Yer: Bir insani yardım kuruluşu. Zaman: Manevi hava nedeniyle yardımlaşma duygularının daha da yükseldiği bir dönem; Ramazan ayı. Kuruluşun merkezine giden bağışçı, kimsesiz bir çocuğa, bir yetime yardım etmek için başvurur. Yardımını yapar, arkasından da kendi hayatına döner.
Aradan 10 gün geçmiştir, telefonu çalar. Arayan yardım kuruluşunun görevlisidir: ?Efendim, bağışınızı Açe?de tsunamide anne ve babasını kaybeden Zeynep?e ulaştırdık. Kendisi şu anda orada açtığımız bir yurtta kalıyor. Fotoğraflarını da size gönderiyorum.? İnsani Yardım Vakfı İHH, 5 bin 650 kişiye ulaşan, ?Her yetime bir sponsor aile? kampanyasında bu titizlikle çalışıyor. Bağışın hangi alanda ve kime yapıldığı biliniyor, tüm kayıtları da kişiye bildiriliyor. Bu yöntemi artık, hem banka kayıtları hem de nakdi yardımlarda ?barkod sistemi? uygulayan pek çok insani yardım kuruluşu kullanıyor. Özellikle Ramazan ayında yoğunlaşan yardımlar, Türkiye?nin 81 iline ulaşmakla kalmıyor, dünyanın pek çok ülkesine de bu insani yardım kuruluşları eliyle ulaştırılıyor. Bu güzel, övünülesi tablo Almanya?daki Deniz Feneri davası ile birden karanlık, toz bulutlarıyla örtülü bir tabloya dönüştü. Biz de insani yardım kuruluşları, vakıflar ve dernekler üzerinden, yardımların kayıtlarının nasıl tutulduğu, bağışı yapanlara nasıl ulaştırıldığı ve nasıl denetlendiği sorularını dernek yetkilileri ile konuşarak sorularımıza cevap bulmaya çalıştık. İnsani Yardım Kuruluşu (İHH), Kimse Yok mu Derneği, Deniz Feneri Derneği, Dost Eli Derneği ve Cansuyu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği?nin yetkililerini de dinledik. Onlar, ısrarla dava konusu olan dernek ve yanlış yapan kişiler üzerinden, yardımlaşmada büyük boyutlara ulaşan sivil toplumun gücünün kırılmaması ve yardımlaşma duygusunun zarar görmemesi gerektiğini ifade ediyorlar.
Tartışmalara rağmen yardımlar kesilmedi
SİZ YARDIM EDİN, ONLAR BAYRAM ETSİN
Dünyada hiçbir şey güllük gülistanlık değil. Bu hem devam eden savaşlar, çatışmalar, şiddet, açlık ve yoksulluktan anlaşılıyor hem de uluslararası kuruluşların raporları bunu söylüyor bize. BM Nüfus Fonu, Gıda ve Tarım Örgütü, UNICEF ve Dünya Sağlık Örgütü?nün verilerine göre, çoğunluğu Afrika ülkelerinde dünyada 800 milyon kişi yetersiz beslenme ve açlık tehdidi altında yaşıyor. Yani neredeyse dünyadaki her 8 kişiden biri bu durumda. 21 Afrika ülkesi, çatışma, iç savaş, iklimsel koşullar nedeniyle dışarıdan gıda yardımı alıyor. 9,7 milyon çocuk yetersiz beslenmeden dolayı daha beş yaşına gelmeden ölüyor. İşte insani yardım kuruluşları burada devreye giriyor. Hem uluslararası alanda hem de Türkiye?de faaliyet gösteren insani yardım kuruluşları, yoksulların ve kimsesizlerin imdadına yetişiyor.
Profesyonel olarak son 10-15 yılda gündemimize giren ?insani yardım? kavramı ve bu yardımın işleyişi daha düne kadar çok normaldi. Ne zaman ki, eylül ayı başında Deniz Feneri Derneği?nin üç yöneticisi Almanya?da hakim karşısına çıktı ve mahkumiyet aldı, o zaman sihir bozuldu. Kişilerin yanlış yapma olasılığı, bireysel bir suçun varlığı ve bunun kurumları bağlamayacağına dikkat çekilmedi. 18 Eylül?de mahkum edilen sanıklarla, insani yardım faaliyetleri de mahkum edildi veya o kadar olmasa bile zan altında bırakıldı. Türkiye?de, bugün irili ufaklı pek çok insani yardım kuruluşu faaliyet gösteriyor. Bunların bir kısmı, ulusal hatta uluslararası boyuta taşınırken, bir kısmı da yerelde ve daha küçük kapasitede kalıyor. Ama hepsi de profesyonel çalışmanın bir gereği olarak aldıkları bağışları kayıtlara geçiyor, nerede nasıl kullanıldığının kaydını tutuyor ve istediği takdirde bağışçıya açıyorlar. İçişleri Bakanlığı denetimi başta olmak üzere, ulusal ve uluslararası denetim geçiren bu kuruluşlar, hesaplarını açık ve şeffaf tutmanın yanı sıra yardımda bulunanlara, gönüllülere ve kanaat önderlerine çalışmalarında yer alma şansı tanıyorlar.
Yurtdışında, 112 ülkede bulunan İHH, Ramazan ayı boyunca da yurtdışında 65 ülke, Türkiye?de de 65 ilde çalıştı. Filistin kampanyası, Afrika?daki katarakt ameliyatları ve yetim kampanyaları gibi büyük çaplı kampanyalar düzenliyor. Bağışçılara paranın hangi alanda ve nerede kullanılmasını istediğini sorduktan sonra o çerçevede değerlendiriyor. 16 yıllık bir insani yardım kuruluşu olan İHH?nin, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından verilen kaynaklarını amaçları doğrultusunda en iyi kullanan vakıf ödülü (2005), TBMM Üstün Hizmet Ödülü (2007) ve BM Ekonomik ve Sosyal Konseyi?ne danışman statüsünde üyeliği bulunuyor. Almanya?daki Deniz Feneri davası, derneğin çalışmalarını sekteye uğratmadığı gibi yüzde 35?lik bir artış da olmuş. Başkan Bülent Yıldırım, net rakamların Ramazan?dan sonra açıklanacağını söylüyor.
2002 yılında Samanyolu Televizyonu?ndaki ?Kimse Yok mu? programından yola çıkarak kurulan Kimse Yok mu Derneği, o günden beri yoksul ve muhtaç insanlara yardımları ulaştırıyor. Türkiye?de gıda yardımları, kardeş aile kampanyası, eğitim yardımları yaparken yurtdışında da özellikle felaket bölgelerinde yardımda bulunuyor. Güney Asya depremi ve Pakistan depremi sonrasında hayırseverlerin yardım elini uzatmasına aracılık etti. Lübnan, Filistin ve Afrika ülkelerinde de bu amaçla bulunuyor. Dernek Başkanı Mehmet Özkara, kendilerine yardım için başvuranları, özellikle kardeş aile kampanyasında olmak üzere, bire bir yardıma yönlendirdiklerini aktarıyor. Yardımın uzun süreli ve aracısız olmasını istiyorlar.
12 yıl önce kurulan ve ayni yardımlarda Türkiye?de ilk defa barkot sistemini başlatan Deniz Feneri Derneği, nakdi yardımlarda ise kayıtlarını hayırseverlere açıyor. İSO 9001 kalite belgesi ile çalışan derneğin, TBMM?den üstün hizmet ödülü, Bakanlar Kurulu, ?kamu yararı? statüsü ve BM Ecosoc üyeliği yanında pek çok ödülü bulunuyor. Almanya?daki davayla birlikte kendilerine karşı bir linç kampanyası yürütüldüğünü belirten Dernek Başkanı Enver Yılmaz, ?Türk halkının Deniz Feneri?ne karşı güvenini yitirmesini beklemektedirler. Yıllardır toplumu kamplara bölmeye çalışanlar, bu sefer kendilerine insanlığın en masum alanı olan yardım konusunu seçmişlerdir. Bu da Türkiye?yi çok kötü bir yöne götürmektedir.? diyor.
Cansuyu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Ankara merkezli olarak çalışan bir dernek. 5 ilde merkez ve 20 ilde temsilciliği bulunan dernek, Türkiye içindeki bölgesel yardımlarının yanı sıra Filistin?de ve bazı Afrika ülkelerinde de faaliyet gösteriyor. Dernek Genel Başkanı Mustafa Köylü, Almanya?daki Deniz Feneri davasından sonra derneğe gelen bağışlarda artış olduğunu söylüyor. Güven kayıplarının önüne geçmek için de, devlet haricinde, ahlaki bir üst kurulun insani yardım kuruluşlarını denetlemesini istiyor.
Konya merkezli olarak faaliyet gösteren Dost Eli Derneği?nin başka herhangi bir yerde şubesi bulunmuyor ancak Türkiye çapında kurulan 43 gıda bankasına destek oluyor. Nakit yardımları kayıtlar üzerinden takip eden, ayni yardımlarda da barkot uygulamasını kullanan derneğin İdari ve Mali İşler Müdürü Uğur Balkı, gelen yardımlarda bir azalma olmadığını söylüyor, bunu da Konya?nın özel konumuna, yani nüfusun daha çok muhafazakar ve dindar olmasına bağlıyor. [email protected]
Mehmet Özkara/Kimse Yok mu Derneği Gen. Bşk.
Bayrama, insanları sevindirerek girelim
Bağışçılarımıza ?yardımınızı bir dernek görevlimizle beraber adrese götürüp teslim edebilirsiniz? diyoruz. Biz insanlar gönülden birbirleriyle görüşsünler, tanışsınlar, kalıcı dostluklar oluştursunlar istiyoruz. Bir süre sonra aradan çekilelim ve onlar uzun yıllar bu ilişkiyi sürdürsünler istiyoruz. Yardımlaşma duygusuna karşı bir hadise olsa da Türk milleti zengin bir kültüre sahip. Bizim bir yardımlaşma kültürümüz var, bu tür problemlerle bu duygunun zedeleneceği kanaatinde değilim. Bize gelen telefonlar, e-mailler devam ediyor. Teşekkür ediyorlar ve hizmetlerin devam etmesini istiyorlar. Herhangi bir durgunluk görmedim. Bizim dinimizde de bir düstur vardır, birinin hatasından bir başkası itham edilmez, kötülenmez, lekelenmez. Bu, kutsi bir düsturdur. Bir yerde, bir kurumda bir yanlış yapan olabilir ama tutup da siz onunla ilgili bütün camiayı itham edemezsiniz. Yardımların özellikle Ramazan?da etkilenmemesi lazım. Bayrama insanları sevindirerek girmemiz lazım.
***
Bülent Yıldırım/İHH Genel Başkanı
Ahlakî bir üst kurul denetlesin
Bir kişi bize yardım verdiği zaman ?Bunu bir yetime göndermek istiyorum.? derse makbuz karşılığı alıp götürüyoruz. Daha sonra da o yetimin bilgilerini kendisine ulaştırıyoruz. Oraya medya mensuplarını, kanaat önderlerini, bağışçıları götürüyoruz. Bu dönem geçen Ramazan?a göre yardımlarda yüzde 35 oranında bir artış gözlendi. Çünkü yardımlaşma duygusuna yönelik bir saldırı oldu, bunun üzerine yardımlaşmanın önemini bilen insanlar yardımlarını daha da artırdılar ama geniş halkada bunu idrak edemeyen insanların kalbine bir sıkıntı girdi. Olumsuz imajı kırabilmek için öncelikle şeffaf olmak lazım. Vakıf ve derneklerin kâr amaçlı hiçbir çalışmaya girmemesi lazım. Bu derneklerin bir üst ahlaki denetim kurumuna sahip olması, herhangi bir kurum bir hata yapmışsa bile bunu genele yaymamak lazım. Çünkü yardım duygusu ile oynamak Türkiye?de ve dünyada pek çok insanın mağdur ve mahrum olmasına neden olur. Bundan sakınmak lazımdır.
***
Engin Yılmaz/Deniz Feneri Derneği Genel Bşk.
Linç kampanyası yaşıyoruz
Nakit yardımlar banka dekontları üzerinden, ayni yardımlar ise Türkiye?de ilk defa derneğimiz tarafından kullanılan barkot sistemi sayesinde takip edilebilmektedir. Almanya?daki davayla ilgili olarak başlatılan kampanya ile insanlarımızdaki iyilik ve yardımlaşma duygusu yok edilmek isteniyor. Deniz Feneri Derneği, hiç de ilgisi olmayan bir konu üzerinden yıpratılmak isteniyor. Bu tamamen siyasi ve ekonomik çıkar gruplarının linç kampanyası haline dönüşmüştür, Türk halkının Deniz Feneri?ne karşı güvenini yitirmesini beklemektedirler. Konuyu gündemde tutmaya çalışan siyasi parti taraftarları, stantlarımıza ve yardım dağıtan ekiplerimize saldırmaktadır. Yıllardır toplumu kamplara bölmeye çalışanlar bu sefer kendilerine insanlığın en masum alanı olan yardım konusunu seçmişlerdir. Bu da Türkiye?yi çok kötü bir yöne götürmektedir. Bu olumsuz ve maksatlı kampanyadan etkilenen bazı bağışçılarımız bağışlarını göndermekte mütereddit davranmaktadırlar. Biz de bağışçı ve gönüllülerimizi çalışmalarımıza daha fazla katarak bu yanlış imajı kırmaya çalışıyoruz.
Mustafa Köylü/Cansuyu Derneği Genel Bşk.
?Bağışlarımız düşecek mi? endişesi taşıdık
Bir bireye tahsis edilen yardımlarda evrakları, kampanyalar için aktarılan yardımlarda ise bilgileri ilgili şahsa aktarıyoruz. Almanya?da bir olay oluyor ama bu Türkiye?de başka maksatlarla gündemde tutuluyor. Bu, yardım yapmayı kendisi için bir görev telakki etmeyen insanları etkiler. Zekâtını, fitresini, sadakasını vermeye inanmış insanları belki kızgınlığa sevk eder ama uzun vadede etkilemez. Ramazan başında bir durgunluk oldu birkaç gün. Ben bu endişeyi taşıdım, bir düşme mi olacak diye. Olmadı, tam tersine bir artış oldu gelen bağışlarda. Biz bireysel olarak hesaplarımızı şeffaflaştırabiliriz, günlük hesaplarımızı internete yükleriz, halka gösteririz. Daha köklü bir çalışma gerekirse belki dernek başkanlarının oluşturacakları bir meclis ve sekretarya kurulur. Bunu bir ahlaki üst kurul olarak düşünebiliriz. Derneklerin hesapları buraya bildirilir ve bu kurum hal ve gidiş notu verebilir.
***
Uğun Balkı/Dost Eli Derneği İdari İşler Müdürü
Arkadaşlarımız hakarete uğradı
Nakdi yardımlarımız için banka dekontları var, onları görmek isteyen görebilir. Ayni yardımlar için de barkot sistemimiz var. Ürünlerin üzerindeki barkotta bağışçının kim olduğu rakamlarla yazılı. İzlemek isteyen kişi gelip sorduğunda, bilgisayarımızdan kayıtları alıyoruz. Kime ve nereye gittiği görünüyor. İsterse adreslere gidip görme şansı ve denetleme şansı bile var. Biz Konya?dayız. Yardım duygusu diğer şehirlere göre fazla. Almanya olayı diğer şehirleri yüzde 80-90 etkilediyse burada 50-60 etkilemiştir. Zekât vermenin bilincinde insanlar, bunu mutlaka yapıyor. Bizim de rakamlarımızda küçük bir oynama var. İnsanlar geliyor, bazen stantlarda arkadaşlarımıza çok ağır hakaretlerde bulunuyorlar, ?Yemek için mi alıyorsunuz?? diyorlar. Bu imajı kırmak için programlar düzenliyoruz, televizyonlarda, gazetelerde anlatıyoruz.
Zaman / Pazar