Tuncay Özkan'ın geçmiş yıllarda yazdığı yazıların birinde Tayyip Erdoğan'ı desteklemesi dikkat çekiyor. Yazısında Tayyip Erdoğan'a açıkca destek veren Özkan, 'Türkiye oturup yeniden üretmenin, sorunlarını ulusal gücüne ve gururuna dayanarak yenmenin yolunu bulacak. Bu konuda halktan destek isteyen hükümete Türkiye her şeyiyle katkıda bulunmak durumundadır. Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasından bu sonuç çıkıyor sanıyorum. Bu noktada her yurttaş Erdoğan'a yardıma koşar. Çünkü gün o gündür.' diyor.
Özkan'ın 25 Mart 2003 tarihinde kaleme aldığı ilginç yazısı şöyle;
Recep Tayyip Erdoğan ve düşündürdükleri
Gelecekle ilgili herkeste bir kaygı var. İşadamlarından, sokaktaki sıradan yurttaşa kadar herkes bir bilinmezliği ifade edip, bunun kaygısını taşıyor. Türkiye'nin Amerika ile ilişkilerini bitti gözüyle değerlendiren herkes korkuyor. Çünkü bir kısım medya bunu pompalıyor. Eski anlayışların, ittifakların bittiğini zanneden herkeste bir panik var. Faizlerdeki yükseliş de bunu körüklüyor.
Ama gerçekte ne oluyor?
Bilinmezlik insanı ürküten ve korkutan bir olgu. Ama Türkiye ile ilgili artık net ve doğru tahliller yapmanın, yeni yollar belirlemenin de zamanı gelmedi mi? Bu anlamda Recep Tayyip Erdoğan'ın, Ulusa Sesleniş konuşması bence tam isabet olmuştur. Farklılıklarını ortaya koyan, yeni bir dönemin ve anlayışın yürürlükte olduğunu gösteren ve sonuçları açısından da hazırlıklı olunduğunu vurgulayan bir konuşma. Bu konuşmadan sonra kafalarda bir belirsizliğin kalmaması lazım. Recep Tayyip Erdoğan yolunu ve Türkiye'nin bundan sonraki siyasetini net anlattı. Artık yeni bir dönem başlıyor. Herkes bu konuşmadan bir sonuç çıkarmalıdır.
* * *
Ünsal Oskay hocayla bir sohbetimizde, Türkiye'nin Amerika'ya bakışını çalışmadan sırtını dayadığı Amerika'dan para alan, aldığından gocunmayan bir tutumla övünen müflis olarak tanımlamıştı. Sokaktaki adam Amerika'yı bize para vermek zorunda olarak görüyordu. Amerika para verdikçe de sorun kalmıyordu.
Şimdi işler değişti. Amerika'dan para gelmeyecek. Türkiye oturup yeniden üretmenin, sorunlarını ulusal gücüne ve gururuna dayanarak yenmenin yolunu bulacak. Bu konuda halktan destek isteyen hükümete Türkiye her şeyiyle katkıda bulunmak durumundadır. Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasından bu sonuç çıkıyor sanıyorum. Bu noktada her yurttaş Erdoğan'a yardıma koşar. Çünkü gün o gündür.
* * *
Ama yurttaşların bu hükümetten ve Recep Tayyip Erdoğan'dan beklentileri var. Bunların da karşılanması gerekiyor. Eşitlik, daha özgür bir Türkiye ve adalet.
Türkiye açısından ne Amerikan ne de AB müttefikliği biter. Türkiye olağanüstü bir coğrafi konum üzerinde bugün de yarın da önemini yitirmeyecek. Hatta önemi artacak. Ama bu önem Türkiye ürettiği ve ekonomik olarak ayakta olduğu sürece Türkiye'ye bir katkı sağlar. Yoksa bu ekonomik düzen Türkiye'nin sonunu getirir. Bu aslında bir düzensizlik. Buna dur demenin zamanıdır. Bunu halk desteği güçlü bir siyasi iktidarın yapması gerekiyordu. Şimdi böyle bir iktidar var. Türkiye bu ekonomik ve siyasi farklılaşmayı mutlaka gerçekleştirmelidir.
* * *
Bu anlamda halkın Recep Tayyip Erdoğan'a desteği artacaktır.
Hükümet halkın karşısına çıkıp siyasi ve sosyal paketini açıp, destek isterse, bunu sağlar. Örneğin Tansu Çiller'e 1994 krizinde 100 gün boyunca ekonomide ne olursa olsun eliştirmemek konusunda basının verdiği desteği hatırlayalım. Bu noktada Recep Tayyip Erdoğan da desteklenir. Türkiye'nin bu savaş ortamında her şeyden çok birlik ve beraberlik içinde bulunması gerekiyor. Bunun Recep Tayyip Erdoğan'ı veya AKP'yi sevip sevmemekle hiç bir ilgisi yok. Bu Türkiye için gerekli.
Savaş konusunda bundan sonra yapılacaklar Türkiye'nin ulusal güvenliği ve geleceği açısından önemli. Dünyada her şey değişiyor. Bu değişim Türkiye'deki değişimle örtüştü. Bu farklılaşma ve oluşan girdap içinde, kaosta; Türkiye enerjisini bütünleştirir, bilgisini toplar ve gerçekten iktidarı, muhalefetiyle bir eşit düzen içinde birbiriyle kavga etmez, didişmez, öç alma peşinde koşmazsa kazanır. Yoksa büyük üzüntüler içinde kalırız. İktidarlar gelir geçer, ama Türkiye kaybeder.
* * *
Diyelim ki AKP gitti. Gelen hangi manzarayla karşılaşacak? Artık bu geminin suyunu boşaltma zamanı. Yeni delikler açılmamalı.
Ulusal çıkarlarını gözardı eden bir sistem yaşayamaz.Türkiye'de artık parti çıkarları, kişi menfaatlerinin bir önemi yok. Gemi batınca herkes aynı kaderi paylaşacak. Şimdi hep beraber bu krizi aşma kararlılığını göstermenin zamanı. Ortak hedefleri bulup, onlara ulaşmak için çabalamanın zamanı. Ortak hedefler ne mi? Örneğin bana göre:
Ulusal ve üniter devlet yapımızın, toprak bütünlüğümüzün korunması.
Ekonomik refahın artırılması. Gelir dağılımındaki korkunç uçurumun giderilmesi.
Demokratik, laik, hukuk düzeninin özgürlüklerle buluşturulması.
Karşı çıkılır mı dersiniz?