Dolar

34,9539

Euro

36,6262

Altın

3.016,99

Bist

10.028,31

Oğuztan savunmasını tamamladı

Ergenekon davasının devam eden duruşmasında savunmasına yapan tutuklu sanıklardan gazeteci Ümit Oğuztan, soruşturma kapsamında tutuklanıp serbest bırakıldıktan sonra savcının kendisinden gizli tanık olmasını istediğini, kabul etmemesi üzerine ise tutuklan

17 Yıl Önce Güncellendi

2008-12-23 17:09:00

Oğuztan savunmasını tamamladı


Silivri Cezaevi içerisinde görülmesine devam edilen Ergenekon davasının bugünkü duruşmasında tutuklu sanıklardan Vedat Yenerer'in avukatı Vural Ergül'ün müvekkiline ilişkin savunmasını tamamlamasının ardından tutuklu sanık yazar Ümit Oğuztan'ın savunmasına geçildi.

Oğuztan yaklaşık 1 saatte tamamladığı savunmasında, 1973 yılında gazeteciliğe başladığını belirterek, '1997 yılında Ses Dergisi'ni yayınlıyorduk. Bu dergide yaptığımız çalışmalar sonucunca ben Susurluk ve Uğur Mumcu suikastına ilişkin ben Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Araştırma Komisyonu'na 2 rapor sundum. Dergimizde 3 sayı yayınlayabildik. Kapımıza bomba konuldu ve yayın hayatımıza son verildi. Davaya konu olan iddianamede söz edilen konular 1997 yılında komisyona verdiğim raporlara dayanıyor' dedi.

Oğuztan, duruşmada raporların bir bölümünü okuyarak, meclise sunduğu Susurluk raporunda Ergenekon uzantısı olduğunu, burada kastettiğinin Türkiye'deki Gladyo örgütlenmesi olduğunu ifade etti. Oğuztan, bugün buradaki fotoğrafla bahsettiklerinin çok ilgisiz olduğunu söyledi.

Daha sonra bir dergide 28 Şubat süreciyle ilgili haberlerinin yer aldığını söyleyen Oğuztan, 'Bu haber Ali Kalkancı haberiydi. Benim çalıştığım şirketin sahibinin yanına sakallı, irticacı kılıklı bir adam geliyordu ve patronumdan un fabrikası almak istiyordu. Un fabrikasını da İstanbul Halk Ekmek'e un satmak için almak istediğini öğrendim. Ancak yeterli parası olmadığından alamadı. Ali Kalkancı sahte şeyh, müritlerini dolandıran biriydi ve ben bunda haber değeri gördüm. Böylece benim sayemde Türkiye Kalkancı'yı tanıdı. Kalkancı hapse girerek, cezasını gördü. Kalkancı muska yapan biriydi. Muska değip geçmeyin Sayın Başkan ve heyet Türkiye'de muska en büyük endüstrilerden biridir. Kağıtlara kazılan muskalarla büyük finans imparatorlukları yapılır. Yaptığım haberlerde kimsenin etkisinde kalmadım, kimsenin piyonu olmadım. Haberlerim kendi gayretlerimdir. Türkiye'de çok önemli siyasi kilometre taşları unutuldu ama Kalkancı unutulmadı. Kalkancı'yı haber yaptım diye malum medya ne eşcinselliğimi nede pornoculuğumu bıraktı. Yaptığım bu haberden dolayı bir süre işsiz kaldım. Daha sonra çalıştım TGS şirketi beni arayarak dergi çıkarmak istediklerini söyledi. Bende kabul ettim. Dergi için kadro kurduğumuz sırada Tuncay Güney'i de işe aldık' dedi.

Oğuztan daha sonra Tuncay Güney'in 17 Aralık 1997 yılında işe başladığını belirterek, belgeyi mahkemeye sundu. Ardından Tuncay Güney ile ilgili konuşmaya devam eden Ümit Oğuztan, 'Güney'i genç, hırslı bir gazeteci olarak gördüm. Son derece terbiyeli, Cuma namazına giden, boş vakitlerinde Kuran-ı Kerim okuyan benim gibi bir insandı. Ben kendisine meslek tecrübelerimi aktardım. Savcılık makamı bir bina kurmaya çalışıyor ama yanlış yoldan gidiyor. Tuncay Güney Kuzey Irak'a silah götürdü. Güney ile birlikte Kuzey Irak'a başka gazeteciler de gitti. Diğer gazetecilerin Güney'in silah götürdüğünü görmemesi imkansız. Güney kapıdan kovamaya çalışırsınız, pencereden giren bir yapısı vardı. Güney bana Mehmet Eymür ile tanıştığını söyledi. Güney'in ağzından çıkan Kuran-ı Kerim ayeti değildir. O da bizim gibi insan. Neyi doğru söylüyor, neyi yalan söylüyor bunu mahkeme heyetinin ayırt edeceğine eminim. Güney yanımda çalıştıktan 1,5 ay sonra bana, 'birazdan polisler gelecek beni alacak' dedi. daha sonra polisler geldi. Polislerden öğrendiğim Güney'in Vatan Caddesi'ndeki Aksaray Emniyet Müdürlüğü içerisinde kendisini polis olarak tanıtmış ve farklı zamanlar kendisine ait olmayan sahte plakalı araç sattığını öğrendim. Polisler onu götürdükten sonra ertesi gün Gayrettepe Dolandırıcılık Şubesi'ne gittiğimde bana 'senide gözaltına alacağız' dediler. Daha sonra bizi Organize Suçlar Şube Müdürlüğü'ne götürdüler. Beni çırılçıplak soyup gözümü bağladıktan sonra bana 'Ali Kalkancı'yı neden haber yaptın. Fethullah Gülen ile neden
uğraşıyorsun' diye sorular sordular. Bana Veli Küçük'ü sordular. Onunla ilgili konuşmamı istediler. 9 gün boyunca bana işkence yaparak, elektrik verdiler. Daha sonra savcılığa çıktık ve serbest kaldım. Gördüğüm işkencelerden dolayı aylarca psikologa giderek tedavi gördüm' şeklinde konuştu.

Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alındığını ve savcılık sorgusunun ardından serbest bırakıldığını anlatan Oğuztan, 'Daha sonra savcı gizli tanık olmamı istedi. Ben gizli tanık olmayınca da boş disketler doldurularak tutuklandım. Devlet namuslu vatandaşlarına tuzak kurmaz, namussuzuna da kurmaz. Çünkü o bir devlettir' diyerek savunmasını tamamladı.

Duruşmada şu sıralar Ümit Oğuztan'a, emniyet, savcılık ve nöbetçi mahkemedeki ifadeleri okunuyor.



Haber Ara