Bu, her yıl 7 kişiden birinin tedavi gerektirecek derecede ruhsal sorunu olduğu anlamına geliyor. Her dört kişiden biri ise yaşamının bir döneminde ruhsal hastalıklardan etkileniyor'' dedi.
Özer, her yıl tüm dünyada 10 Ekim'in Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu tarafından ''Dünya Ruh Sağlığı Günü'' olarak kutlandığını ve hafta boyunca çeşitli etkinlikler düzenlendiğini söyledi.Dünya Ruh Sağlığı Günü'nün, tüm dünyada bu alanda yaşanan sorunların gündeme taşınması ve tartışılması amacını taşıdığını ifade eden Özer, bu yılki ana temanın ''Ruh sağlığının, tüm dünyada toplumun tüm kesimlerinin öncelikli konusu yapmak, küresel bir öncelik haline getirmek'' olarak belirlendiğini
kaydetti.
Ruhsal hastalığın bu kadar yaygın olmasına karşılık, ''rahatsızlığı olan her yedi kişiden ancak birinin herhangi bir sağlık kuruluşuna tedavi için başvurduğuna'' dikkati çeken Özer, ''Tedaviye başvurunun bu kadar az olmasında ruhsal hastalıkların belirtileriyle ilgili farkındalığın olmaması yatıyor. Hastalığın tedavi edilebildiğinin bilinmemesi, hekime ulaşmada sıkıntı yaşanması ya da maddi imkansızlık ve ruhsal hastalıklar konusunda toplumda var olan ön yargı/damgalama gibi çeşitli nedenler rol oynuyor. Dünyada en fazla yeti yitimine neden olan 10 hastalıktan 5'ini depresyon, şizofreni, alkolmadde kullanım bozuklukları ve obsesif-kompulsif bozukluğu da içeren ruhsal hastalıklar oluşturuyor'' dedi.
Özer, ruhsal hastalıkların birçoğunun tedavi edilebilen rahatsızlıklar olduğunu vurgulayarak, geç tanı konulması ve tedavinin gecikmesi halinde bu kişilerin, çalışamaz, işe gidemez, sosyal ya da mesleki işlevlerini yerine getiremez hale gelebildiklerini söyledi. Ruhsal hastalıklarda başta genetik faktörler olmak üzere yoksulluk, kötü yaşam koşulları, savaş, işkence, afetler ve şiddet sonucu oluşabilen travmalar, sağlık ve sosyal güvencenin olmayışı, göç, ayrımcılık ile ırkçılığın etkili olduğunu belirten Özer, genetik faktörler dışında diğer etmenlerin ortadan kaldırılabilmesinin mümkün olduğunu bildirdi.
Özer, Türkiye'de ruhsal hastalıklara yönelik ayrılan maddi kaynakların yetersiz olduğunu kaydetti.
AA