Genelkurmay 2. Başkanı Iğsız, Aktütün de dahil 5 karakolun taşınacağını açıkladı. Iğsız beş karakolun taşınma çalışmalarına 2007'de başlandığını ancak mali olanaksızlıklar yüzünden işin uzadığını söyledi
Genelkurmay adına PKK'nın Aktütün saldırısını değerlendiren 2. Başkan Orgeneral Hasan Iğsız, PKK'nın hedefinin Bayraktepe'yi tutup Aktütün Merkez Bölüğü'ne saldırmak olduğunu belirterek, erken takviye ve müdahale sonucu örgütün amacına ulaşamadığını söyledi. Kaybolan iki uzman erbaşın yaşamından endişe edildiği belirtirken, perşembe günü geniş katılımlı bir terörle mücadele toplantısı yapılacağı, askerin bu toplantıya hem askeri hem de askeri olmayan alandaki talepleriyle gideceği bildirildi. Bölgedeki Aktütün, Samanlı, Yeşilova, Umurlu ve Alan hudut karakollarının yerinin değiştirilmesinin 2007'de kararlaştırıldığını ve haziranda alan açma çalışmalarına başlandığını anlatan Orgeneral Iğsız, projenin maddi imkansızlıklar nedeniyle gecikildiğini ifade etti. Başbakan Tayyip Erdoğan da karakolların fiziki yapılarının güçlendirileceğini söyledi.
Iğsız, dün öğleden sonra yazılı ve görsel medya kuruluşlarının temsilcilerine özetle şu bilgileri verdi:
AKTÜTÜN'E YAZIN TAKVİYE YAPILDI
Yaz aylarında Aktütün Sınır Bölüğü şu şekilde takviye edildi ve toplamda 291 personel sayısına ulaşıldı: Bir adet Jandarma Özel Harekat Bölüğü, iki adet motorlu piyade kolu, AN/TPQ -36 Havan Tespit Radarı, iki adet tank, üç adet 203 mm'lik top, iki adet 105 mm'lik top, üç adet 81 mm'lik UT -Havan, bir adet 40 mm'lik uçaksavar.
AKTÜTÜN'ÜN ÖNEMİ
Sınıra bitişik olarak bulunan 73 haneli bir köydür. Bunun hemen yanında Jandarma Sınır Bölüğü bulunuyor. Aktütün, Irak ile Hakkari arasındaki birkaç önemli geçiş bölgesinden biridir. Bu nedenle askeri açıdan da çok önemlidir. 2. Ordu bölgesinde Aktütün benzeri 865 nokta var.
'KUŞ UÇSA GÖRÜRÜZ' DİYEMEYİZ
(Teknik istihbarat eksik mi, sorusu üzerine) Bu konuda sanıyorum bir anlayış farklılığından kaynaklanan ya da teknik düzeyde bilgi eksikliğinden kaynaklanan sıkıntı var. Şimdi şöyle bir anlayış hissediyoruz biz; 'Eğer bazı teknik imkanlarınız varsa aynı anda her yeri tamamen kontrol altında tutabilirsiniz, orada kuş bile uçsa farkına varabilirsiniz.' Bu hem Irak'ın kuzeyi için geçerli hem de kendi yurt içimiz için geçerli. Teknik imkanlar bu şekilde çalışmıyor.
Teknik olarak bizim imkanımız her yeri aynı anda kontrol altında alabilecek konumda değil. Dünyada hiçbir yerde de bu mümkün değildir. Böyle bir teknoloji de yok. Biz aynı anda ancak 100- 150 metrelik bir alanı kontrol altında tutabiliriz. Teknik imkanlar sınırlı olduğu için nerenin teknik takibe alınacağı maharet işi oluyor ve arkadaşlarımız bunu başarıyla yapıyor. Ama meteorolojik şartlar da çok önemli. Bir yere baktığımızda tam anlamıyla rontgenini çekmek mümkün değil. 'Kuş uçsa görürüz' demek mümkün değil.
PKK'NIN AMACI
Öncelikle Bayraktepe'yi tamamen kontrol altına almak, ondan sonra Aktütün Bölük Merkezi'ne etki sağlamak. Ancak, örgüt bu amacına ulaşamadı ve 23 zayiat verdi. Örgüt bir kırılma noktasına doğru gidiyor. Bu sadece bizim düşüncemiz değil. Bugün örgüt mensupları ve sempatizanları da bu düşünce içerisindeler. Bugün örgütte bölünmeler ortaya çıkıyor, firarların sayısı artıyor. Örgüt ses getirecek bir eylemle çıkış arıyor. Onlar az riskli, çok ses getirecek eylemlerin peşinde. Örgüt Aktütün'de amacını gerçekleştiremedi. Bayraktepe'yi ve Aktütün Merkezi ele geçiremedi.
KAYIPLARDAN ENDİŞE EDİLİYOR
(İki kayıp personel kaçırılmış olabilir mi, sorusu üzerine) Açıkça ilk akşam bu kuşkuyu yaşadık. Yani içeriden bir bilgi verme olayı değil de ele düşme şeklinde olabilir mi diye. Ancak daha sonraki gelişmeleri değerlendirdiğimizde şu anda bunun çok çok çok az bir ihtimal olarak görüyoruz.
SORUŞTURMA YOK
(Buradaki personelile ilgili bir soruşturma var mı? Bayram izininde olanlar olduğu belirtiliyor. Eğer bir soruşturma var ise ne aşamada, sorusu üzerine) Ben buraya 2. Ordu Komutanlığı'ndan geldim. Orada bayramdır, vesairedir diye hiçbir şey yok. Sadece kişilerin kanuni izin hakları vardır. Ama filan bayramdır, biz buradan fazla personel gönderelim şeklinde bir düşünce olamaz. Böyle bir üs bölgesinde personel faaliyetleri açısından hiçbir zaman bir farklılığa rastlamazsınız. TSK'da her türlü olay muhakkak incelenir, değerlendirilir. Eğer bunun içinde sorumluluklar görülmüşse mevzuat ne diyorsa gerekli işlemler yapılır. Bu sadece olumsuz olay ve faaliyetlerde değil, hepsinde yapılır. Neleri doğru, neleri yanlış yaptık bunları ortaya çıkarmak ve ders almak için.
İdari faaliyetlerle hukuki yönü olan faaliyetler var. Bir de bu operasyon tarzı silahlı yönü olan faaliyetler var. Şimdi bunları aynı kaba koyamazsınız. İdari ve hukuki faaliyetlerde beyazlar ve siyahlar vardır. Emirler verilmiştir. Kanunu, yönetmeliği vardır. Bunları yapmıyorsanız doğru yapmamışsınızdır. Ancak askeri faaliyetlerde tek doğru yoktur. Bu normal nizami muharebe şartlarında da tek doğru yoktur. Bizim talimnamelerimiz vardır. Onların başında der ki; 'Bunlar emredici değildir, sizlerde birikim sağlamak içindir. Bu birikimleri alırsınız, gerçek bir durumla karşılaştığınızda bu birikimlerinize göre davranırsınız'. Nizami muharebede kararı etkileyen birçok unsur vardır. Kişiye göre muharebe alanında farklı kararlar ortaya çıkabilir. Deneyerek doğrusunu bulabilirsiniz. Kendimizi oradaki genç arkadaşın yerine koymamız lazım. Bir şeye doğru ya da yanlış demek çok zor. Bu konuda çok deneyimli kişiler bile gitseler aynı olay hakkında farklı görüş bildirebilirler.
Aktütün olayı 2. Ordu Komutanı tarafından şu anda değerlendirilmektedir. Kendisi dün (önceki gün) oradaydı. Sonucunda bir karar verilecektir. Bu tabiri 'soruşturma' olarak kullanacağımızı pek tahmin etmiyorum.
BEŞ BÖLÜK MERKEZİ TAŞINIYOR
Geçmişte karakolların büyük bir bölümü kaçakçılık düşünülerek çukur yerlere yapılmış. Şimdi terörle mücadeleyi düşünerek oraları emniyete almak için yukarılarda karakollar yapıldı. Aktütün'deki bölük merkezinin bulunduğu yer de savunma açısından hiç uygun değil. Şu anki merkezin solunda bulunan Berçar Tepe'ye yeni merkez binasının inşası için hazırlık sürüyor. Önümüzdeki günlerde temeli atılacak. Gelecek yaza kadar bunun bitirileceğini düşünüyorum. Bunun kararı geçen sonbaharda alındı. Çok kayalık bir bölge olduğu için kaya kırma çalışmaları çok uzun sürdü. Halen de sürüyor.
(O kadar saldırıya maruz kalmasına rağmen neden şimdi taşınıyor, sorusu üzerine) İhtiyaçlara sadece Aktütün olarak bakarsanız çok basit gibi görünüyor. Ama hepsini yan yana getirdiğiniz zaman miktar inanın çok daha fazla. Ucundan başlanılmış, yıllara yayılı olarak yapılıyor. Aktütün gibi toplam beş merkez yeni yerlerindeki yerlerine taşınacak. Bunlar Samanlı, Yeşilova, Umurlu, Alan ve Aktütün'dür. Ancak bu çok zor şartlarda yapılıyor. Oralara istediğiniz zaman iş makinası çıkaramazsınız. Mali imkanlar dikkate alınarak yıllara yayılmış faaliyetler bunlar. Bugün Jandarma Genel Komutanlığı kendi imkanlarıyla yapıyor bu taşınma işlemlerini. Hem daha hızlı hem de ucuz oluyor.
TAMPON BÖLGE ZOR
Irak'ta terör örgütünün işgal ettiği bölge ile bizim aramızda tampon bölge oluşturmak söylendiği kadar kolay değil. Güvenlik bölgesi oluşturmak için buralara birlik bağlamanız gerekir. Acaba buraya ne gibi bir birlik yapısı gerekir, acaba TSK bu kadar birliği ayıracak lükse sahip midir? Biz hudut bölgelerimizde geçiş olabilecek bütün bölgelere oturmuş durumdayız. Yaz kış her türlü iklim şartına rağmen. Bunlara rağmen geçişler olmuyor mu? Oluyor, ama alınan tedbirlerle birçok geçiş, geçiş halinde yakalanabiliyor.
AKTÜTÜN'DE 38 OLAY VAR
Avaşin- Basyan ile Hakurk bölgeleri arasındaki geçişi sağlayan Derecik mevkii de Aktütün bölgesinde bulunuyor. Bu örgüt için çok önemli. Örgüt eğer bir yerde sıkıntı hissediyorsa orayı rahat bırakmaz. Boşaltılması için eylem yapar. Aktütün bölgesi örgütün en çok rahatsız olduğu bölgelerden birisi. Bizim kayıtlarımıza göre 1992'den bu yana gazetelerde yazdığı gibi beş defa değil, irili ufaklı 38 olay var. Bölge halkı örgütün çizgisine hiçbir şekilde girmedi. Dolayısıyla halkı da yıldırmak istiyor.
1992 -2008 arasında Üzümlü'de 68 olay, Alan'da 30, Uzundere'de 127, Samanlı'da 20, Eruh'ta 371 olay gerçekleşti. Bir bölgenin tutulup tutulmamasına karar verilirken buranın önem derecesi ön plana çıkıyor. 'Biz buraya ne kadar birlik yığarsak o kadar iyi olur' doğru bir yaklaşım değil. Eğer gereğinden fazla birlik bulunduruyorsanız onları orada koruma şansınız da oldukça zorlaşır.
MAYIN SICAK TAKİBİ ENGELLİYOR
Aktütün saldırısı, kullanılan güç bakımından klasiğin biraz dışında sayılabilir. Irak hudutuna yakın kesimler örgüte bazı avantajlar sağlıyor. Bu bölgeye güç yığabiliyor. Oradan geriye kaçışı da etrafı mayınlayarak, sıcak takibi de etkileyecek şekilde yapabiliyor. Yurtiçinde havan kullanamıyor. Kullandığında havan radarıyla yakalayacağımızı biliyor. Bu nedenle böyle yerlerde havan kullanıyor. Doçka dediğimiz uçaksavar silahlarını da yurt içinde pek fazla kullanamıyor ama yurtdışında değerlendirebiliyor.
İNSAN HAKKI, SUÇLUNUN KORUNMASI DEĞİL
(Yasal yetersizlikler) Bu konu ile ilgili teklifimizi 2007 Ağustosu'nda Genelkurmay olarak ifade edildi. Bu konu özellikle terörle mücadelenin desteklenmesi açısından çok önemli. Perşembe günü yapılacak toplantıda da gündeme getireceğimiz konulardan birisi. Tabiatıyla insan hakları açısından alınmış bütün tedbirlere saygılıyız. Ancak insan hakları dediğimiz zaman terörden zarar görebilecek insanların haklarını da asla unutmamamız gerekir. Bir insanın terörden zarar görmemesi de onun en doğal hakkıdır diye düşünüyoruz. Onun için terörle mücadele ile insan hakları arasında da bir dengenin mutlaka oluşturulması gerektiğine inanıyoruz.
BAŞARI ŞEHİT VE KAYIPLARLA ÖLÇÜLMEZ
Başarılı askerler olarak bizler, şehitlerimiz konusunda aile yakınları ve arkadaşları kadar olmasa da hemen onlardan sonra en fazla üzülen kişileriz. Bir şey planlıyorsunuz, uygulamaya geçiriyorsunuz ve bunun sonucunda da bazı evlatlar hayatlarını veriyor. Bunun sorumluluğu çok büyük. Bu kapsamda neler hisettiğimizi bir biz, bir de Allah bilir. Ancak hedefi kayıp vermemek diye koyamazsınız. Eğer bunu böyle yaparsanız, kışlada oturmanız gerekir. Burada önemli olan vazifenin yerine getirilmesidir. Eğer silahlı bir mücadele yapıyorsanız belli riskleri göze alıyorsunuzdur. Başarıyı şehitlerle, kayıplarla ölçmek doğru bir yaklaşık değil.
BOŞUNA ŞEHİT OLMADILAR
Eğer biz bu şehitleri de boşu boşuna kaybedilmiş kişiler haline döndürürsek önce onların ruhuna hakaret etmiş oluruz. Onlar kendilerine verilen görevi, her şeylerini ortaya koyarak mücadele ettiler ve de başardılar. Eğer şehit sayısına bakarak olayı yargılamaya kalkarsak Çanakkale'de neler olduğunun bugün hesabını veremeyiz.
VATANDAŞA UYARI
(Balıkesir'deki olaylarla bağlantısı olabilir mi, sorusu üzerine) Onu çok fazla tahmin etmiyorum. Bu mücadele terör örgütü ile güvenlik güçleri arasındadır. Bu bazı taraflarca farklı gruplar, halklar arasında bir duruma dönüştürülmeye çalışılıyor. Balıkesir olayında da tüm vatandaşlarımızın dikkatli olması gerekir. Hiçbir vatandaşımız bu kapsama alınmamalıdır, genellemeler yapılmamalıdır. Bireysel olaylar bireysel yönüyle bırakılmalıdır. Suç işleyen de bunun bedelini ödemelidir.
FOTOĞRAF GÖSTERMEK İSTEMİYORUZ
(Bayraktepe'de) Oldukça yakın mesafede şiddetli çatışmalar meydana geldi. Prensip olarak terör örgütü mensuplarının ölülerini hiçbir zaman görüntü olarak basına vermedik. Ama arzu ettiğiniz halde gösterebiliriz ama vermeyiz. Pek hoş şeyler de değil.