Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Bankaları kurtar, insanları boşver

Anadolu ve Trakya toprakları boş dururken, birçok tarım ürünü ithal ediliyor?

17 Yıl Önce Güncellendi

2008-11-25 14:03:00

Bankaları kurtar, insanları boşver
 

Anadolu ve Trakya toprakları boş dururken, birçok tarım ürünü ithal ediliyor? Dünyada, 2008?in ilk 3 aylık döneminde gıda fiyatları yüzde 53 arttı? Nüfusumuzun yüzde 10?u açlık, yüzde 20?den fazlası yoksulluk sınırında yaşıyor?

16 Ekim Dünya Gıda Günü?nün bu yılki ana konusu ?Dünya Gıda Güvenliği: İklim Değişikliği ve Biyoenerjinin Getirdiği Zorluklar? olarak tespit edildi. 3-5 Haziran?da Roma?daki FAO Genel Merkezi?nde gerçekleştirilen konferansta, dünya üzerinde 900 milyon insanı etkileyen kronik açlığa neden olan faktörlerin ortadan kaldırılmasına yönelik acil önlem çağrısı yapıldı. Konferansa, BM ajansları olan IFAD (Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu), WFP (Dünya Gıda Programı) ve CGIAR?ı (Uluslararası Tarımsal Araştırmalar Danışma Grubu) temsilen Bioversity Int (Uluslararası Biyoçeşitlilik) katkı sundu.
BM Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) tarafından 27 yıldır 16 Ekim ?Dünya Gıda Günü? olarak kutlanıyor, ancak 37 ülkenin gıda krizi yaşadığı ve insanı, hayvanı, toprağı aç bir dünyada kutlama yapılması ne kadar doğru? Özellikle 2007?de artan gıda fiyatları nedeniyle yoksulların gıdaya ulaşması daha da zorlaştı. FAO?nın 55 ürün üzerinde yaptığı gıda fiyat endeksine göre, gıda fiyatları 2006?da yüzde 8, 2007?de yüzde 24 ve 2008?in ilk üç aylık döneminde yüzde 53 arttı. En yüksek artış yüzde 97 ile yağlı tohumlarda gerçekleşti. Tahıllarda yüzde 87 ve süt ürünlerinde yüzde 58 fiyat artışı oldu. Bu yılın ikinci yarısından başlayarak özellikle yeni hasat döneminde fiyatlarda bir miktar gerileme olsa da önümüzdeki dönemlerde gıda fiyatlarındaki artışın devam edeceği öngörülüyor. Özellikle yaşanan küresel mali krizin etkisiyle, gıda ürünlerinin satın alma maliyetleri en az yüzde 50 ile 60 oranında artacaktır.

Gıda fiyatları niçin artıyor?
1. Tarım ürünlerinden biyoyakıt üretilmesi,
2. Küresel ısınma,
3. Çin ve Hindistan başta olmak üzere yükselen ekonomilerde tüketimin artması ve Batı tipi beslenme alışkanlığının yoğunlaşması,
4. Gıda ürünleri üzeriden yapılan spekülatif davranışlar,
5. Petrol ve diğer enerji fiyatlarının özellikle 2007 ve 2008?in ilk üç ayındaki anormal artışı.
6. 2008?in son çeyreğinde yaşanan küresel mali kriz, yeni hasat döneminden bugüne yaşanan gıdadaki fiyat gerilemesinin tersine dönmesine ve fiyatların artmasına neden olacaktır.
Roma?da gerçekleştirilen son Gıda Zirvesi?ne çoğu devlet başkanı, başbakan düzeyinde olmak üzere 180 ülkeden temsilci katıldı. Bu zirveden çıkan en önemli sonuçlardan biri, 2030 yılına kadar gıda üretiminin yüzde 50 artırılması hedefi oldu.
Roma zirvesinde alınan kararlardan bir diğeri, açlık sorununu çözmek için yılda ortalama 15-20 milyar dolar kaynak yaratılmasının zorunluluğuydu, ancak bu kaynağın aktarılmasına gelişmiş ülkeler destek vermediler.
Yaşanan küresel mali kriz için 2,3 trilyon dolar kaynak ayırarak beş-on bankayı kurtarmaya çalışan, yine de mali krizi önlemekte yetersiz kalan ABD ve AB maalesef aç insanları doyurmak için aynı duyarlılığı göstermediler.
FAO 2008 Dünya Gıda Günü?nün temasını ?Gıda Güvencesi: İklim Değişikliği ve Biyoenerjinin Etkileri? olarak belirledi. Roma Zirvesi?nde ülkelerin üzerinde anlaşamadıkları konuların başında, tarım ürünlerinden enerji üretilmesi geliyor. Gelişmiş ülkelerin, tarım ürünlerinden enerji üretmekten vazgeçmek istememeleri nedeniyle, gıda güvencesini tehdit eden tarım ürünlerinden enerji üretimi gelecekte artarak devam edecektir. AB 2020?ye kadar enerji kaynağının yüzde 10?unu tarım ürünlerinden karşılamayı, ABD ise tarım ürünlerinden elde ettiği 29,4 milyar litre olan biyoyakıt üretimini 2022?ye kadar 136,3 milyar litreye çıkarmayı planlıyor. Bu hedefler doğrultusunda ABD ve AB?nin tarım ürünlerinden enerji üretmeyi sürdürmesi, gıda fiyatlarındaki artış daha da tırmanacak ve gıdaya ulaşmak, gıda güvencesini sağlamak daha da zor olacak.

Üretici pişman, tüketici şikayetçi

Ülkemize baktığımızda ise durum pek içaçıcı gözükmüyor. Ülkemiz iklim koşulları, toprağın verimliliği, üretim çeşitliliği itibarıyla kendi kendine yeterken, yeterli tarımsal üretimi yapabilecek yeteneği mevcutken, düne kadar hiç bu kadar açlık ve yoksulluk konuşulmamışken maalesef 50?li yıllardan günümüze köyden kente göçle birlikte, mevcut potansiyeli değerlendirecek, geliştirecek politikaların uygulanmamasından, çiftçi çiftçilik yaptığına, ürününü ucuza ve yok pahasına sattığına ya da hiç satamadığına bin pişman edildi. Tüketici de pahalıya tükettiğinden, istediğini alamadığından ve aldatıldığından şikayetçi. Tabii bu devasa sorun başlı başına bir yazı konusu, bunu önümüzdeki günlerde irdelemek istiyoruz, ancak şanssızlığımız devletimizi yönetenlerin, kendi kendine yeten yedi ülkeden biri olmamızı ?bir şehir efsanesi? diye hafife almaları. Halbuki daha önceki yazılarımızda belirttik, özellikle 2007 gıda krizinde birçok ülke kendi kendine yeterliliği korumacı önlemlerle benimsedi, meseleye stratejik yaklaştılar. Anadolu ve Trakya toprakları boş dururken, mısır, ayçiçeği, pirinç, soya, mercimek, fasülye, pamuk ABD?den, Kanada?dan, Çin?den, Hindistan?dan, Mısır?dan, Yunanistan?dan, Rusya?dan getirilerek sözümona yerli ürün diye Türk tüketicisine yutturuluyor. Artık, bütün bu ürünlerin büyük bir bölümü sözünü ettiğimiz ülkelerden karşılanıyor. Halkımız maalesef, Datça bademi diye İspanyol bademi, Maraş cevizi diye Şili cevizi tükettiğinin farkında değil.

Resmi rakamlara göre Türkiye?de nüfusun yüzde 10?u açlık tehlikesiyle karşı karşıya. Yoksulluk sınırında yaşayanların oranı yüzde 20?den fazla. Ülkemiz bunu hak etmiyor, 16 Ekim Dünya Gıda Günü?nü bayram olarak kutlayabilseydik keşke.

Sadık Çelik- Radikal2

SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara