Türkiye'nin onur konuğu olduğu 60. Frankfurt Kitap Fuarının açılışını yapan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'nin global ekonomik krizden en az etkilenen ülkelerden biri olacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Gül, Alman Der Spiegel dergisine verdiği demecinde, ''dünyadaki ekonomik krizin Türkiye'de ekonomik alanda sağlanan başarıları yok edip etmeyeceği'' sorusu üzerine, ''Türkiye, krizden en az etkilenen ülkelerden biri olacaktır. Buna benzer bir krizi 2001 yılında yaşadık. O zamanlar GSMH'mizin yüzde 25'ini, yaklaşık 45 milyar doları bankalar sektörüne yatırmak zorunda kaldık. Bunun, bugün baktığımızda doğru olduğunu görüyoruz. Türk finans piyasası, bağımsız bankalar denetimiyle de günümüzde çok sağlam hale geldi'' diye konuştu.
Global krizden büyük ölçüde etkilenen Avrupa ülkelerine yapılan ihracattan dolayı Türkiye'nin ihracatının gelecek yıl biraz gerileyebileceğini belirten Gül, geçen 6 yıl içinde ortalama yüzde 7 olan ekonomik büyüme hızının bu yıl yüzde 4 olarak gerçekleşmesini beklediklerini, Türkiye'nin, diğer birçok Avrupa ülkesine göre Maastricht kriterlerini yerine getirdiğini ve Avrupa çapında en az bütçe açığına sahip ülkeler arasında yer aldığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Gül, ''Sizce Türkiye ne zaman AB üyesi olacak?'' şeklindeki bir soruya karşılık da şunları söyledi:
''Acelemiz yok. Ancak şunu bilmeniz gerekir: Türkiye bugün 2003 yılında olduğundan ne kadar farklıysa 5 yıl sonra da bugün olduğundan çok daha farklı olacaktır. Ülkem çok büyük bir hızla değişecektir. Bunun yanı sıra bir müzakere süreci içindeyiz ve AB de gelişmelerimizi bizimle birlikte yakından izleyecektir. Bu süreç başarılı bir şekilde sonuçlandırıldığı takdirde, Türkiye'nin AB üyesi olup olmayacağı yönünde siyasi bir karar alınacaktır. Ancak o zaman da, her bir ülkenin imzasına sadık kalmasını bekliyoruz. Avrupalılardan sözlerine bağlı kalmalarını istiyoruz.''
Avrupa ülkelerinin Türkiye'nin özellikle dış politikasını başarılı buldukları şeklinde yorum yapılması ve Türkiye'nin bunu nasıl başardığının sorulması üzerine de Gül, ''Çözüme yönelik bir dış politika izliyoruz. Biz sadece kendi sorunlarımızı değil, bölgedeki sorunları da çözebileceğimize inanıyoruz. Türkiye, Orta Doğu'da barış ve istikrarın sağlanmasına katkıda bulunabilir'' dedi.
Gül, Türkiye'nin Suriye ile İsrail arasındaki krizde de arabuluculuk yapmasıyla ilgili olarak, ''Her iki ülkenin de güvenini kazanmış olmamız bir avantaj. Bu nedenle Suriye ile İsrail arasındaki barış sürecinde özel bir rol oynuyoruz. Biz çatışan tarafların birbiriyle konuşmalarını sağlıyoruz. Her iki taraf da çok samimi ve çok ciddi bir şekilde bir anlaşma üzerinde çalışıyor'' diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Gül, terör örgütü PKK sorununun ''neden hala çözülemediği'' sorusuna karşılık olarak, burada Kürt sorunuyla PKK sorununun ayrı tutulması gerektiğini belirtti. Türkiye'de anayasa gereği her Türk vatandaşının tümüyle eşit haklara sahip olduğunu, Kürt kökenli vatandaşların geçmişte ayrımcılığa uğramış ve Kürtçe konuşamayıp yazamamış olduklarını kaydeden Gül, ancak günümüzde durumun değiştiğini, Kürt kökenli vatandaşların kültürel haklarının güçlendirildiğini ifade etti.
PKK'nın ise bir terör örgütü olduğuna, şehirlerde bombalı eylemler düzenlediğine, kadın ve çocukları da öldürdüğüne işaret eden Gül, acımasız ve vahşi bir mücadele sürdüren teröristlerin çoğunun Irak üzerinden Türkiye'ye girdiklerini hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Gül, türbanla ilgili bir soru üzerine de, Türkiye'nin laik bir ülke olduğunu, her kadının başörtüsü takıp takmamaya hakkı olduğunu belirtti ve bunun ailelerden çok bazı politikacılar tarafından sorun haline getirildiğini ifade etti.
Konuyla ilgili düzenlemelerin Avrupa'daki kriterlere göre düşünce ve din özgürlüğü kapsamında ele alındığını kaydeden Gül, Türkiye'de önemli bir değişim sürecinin yaşandığını, modernleşme ve demokratikleşme süreci içinde bazı insanların büyük zorluklar çekeceğini, ancak bunu yine de iyi bir gelişme olarak gördüğünü bildirdi.
Görevi itibariyle artık parti politikası yapamayacağını, ancak daha önceleri hükümette yer alarak reform sürecine katkı sağlamış olmaktan dolayı gurur duyduğunu belirten Gül, Türkiye'de ekonomik alanda geçen yıllarda önemli gelişmelerin yaşandığını, bu arada demokrasi ve insan hakları uğruna mücadelenin de unutulmadığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Gül, Almanya'da yaşayan Türklere neler önerdiğinin sorulması üzerine de şöyle konuştu:
''Her şeyden önce gerçekçi olmalarını öneriyorum. Almanya'da yaşıyorlar, bu bir gerçek. Almanya'da mutlu olmak ve topluma faydalı fertler olmak istiyorlarsa, o zaman her şeyden önce bu ülkenin dilini iyi öğrenmeleri ve Alman eğitim sisteminin kendilerine sunduğu her türlü imkandan yararlanmaları gerekir. Her şeyle ilgilenen ve çaba harcayan vatandaşlar olmalılar. Bu ülkede yatırım yapmalı, burada bir partiye girmeliler. Fiziki olarak Almanya'da, manevi olarak Türkiye'de yaşamalarının bir anlamı yok. Bu ülkede toplumun bir parçası olmalılar. Bu insanlar Türkiye ile Almanya arasında bir köprü oluşturdukları takdirde, bu yolla her iki ülkeye de hizmet edeceklerdir.''