Genişleme Stratejisi'nde bu sene ilk defa, Kopenhag kriterleri bağlamında Türkiye'nin işleyen bir piyasa ekonomisi olarak tanımlanmakta olduğu belirtildi.
Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Dairesi'nden yapılan açıklamada, AB Komisyonu'nun her yıl tüm aday veya müzakere eden ülkeler için benzer raporlar hazırlamakta olduğu belirtildi.
Hazırlanan raporun, onaylanan mevzuat ve uygulanan önlemleri içermekte olduğu, hazırlıkları sürdürülen mevzuat çalışmalarını da dikkate almadığı belirtildi. Raporda eksiklik veya düzeltilmesi gereken hususlara yer verilmesinin esasen Komisyonun İlerleme Raporlarıyla ilgili görevlendirmesinin bir parçası olduğu belirtilen açıklamada, mevzuat ve uygulama alanında gözlemlenen eksikliklerin Türkiye'nin tam üyelik aşamasına kadar hazırlanacak olan raporlarda yer alabileceği kaydedildi.
Bu yılki İlerleme Raporu'nun yapısının geçtiğimiz yıllardaki raporların aynısı olduğu belirtilen açıklamada, raporda her yıl olduğu gibi daha fazla ilerleme kaydedilmesinin beklenen alanlar olduğu vurgulandı. Beklentilerin karşılandığı takdirde bir önceki raporda mevcut hususlar müteakip raporda da aynın yer alabilmekte olduğu ifade edildi. Açıklamada, 'Raporda yer verilen ve olumsuz olarak değerlendirilebilecek hususların amacı üzerinde durulması gereken ve çalışmaların odaklanması beklenen alanların tespiti olarak yorumlanmalıdır. Rapordaki görüşlere katılmadığımız alanlarda mutat olduğu üzere Komisyona görüş ve düzeltmelerimiz iletilecektir' denildi.
Açıklamada, genişlemenin genel çerçevesini ortaya koyan, tüm aday ve müzakere eden ülkeler için ortak bir belge halinde yayınlanan Genişleme Stratejisi'nin de mutat olduğu üzere Türkiye'ye yer ayrıldığı belirtildi. Genişleme Stratejisi'nde yer alan Türkiye ile ilgili belli başlı unsurlar şunlar:
'Daha önce olduğu gibi müzakerelerin hedefinin tam üyelik olduğu, AB'nin taahhütlerine sadık kalması ve ülkemizin AGSP misyonlarının yaptığı katkılar vurgulanmaktadır. Türkiye'nin Kopenhag siyasi kriterlerini yeterince yerine getirmeye devam ettiği belirtilmektedir. Ancak, ülkemizin siyasi reformlara ivme kazandırması gerektiği mesajı verilmektedir.
Ülkemizin stratejik öneminin kilit bazı alanlarda daha da arttığı ifade edilmektedir. Bu çerçevede ülkemizin enerji güvenliği, krizlerin önlenmesi/çözümlenmesi ve Orta Doğu ve bölgesel güvenlik bakımından Güney Kafkasya'da oynadığı rol öne çıkarılmaktadır. Gerçekleştirilmekte olan reformların ve müzakere sürecinin, Türkiye'yi, bölgede daha kuvvetli bir istikrar sağlayıcı konuma getirdiği ifade edilmektedir. Bu sene ilk defa, Kopenhag kriterleri bağlamında Türkiye işleyen bir piyasa ekonomisi olarak tanımlanmaktadır.'
Genişleme Stratejisi'nde, Türkiye'nin üyeliğinin AB açısından arz ettiği statejik öneme yapılan atıfların memnuniyet verici olduğu kaydedildi. Açıklamada, 'Türkiye'nin AB'ye tam üye olması temel stratejik hedefimizdir. Türkiye'nin 50 yılı aşkın geçmişe sahip Avrupa ile bütünleşme hedefine bağlılığı sürmektedir. Halkımızı her açıdan en yüksek standartlara kavuşturacak siyasi ve ekonomik kriterleri tam olarak yerine getirme yönündeki kararlılığımız tamdır. Türk halkı ve kamuoyunun desteği bu yolda bize güç
vermeye devam etmektedir' denildi.
Türkiye'nin, AB müktesebatına uyum amacıyla gerek siyasi kriterler, gerek yaşamın her alanını ilgilendiren 33 müzakere faslı çerçevesinde çalışmalarına kararlılıkla devam etmekte olduğu belirtilen açıklamada, geçtiğimiz 9 aylık dönem boyunca önemli reformların gerçekleştirildiği kaydedildi.
TBMM'de, 2007-2008 yasama yılında AB müktesebatına ve siyasi kriterlerine uyum kapsamında 30 adet yasa kabul edildiği belirtilirken bunlar arasında Vakıflar Kanunu ve Türk Ceza Kanununun 301. maddesinde yapılan değişikliklerin yürürlüğe girdiği ve uygulama alanında mesafe kaydedildiği ifade edildi.
Açıklamada şöyle denildi:
'Çalışmalarını bir süredir gerçekleştirmekte olduğumuz Ulusal Programımızı tamamlamak açısından son aşamaya gelmiş bulunuyoruz. İlk defa internette yayınlanarak tartışmaya açılan Ulusal Program aynı zamanda 87 Sivil Toplum kuruluşumuzla ve siyasi partilerimizle de paylaşılmıştır. Ayrıca Komisyon da bilgilendirilmiştir. Çalışmalar şeffaf ve katılımcı bir anlayışla yürütülmektedir.
Sayın Cumhurbaşkanınız, Sayın Başbakanımız ve Sayın Bakanımız Türkiye-AB ilişkilerinin önemini çeşitli vesilelerle vurgulamışlar; sürecin ilerlemesini sağlamak için gerekli adımların atılmasının önemini belirtmişlerdir. Ülkemiz AB sürecinde yükümlülüklerini yerine getirmeye devam edecektir. Ancak, AB'nin üzerine düşen görevler vardır. Birliğin, genişleme sürecinde kısa vadeli bir bakış açısıyla değil, temel kuruluş felsefesine, yani barış ve istikrara odaklanarak global bir güç durumuna kavuşabilmek düşüncesiyle hareket etmesi önem taşımaktadır.'
İHA