Dolar

34,8656

Euro

36,6417

Altın

3.050,24

Bist

10.058,47

Bu semazenler para için dönüyor

Son yıllarda yeni bir sektör doğdu: 'Semazenlik'. Ancak bahsettiğimiz semazenlerin, şekil olarak gerçeklerine benzeseler de, asıllarıyla uzaktan yakından ilgisi yok.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-09-20 05:08:00

Bu semazenler para için dönüyor

Ramazan?da gıda sektöründe büyük bir hareketlilik yaşanır. Bu aydan en çok fırınlar ve lokantalar nasiplenir. Son yıllarda ise yeni bir sektör doğdu: ?Semazenlik'. Ramazan nedeniyle çok yoğun olan bir semazenin 15 dakikalık gösterisinin bedeli 150 ila 200 YTL arasında değişiyor. Bir gecede 3 semaya gidenler günde 600 YTL kazanıyor. Ramazan ayını ise 18 bin YTL ile kapatıyorlar.

Ramazan, Müslümanlar için hem bereket hem de kazanç ayı. Bu ayda gıda sektöründe büyük bir hareketlilik yaşanır. Bundan en çok da lokantalar ve fırınlar nasiplenir. Son yıllarda yeni bir sektör doğdu: ?Semazenlik'. Bildiğiniz gibi, Mevlevilerin en önemli ritüellerinden biri olan sema törenlerine katılan dervişlere semazen deniyor. Ancak bahsettiğimiz semazenlerin, aynı adı taşısalar da şekil olarak gerçeklerine benzeseler de, asıllarıyla uzaktan yakından ilgisi yok. Zaten ayin de dini olmaktan çıkıp folklorik bir gösteriye dönüşmüş. İçi boşaltılmış ayinler denetimden uzak; öyle ki birkaç dakika sarsılmadan dönebilen herkes, kendini semazen ilan ediyor. Peki neden? Çünkü semazenliği ticarete döken insanlar, yılın tamamına yakınını sahnede geçiriyor ve bu işten inanılmaz paralar kazanıyor. Herhangi bir yerde sahne almanın 15 dakikalık bedeli 150 ila 200 YTL arasında değişiyor. Ramazan ayındaki yoğun ilgiden dolayı günde 3 semaya (işe) giden semazenler, böylece günde 45 dakika dönüp 600 YTL kazanmış oluyor. Velhasılı Ramazan ayında tamı tamına 18 bin YTL kazanıyorlar.

20 yıla yakın bir süredir semazenlik yapan Dursun Kızılkaya, ?Ben bu işe gönülden başladım. Yoksa ?şu işe gireyim, şu kadar para kazanayım' gibi bir düşüncem olmadı; ama nasibimizde para kazanmak da varmış! İnsanlar, ?15 dakika dönüp bir işçinin 3 günlük maaşını alıyorsunuz? diye bizleri eleştirebilir; bu noktadan bakmamak lazım. Bunun sanatsal bir yönü de var. Varsa öyle bir kabiliyetin sen de yap. Ben bu eleştirileri dikkate almıyorum.? diyor. Bu tür gösterilerde yer alan ve adını vermek istemeyen bir semazen (P.K.), ?Hal böyle olunca semazenler Allah aşkı için değil, para aşkı için dönüyorlar! Semazen her bir çarkında Allah diyor. Parayla Allah denir mi yahu?? diyor. 3-5 kişiden oluşan topluluklara semazen grubu denilemeyeceğini belirten P.K., ?Osmanlı döneminde birkaç kişiyle yapılan fukara seması vardı; fakat o semada kollar açılmazdı. Biz artistik ve turistik olsun diye kollarımızı açıp beyaz tennurelerle sema yapıyoruz!? diyerek bunun doğru olmadığını itiraf ediyor. ?Semazenlik benim yaşam tarzım.? diyen Dursun Kızılkaya, kendisi gibi pek çok ortamda sema yapan insanların bunu, Türk kültürünü tanıtmak amacıyla yaptıklarını söylüyor. Sakarya Üniversitesi Tasavvuf Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Sezai Küçük, bu açıklamaya karşı çıkarak ?Kalkıp da, biz kültürümüzü tanıtıyoruz, ilgisi olmayanların dikkatini çekiyoruz, demesinler. Madem amacınız bu, niye parayla dikkat çekiyorsunuz ki, bedava çekin o zaman. Bunlar kültürü tanıtmak maksatlı değil, dünyalık uğruna tamamen para için yapılıyor. Semazenin cebine parayı koymayın, ikinci defa hiçbir yere götüremezsiniz.? şeklinde konuşuyor.

Semanın; alışveriş merkezi, kafe, bar, havaalanı, düğün, sünnet, market ve açılışlar gibi uluorta her yerde yapılmaması için, tek çarenin Kültür Bakanlığı'nda olduğunu söyleyen P.K., ?Türkiye'deki semazenlerin hepsi 300'ü geçmez. Devletin bunları, kadrosuna ve kontrolü altına alması lazım? Bünyesine aldığı semazenleri Mevlevi terbiyesiyle yetiştirecek, ekstradan para kazanmaya teşvik etmeyecek!? dese de, Sezai Küçük bu sözlerin tam aksini dile getiriyor: ?Kültür Bakanlığı'nın bu konuda yapabileceği bir şey yok; çünkü burada boşluk var. Zihniyetin, semaya bakışın değişmesi lazım. Semanın nevinin ve niceliğinin bilinmesi lazım? Bunlar değişmediği müddetçe 300'ü alırsınız, bir 300 daha çıkar, onu alırsınız, bir daha çıkar ve bu gösteri devam eder. Bunu yasaklamak da çözüm değil, ki zaten yasaklayacak merci de yok. Şu an için hakikaten şudur diyebileceğimiz bir çözüm yok. Çözüm ancak semanın hakikatini insanlara anlatmak olabilir, onun dışında çok zor.?

Türkülere eşlik eden semazen manzaraları

Ramazan ayında hıncahınç dolan Sultanahmet Meydanı'ndayız. Kalabalık içinde ilerlemeye çalışırken insanların bir kafenin önünde toplanması dikkatimizi çekiyor. Kalabalığa doğru yaklaştıkça kanun ve tef eşliğinde yarı Türkçe yarı Kürtçe söylenen ?Ceylanım (Rındamın)? türküsünü duyuyoruz. Sahnede bir kanuni, bir dairezen, bir de semazen yer alıyor. Küçük platformun sol tarafında yer alan semazen, türküye huşu (!) içinde eşlik ediyor. Türkü bitip de ?İrfan Meclisine Erişebilsem? ilahisi başladığında semazen aşka gelerek dönmeye başlıyor. Bir anda açılan eller, haktan alıp halka vermeye başlıyor bile! İlahinin bitimi ve alkışların yükselmesi ile semazen sol tarafına dönüyor ve Elif şeklini alarak saz arkadaşlarını selamlıyor. Kanuni yeni bir parçaya hazırlanırken semazen, solistliğe bürünerek hangi türkünün çalınması gerektiğini söylüyor. Ve şarkı giriyor: ?Geceler yarim oldu (Aman aman garibem)/Ağlamak kârım oldu (Anam anam garibem)? Sahnenin köşesine çekilen semazen, türküye bir sağa bir sola sallanarak ritim tutuyor. Bu türkünün ardından kısa bir ara veriliyor. Semazen sahneden oflayıp puflamalarla iniyor ve sahnenin önüne kurulan masaya saz arkadaşlarıyla birlikte oturarak çayını yudumlamaya başlıyor.

İkinci bölüm ?Taleal Bedru Aleyna? ilahisi eşliğindeki sema gösterisiyle açılıyor. Hz. Peygamber'in anlatıldığı bu ilahiye ve semazenin huşu (!) içindeki dönüşüne nargile fokurtuları ve yapılan esprilere atılan kahkahalar eşlik ediyor. İlahi bitiyor ve yine aynı seremoni tekrarlanıyor. İzleyenler de büyük bir alkış ve saz arkadaşlarını selamlayan semazen? ?Eşarbını Yan Bağlama? türküsü girdiğindeyse tek kişilik sema ayininin doruk noktasına ulaşılıyor ve izleyenler alkışlarla tempo tutuyor; huşunun (!) sınırlarını zorlayan semazen ise birbirine kavuşturduğu ellerini açıp kapayarak ritim tutmaktan uzak durmuyor.

Sema, meta olarak satılıyor

Sezai Küçük (Sakarya Üniversitesi Tasavvuf Anabilim Dalı Başkanı): Şimdi bir de modern sema çıkardılar. İyice deforme ettiler. Onların yaptığına sema değil, dans denir. Açıkçası bu temel bilgisizlikten kaynaklanıyor; sema nedir, sema niçin, nasıl yapılır, semanın mekânı, zamanı var mıdır? Bütün bunlar bilinmediği için sema, her ortamda insanları cezbetmek için, dikkatini çekmek için beyaz tennure ve sikkeyle dönme ameliyesi gibi anlaşılıyor. Ki modern sema dedikleri dansta beyaz tennure ve sikke de yok! Hâlbuki sema Allah'ı anma halidir, zikir halidir. Yaptıkları, tüketim aracı olarak kullanılan insanları bir tür cezbetme hali. Bu semazenler, Allah'a ulaşma ve arınma hali olan semayı alıp günümüz mantığıyla düşünerek uluorta her yerde bir meta olarak satıyorlar.

Tam 7 yıl tatil yapmadık!

Dursun Kızılkaya (Semazen): Tasavvuf ekibimiz 8 kişiden oluşuyordu. 1992-93 yıllarında muazzam bir yoğunluk oldu. Taleplere yetişemeyince 8 kişilik ikinci bir ekip kurduk. Bir süre sonra iki grup da talepleri karşılayamayınca yine 8 kişiden oluşan üçüncü grubu oluşturduk. Bu gruplar hem mehter yapıyor, hem ilahi söylüyor hem de sema yapıyordu. Bir etkinlik bittiğinde hemen kostümünü çıkartıp sıradaki etkinliğin kıyafetini giyiyordu. Bayanlardan çok talep gelmeye balayınca 8'er kişiden iki bayan ekibi kurduk. 7 yıl boyunca tek bir gün bile tatil yapamadık. Ayrıca düğün salonlarıyla da görüştüm. ?Düğünlere gelip semalarla harçlığımı çıkarırım!? dedim. Onlar da kabul ettiler.

?Modern sema? olmaz

Esin Çelebi (Hz. Mevlânâ'nın 22. kuşak torunu): Modern sema olarak lanse edilen dansı hiç tasvip etmiyorum; çünkü sema manevi bir harekettir. Giyeceğin kıyafetten yaptığın her harekete kadar hepsinin bir manası var. Ama onlar bu manaya uymadan yaptıkları için buna sema ediyor denemez, dönüyor denir. Ben onaylamıyorum, hoşuma gitmiyor doğrusu. Ha, dönüyoruz desinler, o ayrı bir şey; ama sema ediyoruz demesinler, yakışmıyor. Para için dönenler, modern olduklarını söyleyenler Mevleviliğe zarar verse de, en çok zararı kendileri görür.

'15 kişilik ekibimin bir gecelik maliyeti 8 bin YTL'

Sabreddin Yılmaz (Sema ve Sanat Derneği Koordinasyon Sorumlusu): Biz çağrıldığımız yerlere 15 kişilik bir ekiple gidiyoruz. Konaklama, yol masrafı ve ödenen ücretle beraber toplam maliyet 8 bin YTL'yi buluyor. Bizim bir programımız iki buçuk-üç saat sürüyor. Çünkü biz sadece sema gösterisi yapmıyoruz. Hattat ve ebruzenimiz hünerlerini sergiliyorlar ilk başta. Tasavvuf musikisi konseri, Hz. Mevlânâ'nın tanıtımı, tiyatro gösterisi ile devam eden programımızda son olarak sema gösterisi yapılıyor. Eğer grup olarak değil de iki üç semazen isterlerse yine hizmet veriyoruz. Semazen başına konaklama ve yol parası haricinde 200 YTL ücret alıyoruz, bu sema 15 dakika sürüyor. Tabii gün ve program sayısı çoğaldıkça bu fiyat düşüyor.

Gecede 200 YTL'den üç sahne

Mehmet Dursun (Semazen Organizasyon Müdürü): 10 yıla yakındır bu işi yapıyorum, son 5 yıldır inanılmaz bir ilgi var. İftar yemekleri, şirket ve bayi toplantıları, düğünler, sünnetler, alışveriş merkezleri gibi her türlü organizasyona ka semazen istenirse gönderiyoruz. Fiyatlarımız semazen başına 150 ila 200 YTL arasında değişiyor ve gösteri yaklaşık 20 dakika sürüyor. Bir semazen gecede üç gösteriye çıkabiliyor.

 

Kaynak: Zaman

 

SON VİDEO HABER

İstanbul'dan Halep'e giden Suriyeliler konuştu

Haber Ara