Amerika'nın Teksas eyaletinde doğup büyüyen Tammy, dindar bir Hıristiyan olarak yetiştirildi. Üniversitede tanıştığı bir Türk arkadaşı sayesinde İslam'ı tanıdı ve 1991'de Müslüman oldu. Aynı yıl bu arkadaşıyla evlendi.
Tammy İlhan, çocukluğunun geçtiği çevreyi, gençliğinde yaşadığı inanç arayışlarını ve Müslüman olma sürecini Teksas'tan Hakikate Yolculuk (Timaş Yayınları) isimli kitabında çok sade ve samimi bir dille anlatıyor. Kitabını Müslüman olduktan sonra 'geniş gözlere sahip' manasına gelen Necla (Najla) ismini neden almak istediğini anlatarak bitiren İlhan ile kitapta yer almayan Müslüman olduktan sonra geçen hayatını konuştuk.
İslam ile tanıştıktan sonra bir taraftan inandığı dine göre yaşamaya çalışırken bir taraftan da Allah rızası için hizmet etme gayretine giren Necla Hanım, eşiyle birlikte üniversitenin Müslüman öğrenci kurumunda İslam'ı anlatmak için çalışmalar yapmış. Bu arada doğan iki evladını büyütürken okulunu da bitirmiş ve Müslüman çocukların devam ettiği bir okulda yöneticilik yapmış. Camide hanımlara yönelik İslami hayata dair seminerler vermiş. Üç sene önce çocuklarının Müslüman bir toplumda büyümesi için Türkiye'ye yerleşmeye karar vermişler. Necla Tammy İlhan, halen radyo programlarının yanı sıra www.sonpeygamber.info adlı internet portalında İngilizce makaleler yazıyor.
İslam'la hayatımdaki eksiklikleri düzelttim
Müslüman olduğu günden beri İslam'ı yaşama konusunda eğitim almaya, İslamiyet'te bulduğu zengin hikmetlere göre kendini ıslaha devam ettiğini belirten Necla Hanım, Müslümanlığın sadece söz ile olmadığını, okuduğu ve öğrendiği her şeyi yaşamaya çalıştığını söylüyor. Müslüman olmanın kendisi için dünyadaki en büyük nimet olduğunu ifade eden Necla Hanım 'İslamiyet her konuda hayatımdaki eksiklikleri düzeltti. Her aile gibi bazen üzüntüler olurdu. Allah Teala'nın desteği ile beraber yaşadım. O'na dua ettim, secde ettim. O bana güç, sabır ve hikmet verdi. Eş, anne, akraba, komşu olarak her şeyi en iyi şeklinde belletti ve ben onları yaşamaya çalıştım. Ne kadar Peygamberimiz'in hayatı gibi yaşadım, o kadar mutlu oldum.' diyor.
Necla Hanım, İstanbul'a yerleşme kararlarını 'Ezanlar duymak, komşularım ile beraber camide namaza gitmek, iftar açmak ve bayramları kutlamak için, artık kendimi yalnız ve azınlık hissetmemek için, çocuklarımızın da kendi kültürünü, tarihini, dilini öğrenmesi ve eşimin akrabalık haklarını yerine getirmesi için geldik.' sözleriyle açıklıyor. Bunların hepsini yaşattığı için Allah'a şükreden Necla Hanım'ın, Amerika'ya dair bir özlemi, bayram namazı kılmak. Orada Müslüman toplumun cami eksenli yaşadığı Ramazan günlerini şöyle anlatıyor:
'Her akşam çocuklarla camiye gidip, ezanı duyup hurma ve su ile orucumuzu açar, beraber akşam namazımızı kılardık. Zengin kardeşlerimizin cömertliği sayesinde namazdan sonra hep beraber caminin yanında iftar yemeği yerdik. Sonra tekrar camiye girip aramızda Kur'an ayetleri ya da Peygamberimiz'in hayatından bir konu konuşurduk. Yatsı ve teravih namazlarını da kılıp evimize dönerdik. Orada imamla beraber Fatiha'dan sonra sesli 'amin' demek bize güç veren ve 'Beraberce Allah'ı seviyoruz ve O'na ibadet edip itaat ediyoruz' diye hissettiğimiz bir andı. Onu çok özlüyorum. Bir de bayram namazlarına ailecek gider, namazdan sonra Müslüman kardeşlerimizle bayramlaşırdık. Türkiye'de kadınlar bayram namazına gitmediği için bayram sabahlarını evde yalnız geçirmek beni hüzünlendiriyor.'
Çocukluğumda su içilen oruç tutmuştum
Çocukluğundan beri babasının mezhebine göre 24 saat sadece su içilebilen bir oruç tutmuş Necla Hanım. Müslümanken tuttuğu ilk oruçta susuz durmakta biraz zorlansa da kazanacağı faydaları ve güzellikleri tatmaya başladığını hissedip çok etkilenmiş. Rabb'ini sevdiği için O'na itaat ettiğini, bu yüzden Rabb'i tarafından sevildiğini düşünmek, O'na yaklaştığını duymak mutlu etmiş. Müslüman orucunun namazdan dolayı daha güzel duygular yaşattığını anlatan Necla Hanım oruca dair hislerini şöyle anlatıyor: 'Açlık halinde dünyadaki Müslüman kardeşlerimi düşününce, aç olanlarla aynı zorluğu az da olsa yaşayınca ve secde edince hayatımın amacını net olarak fark etmeye başladım. Allah Teala bizi emanetlerimize (dünya, kardeşlerimiz, ailemiz ve bize verdiği nimetleri) nefsimizi tutarak doğru davranmamız, yani herkesin ve her şeyin haklarını yerine getirmek için gönderdi. Nefsimizi doldurmak için değil.'
Kaynak: Zaman
