Dolar

34,9488

Euro

36,7606

Altın

2.991,52

Bist

10.031,51

28 Şubat'ın en vahşi hatırası: İkna Odaları

Bir başörtü işkencesi ikna odası. Ergenekoncu Alemdaroğlu ile CHP'li Serter'in projesinden geçenlerin çektikleri yazıya döküldü...

17 Yıl Önce Güncellendi

2008-11-12 17:26:00

28 Şubat'ın en vahşi hatırası: İkna Odaları

?Pencereyi açtı. Çocuklar hiç sakınımsız pervasızca kayıyorlar. O da böyle geçirmişti çocukluğunu. Şu çok uzun süren çocukluk hastalığı bu yüzdendi. Ailesinin onu kırmadan incitmeden ama artık biraz sertleşen bir tonda başını açmasını okula devam etmesini istediğini biliyordu. Onların daralmaları Nermin?i döndüremedi ağır kararından. Her çağ denilişinde çan gibi çınlayan çağdaşlık uzağındaydı artık. Hiç değilse şimdilik bu ne olduğu tam da belli olmayan kariyer yarışından, hoşgörülmek ve bir yer edinmek için yaftayı kabullenip aşağılanmayı kabul etmekten, göze girmek için şekilden şekle girme illetinden kurtulmuştu. Çağdaşlarımın kim olduğunu özgürce seçerim böylelikle, ancak her çağın erdemlileriyle çağdaşlık kurabilirim diye düşündü.?

Rejimle gelen yasak, duvarlar arasında meşrulaştırılmaya çalışıldı .Bu odadan geçenler hep, farklı yaşadı, farklı düşündü, farklı algıladı. Okumakla - Allah'ın emri arasında kalan taze zihinler postal korkusu altında tercihleri yaprak ya tamam dediler ya da?

Şimdi, 'Ergenekon Terör Örgütü' yönetim kademesinde yer almaktan dolayı tutuksuz yargılanan (Ki bu serbstlik sağlık sebepleri ve yaşından dolayıdır) Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ile Ergenekon'a açıkca destek veren CHP milletvekili Nur Serter'in icadı olan 'ikna odaları', akademik bir incelikle tasarlanm

Yıldız Ramazanoğlu
160 sayfa, Timaş
Baskı Tarihi: Ekim 2008

ış modern bir psikolojik işkence metodu olarak tarihe geçti.

O günlerden bugüne 10 yılı aşkın süre geçti. İkna odalarına şeklen kilit vurulsa da, baskı ve yasak olanca feciliği ile devam ediyor. Son bir umutla yapılan anayasa düzeltmesi demokrasiyi tabiri caizse direkten döndürürken, yasağın kalkma umutları ise zamansızlığa ötelendi.  

Problem halen can yakıcı haliyle sürerken, sıkıntıları konuşabilmek için insani bir dil üretmek gerekiyor. Süreci bizzat gözleyen aktivist yazar Yıldız Ramazanoğlu bu odadan geçip hayatları binbir parçaya bölünen üç arkadaşın öyküsünü çok katmanlı bir şekilde anlatıyor. 2004 yılında basılan İKNA ODASI bu günlerde Timaş'tan yeni baskısını yaptı...

Nermin, Seher ve Nuray? Üniversite kayıt kuyruklarından ikna odalarına alınan, kendi varoluş hakikatleri ile gelecek kaygıları arasında bir seçim yapmaya zorlanan yüzlerce genç kızdan üçü? Yıldız Ramazanoğlu hayatları binbir parçaya bölünen üç arkadaşın öyküsünü incelikli bir bakışla sunuyor. Bir sosyal meseleyi edebiyatın konusu yapmayı, sadece başörtüsü yasaklarıyla sınırlı kalmayan kadın sorunlarını dünya kadar açılıma sahip bir insanlık durumu olarak çizmeyi ustalıkla başarıyor.

İkna Odası bir novella. Dolayısıyla can verdiği kahramanları birçok yüzleriyle görebiliyoruz. Üniversitedeki başörtüsü yasağı çerçevesinde gelişen olaylar ve iç çatışmaların yanı sıra kadın hareketinin gündemine girmiş başka pek çok motif de satırlar arasında uç veriyor. Bu da eseri tek boyutlu, tarafgir ve manifestovari bir dilin tuzağına düşmekten kurtarıyor. Ramazanoğlu başörtüsü yasakları ve diğer kadın sorunlarının insani düzlemde konuşulabilinmesine dair ümit verici bir açılım yaptığı eserde farklı bir direniş halini de anlatıyor. Kapaktaki ironik çizim de belki bu direnişi imliyor.

SON VİDEO HABER

Suriyeliler gitti, atölyeler boş kaldı!

Haber Ara