Ali Bulaç'ın yazısı...
Milli Görüş'te yeni dönem
Geçen pazar yapılan genel kongrede Numan Kurtulmuş, SP'nin genel başkanı seçildi. Hayırlı olsun.
İlk akla gelen soru şu: Uzun zamandan beri neredeyse kendini rölantiye almış SP yeni bir hamle yapabilir mi? Bazı şartlara bağlı olarak tabii ki yapabilir!
Tabiat boşluk kabul etmediği gibi, siyaset de boşluk kabul etmez. Siyasi fikirleri bu toprakların derinliklerinde olan Milli Görüş, her zaman şansa sahiptir. Bugüne kadar başarısızlığa uğradıysa, bu İslam medeniyeti gibi iç dinamikleri iflas ettiğinden değil, birinci derecede 'durdurulmuş olması'ndan, ikinci derecede aktörlerin yeni doğan şartlara muvacehesinde ideal politik ile real politik arasında denge kuramamalarından oldu.
Mevcut duruma baktığımızda seçmenin önemli bir bölümünün oy verdiği partilere 'sadakatini kaybettiği'ni, bir bölümünün 'partilerin dışına çıktığı'nı, bir bölümünün de 'kerhen iktidar veya muhalefet partilerine oy verdiği'ni söyleyebiliriz. Bu her üç seçmen grubu 'açık pozisyon' teşkil etmektedirler. Bana göre -yaklaşık olarak- sadakatini kaybedenler yüzde 10, partiler dışına çıkanlar yüzde 20, kerhen partilerin antresinde duranlar yüzde 10 olmak üzere toplam seçmenin yüzde 40'ı açık pozisyonda bulunuyor. Hadi bunu yüzde 30'una indirelim, bu dahi iddiası ve davası olan bir parti için büyük bir imkândır.
Toplumun büyük bir bölümü açısından mevcut siyasi partilerin 'son kullanma tarihi' çoktan geçmiş; ama alternatifsizlik, istikrarsızlık korkusu, kavram kargaşası, 'sıra bize de gelir' beklentileri vb. sebeplerle partiler pozisyonlarını koruyorlar. AKP, Güneydoğu'da reel yüzde 5 oy kaybetmiş bulunuyor, genel seçmeninin de yüzde 15'i sadakatini korumadığını söylüyor. Hâlâ birinci parti. Tabanı, yükselmekte olan orta zümreler, sermaye ve statü değişiminde sıranın kendilerine gelmekte olduğunu düşünen dindar-muhafazakârlardır. Açıkça söylemek gerekirse SP'nin bu kitleler nezdinde ekmeği yok. Ama önemli bir seçmen kitlesi açık pozisyonu itibarıyla potansiyel seçmendir. Bunlar da; 19 milyon yoksul, terör ve şiddetten bıkan Kürt seçmen, durumlarının hukuki statü kazanmasını isteyen Aleviler ve 'bu çalıntı malı hırsız evime bıraktı' demeyi kendine, inancına, hayat felsefesine aykırı bulup, iffetini koruyan ve vakarla kenarda durmayı tercih eden samimi dindar çevrelerdir.
Numan Kurtulmuş'un SP'si şu parametrelere göre siyaset geliştirirse açık pozisyondakilerin önemli bir kısmına ulaşır:
1) MNP, MSP, RP ve FP'de hizmet vermiş eski siyasi ekibin varlığını yeni SP'nin üzerinde 'ağır bir gölge' gibi değil, arkasında 'manevi bir destek' olarak tutabilirse ve bu çerçevede yeni ekibiyle tam bir inisiyatif sahibi olursa;
2) Liberal kapitalizmi bir hayat felsefesi ve alternatifsiz ekonomi politikası değil, Anadolu'da neşvünema bulan küçük ve orta ölçekli sanayici ve tüccarın devlet zengini büyük sermayeye karşı gelişimini ve gücünü artıran bir teknik olarak kullanırsa; buna karşılık asıl vurgusu bir türlü sağlanamayan gelir adaleti olur ve sahiden yoksulları koruyucu politikalar geliştirirse;
3) AKP'ye karşı husumete dayalı değil; farkını ortaya koyan bir dil, üslup ve retoriğe dayalı muhalefet ederse;
4) Sadece kendi taraftarlarına değil, Kürtler, Aleviler, azınlıklar ve sorunu olan herkes için 'pretoryen cumhuriyeti' gerçek anlamda 'demokratik cumhuriyet'e dönüştüreceği vaadinde bulunup bu iş için gerektiğinde risk alacağına inandırırsa;
5) Konuşmasında 'Harun gibi gelip Karun gibi gitmeyeceğiz' vaadine sadık kalıp yolsuzluklara karşı mücadele edeceğini, bu yolda partili partisiz kimsenin gözünün yaşına bakılmayacağı taahhüdünde bulunursa.
Böyle bir SP ilk genel seçimlerde barajı aşar, Meclis'te iyi bir grup kurar. Bir dönem Meclis içinde ve dışında 'adil bölüşüm, hakça düzen, herkese özgürlük, daha çok demokrasi' temelinde muhalefet yaparsa bir sonraki seçimlerde ilk günden bu yana sağcı-milliyetçi-muhafazakâr partiler tarafından aldatılan kitleler SP için sandığa koşar.
Zaman