Mumbai Katliamı ?Terörle Savaşın? hezimetidir
Gilad Atzmon*
Bu notları yazdığım sıralarda, Mumbai?de gerçekten neler olduğu tam olarak belli değildi. Kendi kendime sorduğum sorular herkesin sorduğu sorularla aynı: Saldırganlar kimdi? Arkalarında kimler vardı ve ne elde etmeye çalışıyorlardı? Ancak açık olan bir şey var; ?Terörizme Karşı Savaş? tamamen felaket çıktı. Sözde ?teröristler? herkimse kazandılar. Amerika ve müttefikleri yenildi.
Ancak iş burada bitmiyor, bu savaş boyunca Amerika süper güç olmadaki üstünlüğünü kaybetti. Şimdilerde ise finans sistemi alt üst oldu. Dünyadaki pek çok insan tarafından Amerika?nın liderliği, kötülüğün somut özü olarak görülüyor. Bu büyük yenilginin 2001 Eylül ayında tek elden yönetilen saldırıyla başlayan olaylar zincirinin bir sonucu olduğunu ortaya koymak için dahi olmak gerekmiyor. Hatırlayamayanlar için hatırlatmak gerekirse, 11 Eylül?de dünyayı harap eden 18 terörist nükleer bomba taşımıyordu, ileri teknolojili silah teçhizatları da yoktu. Üzerlerinde sadece bıçak vardı. Kulağa tuhaf geliyor ama Amerikan imparatorluğunu yere indiren sadece bıçaklı bir buçuk düzine motive olmuş insandı.
Maalesef Amerika ve İngiltere yollarına devam ederken devasa büyüklükte bazı savaş suçlarına kendilerini bulaştırmayı başardılar. İki milyon Iraklı ve Afganlı öldü. Milyonlarcası ölümcül yaralar aldı ve milyonlarcası da mülteci oldu. Bu kurbanların her biri Anglo Amerikan demokrasileri tarafından çıkarılan illegal savaşın doğrudan bir sonucudur.
Bu katliamlara rağmen Anglo-Amerikan sömürge savaşları bitmekten çok uzakta. Haftalardır Amerikan uçaklarının Pakistan köylülerinin üzerine bombalar yağdırdığını okuyoruz. Sözde koalisyon güçlerinin Pakistan?ın kırsal bölgelerindeki ?iddia edilen terörist şüphelilerini? hedef aldıklarını öğreniyoruz. Açıkça seçtiğimiz demokratik liderlerimiz masum Müslüman sivilleri ve köylüleri elden çıkarılabilir kolay hedefler olarak görmekteler. Bundan dolayı Doğu?daki bazı insanların bizi eşit şekilde teröre tabi olarak görmeleri bizleri şaşırtmamalı. Onlar da bizi potansiyel kolay hedefler olarak görüyor. İngiltere ve Amerika bizim adımıza, demokrasi adına bizim iktidara getirdiğimiz liderler tarafından suçlar işlese de, dün Mumbai?de işlenen suçlar bilinmeyen ve seçilmemiş bir güç tarafından işlenmiştir. Mumbai?deki katliam sadece onu gerçekleştirenler adına işlenmiş bir suçtur. Irak?ta, Afganistan?da, Pakistan?da ve Suriye?de işlenen Anglo-Amerikan suçları ise İngiliz ve Amerikan halkı adına seçilmiş hükümetler tarafından işlenmektedir.
Terör duvara yazılan bir mesajdır ama bazı nedenlerle çoğu Batılı bunu okumayı başaramıyor. Coca-Cola?yı Müslüman dünyasına getirme hevesimiz hemen dizginlenmelidir. Liberal, demokratik fantezimizi kendimize saklamalıyız, özellikle hatalı bir düşünce olduğu şimdiki gibi ispatlandığında. Arap ve Müslümanları kendimiz kadar aptallaştırmaya çalışma ısrarımız işe yaramayacaktır. İnsanları kendi inançlarına ve kültürel miraslarına göre yaşamalarına izin vermeliyiz.
İngiltere Dışişleri Bakanı Miliband diğer siyasetçilerle birlikte dün Mumbai?deki saldırının Batılı demokrasiye karşı bir saldırı olduğunu açıkladı. Bence artık Batılı demokrasiler Müslümanlara yumuşak hedef olarak davranmaya devam ettikçe Batılı tebaanın da misilleme ve teröre tabi olacağıyla sıkça karşılaşacağımızı bilmeliyiz.
Miliband ve meslektaşlarına dünyayı demokratikleştirmeyi bir an önce bırakmalarını öneririm. Böyle yapmak bu dünyayı daha güvenli ve yaşanacak daha hoş bir yer yapacaktır.
*Gilad Atzmon caz müzisyeni, besteci, yapımcı ve yazardır.
Bu makale Hale Akman tarafından Timeturk.com için tercüme edilmiştir.