Haber Merkezi / TIMETURK
?Amerikan halkı başkanını seçti, Evrenin Hakimi?ni değil. Biz Avrupalılar, zihinlerimizi sömürgecilikten kurtarmalıyız?. Bu sözler CounterPunch?tan Jean Bricmont?a ait. Kökleri II. Dünya Savaşı?na kadar uzanan Avrupa?daki Amerikancılığı ve Obama?nın seçilmesiyle Sol?un dahi nasıl Obamanyaklığa tutulduğunu değerlendiren Brichmont?un makalesini TIMETURK için tercüme ettik.
AVRUPA?DAN BİR DEĞERLENDİRME, OBAMA SORUNUMUZ
Seçimleri değerlendirirken iki unsuru göz önüne almak gerekir: seçmenlerin oylarıyla ifade ettiği ve seçilen adayın yapabilecekleri. ABD başkanlık seçimi durumunda, Bush?un 8 yılının ardından eğer ABD halkı McCain?i seçseydi bu çok iç karartıcı olurdu. Aslında tüm oyun yüzde 48?ini alması ve Louisiana gibi eyaletlerde (Katrina?yı anımsayın) başarılı olması bile oldukça şaşırtıcı.
Bu bağlamda Sol, Obama?nın zaferinden memnun olmalıdır. ?Afrikalı Amerikalı? olduğu için değil, onu seçenlerin muhtemelen değişim için oy verdikleri için. Bu değişimin genel anlamda ilerlemeci bir değişim olduğu için. Yani daha az savaş, daha dengeli ekonomik politika ve çevreye daha duyarlı bir yaklaşım.
Ancak adayın ne yapacağı sorusu bambaşka bir olgudur. Bu ne yapmak istediği ve ne yapabileceğine bağlıdır. Bir Amerikan başkanının çok fazla gücü vardır, fakat bir diktatör değildir. Diktatör bile güçlerin ilişkilerini göz önünde tutmak zorundadır. Obama?nın ne yapmak istediği tam kesin değildir, fakat kazanmasına izin veren güçlere (Wall Street, büyük firmalar ve İsrail lobisi) karşı çıkmayacağı kesindir. Tüm kampanyası boyunca en azından bunu gösterdi.
Tabi ki, Obama alttan gelen baskıyı da dikkate almak zorunda. Fakat burada ana bir sorun ortaya çıkıyor: hangi baskı? Eğer bazı Amerikalılar Birleşik Devletler?de Obamanyaklığı?ından irrite oluyorlarsa, Avrupa başta olmak üzere dışarı baktıklarında daha da fazla olacakları kesindir. Fransız banliyölerinde gençlerin, sosyal demokrasi, şov dünyası ve (aydınlanmış) Siyonistlerle beraber ?harekete? geçtiğini görmek kadar canımı daha fazla sıkan bir şey olmadı. Amerikalıların Afrika-Amerikan bir başkana izin vermeyecekleri için, sanki Warren Buffet?i başkası desteklemiş gibi, bu gençlerden bazılarının Obama?ya kurşun-geçirmez yelek göndereceklerini söylediklerini bile duydum.
Başka bir ifadeyle, Obama sorunu tenin rengine ve ?imaj?ına dayalı Avrupa?daki aşırı popülaritesidir. Çünkü Birleşik Devletler?deki ırk ilişkilerini insanlar anlamıyor, Obama?nın seçimini mutlak bir mucize olarak görüyor. Medya onu Bush?un güçlü bir alternatifi olarak sunduğu ve örneğin Afganistan?a daha fazla asker gönderme planları gibi haberler sayesinde, onun olduğundan daha ileri düşünceli olduğunu düşünülüyor.
Tabi ki, dünya genelinde Sol?un içinde bulunduğu felaket durum hesaba katıldığında insanlar bir yerlerde olumlu bir şeyler olduğuna inanmak istiyor ve bu da Obama hakkındaki illüzyonları güçlendiriyor.
Ayrıca, Avrupa?da Obama-karşıtı bir Sağ da yoktur. Aslında Sağ ve var olan sosyal-demokrasi Obama?yı sevmektedir çünkü onun sayesinde açıktan açığa Amerikancı olabileceklerdir. Birleşik Devletler?de Avrupa?dan daha az eşitçilik (ekonomi bağlamında), daha düşük sosyal maaş, daha zayıf sendikalar ve daha az işçi hakları olduğundan, Avrupalı elit Birleşik Devletler?i bir tür kapitalist cennet olarak görmektedir. Bush?la ilgili sorun, onun çok gaddar, kibirli, etkisiz ve aptal olmasıdır. Bu nedenle Birleşik Devletler?e olan yalakalıkların açıktan açığa göstermek çok güçleşmişti. Ancak şimdi her şey, dikkat sosyal konulardan ?ırka? kaydığında değişti. Artık masaları döndürüp Birleşik Devletler?i Batı?nın ilerlemeci/çağdaş ülkesi olarak gösterebilirler. Çok yeni Amerikancı ?Yeni Sol?, Fransız gazetesi Liberation, şimdiden Obama?nın seçilmesinin Fransa?daki demokrasi için bir ders olduğunu öne sürdü. Daha da ilginci, buna kanıt olarak uzun oy kuyruklarını göstermesidir. Çünkü bu tür kuyruklar Batılı olmayan ülkelerde etkisizliğin daha da kötüsü hükümetin insanları oy vermekten bezdirme çabalarının işaret olarak görülür.
Son olarak Obama?nın eleştirenlere otomatik olarak ırkçı muamelesi yapılacak olmasıdır. Halihazırda ?Amerikan-karşıtlığı? Siyonistler tarafından Yahudi düşmanlığıyla aynı şekilde tanımlandığından, Afrika-Amerikan bir başkanla, her iki dünyadan da en kötüsünü umabiliriz.
Bu nedenle soru, Avrupalı solcu destekçilerinin beklentileriyle dış politikası çatıştığında Obama?nın ne kadarına izin vereceğidir? İllüzyonların gücü nedeniyle, bir şey yapmadan önce onlara karşı çıkmak çok zordur. Tek umut insanların bir söz vermediği için sözünü değil kendisini değerlendirmesi ve temelsiz umutlarına ihanet ettiğinde sert şekilde karşı çıkmasıdır. Sadece bu Birleşik Devletler?in Afganistan, Irak ya da başka bir yerdeki savaşı tırmandırmasına engel olabilir.
Fakat II. Dünya Savaşı?ndan 60 yıl sonra en derin sorun, Avrupalıların hala kendilerini bir şekilde Birleşik Devletler?e bağımlı olarak görmelidir. Elitler için nedenler açık ve anlaşılırdır ancak Sol?un büyük bir kısmı dahil geri kalan bizlerin, Amerikan halkının ?iyi bir prensi? seçeceğini beklemesi fazlasıyla umutlu olmaktır. Kendi dış politikamızı ve sosyal modelimizi Amerikan seçimlerine bakmaksızın oluşturmalı ve Sam Amca?nın ne düşüneceğini umursamadan Rusya, Çin ve İran gibi ülkelerle konuşmaktan korkmamalıyız. Avrupalılar Birleşik Devletleri ekseriyetle demokrasi modeli olarak görürler fakat katılmadığımız bir seçimi bir şekilde temel alarak politikalarımızı belirlemekten daha fazla ne antidemokratik olabilir ki?
Amerikan halkı kendi başkanını seçti, Evrenin Hakimi?ni değil. Bu bugünlerde Rusya, Asya, Latin Amerika ve Müslüman dünyada anlaşılır görünüyor. Sadece Avrupa?daki bizler zihinlerimizi sömürgecilikten bağımsızlığa ulaştırmalıyız.