Aziz Üstel'in yazısı...
Tek partinin kurduğu ve işlettiği yasal eroin fabrikalarını biliyor muydunuz?
Eroini piyasaya ilk süren ünlü Bayer firması; hani şu Aspirin?i de şişelere doldurup satan kuruluş. Yıl da 1897!
Bayer de çalışan bir kimyager, eroini keşfedip damarına boca ettikten sonra ?I feel like a hero!? diye bağırıyor; Yani ?Kendimi kahraman gibi hissediyorum!? Millet de bu ?hero? sözcüğünü (kahraman) alıp in takısını ekliyor; ve oluyor heroin! Türkiye?ye ilk gelişindeyse, H?leri yutan bi Trakyalı ?heroin? yerine ?eroin? diyor... Tabi söylentiye göre.
Eroin, saf afyondan yapılıyor ve dünyanın en nitelikli afyonu Anadolu?da yetişiyor. Yıl 1910?u bulduğunda, 62 ilde düzenli, afyon ekimi yapılıyor.
Ancak bu eroinin ne m ene bir bela olduğunu, insanı uçuruma götürdüğünü anlayan dünyada kampanyalar başlıyor, yasaklatmak için. Ve 1912 yılında, Lahey Afyon Sözleşmesi imzalanıyor; eroin üretimi hemen hemen bütün dünyada ?yasa dışı? ilan ediliyor! Ancak Osmanlı Hükümeti, Lahey?e delege bile göndermiyor.
Kurtuluş Savaşı?nın bitiminde, kurulan İsmet İnönü Hükümeti?nin kapısını bir Japon firması tıklatıyor. Ve Türkiye?de, eroin fabrikası kurmayı öneriyor. Böylece de 1926 yılında, Japon firmasıyla ortak, bugünkü Taksim Divan Oteli?nin yerinde, T.C. Uyuşturucu Maddeler İnhisarı boy gösteriyor.
Tüm dünyada yasak ama bizde yasal olan eroinin getirdiği kazanç ve ekonomik hareketlilikle, Türkiye bir anda, uyuşturucu cenneti olup çıkıyor! Bu kadarla kalmıyor iş.
Hemen ikinci fabrikayı kuruyoruz! Eyüp?te, Haliç kenarına. Adı da çok hoş! Eczayı Tıbbiye ve Kimyeviye - ETKİM ! Hiç soluk almadan, üçüncü eroin fabrikası da boy atıyor; bu kez Kuzguncuk?ta.
Adı da, ?Türk Ecza-yı Tıbbiye ve Kimyeviye Şirketi- TETKAŞ?!
Yönetim Kurulu Başkanı kim? TBMM Başkan Vekili ve Trabzon Milletvekili Hasan Saka! O kim? Daha sonra, yani 1947?de Başbakanlık koltuğuna oturan siyasi!
Bakın, bu yıllarda,Türkiye?de tam tamına27 sanayi kuruluşu var! Bunların, yıllık toplam karı 2 milyon lira! Ama üç eroin fabrikasının getirisiyse 15 milyon lira!
O dönemde çok ucuz olan eroin, toplumun hemen hemen bütün kesimine yayılıyor. Her ne kadar yurt içine satışı yasaksa da, önce fabrikalarda çalışan işçiler eroin bağımlısı oluyor, sonra da bunların aracılığıyla toplumun dört bir yanına dağılıyor beyaz zehir. Yıl 1930! Dünya gazeteleri, İsmet İnönü?yü ?Uyuşturucu Satıcısı? olarak resmetmeye başlıyor.
Mustafa Kemal bu fabrikaları kapatmak istiyor ancak Meclis?te, eroinden kasasını dolduran milletvekilleri fabrikaları kapatıp eroin üretimini yasadışı ilan etmiyor!
Derken, 1930?da, New York?ta yakalanan Alesia adlı bir gemide, Türkiye?den yüklenmiş 500 bin dolarlık saf morfin ele geçiriliyor. Ve bütün TC Bandıralı gemiler, dünyada ?uyuşturucu kaçakçılığı yapan deniz taşıtları? olarak fişleniyor!
Ve 1931 yılında Atatürk ?yeter artık!? diyor, CHP?yi de TBMM?yi de sollayıp, Cenevre?ye, Türkiye?nin, uyuşturucu trafiğini yönlendirdiği tartışmalarına son noktayı koymak amacıyla bir heyet yollanmasını emrediyor. Heyet gidiyor... Gitmesine de, heyetin başkanı, eroin rantının tepesinde oturan Hasan Saka!! Ve tabi Hasan Saka ipe un seriyor, ama son anda Atatürk?ten gelen çok sert bir telgraf işe noktayı koyduruyor. Böylece de Milletler Cemiyeti?ne girme yolu açılıyor!!
Yani Baykal?ın tek parti düzeni ve İnönü dönemlerini sorgulama isteği çok yerinde bir girişim. Çünkü, özellikle 1938-1950 yılları arası, iyiden iyiye irdelenmeli, incelenmeli ki aynı hatalara bir daha düşülmesin!