Dolar

34,8691

Euro

36,7026

Altın

3.021,43

Bist

10.047,50

Esed'in dehası içeri için de gerekli

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed?in dış politikasının yanında mutlaka iç siyasetini de güçlendirmesi gerekiyor.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-10-13 02:12:00

Esed'in dehası içeri için de gerekli


Esed?in Dehası Dışarı Kadar İçeri İçin de Gerekli

Nebil Şebib*

Suriye?nin dış politika alanında elde ettiği başarılar konusunda söylenenlerin ardı arkası kesilmiyor. Şam?daki Suriye, Türkiye, Fransa ve Katar arasındaki dörtlü zirvenin de bu başarıyı taçlandırdığı söyleniyor. Konuşulanların merkezinde Suriye?nin Beşşar Esed?in mayınlı araziden çıkmayı başararak bölgesel rolünü yeniden kazandığı ya da son 30 yılda varlığını devam ettiren son derece zor siyasi dengeler üzerine kurulu yeni bir rol kazanması yer alıyor.

Bu başarıların değeri şüphesiz küçümsenemez ve görmezden gelinemez ancak bazı değerlendirmelerin de yapılması gerekiyor:

1. Amerika?nın ve müttefiklerinin Suriye?ye yönelik gerçekleştirmeye çalıştığı kuşatma politikalarının kırılması, her ne kadar burada birçok Arap ve İslam ülkesinin aksine yakaladığı fırsatları değerlendirmesini bilmiş olsa da Suriye?nin kendi ürettiği siyasetlerin neticesinde meydana gelmiş değildir.

Düşmanca planları bozan faktörlerin içerisinde en önemli ve belirleyici olanı Siyonist-Amerikan hegemonyasına karşı Afganistan?dan Irak?a, Somali?den Filistin?e karşı gerçekleştirilen kahramanca direniş eylemleri olup sadece Suriye?nin baskılara karşı direnişi değildir.

Bu faktörlerden birisi örneğin, siyasi, finansal ve ekonomi güce sahip olmayla Suriye?nin de içinde bulunduğu bölgesel ilişkilere sahip olma özelliğini kendisinde toplayabilen Türkiye?nin durumunun benzersizliğidir. Suriye, karşıt baskılara rağmen Türkiye?nin nüfuz alanındaki bu ilişkilerden yararlanmasını bilmiştir.

2. Mevcut siyasi süreci başarı olarak addetmek göreli bir yaklaşımdır. Çünkü Suriye?nin içinde bulunduğu izolasyonu kıran, Fransa?nın da katkılarıyla İsrail?le başlayan müzakerelerdir.

Varılacak olan sonuç ne olursa olsun, mevcut siyasi süreç, halkın beklentilerini karşılamaktan uzak olduğu gibi (Suriye?nin yıllardır önemsediğini söylediği) Filistin davası konusunda ne uluslararası hukuk ne de tarihsel süreç boyutuyla bir şey kazandırmamıştır. Suriye Devlet başkanı Beşşar Esed?in kendi istediği barışın normalleştirme yerine sıradan bir barış olduğu yönündeki açıklamaları bir şey ifade etmemektedir. Bu ikisinin de içeriği aynıdır.

Bu barıştan elde edilmesi beklenen hedefler en iyi şekilde ister Filistin davasıyla eş zamanlı isterse ondan daha önce gerçekleşse bile, Suriye?nin Filistin davasındaki rolü nedeniyle elde edeceği şeyler Filistin davasının tasfiyesinin desteklerinden birisinin yitirilmesi konusunda en tehlikeli dönemeçlerden birini oluşturacaktır. Bunun dışında söz konusu tasfiyeye ortak olma noktasında kamuflaja yönelik bir takım hareketlerin hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur.

3. Arap ve İslam ülkelerinin olayları kendi lehine çevirme yönünde hiçbir ciddi gayretin olmadığı, bu ülkelerin bölge siyasetinde ortak hareket edememelerinin doğurduğu olumsuzluklar dururken kötüyle ehven-i şer arasındaki mukayeseden yola çıkılarak elde edilen bir başarıdan bahsetmek, bunun yanı sıra Suriye?nin doğrudan saldırılara ve düşmanlıklara maruz kalması anlamına gelecek uluslararası izolasyonla bu izolasyon çemberinin kırılması için verilen bedel arasında karşılaştırma yapması problemli yaklaşımlardır.

Göze ilk çarpan şey, bu bedelin temel sabitelerin tasfiyesi anlamına geleceğidir. Bu sabiteler aynı zamanda Suriye için de geçerli ve onun geleceğini belirleyecek boyutlarda olan sabitelerdir.

?Başarı? ile mevcut verileri anlayıp bunları kendi lehine döndürme başarısı arasındaki fark büyüktür. Bunun önündeki en büyük engelin Arapların durumu olduğu ortadadır. Ancak bunun karşısında, Suriye ve bölgedeki diğer Arap ülkelerinden beklenen şey, bu zorluk ve engelleri ortadan kaldırmak, Arap ve İslam ülkelerini çevreleyen atmosferde köklü değişiklikler yaratabilmektir. O zaman yapılan şey, kelimenin tam anlamıyla tarihi bir başarı olmuş olur.

Her halükarda, Suriye dış siyasetinin demin bahsettiğimiz çerçevede izolasyon politikalarını kırmayı görmezden gelmesi hiç bir zaman Suriye?nin mutlaka ve doğrudan hedef alınması anlamına gelmeyecektir.

Son kuşatmadan önce, Lübnan kapısı üzerinden ve Hariri?nin öldürülmesi gerekçesiyle Suriye rejimi, başta Fransa olmak üzere daha sonra kuşatmayı kendisine uygulayan ülkelerle iyi ilişkilere sahipti.

Sarkozy Fransası?nın siyasetinde yer yer politikasını bütünüyle değiştirmeyi göz ardı eden bir yaklaşım kesinlikle yoktur. Suriye?ye karşı Fransız siyaseti Chiraque döneminde değiştiyse Sarkozy döneminde değişme ihtimali daha fazladır.

Sonra Fransız siyasetindeki hareketlenme, birçoklarının da teyit ettiği gibi Amerikan seçimlerine yaklaşıldığı aylarda geçici olarak boşluğu doldurma yönünde cereyan etmektedir. Bölge siyaseti konusunda Amerikan yönetimindeki tablonun az çok netleşmesi ve işlerin tekrar yoluna koyulmasıyla birlikte Avrupalıların Batılı eksende ortak tavır geliştirmeleri ilk kez yaşanan bir hadise değildir.

Dolayısıyla Suriye?ye yönelik kuşatma politikalarının yeniden ve bu kez çok daha farklı ve daha doğrudan yöntemlerle gelmesi kesinlikle ihtimal dışı değildir.



Bunlar aslında sadece Suriye?yle ilgili değil bütün Arap ve İslam dünyasıyla ilgili bir olgudur. Bu olgular da gösteriyor ki aslında başarı ya da başarısızlık kriterleri bizatihi bölge ülkelerinin ürettiği politikalar nedeniyle değil, başka güçlerin ürettikleri politikalara boyun eğme ya da bu politikalardan sakınmalar sonucu meydana gelmektedir.

Burada bölge politikalarındaki uzun vadeli değişimlerin ancak Arap ve İslam ülkelerinin, üzerinde düşünülmüş ve gerçek bir dayanışmayla güçlü temeller üzerinde, yabancılara bağımlılığı aşarak kendi enerjisini harekete geçirmesiyle inşa edecekleri bir politik anlayışla mümkün olacağını bir kez daha teyit etmekte yarar var. Bu tür bir politikanın da geniş halk kesimlerine, halk iradesine ve güçlü yapılara dayalı bir şekilde meydana getirilmeden gerçekleşmesi mümkün olmayacaktır.

Suriyelilerin başarısı olarak addedilen politik gelişmelerin birçoğu aslında Baba Esed dönemindeki karakteristik dış politikalara dayanmaktadır. Baba Esed yedi sene önce vefat edip oğlu Beşşar, iktidar koltuğuna oturduğunda insanların tahminleri ve yaklaşımları ne yöndeydi?

O dönemlerde Suriye siyasetini yakından takip edenler, oğul Esed?in gerek iç gerekse dışarıda gösterdiği dâhiyane politikalar ve siyasi kurnazlığıyla tanınan Hafız Esed?in boşalttığı yeri dolduramayacağını öngörmekteydi.

Beşşar Esed, Arap Birliği ve İslam Konferansı Örgütü zirvelerinde konuştuğunda kendisinin yeterli entelektüel ve siyasi birikime sahip olmadığı yönünde bir tereddüt oluşmuştu. Daha sonra Suriye ordusu Lübnan?dan çekilmek zorunda kalıp da bölgede belirleyici ve rol sahibi bir ülkeden kuşatılmış bir ülkeye dönüştüğünde Beşşar Esed?in, babasının gösterdiği politik dehayı gösteremeyeceği ve ülkeyi yönetmek için yeterli siyasi tecrübeye sahip olmadığı yönünde yorumlar yapılmıştı.

Bölge, yeni dönemde kaotik etkiler yaratan çok yoğun savaş, çatışma ve siyasi değişimlere şahit oldu. Siyonist-Amerikan ortaklığı bölge rejimlerine boyun eğdirmek için bütün vahşiliği ve kabalığını her zamankinden daha fazla kullandı.

Ancak görünen o ki, Beşşar Esed, babasından sadece iktidarı değil onun dehasını devralmış durumda. İşte dörtlü zirvenin ve ondan önceki politikalarda ileri ve geri atılan adımların, dış politikadaki izolasyonun delinmesi, gelişmelerin ülke lehine dönüştürülmesi gibi hadiselerin işaret etmekte olduğu sembolün gerçek değeri burada yatmaktadır.

Beşşar Esed?in tüm bunların yanında mutlaka iç siyasetini de güçlendirmesi gerekiyor. Çünkü Suriye liderinin eski korumacı ve otoriter anlayışı sürdürmesi kendi yönetimini sadece şeklen güçlendirir, genç liderin isteklerini sadece şeklen gerçekleştirir.

Ancak dehasını sadece dışarıda gerçekleştiren bir anlayış son derece tehlikeli ve eksik bir anlayıştır. Son dönemde meydana gelen olaylar, aslında Suriye?ye otoriter bir yönetimden; halkın iradesine dayalı adil, eşitlikçi, dış tehlikelere ve tehditlere karşı içerde samimi ve ülkeye bağlı parti ya da güçlerle birlikte ortak bir zeminde buluşma imkanı doğurmuştur?Ancak bu imkanlar değerlendirilmiş değildir..

Bu dehanın olumsuz ve eksik yanlarından biri, Suriye yönetiminin ülkedeki muhalefetle ilişkiye geçmeyi iç siyasette oyunun bir parçası olarak kullanmaya çalışmasıydı. Demek ki yeni bir sayfa ya da dönemi açmayı ya da hak ve özgürlükler alanında ciddi siyasi değişiklikler yaratacağını ima etmek ve benzeri vaatler, Beşşar Esed döneminin ayırıcı siyasetlerinden biriydi ve yönetimdeki konumlardan yarar uman karşıtlarına baskı yapmanın bir aracıydı.

Sonra bu vaatlerin hiçbiri gerçekleşmedi. Hatta bu vaatlerden geri dönüş sinyalleri verildi, idari ve ekonomik alanlarda reformlara öncelik vermek iddiasıyla açıkça vaatlerden geri dönüş yaşandı.

Bu adımlar, söz konusu vaatlerin aslında Beşşar Esed?in, rejimin eski bekçilerini tasfiye etmek için kullandığı kozlardan başka bir şey olmadığını, bu amacın gerçekleşmesiyle artık bu vaatlerin yerine getirilmesine ihtiyaç duymadığı yönündeki kanaatleri pekiştiriyor.

Bazıları bunu dış siyasette gösterilen dehanın iç siyasette derinleştirilmesi olarak görülebilir ancak şurası gerçek ki bu deha aslında sadece yönetimdeki hakimiyetini pekiştirme yönünde gerçekleşen bir dehadır ancak kesinlikle dış tehditlere karşı bir garanti olan gerçek bir ulusal birliğin sağlanarak halk iradesine dayalı istikrarlı bir ülke inşa etmeye yarayışlı bir deha değildir.

Bu deha ister tevarüs etmiş bir deha isterse tamamen kendisinden kaynaklanan bir deha olsun her halükarda eksik bir dehadır. Kısa vadeli bir takım hedeflerin gerçekleşmesinde ya da bazı ani risklerin engellenmesinde işe yarayabilir ama uzun vadeli ve kalıcı bölgesel ya da yerel hedefleri gerçekleştiremez. Dış tehlikeleri nihai olarak savamaz.

Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim?in el-Cezire Televizyonuna misafir olduğu bir programda söylediği ABD?nin muhalefet kartını oynadığı ancak başarısız olduğu ve bu yüzden Suriye üstündeki kuşatmanın kaldırılacağı yönündeki açıklamaları da doğru değildir.

Gerçekte Washington, Suriye içinde Afganistan?da Karzai ve Irak?ta Çelebi türü kullanabileceği kimseyi bulabilmiş değil. Tersine Washington yönetiminin kendisiyle irtibatlı olduğu bazı isimler ne halkı harekete geçirebilecek enerjisi var ne de siyasi güçleri var. Bir takım şeylere sahip olsalar da Amerikan fırınlarında süratle yakılmaktadırlar.

Washington, bu tarzda bir hareketten aciz durumdadır çünkü Suriye muhalefeti, bütüne sahipler. Grup ve hizipleriyle Suriye muhalefeti, Amerikan desteğinden kaçınmaktadır. İçerde sürmekte olan baskılar ve kendi yapılarından kaynaklanan noksanlar nedeniyle zayıflasa da Suriye muhalefeti zor ve uzun olan, kendi gücüne dayanma yolunu seçmiştir. Ancak Washington ne yaparsa yapsın, Suriye için önemli olan, içerde olanların dış tesirlerden uzak bir şekilde gerçekleşmesidir.

Şayet Suriye lideri, İsrail?in Lübnan?da yenilgiye uğratılmasının ardından ifade ettiği, içerdeki önceliklerin özellikle de siyasi reformlarla ilgili olanların dış tehditler nedeniyle ertelendiği yönündeki sözlere gerçekten inanıyorsa, o zaman hazır şu uluslararası kuşatma ve dış tehdit ortadan büyük ölçüde kalkmışken içeriye el atmalıdır.

Suriye rejiminin dörtlü zirveyi bir zafere dönüştürdüğü yönündeki iddiaları veri kabul edecek olursak, o zaman sıra, içerde yapılması gerekenlere gelmiş demektir. Bu ise yapılması istenen reformların geniş ölçekli olmaması, siyaset, ekonomi ve idare gibi birçok alanı kapsamaması durumunda; anayasa reformu, güçler ayrılığının sağlanması, yargı bağımsızlığı, bir mezhebi azınlığın halkın bütün kesimleri üzerinde mütehakkim olması yönünde icad edilmiş çeşitli icraatların gözden geçirilmemesi durumunda gerçekleşmesi imkânsız olan şeylerdir.


*Suriyeli Yazar


Bu Makale İslam Özkan tarafından TİMETURK.com için tercüme edilmiştir.


Haber Ara