Lale Devri adını bilmeyen yoktur şüphesiz. Ama o devirde neler olup bittiğini, o devrin kahramanlarının nasıl bir atmosferde nefes aldığını gerçek anlamla kaç kişi biliyor?
Lale çılgınlığı, helva sohbetleri, günler ve haftalar boyu süren eğlence meclisleri, kaplumbağaların sırtına mum dikerek geceleri bahçelerde gezdirmelere kadar varan Sadabat çılgınlıkları? İlk Türkçe matbaanın kurulması? İlk çevre heyetinin oluşturulması, ilk itfaiye teşkilatı olan tulumba ocağının tesisi? Şair Nedim?in şuh şiirleri meydan çeşmelerinin İstanbul?a yeni bir letafet kazandırması? Avrupa tarzı mobilyaların ve süsleme unsurlarının saray ve çevresine girmeye başlaması? Şeyhülislamın esnek fetvaları, Levni?nin surname?den fışkıran olağanüstü canlılıktaki portreleri? Depremler, yangınlar, sel baskınları ve salgın hastalıkların perişan ettiği fakir halk yığınları? Ve hamam tellağı patrona Halil?in elinde bayraklaşan kanlı bir isyanla her şeyin toz duman oluşu? Hangisi Lale Devrinin karakteristik ve tarihi yönlendiren unsuru?
1718-1730 yılları arasını kapsayan ve tarihimizin en ilginç, en renkli ve kapanışı itibarıyla en kanlı sahnelerini içinde barındıran Lale Devri dönemi Hasbahçe?de Sonbahar adıyla tarihçi Zekeriya Yıldız tarafından romanlaştırıldı. Ancak Hasbahçede Sonbahar / Lale Devri hayali bir roman değil, gerçeklerle örülmüş gerçek bir hikaye. Timaş yayınları arasında çıkan roman, gerçekçi tasvirleri ve sürükleyici anlatımı ile dikkat çekiyor. Her bölümü Lave Devrinin bir yılını özetleyen ve tarihi kaynakların hikâyeleştirildiği, bir anlamda belgesel bir roman?
Abdi Tarihi, Küçük Çelebizade Asım Tarihi, Fındıklılı Süleyman, Yirmisekiz Mehmet Çelebi seyahatnamesi, Surname, Nedim Divanı gibi o dönem kaleme alınmış eserlerin dikkatle incelenmesi sonucu kurgulanmış roman hem döneme bakışı hem de anlatımıyla büyük bir boşluğu doldurmaya aday. Çünkü bütün şöhreti ve ilgi çekiciliğine rağmen bu alanda kaleme alınmış edebi eser yok denecek kadar az?
Nevşehirli Damat İbrahim Paşa ekseninde şekillenen sosyal ve idari olayları, akıcı bir dil ve gerçeğe yakın tasvirlerle ortaya koyan kitap, 18. yüzyıl Osmanlısının panoramasını çiziyor.
Dönemi kapsayan 13 yılı olayları ve şahıslarıyla tarih içindeki yerlerine uygun olarak bire bir anlatan yazar, tarihimizin en çok konuşulan ancak en az bilinen dönemine ait çarpıcı tespitlerde bulunuyor.
Bütün kalkınma çabalarına, barış ortamına, lüks ve şatafata rağmen rüşvet ve iltimasın, akraba atamaları ile dolan kiyafetsiz devlet kadrolarının, din adamlarının siyasete müdahalesinin isyanın başarısında etkisi ne kadar olmuştur?
İsyanın başlangıcında yeni çeri katkısının olmaması, Padişah ve Sadrazamın sancak-ı şerif açarak bütün ?Müslümanları asilere karşı koymaya? çağırmasına rağmen halkın bu çağrıya sessiz kalması nasıl yorumlanmalıdır.
Nevşehirli Damat İbrahim Paşa ekseninde şekillenen sosyal ve idari olayları, akıcı bir dil ve gerçeğe yakın tasvirlerle ortaya koyan kitap, 18. yüzyıl Osmanlısının panoramasını çiziyor.
Yazar şöyle diyor: ?Tarihçiler Türkiye?deki batılaşma hareketinin başlangıç noktası olarak Lale Devrini alırlar. Zira 18. yüzyıl başları, Batı dünyası için Fransız devrimi ile noktalanacak kapitalist düşüncenin Avrupa?ya egemen olmaya başladığı yıllardır. Batıdaki bu kıpırdanmaya karşın ekonomisini geliştiremeyen Osmanlı hammadde satıp yarı mamul alıcısına dönüşümünü yine bu yıllarda başlatır. Bu keyfiyetin ekonomik ve sosyal sonuçlarıyla topluma etkisi farklı biçimlerde ortaya çıkar.
Devlet yöneticileri ve zengin tüccarlar tüketim çılgınlığı ve hayatı kutsayan bir taklitçilikle değişime öncülük ederken, toplumun alt katmanları, yeni yaşam tarzına direnir ve muhalefet eder.
Yıllar yılı savaşmaktan yorulan devlet yönetiminin bu muhalefeti başlangıçta ciddiye almadığı, fark etmeye başladığı andan itibaren de iktidar kavgası, siyasi çekişmeler ve en önemlisi de halkın garip bir şekilde isyancıları sahiplenmesiyle önlemeye gücünün yetmediği anlaşılıyor
Sivil halkın devlet düzenine karşın isyancıları tutması, resmi tarihin baldırı çıplak diye niteleyip küçümsediği bir hamam tellağının sadrazamla birlikte 3 veziri öldürüp, padişahı tahttan indirmesi dikkatle incelenmesi ve üzerinde düşünülmesi gereken bir olgudur?
Ve yazar bu romanda ilginç bazı soruların gündeme gelmesini de sağlamayı amaçlıyor. Popüler dille sormak gerekirse Osmanlı Devleti?nin de bir Derin Devleti ve Ergenekon çetesi var mıydı? Bunu rahatlıkla sorabiliyoruz çünkü Hamam Tellağı Patrona Halil?in daha önceki icraatları, yaptıklarının görmezden gelinmesi, cezalandırılmak ve idama gönderilmekten kurtuluşu ve bunu sağlayanların kimliği bize bu soruyu rahatlıkla sorduruyor?
Sadece Patrona Halil değil, romanda Lale Devrine mührünü vurmuş tüm isimlerin portrelerinden ilginç yönler bulacaksınız...
Lale Devrinde sefahatle sefalet arasında gidip gelen İstanbul?un öyküsünün anlatıldığı Hasbahçe?de Sonbahar, zevkle okuyacağınız, çarpıcı bir roman olmasının yanı sıra tarihi bilinci testi açısından da iyi bir imkan?
Haber 7
Osmanlı'da derin devlet var mıydı?
Lale Devri'nde neler olup bittiğini merak edenlere soluksuz okunacak bir roman...
17 Yıl Önce Güncellendi
2008-11-13 23:48:00
SON VİDEO HABER
Haber Ara