Dolar

34,9493

Euro

36,6369

Altın

3.003,29

Bist

10.011,07

Yaşar Kemal: Herkes kendi dilinde konuşsun

Çankaya Köşkü'nde yapılan törende Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Ödülleri sahiplerini buldu

17 Yıl Önce Güncellendi

2008-12-04 18:02:00

Yaşar Kemal: Herkes kendi dilinde konuşsun

 Törende Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ödül alan edebiyat dalında Yazar Yaşar Kemal, müzik dalında Dr. Aladdin Yavaşça ve mimari dalında Turgut Cansever'in ödüllerini verdi. Rahatsız olan Turgut Cansever'in ödülünü kızı aldı. Yazar Yaşar Kemal yaptığı konuşmada devleti yönetenlere önemli mesajlar verdi. 

??Çıkarımızın yasakla değil özgürlükle olduğunun bilincine varacağız?? diyen Yaşar Kemal, her halkın kendi anadilinde eğitim görme hakkı olduğuna dikkat çekti. Bugün dünya da en çok barışa susayan ülkelerden birinin Türkiye olduğunu söyleyen yazar Yaşar Kemal?in ödül konuşması şöyle:

?82 yaşındayım. Ben bu yaşta böyle bir ödülü almaktan memnunum. Beni bu ödülle onurlandıranlara teşekkür ederim. Bugünü benimle paylaşan dostlarıma da sağolsun derim. Biliyorum bir takım düşünceleri her zaman söylemek bıktırıcıdır. Yinede her fırsat oldukça söylediğim, yazdığım düşünceleri tekrarlayacağım. Biz cumhuriyet çağının sanatçıları, romancılar, şairler, ressamlar önce kendi kültürümüzü dilimize dönmeyi öğrendik. Tercüme bürosunun çevirdiği dünya klasikleriyle yetiştik. 
 
BUGÜNKÜ EĞİTİMLE BARIŞ OLMAZ

Halkevlerinin, Köy Enstitüleri?nin kuruluşları bize yardım etti. Köy Enstitüleri ki gelecekte dünyamızı gerçek insanlığa kavuşturacak bir eğitim düzenidir. Şimdi bugünkü yeryüzünün eğitim düzeni düzen değil. Böyle bir pedogoji olmaması gerekli dünyada. Sonra barış da olmaz bugünkü eğitimle. Mesela Hiroşima?ya bombayı atanların hepsi, bunu imzalayan Amerikan devlet başkanı, onu aşağı atan milyonlarca adamı öldürecek diye düşünen insan da bu okullardan gelmiştir.
 
Ben bunları dünyanın bütün gazetelerine aşağı yukarı yazdım. Bu sistemle insanoğlu insanoğlu olamaz diye... Onun için Köy Enstitüleri büyük başlangıçtı, dünyadaki en iyi başlangıçlardan biridir. Bugün Türk romanı, şiiri, resmi artık dünyada yüzümüzü güldürecek duruma gelmiştir. Batı?da gizem ve düş gücünün çok olduğunu, yerlerini akıla ve gerçekçiliğe bıraktıklarını söyleyenler var. Buna inanmak zor.

SAVAŞLARI AVRUPA ÇIKARDI 
 
Benim maceralarım insanın gizemini vermek içindi. Düş gücüne gelince, bugün de sonsuz düşler kuruyorum. Düş gücünü yitiren insanın hiçbir umudu kalmaz. Umut, düş gücünün yarattığı ve insanoğlunun sahip olduğu en büyük değerlerden biridir.

Geçirdiğimiz 20. yüzyıl, belki de insanlığın en acılı yüzyılıydı. Milyonlarca insan, çoğunluğu da genç bu yüzyılda öldürüldü. 20. yüzyılda çıkan üç savaşın adı da dünya savaşıydı ve bu savaşı Avrupalılar çıkardı. Suçluyor musun? Elbette suçlayacağım, herkesin suçlaması lazım. Avrupa uygarlığın memleketleri olacak ama bu Avrupa üç defa şey yaptı.
 
En korkuncu da üçüncü savaş, soğuk savaş... Korkunçtu, insanı yozlaştırdı, sanatı yozlaştırdı topluluk insanları yetişmedi. 19. yüzyıldan kalanlar büyük insan oldu. Tolstoy mesela 19. yüzyılın insanıydı ve biz onun değerini hala bilmiyoruz. Büyük yazarların değerini bilecek durumda değiliz.

EDEBİYAT DEĞİL NAMUSUM UMRUMDA

Her savaş, -adı ne olursa olsun- bir yıkım, bir ölümdür. İnsanlığımızı ve vicdanımızı çürütür. Hastalıklar, ölümler, çocuk ölümleri daha birçok acı... Bugün milyonlarca insan açlıktan, bakımsızlıktan ölüyor.
 
İnsanların yoksulluğu devam edemeyecek böyle, ya insanlık yok olacak ya bu sistem devam edemeyecek. Ne halt ederlerse yapsınlar. Bugün için konuşmuyorum, bugün çok kötü şeyler yaşıyor insanlık bundan sonra kesinlikle yine yaşanacak. Bir gün bir Türk yazar da bunu söyledi diyecekler. 
 
Edebiyatım umrumda değil, namusum umrumda. Bugün insanlar hafızalarımızın alamayacağı kadar değiştiler, başka türlü bir insan oldular. Bile bile kendilerini öldürüyorlar. Bugün dünyamız tükeniyor.
 
Birçok hayvanın, birçok ağacın, birçok böceğin ve birçok kuşun soyu tükendi. Bu bir felakettir, insanın yaşamasını insanın geleceğini söyleyen bir şeydir. Yazık olur bu dünyaya insanların sonu gelirse. Gelmemeli ve insanoğlu bir gün bütünlüğüyle bunu anlayacaktır.

TÜRKİYE BARIŞ SUSAMIŞ BİR ÜLKE 
 
Bugün küreselleşme süreci hızla tek bir dünyaya doğru yönlendiriyor bizi. Küreselleşme rüzgarının önüne katılanlar her dili her kültürü yıpratıyor. Bugün dünyada ülkemizle savaşın getirdiği korkudan ve utançtan bezmiştir.
 
Bugün dünya da ülkemiz de barışa susamıştır. Tekrar ediyorum, Türkiye en çok barışa susayan ülkelerden biridir. ?Küçük savaş? diyorlar, savaşın küçüğü olmaz. Bir insanın bile bir insanı öldürmesi savaştır.

REZİL OLACAKLAR
 
Ne büyük mutluluktur ki dünyamız hala on binlerce çiçekli bir kültür bahçesidir. Her kültürün bir rengi bir kokusu vardır. Dünyamızın bir çiçeğinin koparılması dünyamızdan bir rengin bir kokunun yok olmasıdır. Bu insanlığı insanlıktan çıkartan bir durumdur.
 
Her kültürlü bir dünyada insanlığın halini bir göz önüne getirelim. Tek çiçeğe kalmış, tek renge, tek konuya kalmış bir insanlık ve tek dile kalmış bir dünya hapı yutmuştur, cehennemden daha beterdir. Eşek gibi bugünkü dünyanın arkasından gitsinler. Rezil olacaklar, çocukları, torunları tarihler bunları rezil edecekler. Adam gibi durmasınlar öyle.

Böyle olacağına doğal bir yoldan dünyayı düzeltmenin yolunu seçsek olmaz mı? Doğal yol, yalnız ve yalnız bir demokrasiden geçer. Demokrasi de değişkendir. İnsan hakları bildirildiğine göre birbirine durmadan haklar ekleniyor ve eklemeler bile şimdiden yetmiyor.
Demokrasi gittikçe değişiyor, genişliyor. Demokrasilerde her şey gittikçe de saydamlaşacak, yeni anlamlar kazanacak.

HER HALK ANADİLİNDE EĞİTİM GÖRMELİ

Anadolu coğrafyası çok kültürlü bir toprak olduğundan dolayı dünya kültürüne kaynaklık etmiştir. Bu çok ilginçtir, bugün dünyada yaşadığımız, iyi dediğimiz kültür Akdeniz kültürüdür. Çünkü Akdeniz yüzlerce değil binlerce kültürün kaynaştığı bir yerdir.
Bizim Türk insanları geldiler Akdeniz?i geçemeyince burada kaldılar. Şimdi dünyada Akdeniz?in etrafında dolandı kaldı, yeni kültürler getirdi ve bugünkü uygarlık ortaya çıktı. Anadolu?nun zengin kültür birikimine sırtımızı dayayınca yeni dünya kültürüne katkımız olacak.

Anadolu da yaşayan her halk kendi dilini kullanacak, kendi ana dilinden eğitim görecek, kitaplar yazacak, filmler çekecek. Biz çok kültürlü toprak olduğumuzun farkına varacağız.
 
Çıkarımızın yasakla değil özgürlükle olduğunun bilincine varacağız. Ben hiç bir zaman karamsar olmadım, beni okuyanlarda karamsar olmasınlar. Okuyucularıma çok söyledim bunu, benim kitaplarımı okuyanlar barışçı olsunlar yoksa zahmet etmesinler.

SEVGİ İÇİN YAZIYORUM 
 
Ben onun için yazıyorum, sevgi için, dostluk için, savaşa düşmanlık için yazıyorum. İyi şeyler için yazıyorum yoksa gerisi ne olacak yani. Her şey ölümlüdür. En büyük yazarların eserleri bile ölümlüdür.
 
İnsanın içindeki vicdan ölümlü değildir, içindeki sevgi ölümlü değildir. Kötülük her zaman kötülüktür ve ölüme mahkumdur. Sevgi her zaman sevgidir ve sonuna kadar yaşar, kıyamete kadar bile yaşayan sevgiler olur. Teşekkür ediyorum. Hasta olmasaydım görürdünüz ne kadar çok konuşurdum.?
 

Haber Ara