracat yapan Türkiye, bugün geçen 12 aylık dönemde 129 milyar dolarlık bir ihracata ulaşmıştır. Türkiye bugün ihracat büyüklüğünde dünyanın 22. ekonomisidir. Üstelik eskiden olduğu gibi ihracatımız birkaç sektörle sınırlı değildir, çeşitliliğe sahiptir.

İnşallah bu çizgide seyretmeye devam edersek 2009 yılında ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 68'e, 2012 yılında ise yüzde 83 civarında bir orana yükselecektir, bunu kuvvetle muhtemel görüyoruz.

Geçen altı yıllık süreçte ihracat rakamları gibi yüzümüzü güldüren bir başka gelişmeyi de doğrudan uluslararası yatırımlarda yaşadık. 1993?2002 döneminde ortalama 1 milyar dolar olan yıllık doğrudan sermaye yatırımları 2007 yılında 22 milyar dolar seviyesine kadar yükseldi. Bu yılın Ocak - Eylül döneminde, küresel krizin getirdiği olumsuz şartlara rağmen 12,3 milyar dolarlık dış yatırımı ülkemize çekmeyi başardık. Beklentimiz o ki bu miktar yıl sonu itibariyle 15 milyar doları bulacaktır.''

AA

Haber Ara