Atilla Gökçe yazdı...
Terim?in sırları
UEFA?nın Viyana?da düzenlediği 8. Milli Takım Teknik Direktörleri zirvesinde Fatih Terim, en merak edilen konuşmacılar arasında yerini alıyor.
Önce bir klip gösteriliyor : Terim Decicions... Kabaca tercüme edecek olursak ?Terim Kararları?. Ama burada Anglosakson gazeteciliğinin cin örneklerinden biri var... İngilizcedeki ?geçici, muvakkat? sözcüğünün karşılığı olan ?interim?e dayanarak ?Terim?in adına ?kalıcı? anlamını yüklüyor.
Klipte Fatih Terim?in kulübedeki heyecanlı hareketleri, öfkeleri, sevinçleri, itirazları, futbolcu değişiklikleri sırasında ellerinin ifade gücünü kullanarak yaptığı taktik uyarılar, jestler ve mimikler peşpeşe geliyor.
UEFA, bu klipi sunarken, ?Euro 2008?in en heyecanlı teknik direktörü? olarak sunuyor Fatih Terim?i...
En heyecanlı Teknik Direktör, çok mutlu. Türkiye?deki gündemin ?daraltan? ve ?bunaltan? sıkıntısından uzaklaşıp gerçek bir futbol ortamında rahat nefes almanın huzurunu yaşıyor. Viyana?ya giderken dünyada trendlerin sürekli değiştiğini biliyor. Örneğin batılıların ?Turkish Delight? diye dillerinden düşüremediği Türk Lokumu, tahtını kaybetmiş durumda. Terim lokumun yerini ?baklava?nın aldığını biliyor. Hem de orijinal adıyla ?baklava? herkesin dilinde. Terim?in götürdükleri yetmiyor... Telefonla ikinci partiyi getirtip dostlarına dağıtıyor.
Van der Eycken?le karşılaştı mı, ona da baklava götürdü mü ? Bilmiyoruz.
Ama Türk Milli Takımı?nın Euro 2008?deki sırlarını 51 teknik direktöre ve Fenerbahçe?deki Aragones?e bir bir açıklıyor. Bu sırların bir bölümü bizim bile yeni fark ettiğimiz bir şey.
?Asla Vazgeçme!?
Terim?in Milli Takım?la ilgili en önemli sırrı ?Asla vazgeçme? biçiminde özetlenebilir. Hoca meslektaşlarına özetle şunları anlatıyor:
* İlk yarıda enerjimizi ekonomik kullanarak toplu oyun tarzıyla oyunu kontrol etmeyi amaçladık. İkinci yarıda risk alıp hücuma çıktık. Gerçek gücümüzü gösterdik.
* Yenik duruma düştüğümüz anlarda dahi hücum ve skor isteğimizden vazgeçmedik. Arzu, enerji ve hırsımıza sınır tanımadık. Bu durum dayanışmamızı, yardımlaşmamızı ve gücümüzü yarattı.
* Oyuncu değişiklikleri konsantrasyon ve hücum için anahtar olmalı. Biz her değişiklikte dizilişi ve sistemi değiştirdik. Bazen santrforları çiftledik. Kanat savunmacılarını da forvete gönderdik. Üç hücumcu ile bitirdiğimiz maçlar da oldu. Oyuncu değişikliklerinde sahadaki futbolcuların da psikolojisinin olumlu biçimde etkilendiğini gördük.
* Futbolcularım yorulsalar dahi topu ileri taşımaktan asla vazgeçmediler.
Bunun en önemli göstergesi , oynadığımız 5 maçta da rakiplerimizden fazla koşmamızdır. Uzatmalı Hırvatistan maçında Türk Milli Takımı 109 kilometre koştu. Ortalama toplam koşu mesafemiz 98 -103 kilometre oldu.
* Takımın dayanıklılığı ve gücü özel çalışmalarla yükseltildi. Bu yoğun yüklemeler ve maç trafiği sırasında sakatlanan oyuncu sayımız fazlaydı. 6 oyuncumuz toplam 14 maçta oynayamadı.( Emre 4, Tümer 3, Emre Güngör 2,Gökhan Zan 2, Servet Çetin 2, Nihat 1 maç)
Fatih Terim, Türk Milli Takımı?nın sırlarını ve özelliklerini anlattıktan sonra UEFA?nın turnuva sırasında katı biçimde uyguladığı 20 +3 kuralını da sorguluyor. Sakatlıklar nedeniyle kadroya yeni oyuncular çağrılmasına olanak sağlanmasını talep ediyor. Sakatlar ve cezalılar nedeniyle Milli Takım?ın yarı finale 14 oyuncu ile çıkmak zorunda kaldığını dile getiriyor. (Bu oyunculardan 2?si de kaleciydi).
Uzatmalı nikah
Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener, Bosna Hersek ve Estonya maçlarından sonra Fatih Terim?le sözleşme imzalayacaklarını açıkladı. Federasyon başkanının seçim tarihi 19 Ağustos...
Bosna Hersek ve Estonya maçlarının bitişi, dönüşü 19 Ekim?i bulur...
Başkan niye bu kadar uzatıyor bu nikah işini? Bir arıza mı var yoksa ?
?Dördüncü oyuncu şart!?
UEFA?nın Viyana toplantısında tartıştığı bir konu var ki sadece milli takımlarla sınırlı kalamaz. 120 dakikalık maçlarda 30 dakikalık uzatma bölümü oynanırken Terim dahil, bir çok teknik direktör dördüncü oyuncu değişikliğinin yapılmasına izin verilmesini istiyor.
Bence bu durum giderek sertleşen, çabuklaşan ve endüstriyelleşen 90 dakikalık futbol maçları için de düşünülmeli... Bu kadar geniş kadroların rotasyonu için teknik ve taktik değişiklikler, sakatlıklar ve cezalar gibi durumlarda dördüncü oyuncu değişikliğine hem UEFA?nın hem de ulusal federasyonların izin vermesi kaçınılmaz.
Futbol insanları bu durumu ciddi olarak düşünmeli!
Teşekkürler Hatice Teyze!
Basketbol Milli Takımımız?ın Euro 2009 elemelerinde 6?da 6 yaparak elde ettiği göz kamaştıran başarısı da sırlar perdesinin gerisinde kaldı. Skorlara bakıp bayram yaptık. O perdenin arkasına pek bakmadık.
Ben araştırdım...
NBA?de para kazanan, yıldız düzeyine yükselen oyuncuları ulusal takımlarda yönetmek çok zor. Amerika da bu sorunla uğraşıyor, Fransa da. Biz, 2004 Avrupa Şampiyonası?nda NBA?de yıldızı parlayan Mehmet Okur, Hidayet Türkoğlu ile İbrahim Kutluay?ı yönetemedik. Tek galibiyetle eve döndük. 2006 Dünya Şampiyonası?nda takım 6. olurken İbrahim Kutluay?ın çevresinde toplanan gençler harikalar yaratmıştı.
Bu defa çok farklı bir kimliğe büründü Türkiye...
Mehmet Okur, belfıtığı tedavisi için Milli Takım dışında kaldı. Hidayet Türkoğlu liderlik iddiasından vazgeçti. Ateşten toplarla sayı aramayı bıraktı, skor kahramanlığını terk etti, egosunu sıfırladı. Son Fransa maçında takımın en skorer oyuncusu çay ocağından potalara harika bir kariyer yapan Fatih Solak?tı.
Peki bu başarının dibinde ne var ?
Öğrendiğim kadarıyla Milli Takım?ın çimentosu Kerem Tunçeri oldu. Real Madrid?de oynayarak tecrübesini zenginleştiren Kerem, genç arkadaşlarıyla Hidayet?in uyumunu da sağladı. Bunun için de hiç zorlamadı kendini... Çocukluk arkadaşlarıydı ikisi.
Hatta Hidayet, çoğu zamanını Kerem?in evinde geçirir, Hatice (Tunçeri?nin annesi) Teyze?nin yaptığı pastaları, börekleri, çörekleri götürürdü. Hatice teyzenin çorbalarıyla büyüdü, desek yeridir.
Bu başarının hamurunda Hatice Teyze?nin şefkati, sevgisi ve emeği var..
Netice güzel...
Ama gördüğünüz gibi, Hatice de güzel!
MİLLİYET