MHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Bal, bir başka mahkemeyi eleştiren sözlerin sarf edilmesinin yargı makamındaki kişilerin zarafetiyle bağdaşmadığını söyleyerek, seçimlerle ilgili tartışmaların sorumlusunun Başbakan olduğunu öne sürdü.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Bal, TBMM'de seçmen kütükleri konusunda yaşanan tartışmalarla ilgili basın toplantısı düzenledi. Bal, seçmen iradesinin sandığa tam olarak yansıması için bir kanun teklifi hazırladıklarını ve dün TBMM Başkanlığı'na verdiklerini hatırlattı.
Nüfusu 2 binin altındaki belediyelerle ilgili kanunun Anayasa Mahkemesi'ne götürüldüğünü, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay'ın bu konuda birbiriyle çelişen kararlar verdiğini kaydeden Bal, geçtiğimiz gün de Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) bu konuda farklı bir karara vardığını anlattı.
Ortaya bir hukuk karmaşası çıktığını dile getiren Bal, 29 Mart seçimlerini sürekli olarak tartışmaya açık bir seçim olacağını, bu seçimlerin meşruiyetinin tartışılacağını ve bu tartışmaların, seçimlerin üzerine ağır bir gölge düşüreceğini öne sürdü.
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi ile yapılan nüfus sayımının henüz hukuken kesinleşmediğini savunan Bal, buna göre tanzim edilen seçmen kütüklerinin de hukuki bir dayanağı olmayacağını söyledi.
Bal, bu sayım sonuçlarının seçimlerde kullanılmasının makul görülemeyeceğini ifade etti. Bu yöntemle seçmen kütüğü tanziminin durdurulması gerektiğini belirten Bal, 22 Temmuz 2007 seçimlerinde ve daha sonraki Anayasa değişikliği halkoylamasında kullanılan seçmen kütüklerinin daha sağlıklı olduğunu ifade etti.
'Elimizde bugünkü Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi kadar tartışmalı olmayan bir seçmen kütüğü verisi var' diyen Bal, bu seçmen kütüğünün güncellenerek 29 Mart seçimlerinde kullanılmasını istedi. Bal, bu yapıldığı takdirde 6.5 milyon seçmen fazlalığı ile ilgili tartışma ortamı ve seçimlerde hile yapılabileceği endişesinin ortadan kalkacağını belirtti.
Bunun, Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve YSK'nın birbiriyle çelişen kararlarını da ortadan kaldıracağını ifade eden Bal, YSK'ya bu konuların dikkate alınması için bir dilekçe verdiklerini söyledi.
Bal, açıklamalarının sonunda gazetecilerin sorularını cevapladı. Anayasa Mahkemesi ile Danıştay arasındaki tartışmayı ve Başbakan Erdoğan'ın Danıştay'la ilgili açıklamalarını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Bal, yargı mensuplarının kararlarıyla konuşacaklarını vurguladı. Bal, 'Kararlar verildikten sonra bir diğer mahkemeyi eleştiren sözlerin sarf edilmesi yargı makamında bulunan kişilerin zarafetiyle bağdaşmaz. Başbakan'ın bu konudaki eleştirileri ise hiç kabul edilemez. Çünkü sayın Başbakan kendi kafasındaki gibi düşünmeyen herkesi kendi kafasındaki kurallara göre mahkum eden bir anlayışa sahiptir. Danıştay'a ulema yolu gösteren, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği bir kararı kurşunlarla değerlendiren bir anlayıştan geldiği için böyle ulu orta laflar söylemesi mümkündür. Ancak bu tartışmanın müsebbibi Başbakan'ın Genel Başkanı olduğu AK Parti'nin kendisidir. Kusur bizzat Başbakanındır. Sağa sola saldırmakla bu kusuru örtmesi mümkün değildir' şeklinde konuştu.
Bal, yaşanan tartışmalarla ilgili bir meclis soruşturması isteyip istemeyecekleri sorusu üzerine, YSK'nın dün verdikleri dilekçe çerçevesinde bir karar vermesini beklediklerini söyledi. Bal, 'MHP sorunu çatıştırarak büyütme arzusunda değildir. Soruna olumlu ve makul bir çözüm bulma gayreti içindedir. Eğer sonuç almak mümkün değilse her türlü yasal imkandan yararlanacaktır' dedi.
Başbakan Erdoğan'ın yaşanan ekonomik krizle ilgili 'olay psikolojik' yorumunu yaptığının hatırlatılması üzerine ise Bal şunları söyledi:
'Sayın Başbakan herhalde geometri bilgisini bu defa psikoloji bilgisiyle bütünleştirmek istiyor. Teğetle psikoloji arasında ne kadar bağlantı varsa kriz ile psikoloji arasında da o kadar bağlantı vardır.'
Nüfusu 2 binin altındaki belediyelerle ilgili kanunun Anayasa Mahkemesi'ne götürüldüğünü, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay'ın bu konuda birbiriyle çelişen kararlar verdiğini kaydeden Bal, geçtiğimiz gün de Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) bu konuda farklı bir karara vardığını anlattı.
Ortaya bir hukuk karmaşası çıktığını dile getiren Bal, 29 Mart seçimlerini sürekli olarak tartışmaya açık bir seçim olacağını, bu seçimlerin meşruiyetinin tartışılacağını ve bu tartışmaların, seçimlerin üzerine ağır bir gölge düşüreceğini öne sürdü.
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi ile yapılan nüfus sayımının henüz hukuken kesinleşmediğini savunan Bal, buna göre tanzim edilen seçmen kütüklerinin de hukuki bir dayanağı olmayacağını söyledi.
Bal, bu sayım sonuçlarının seçimlerde kullanılmasının makul görülemeyeceğini ifade etti. Bu yöntemle seçmen kütüğü tanziminin durdurulması gerektiğini belirten Bal, 22 Temmuz 2007 seçimlerinde ve daha sonraki Anayasa değişikliği halkoylamasında kullanılan seçmen kütüklerinin daha sağlıklı olduğunu ifade etti.
'Elimizde bugünkü Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi kadar tartışmalı olmayan bir seçmen kütüğü verisi var' diyen Bal, bu seçmen kütüğünün güncellenerek 29 Mart seçimlerinde kullanılmasını istedi. Bal, bu yapıldığı takdirde 6.5 milyon seçmen fazlalığı ile ilgili tartışma ortamı ve seçimlerde hile yapılabileceği endişesinin ortadan kalkacağını belirtti.
Bunun, Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve YSK'nın birbiriyle çelişen kararlarını da ortadan kaldıracağını ifade eden Bal, YSK'ya bu konuların dikkate alınması için bir dilekçe verdiklerini söyledi.
Bal, açıklamalarının sonunda gazetecilerin sorularını cevapladı. Anayasa Mahkemesi ile Danıştay arasındaki tartışmayı ve Başbakan Erdoğan'ın Danıştay'la ilgili açıklamalarını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Bal, yargı mensuplarının kararlarıyla konuşacaklarını vurguladı. Bal, 'Kararlar verildikten sonra bir diğer mahkemeyi eleştiren sözlerin sarf edilmesi yargı makamında bulunan kişilerin zarafetiyle bağdaşmaz. Başbakan'ın bu konudaki eleştirileri ise hiç kabul edilemez. Çünkü sayın Başbakan kendi kafasındaki gibi düşünmeyen herkesi kendi kafasındaki kurallara göre mahkum eden bir anlayışa sahiptir. Danıştay'a ulema yolu gösteren, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği bir kararı kurşunlarla değerlendiren bir anlayıştan geldiği için böyle ulu orta laflar söylemesi mümkündür. Ancak bu tartışmanın müsebbibi Başbakan'ın Genel Başkanı olduğu AK Parti'nin kendisidir. Kusur bizzat Başbakanındır. Sağa sola saldırmakla bu kusuru örtmesi mümkün değildir' şeklinde konuştu.
Bal, yaşanan tartışmalarla ilgili bir meclis soruşturması isteyip istemeyecekleri sorusu üzerine, YSK'nın dün verdikleri dilekçe çerçevesinde bir karar vermesini beklediklerini söyledi. Bal, 'MHP sorunu çatıştırarak büyütme arzusunda değildir. Soruna olumlu ve makul bir çözüm bulma gayreti içindedir. Eğer sonuç almak mümkün değilse her türlü yasal imkandan yararlanacaktır' dedi.
Başbakan Erdoğan'ın yaşanan ekonomik krizle ilgili 'olay psikolojik' yorumunu yaptığının hatırlatılması üzerine ise Bal şunları söyledi:
'Sayın Başbakan herhalde geometri bilgisini bu defa psikoloji bilgisiyle bütünleştirmek istiyor. Teğetle psikoloji arasında ne kadar bağlantı varsa kriz ile psikoloji arasında da o kadar bağlantı vardır.'