Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Ateş, fitre verirken dul kadınların, öksüz ve yetimlerle özellikle öğrencilerin tercih edilmesi gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Ateş, halk arasında 'fitre sadakası' olarak adlandırılan yardım şeklinin, dini kaynaklarda 'Sadaka-i Fıtır' olarak geçtiğini söyledi. Zekat verecek boyutta zengin olan Müslümanların yılda bir kere fıtır sadakası vermelerinin vacip olduğunu belirten Prof. Dr. Ateş, 'Fıtır sadakası malla yapılan ibadetler kapsamındadır. Güzel bir anlayış ve geleneğin ifadesi olarak, zekat ibadeti gibi, fıtır sadakası da Ramazan Bayramı öncesi verilegelmiş, böylece bu mübarek ayda fakirlerin de sevindirilmesi amaçlanmıştır' dedi.
YAKINLARINIZI GÖZETİN
Fıtır sadakasının, zekat verip kurban kesecek boyutta mala sahip olmayan ve dinimizce yoksul sayılan kimselere verilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Ateş, 'Bu konuda öncelikle, bakmakla yükümlü olmadığımız akrabalarımıza öncelik vermemiz gerekir. Eşimiz, geçimlerini temin ettiğimiz oğlumuz, kızımız, annemiz ve babamız bakmakla yükümlü olduğumuz yakınlarımız olduğu için bunlara fıtır sadakası vermemiz caiz değildir' diye konuştu. Prof. Dr. Ateş, şöyle devam etti: 'Yakınlarımızdan başlayarak, zekat ve sadakamızı vermemiz dinen yerinde bir davranış olur. Yakınlarımız arasında yoksul kimse yoksa, apartmanımızdaki, sokağımızdaki, mahallemizdeki komşularımıza öncelik vermemiz gerekir. Burada da yoksul kimse bulunmuyorsa, daha geniş çevrede tanıdığımız yoksullara yardım ve sadakamızı ulaştırmalıyız. Dul kadınlar, öksüz ve yetimler, yaşlılar, çalışamayacak derecede hasta olan kimseler, çalıştığı halde karnını doyuramayanlar, özellikle öğrenciler tercih edilmelidir. Kendi yakınlarımız, mahalle ve sokağımızdaki, belde ve şehrimizdeki yoksullarımız dururken, başka şehirlere, başka ülkelere zekat ve sadaka gönderilmesi mekruhtur'
GÖZÜMÜZÜN SADAKASI
Diyanet İşleri Başkanlığının bu yılki sadaka miktarının en alt basamağını 6 YTL olarak belirlediğini anımsatan Ateş, şunları söyledi: 'Ancak bu miktar, en alt basamaktır. Elbette çok yetersizdir. Ekonomik durumu iyi olan Müslümanların, kendi hayat standartlarına göre bu miktarı yükseltip fakirlere ulaştırmaları, Yüce Allah'ın ve Resulü'nün kendilerinden beklediği bir davranıştır. Bu konuda vicdanımızın hakemliğine başvurmalı ve yoksulların hakkını gasp etmemeliyiz.'
+++++++++++++++++++++++++++
Ne kadar paraya ne kadar zekat gerekir?
Ahmed Şahin / Zaman
Bilindiği üzere yüce İslam, Müslüman'ı bencillikten korumuş, egoistlikten uzak tutmuştur.
Bu sebeple İslam'la ilgisi olmayanlar, sadece kendi menfaatlerini düşünebilirler, kendilerini kurtardıktan sonra yoksula yardım mükellefiyeti duymayabilirler. Ama Müslüman, çevresine böyle ilgisiz kalamaz. Çünkü iman ettiği İslam ona mükellefiyetler yükler ve buyurur ki:
- Senin ekonomik durumun iyidir, dinen zengin sayılmaktasın. Öyle ise servetinin kırkta birini ayırıp çevrende gördüğün ihtiyaç sahiplerine Allah'ın emri olarak vereceksin. Hem öylesine vereceksin ki, sen verdiğin için minnet etmeyeceksin, onlar aldığı için minnet duyacaksın, seni borçtan kurtardıkları için teşekkür etme ihtiyacı hissedeceksin. Çünkü onlar almasaydı sen borçlu kalacaktın!.
İslam Müslüman'ı işte böylesine çevresine ilgi gösteren sosyal insan yapar, örnek insan haline getirir. Özellikle bu ayda servetlerini hesap eden Müslümanlar, zenginlik sınırına ulaşmışlarsa servetlerinin kırkta birini mutlaka ayırıp ihtiyaç sahibi yoksula verme mecburiyetini duyarlar. Hatta verdiklerinin aslında yoksulun kendi servetleri içindeki hakları olduğunu bile düşünürler.
Nitekim işte bugün de böyle düşünenlerden gelen yardım sorularına bakacak, yoksula nasıl zekat yardımı yapacakları yolundaki sorularının cevaplarını vermeye çalışacağız:
1. soru: Bayramdan önce ihtiyaç sahibi kardeşlerimize zekat haklarını hemen vermek istiyorum. Ancak ne kadar paraya ne kadar zekat vermek gerekiyor net olarak bilemiyorum. Bu konuda bilgi verirseniz zekat borcumu tespit ederek ihtiyaç sahiplerine haklarını hemen ödeyeceğim;
Cevap: Zekatın hesabı çok kolay. Yeter ki yoksulun malınızın içindeki hakkını vermenin sorumluluğunu olanca derinliğiyle hissedin ve: 'Rabb'ime şükürler olsun bana da zekat verme mutluluğu nasip etti.' diyerek zekat verme mutluluğunu yaşamaya hazır olun.
Ne kadar paraya ne kadar zekat vermek gerektiği konusunda zihinleri karıştıracak ayrıntıya girmeden kısaca şöyle bir tespit yapabiliriz:
- Zekat zenginliğinin alt sınırı (ihtiyaç fazlası olarak bekleyen) 2.500 liradan başlar. İhtiyaçtan fazla iki bin beş yüz lirası bekleyen kimse, zekat zengini sayılır. Her bin liraya 25 lira zekat vermek suretiyle yoksula yardım etme mutluluğunu yaşayabilir.
Ticaretle uğraşanlar için konuyu şöyle de ifade edebiliriz:
- Zekat vereceğiniz sırada kasanızda mevcut olan paranızı tespit edin, varsa vitrindeki ticaret malınızın alış değerini de bu mevcuda ilave edin, ayrıca sene içinde alacağınız varsa onu da ekleyin, borcunuz varsa onu da mevcuttan çıkarın, kalan yekunun her bin lirasına 25 lira zekat takdir etmek suretiyle çevrenizdeki yoksula hakkını verip yardım etme mutluluğunu siz de yaşayın.
Zekatın başlangıcını teşkil eden taban ölçü budur.
2. soru: Elimde bir miktar param var ama bununla ev ve araba gibi ihtiyaçlarımı almak istiyorum. Temel ihtiyaçları almak için beklettiğim bu paranın da zekatını vermem gerekir mi?
Cevap: Bir görüşe göre, beklettiğiniz parayı ya almak istediğiniz ihtiyaca harcayacaksınız yahut da zekat zamanında elinizde bekliyorsa zekatını vereceksiniz. Bir diğer görüşe göre ise bu para ihtiyaç almak için beklediğinden dolayı zekatını verme mecburiyeti yoktur.. Ama verirseniz daha emniyetlisini yapmış olursunuz.
3. soru: Zekat verirken temlik şartını ileriye sürenler, alacaktaki para zekata sayılmaz, borçlu önce para bulup borcunu ödemeli, sonra siz ona zekatınızı vermelisiniz, diyerek işi zorlaştırıyorlar. Yoksuldaki alacağı zekata saymanın yoksulu zora sokmayan kolay yanı yok mu?
Cevap: Diyanet ilmihalinde borçlunun lehine olanı tercih etmenin uygun olacağı ifade edilerek, borçluya, 'Alacağımı zekata sayarak borcunu sildim, rahat et.' demenin yeterli olacağı görüşü ifade edilmiştir. Temliki geniş manada anlayan bu hükmü ben de uygun bulmaktayım. İsteyenler borcunu ödeyemeyen yoksula, 'Alacağımı zekata saydım, rahat et.' diyerek borçluyu incitmeden borç yükünden kurtarmayı tercih edebilirler.
Kaynak: Zaman ve Yeni Şafak