Patrick Seale
Kendini Filistinlilerle barışa adayacağını söyleyen Livni tarihi bir fırsata sahip olsa da, bu hedefe doğru ilerlemesini sağlayacak bir koalisyon kurması zor. İsrail siyaseti nispi temsil sisteminden dolayı bölünmüş halde ve iki tarafta da iki devletli çözüme inanç giderek azalıyor
Geçen pazartesi Kudüs?te bir Filistinli?nin arabasını kaldırıma doğru sürmesi sonucu birkaç İsrail askeri de dahil bir düzine insanın yaralandığı şiddet olayı, Filistinlilerin tehlikeli bir biçimde patlamaya hazır haldeki ruh halinin ve İsrail?in toprak hırsızlığıyla acımasız baskıdan menkul siyasetinin iflas ettiğinin altını çiziyor.
Merkez partisi Kadima?nın yeni lideri olan İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni, Cumhurbaşkanı Şimon Peres tarafından bir sonraki İsrail hükümetini kurması için görevlendirilmiş durumda. Livni?nin bu işi yapması için altı haftası var. Başarısız olursa İsrail?in önümüzdeki yıl erken seçime gitmesi gerekecek. Bu arada, yolsuzluk skandalları yüzünden inanılırlığını kaybeden Ehud Olmert başbakan olmayı sürdürecek.
Livni bir ulusal birlik hükümeti kurmayk ve kendisini barış sağlamaya adamak istediğini söylüyor. Bunlar çelişkili hedefler. Livni, Filistinlilere herhangi bir toprak ödünü vermeye karşı çıkan, Binyamin Netanyahu liderliğindeki sağ eğilimli Likud Partisi?nin desteğini alamayacaktır ve Kadima?nın eski koalisyon ortakları olan İşçi Partisi ve Şas?a bile güvenemez.
?Ürdün seçeneği? raftan indi
İşçi Partisi lideri Ehud Barak kendini ağırdan satıyor. Barak Livni?nin altında çalışma fikrinden hoşlanmıyor ve erken seçimlerde şansını denemeyi tercih edebilir. İşçi sınıfının
Sefarad partisi olan Şas, Livni?den çocuklar için daha fazla ödeneğin
yanı sıra, Kudüs?ün hiçbir zaman bölünmeyeceğine dair resmi bir yemin talep ediyor. Böyle bir söz Livni?nin Filistinlilerle barış sağlamaya yönelik çabalarını çökertebilir.
Bu ciddi sorunlara rağmen, Livni benzeri görülmemiş bir konumda.
Tarih ona, 100 yıldır süren bir ihtilafı sonlandırmaya yönelik sıradışı bir şans sundu. Bu fırsata her iki eliyle birden tutunacak mı? Yeteri kadar cesur ve hırslı olacak mı? ABD, Avrupa ve Arap dünyasından ihtiyaç duyduğu desteği alacak mı?
Can çekişen barış süreci bugüne kadar üç önemli engelle karşı karşıya
kaldı: İlki, Amerika?nın İsrail?e birazcık bile baskı yapamaması (ki bu, en açık şekilde George W. Bush?un başkanlığı sırasında görülen hayret verici bir fenomen); ikincisi, Filistinliler arasında yaşanan ve İsrail?e ilerlememe bahanesi veren trajik kan davası (özellikle de Fetih?le Hamas arasındaki savaş); üçüncüsü, İsrail?in kendisinin istikrarsız siyaseti.
Büyük ölçüde nispi temsil sisteminin bir sonucu olarak, İsrail?in siyasi yelpazesi bir hayli bölünmüş durumda ve hükümetler, hepsi desteğini pahalıya satan küçük partilerin merhametine bağlı kalıyor. Pek az İsrail hükümeti görev süresini doldurabiliyor.
Belki de en kötü haber şu: Çok sayıda İsrailli ve Filistinli iki devletli çözüme, yani İsrail?in yanında bir Filistin devleti kurulmasına inançlarını kaybetmiş durumda. İsrail yerleşim birimleri öyle durmak bilmeyen bir biçimde genişledi ki, bu böyle bir devletin kurulması için son şans olabilir.
Bazı etkili İsrailliler şimdiden iki devlet seçeneğini gerçekçi bulmayarak bir kenara atıyor ve ?Ürdün seçeneği? diye bilinen eski fikre yeniden yöneliyorlar - yani, Batı Şeria?nın İsrail?le Ürdün arasında bölünmesi. El Najah Üniversitesi tarafından kısa süre önce yapılan bir anket, şaşırtıcı bir biçimde Filistinlilerin yaklaşık dörtte birinin mevcut çıkmazın ortasında bir Ürdün-Filistin federasyonunu tercih edebileceğini ortaya koysa da, Filistin milliyetçiliğine böylesine ölümcül bir darbe vurulması yeni bir şiddet dalgasına yol açabilir.
Arap liderler bu karanlık dramada pasif kalmalı mı? Şu an onlar açısından, Amerika?nın inanılırlığını yeniden tesis edecek, onu yeni bir terör saldırısından koruyacak, Ortadoğu?yu başka savaşlardan alıkoyacak ve İsrail?in uzun vadeli güvenliğini güvence altına alacak olan tek şeyin Arap-İsrail ihtilafının çözülmesi olduğunu bir sonraki ABD başkanına anlatmak için, Washington?da sahip oldukları her türlü nüfuzu sonuna kadar kullanma zamanı.
Araplar güçlerini kullanmalı
Arapların elde ettiği muazzam petrol geliri, Körfez ve Suudi Arabistan?da bir ekonomik dinamizm ve siyasi ağırlık kutbu yaratmış durumda. Bu önemli ?mal varlıkları? bu kritik dönemde barış için harekete geçirilmeli. Fakat Araplar harekete geçecek mi? Yoksa korkaklıkları ve iç anlaşmazlıkları onları acziyete mi sürükleyecek?
Livni işleyebilir bir koalisyon kurabilse bile -ki bu hiçbir şekilde kesin değil-, İsrail için zorlu bir dönemde başbakan olacak. Ülkenin uluslararası itibarı, Batı Şeria?daki işgali ve Gazze üzerindeki gaddar ablukası nedeniyle yara aldı, ki bunlar yaygın bir biçimde ahlaken kabul edilemez, siyaseten de sürdürülemez görülüyor.
İsrail?in askeri itibarı da güney ve kuzeyindeki iki azimli devlet dışı aktör olan Hizbullah ve Hamas tarafından zedelendi. İsrail onları yok etmeyi denedi ama başaramadı. İran?ın önde gelen bir Ortadoğu gücü olarak yükselişi de İsrail?in bölgesel üstünlüğüne meydan okuyor.
İran İsrail?e bomba atamaz
İran önümüzdeki 10 yılda nükleer kapasite elde ederse, iki ülke arasındaki savaşkan açıklamalara rağmen bu durum İsrail?in varlığını tehdit etmez. Bir bombaya sahip olması sadece İran?ı bir saldırıya karşı korumak açısından caydırıcılık sağlar. Böyle bir bomba, İran?ı derhal yok edilme tehlikesi altına sokmadan, kendisinden son derece daha iyi silahlanmış olan İsrail?e saldırmak için kullanılamaz. Fakat İran?ın elde edeceği bir bomba İsrail?in istediği zaman komşularına saldırma özgürlüğüne gem vurur ki, bunun da İsrail?in tüm dünyayı İran?ın nükleer programına birleştirmeyi denemesinin nedenini oluşturduğu şüphe götürmez.
İsrail?in endişelenmesi gereken bir başka ciddi durum daha var. Kendisine yıllardır sınırsız diplomatik destek, cömert mali yardım ve bir dizi modern silah veren müttefiki Amerika?nın bizzat kendisi, benzeri görülmemiş bir finans krizinin ve Irak?la Afganistan?daki iki felaket savaşın yükü altında bocalıyor.
Bununla birlikte, bir sonraki Amerikan başkanının barış yönünde yapacağı güçlü bir baskının yokluğunda, Livni gerçekten yola koyulabilse bile misyonunda başarılı olmayı umamaz.
Arap planı en makûl çözüm
Tüm bu engellere rağmen, Livni yine de mevcut umutsuzluk iklimini değiştirmeye ve tarihte yerini almaya yönelik gerçek bir fırsata sahip.
O zaman, barış yönünde bir ivme yaratmak için ne yapması gerekiyor?
- Yerleşim birimlerinin genişlemesini hemen durdurmalı.
- ?Barış için toprak? prensibine ve Filistinlilerin yanı sıra Suriye ve Lübnan?ı da içeren kapsamlı bir barışa bağlılığını yinelemeli.
- Hizbullah, Hamas, Suriye veya İran?a karşı güç kullanmaya yönelik
bir niyeti olmadığını, onlarla müzakere yoluyla barış ve uzlaşma arayacağını ilan etmeli. - Arap Birliği Genel Sekreteri Emir Musa?yı, Arap Barış Girişimi?ni ele almak için Kudüs?e davet etmeli; ilk kez Mart 2002?de ortaya atılan ve hâlâ masada duran bu plan, İsrail?e 1967 sınırlarına çekilmesi karşılığında barış ve 22 Arap Birliği üyesi ülkeyle normal ilişkiler öneriyor.
İsrailli barış kampının emektar peygamberi Uri Avnery, bu hafta Livni?yi başbakan seçildikten sonra hiç vakit kaybetmemeye çağırdı. Avnery, ?Uç! Cennete uç! Barış güçleriyle bir koalisyon hükümeti kur, görev sürenin ilk birkaç ayını Filistinlilerle barışa ulaşmaya ayır, yeni seçim çağrısı yap ve kendini ve barış anlaşmanı halkın onayına çıkar!? diye yazdı.
Bu cesur ve çok güzel bir vizyon; fakat mevcut şartlar altında belki de utopik. İyi niyetine rağmen Livni?nin ?uçamayıp? İsrail siyasetinin kısıtlamaları dahilinde kalması
daha büyük ihtimal. Ondan önce domuzlar bile uçabilir.
(Middle East Online Ortadoğu merkezli internet sitesi, Ortadoğu uzmanı, 26 Eylül 2008)
Kaynak: Radikal