Gerhard Schröder, İstanbul'a geldi

Almanya eski Başbakanı Gerhard Schröder, Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye ile ilgili yaptırımlarını yanlış bulduğunu belirterek, Kıbrıs sorununun ise bir geciktirme nedeni olarak görmediğini söyledi. Schröder, Almanya'daki okullarda Fransızca ve İngilizce gibi Türkçe'nin de ders olarak verilmesi gerektiğini açıkladı.

'Herrenknecht Tunnelling System' firmasının davetlisi olarak Türkiye'ye gelen Almanya Federal Cumhuriyeti'nin eski başbakanı Dr. Gerhard Schröder, Çırağan Sarayı'nda Türk iş adamlarıyla bir araya geldi.

Konuşma öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gerhard Schröder, Global krizin Almanya'daki etkisinin Türkiye'den daha yoğun olacağına işaret etti. Alman ekonomisinin önümüzdeki yıl büyümeyeceğini, tam tersine küçüleceğini vurgulayan Schröder, 'Alman ekonomisinin Avrupa'da bir lokomotif olma özelliği var. Bu nedenle Alman hükümeti iktisadi durgunluğu en aza indirmek için yoğun olarak çalışmak zorunda. Bununla ilgili olarak alt yapı yatırımları yapılmalı. İkinci olarak ise alım gücünü güçlendirmek olacaktır. Krizin önümüzdeki yılın ikinci yarısında ortadan kalkacağını düşünenler yanılıyorlar. Bence, finans krizinin reel sektöre olan etkilerinin bertaraf edilmesi için en az iki yıla ihtiyaç vardır' şeklinde konuştu.

Türkiye'nin, Almanya'nın en önemli ticaret partneri olduğunu kaydeden Gerhard Schröder, 'Almanya'dan Türkiye'ye yatırımlar devam edecektir. Üretim yeri ve mahalli olarak Türkiye, önemli bir pazar. Alman ekonomisi için faydalı bir mekan. Tabiî ki yatırımlar azalabilir ama bu iş birliğinin yatırımlar alanında da durması söz konusu olmaz. Ekonomik işbirliği türlerinin sona ereceğinden kimse korkmasın' dedi.

Bir gazetecinin, Schröder hükümeti döneminde Almanya'nın AB üyeliği konusunda Türkiye'ye destek verdiği ancak bu dönemde görüşmelerin 'iki başlık' halinde yapılmasını sorması üzerine Schröder, 'AB'nin Türkiye ile ilgili yaptırımlarını yanlış buluyorum. Bir taraftan AB'nin dinamizmi çok azaldı. Gerçek, hep aynı gerçek. Türkiye'nin tam üyeliği sadece Türkiye'nin çıkarına değil AB'nin de çıkarındadır. Türkiye, AB'nin tam üyesi olduğunda bu herkesin çıkarına olacak. Ana hedef bu olmalı. Dolayısıyla müzakere
sürecine daha fazla dinamizm getirilmeli. Bu nedenle, tam üyelik sürecine olan angajmanın zayıflamasını yanlış ve yazık buluyorum' dedi.

Bunda Fransa'nın itici güç olarak etkili olduğunu kaydeden Gerhard Schröder, 'Şimdi iki başlığın yeniden açılmasına karar verildi. Bir sonraki dönem başkanlığını Çek Cumhuriyeti alıyor. Umarım ki biraz daha fazla dinamizm gelir. Çünkü, Çek Cumhuriyeti de yeni üye devletlerden biri. O nedenle Çeklerde anlayış fazla olmalı. Dolayısıyla mükereddit müzakerelerin ortadan kalkması gerekiyor' ifadesini kullandı.

Erdoğan hükümetinin AB için uyguladığı reformları da değerlendiren Schröder, 'Her şeyden önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından başlatılan reform sürecinin çok etkili olduğunu düşünüyorum. Bunun aynı şekilde devam etmesi gerekiyor. Ama bununla ilgili zorluklar yaşanabileceğine karşı da anlayışlı olmak gerekir' şeklinde konuştu.

'Ben her zaman Kıbrıs sorununu bir geciktirme nedeni olarak görmedim' diyen Gerhard Schröder, referandumda Annan Planı'nı kabul etmeyen tarafın Kuzey Kıbrıs değil, Güney Kıbrıs olduğuna işaret ederek, referandumu Türkiye'nin de aktif bir şekilde desteklediğinin her zaman bilinen bir gerçek olduğunu kaydetti.

Bir soru üzerine, Alman hükümetinin Türkiye'nin AB üyeliğine desteği konusunda daha önceki hükümetten farklı davranacağı yönündeki korkuların doğru olmadığını söyleyen Schröder, 'Hiç çekinmeden şunu açıkça söylemem gerekiyor. Tıpkı, Fransızca ve İngilizce'nin okullarımızdaki ders müfredatında yer alması gibi Türkçe de ders olarak verilebilir. Bu konuda Almanya Başbakanı'nın tutumunu çok doğru bulmuyorum. Uzun süre entegrasyon meselesi göz ardı edildi. Bu yanlış' ifadesini kullandı.