Haber Merkezi/ TIMETURK
Polis camiasına hitap eden Polis Haber sitesinde yayınlanan Çevik Kuvvete Numaralı Kask haberinden sonra gerek siteye gerekse'de mail ile polislerden yüzlerce olumsuz yorum geldi. Bu haberi okuyucularımıza Polisler numaralandırılmaktan rahatsız haberimizle duyurmuştuk.
Ve şimdi de bu uygulamaya olumlu düşüncesi ile katkıda bulunan Kocaeli Çevik Kuvvet Şube Müdürünün düşüncelerini sizlerle paylaşıyoruz...
İşte o Açıklama;
Öncelikle herkese merhaba,
Çevik Kuvvet 'in teçhizatına numara konulması uygulaması ile ilgili yapılan yorumları okudum. Bu uygulamanın başlamasında olumlu düşüncesi ve katkısı olan bir Polis Yöneticisi, Çevik Kuvvet Müdürü olduğumu en başta ifade etmek isterim. Yorumlarıyla katkı veren meslektaşlarımın iyi niyetle düşüncelerini ifade etmelerini, takdire şayan ve cesaretlendirilmesi gereken bir husus olarak görüyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Kask, daha doğrusu teçhizat numaralama konusunda düşünülen hususlar başka, yorumcu meslektaşlarımın ifade ettikleri düşünceleri ise daha başka?
Uygulamanın dört pilot ilde başlaması nedeniyle diğer illerimizdeki bilgilendirme eksikliğinden kaynaklı olabileceğini düşündüğüm bazı yanlış odaklanmalar olduğunu söylemeliyim.
Meslektaşlarımızın bilgilendirme eksikliğinden bu türlü yorumlar yaptıkları ve yorumların şu iki hususta odaklandığı anlaşılmaktadır.
1. Haklı ve yerinde müdahalede dahi, kask numarasından tespit edilerek müdahalede görev alan personelin hukuken yıpratılması ve örselenmesi,
2. Orantısız güç kullanarak suç işleyen personelin tespiti
Sevgili Meslektaşlarım,
Hemen şunu ifade etmeme müsaade ediniz. Bizler, yorumlarda üzerinde durulduğu görülen şu yukarıdaki hususlardan dolayı, derhal ekip otolarımıza plaka takmaktan vazgeçmeliyiz. Polise zarar vermek isteyen kötü niyetli kişiler, hiç öyle olmadığı halde ekibin plakasını alarak asılsız şikayette bulunabilirler! Hatta diğer kamu görevlileri de plaka takmasınlar otolarına ve dahası, kamu görevlilerine verilen hak vatandaşa da verilmelidir, böylece tüm plakaları kaldıralım araçlardan! Sizce bu, tartıştığımız konudan farklı mı?
Diğer kamu görevlilerinde de benzer uygulamalar olması gerektiği ifade edilmiş. Evet, ama bahsedilen uygulama zaten var. Herkes icra ettiği kamu görevi sırasında, o görevi kimin ifa ettiğini açıkça belli edecek şekilde adı ve sicilini ortaya koyuyor. Doktorun reçetesi veya yazdığı rapordaki kaşesinde adı ve sicili açıkça bellidir. Hakimin yazdığı kararlarda keza öyle, avukatın, savcının tesis ettiği tüm resmi işlemlerde de? Dahası diğer kadrolarda çalışan ağabeylerinizin, arkadaşlarınızın iş ve işlemlerine baktığınızda, onların da ad ve sicillerini tutanakların, ifadelerin altına yazdıklarını göreceksiniz.
Devlette kayıt dışılık olmaz, olmamalıdır. Bizatihi devletin devlet olma gerçeğine aykırıdır kayıt dışılık, devlet kendini inkar etmiş olur. Bu açıdan bakınca böyle bir uygulamanın şimdiye kadar olmaması büyük eksikliktir.
Türk Polis Teşkilatının onurlu birer mensuplarıyız. Herkes ülkesi ve vatandaşı için canını dişine takmış çalışıyor. Terörle Mücadeleden envai çeşit çetelerle mücadeleye, kaçakçılıktan hırsızlıklara, vatandaşın özgürlüklerine kastedenlerden ülkenin birliği dirliğine kastedenlere değin tarihin en başarılı mücadeleleri verilirken ve günü gelince sayılan mücadele kulvarlarına katılacak olan bizler, bu gün, demokratik haklarla vatandaşın huzuru ve insanlarımızın birliğinin bozulması - bozulmaması noktasında sokaklarda kalabalıkları yönetirken, neden diğer meslektaşlarımız kadar başarılı olmayalım, neden onlar gibi kendimize güvenmeyelim! Hem her Türk evladı gibi 'Vatan sana canım feda' demiyor muyuz? Gerekirse canımızı feda etmekten kaçınmayacağımıza dair yemin etmedik mi? Can vermekten, kendimizi feda etmekten bahsederken 'birkaç olası kıytırık ve asılsız şikayetten' çekinecek, korkacak mıyız? Hiç düşünüyor muyuz ki, biz her şeyi en iyisiyle yaparak kamunun ve vatandaşın yüreğindeki saygınlığımızı pekiştirmiş olsak, o türlü ard niyetlilerin yapacağı asılsız şikayetlerin bize dahi ulaşmadan, ulaşamadan gerekli cevabı mutlaka alacağını... Bir zaman sonra polisin yüreklerdeki saygın yerinin bu türlü asılsız şikayetleri doğduğu yerde boğacağını?
Diğer taraftan orantısız güç kullanma konusuna gelince: Yukarıda saydığım şekilde mesleğin her biriminde ve dahi Çevik Kuvvette cansiperane çalışanlar varken, doğrudur, sabahın bir vaktinden gecenin yarılarına kadar ter ve emek sarf edilirken, neden birileri çıkıp da tüm bu başarıyı ve özveriyi yıksın, yıkabilsin!? Hangi akıl, izan, irfan, hangi yürek kabul eder ki, binlerce kişinin emeğini üç-beş kişi çöpe atabilsin? Doğrusu, görevini layıkıyla yapmayan veya tüm talimat ve eğitimlere rağmen yapamayan ya da varlığını dahi kabul etmek istemem ama bilerek öyle davrananlara, gereğince davranmaktan başka ne yapılabilir ki?
Anlayabildiğim kadarıyla, meslek mensubu olmayanların da yazdıklarını, memnuniyetlerini ifade ettiklerini, bazılarının ise bizi provoke etmek için yazdıklarını gördüm. Yanlış anlaşılmış olabilecek meslek harici kişileri en başta tenzih ederim ama mücadele etiğimiz kişilerin, yorumcuların arasına sızmak suretiyle böyle yazarak, bizi kışkırtmaya çalıştıklarını polis sezgilerinizle fark etmeye çalışmalısınız. Bu türlü provokatörlerin her şapkanın altında, her kisvenin içinde olabileceğini polis olarak en iyi biz bilmeliyiz.
Lütfen düşünün! Çevik Kuvvet Polisinin hiç eleştiri almayacak şekilde görev yapmasından kimler mutlu olmaz? Ya da tersinden soralım: Çevik Kuvvet Polisinin ve hatta çevik kuvvet üzerinden Devletin, kamuoyunda, daha da vahimi dünyanın değişik merkezlerinde eleştirilmesi, elbette bizim hiç hoşumuza gitmez, ama birilerinin çok hoşuna giderdi, peki kim bunlar? Elbette canımızı dişimize takarak mücadele ettiklerimiz? İşte bunlardır, Devlette kayıt dışılığı savunarak kim vurduya gidecek işlerden hoşlanacak olanlar, işte bunlardır bu hususu bahane ve sebep göstererek Çevik Kuvvet 'in gerektiğinde doğru müdahaleden kaçınacağını söyleyenler?
Bunlar için son cümle odur ki; insanın, taşınmazın, paranın, ekonominin ve tüm bunların yanı sıra kamu adına tesis edilen işlemlerin kayıt dışında olabileceği bir devlet, devlet olamaz, olursa da kabuk devlet olur, o da bizim devletimize, binlerce yıllık devlet geleneğimize yakışmaz.
Teçhizat numaralama hususunda başlıca düşünülenleri şöyle toparlayabiliriz.
1. Teçhizatı kişiye özel kılarak başkaları tarafından kullanılmasını ve dolayısıyla birlikler şeklinde görev yapan Çevik Kuvvet 'de olası bir sağlık sorununun yayılmasını önlemek,
2. Teçhizatın demirbaş takibinin yapılmasını kolaylaştırmak,
3. Geniş alanlarda ve kalabalık olarak birlik düzeninde görev yaparken, kask numarası aynı zamanda telsiz kodu olarak kullanılacağından, uzaktan dahi kask içi muhabere sisteminden yararlanarak personeli nokta bazında sevk idare edebilmek,
4. Son olarak da yorumcuların üzerinde durduğu şekilde, haddini aşacak olanı daha ileri gitmeden kask içi muhabere sisteminden uyararak engellemek, buna rağmen yine de haddini aşarsa, tabii ki, haddini bildirmek!
Şapkamızı önümüze koyup düşünelim. Yukarıdaki tedbirlerin hangisi yanlış?
Polislik BARIŞ MESLEĞİDİR. Barış sanatını ne kadar iyi bilir, yasalara uymayan VATANDAŞINI, diğer vatandaşlarının huzuru bozulmadan ne kadar kısa sürede durdurur, gerekirse yakalayıp adalet önüne getirir, kanunsuzlukları ortadan kaldırabilir ve bu arada tabii bizzat kendisi kanunsuzluklar yaratmadan yasal zemini BARIŞA VE HUZURA kavuşturabilirse, o derece halkının gözünde ve yüreğinde sarsılmaz biçimde taht kurar. Polis BARIŞ 'tır, huzur içinde YAŞATIR.
Biz Polislerin görev yaparken iç içe olduklarımız, karşı karşıya geldiklerimiz, bizim DÜŞMANLARIMIZ DEĞİLLER. Onlar bizim kendi vatandaşlarımız, bazen babalarımız, bazen analarımız, bacılarımız, yeğenlerimiz, evlatlarımız? Onlar bizim bir parçamız. Yurdun her köşesinden polis yetişiyor ve bizler kendi memleketlerimizde görev yapmıyoruz. Yani analarımızı, babalarımızı, bacılarımızı herkes gibi birbirimize emanet ediyoruz. Ve onlar, işçidirler, memur, çiftçi, esnaf, öğrenci hatta tutuklu yakını olanlar vardır aralarında?
Suçun içinde olan kim olursa olsun, kanunların gösterdiği yöntem ve istikamette, kanunların verdiği silah ve teçhizatla, kanunların verdiği yetki nispetinde usulünce durdurmak, gerekiyorsa yakalayıp adalet mekanizması üzerinden millete hesap vermesini sağlamak bizim görevimiz. Varsa aldığı ceza sonrası, yine milletin bir ferdi ve uslanmış, zararsız bir vatandaş olarak bizim korumamız altında hayatını devam ettirmesine ortam sağlamak da bizim görevimiz. Daha ilerisi değil. Cezasını hemen oracıkta vermek bizim haddimiz ve hakkımız değil! Bunun için mahkemeler var. Kanunların belli kurallar çerçevesinde görev verdiği durumlarda silah kullanmak ve nefsi müdafaa konuları müstesna?
Polisin, yaptığı görevi ile ilgili olarak veya herhangi bir eyleminden dolayı vatandaşının nazarında 'polis söylüyorsa, doğrudur', 'polis yazmışsa öyledir', 'polis böyle yaptığına göre, yapması gerektiği için yapmıştır ve eminim bu yasaldır' şeklinde güven kazanabilmesi elbette kolay değildir. Ama bu güveni kazanmalıdır. Halkıyla polisi arasında bu türlü bir güven yoksa polis zaten doğruyu yapmıyordur ve başarılı olabilmesi, halka rağmen başarabilmesi mümkün değildir.
Burada yazılarını okuduğum ve tüm diğer meslektaşlarımla, bu konularda esasen aynı düşündüğümüzü biliyorum. Yapılan ilk yorumların, meslektaşlarımın bilgilendirilmemelerinden kaynaklı olabileceği açıkça bellidir. Barış ve huzur ortamının insanları olarak biz polisler, tüm zorluklara rağmen halka hizmet götüreceğimize yemin ettik ve bu yeminimizi tutacağız.
Herkese barış, kardeşlik ve huzur içinde mutlu günler diliyorum.
Selam ve Saygılarımla?
Kerim TAŞ
Kocaeli Çevik Kuvvet Şube Müdürü
İlgili haber:
Polisler numaralandırılmaktan rahatsız