Ermenistan?ın ilk Başbakanı Ovanes Kaçaznuni diyor ki; ?Barışı sabote etmek için Türklerle savaştık. Öldük ve öldürdük... Sevr Antlaşması ve ?büyük Ermenistan? hayali gözlerimizi kör etti. Kandırıldık ve Rusya?ya bağlandık... Tehcir doğruydu ve gerekliydi...?
Vakit Gazetesinin iddiasına göre, Türkiye?de bir grup aydının, başlattıkları ?Ermenilerden Özür Diliyorum? kampanyası ile soykırım karalamalarına destek çıktığı Batı dünyası ve hatta Ermenistan kaynakları bile bunun kocaman bir yalan olduğunu gösteren belgelerle dolu.
6 Şubat 1916 tarihli bir rapora göre; 1915 yılı Nisan ve Mayıs aylarında gündeme gelen Ermeni Tehciri (zorunlu göçü) aynı yılın yaz ve güz aylarında sistemli olarak uygulandı, 1916 yılı Şubat ayı gelinceye kadar sürdü. Aslında yaşananlar Osmanlı yönetiminin Ermenileri savaş bitinceye kadar daha güvenlikli gördüğü Suriye ve Fırat Nehri sahillerine göndermesi idi. Ama aynı anda Rus işgal alanında kalan Türk vatandaşlarının durumu ise içler acısı idi. Ermeni asıllı General Antranik ve ona bağlı silahlı milislerin Erzurum, Van, Bitlis ve Kars?ta sergilediği vahşetler 1918 yılı ilkbahar aylarında soykırıma dönüştü. Olaylar sonrası yörede araştırma yapan yerli ve yabancı uzmanlar yerleşik nüfustan 520 bin kişinin eksilmiş olduğunu tespit ettiler.
KONSOLOS JACKSON?UN RAPORUNDA YER ALAN BİLGİLER
Aslı ABD Devlet Arşivleri?nde bulunan 8 Şubat 1916 tarihi itibariyle Halep Konsolosu Jackson?dan İstanbul?daki Büyükelçi Henry Morgenthau?ya gönderilen raporda, 1915 tehciri uygulamasının genel sonuçları hakkında istatistiki bilgiler veriliyor. Raporda, Fırat Nehri sahillerindeki Deyrizor, Şam civarı ve kısmen de Beyrut ve Kudüs?e kadar uzanan sahada yer alan Ermeni zorunlu yerleşimcilerinin sayıları yer alıyor.
NE SOYKIRIMI, DAVUL ZURNA İLE KARŞILANMIŞLAR
1906 yılında kurulan Ermeni yardım kuruluşu AGBU?nun yayınladığı ve 1915 ve sonrasında yaşanan ve bugün Ermeni Tehciri olarak dillendirilen göçü gösteren fotoğraflarda da soykırım iddiasının yalan olduğu açıkça görülüyor. Fotoğraflar, Adana yöresinden Halep?e ulaşan mülteci topluluğunun davul zurna ve bando ile karşılandığını ortaya koyuyor. Fotoğraflardan Ermeni göçmenlerin Halep başta olmak üzere Osmanlı askeri binalarına bile yerleştikleri anlaşılıyor. Deyrizor, Portsaid, Beyrut ve Bakuba?daki Ermeni çadır kamplarında yaşayanlara düzenli olarak barınma, yemek, sağlık hizmetleri sunulduğu da görülüyor.
ERMENİSTAN?IN İLK BAŞBAKANI: TEHCİR DOĞRUYDU VE GEREKLİYDİ
Ermenistan?ın ilk Başbakanı Ovanes Kaçaznuni?nin 1923 yılında Bükreş?te yapılan Ermeni meselesi ile ilgili Taşnak Partisi toplantısında sunduğu rapor da gerçekleri bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Kaçaznuni?nin Osmanlı döneminde yaşananları anlattığı kendi imzasını taşıyan rapor, geçtiğimiz yıllarda Rusça?dan Türkçe?ye tercüme edilerek kitap haline getirilmişti. Kitapta yer alan bilgiler Türkler?in Ermeni soykırımı yaptığı iddialarını kesin bir dille yalanlıyor. Kaçaznuni?nin yakın tarihe ışık tutan belge niteliğinde sözlerinin yer aldığı kitap, Ermenilerin Osmanlı İmparatorluğu?na karşı nasıl bir ihanet içinde olduklarını da gözler önüne seriyor. Yıllarca sözde soykırıma uğradıklarını iddia eden ve dünya kamuoyunu baskı altına almaya çalışan Ermenilerin bütün tezlerini çürüten ilk başbakanları, 128 sayfalık raporunda şu çarpıcı ifadelere yer veriyor:
TÜRKLERE KARŞI AYAKLANDIK, BARIŞI SABOTE ETTİK
?Barışı sabote etmek için savaştık bile. Artık hepimiz Türkler?in düşmanı olan İtilaf devletlerinin kampındaydık. Türkiye?den ?denizden denize Ermenistan? talep etmekteydik. İtilaf devletlerinin ordularını Türkiye?ye göndermeleri ve hâkimiyetimizi temin etmeleri için Avrupa ve Amerika?ya resmî çağrılar yaptık. Nihayet şu da var ki, var olduğumuz sürece aralıksız olarak Türkler?le savaştık. Öldük ve öldürdük. Artık, Türklere ne gibi bir güven telkin edebiliriz ki??
TEHCİR DOĞRUYDU VE GEREKLİYDİ
?Askerî operasyonlara katıldık. Kandırıldık ve Rusya?ya bağlandık. Tehcir doğruydu ve gerekliydi. Gerçekleri göremedik, olayların sebebi biziz. Türklerin millî mücadelesi haklıydı. Barışı reddetmemiz ve silahlanmamız büyük bir hataydı. Türklere karşı ayaklandık ve savaştık. Sevr Antlaşması gözümüzü kör etmişti. İsyanımızın temelinde İtilaf devletlerinin bize vadettiği büyük Ermenistan hayali vardı. Ama biz hiçbir zaman devlet olamadık. ?Türkiye Ermenistanı? diye bir devletin hayalden öte olmadığı gerçeğini göremedik. İsyanımızın temelinde İtilaf devletlerinin bize vadettiği Ermenistan hayali vardı, gerçeği göremedik.?
Vakit