İbrahim Edhem'den Ramazan nükteleri! / Ahmet Şahin
Bir adam Ramazan sohbetlerinde diliyle çokça cömertlikten söz ediyor, ama eliyle hiç de cömertlik yapmıyordu. İşte bu adam bir gün İbrahim Edhem'e rica etti:
- Herkese nasihat ediyorsun, bana da nasihat et. İbrahim Edhem bu adama tek cümlelik nasihatini şöyle yaptı:
- Sen açığı kapa, kapalıyı da aç sana yeter!.
Adam bir şey anlamamıştı. Mecburen sordu:
- Açık nedir ki onu kapayayım, kapalı nedir ki onu da açayım?
İbrahim Edhem kısaca anlattı:
- Açık olan hep cömertlikten söz eden ağzındır, onu kapa. Kapalı olan da yoksula hiç açmadığın kesendir. Onu aç. Bu sana yeter!
Düşünmeye başlayan hakperest adam, tebessüm ederek söylendi:
- Vallahi bir doğru ancak bu kadar veciz söylenebilir!. Bu söz gerçeğin ta kendisidir! Bu güzel ikazdan sonra ben de hep cömertlikten söz eden çenemi kapıyor, yardım için hiç açmadığım kesemin ağzını açıyorum!.
- Ne dersiniz, bu sözün bize de şümulü olabilir mi? Biz de Ramazan boyunca hep cömertlikten, yardımdan söz ediyor, ama elimiz cüzdanımıza bir türlü varmıyor, bir yoksulun yüzünü güldüren yardımda bulunamıyor muyuz? Bizim de açığı kapayıp kapalıyı açmaya ihtiyacımız var mı yoksa? Bir düşünsek mi acaba?. Malum ya, kıssadan maksat hisse.
****
İbrahim Edhem'e, 'Piyasa çok pahalandı! Fiyatlar yükseldi, kendimiz geçinmekte zorlanıyoruz, yoksula nasıl yardım yapalım?' diye söylenirler. 'Öyle ise, yine ben kazandım.' diye cevap verir İbrahim. Sorarlar: 'Sen nasıl kazanıyorsun, piyasa pahalanınca?' Şöyle açıklar kazancını:
'Pahalanan malı bir müddet almaz, beklerim. Böylece ucuzken verdiğim para da bana kalır. Bu sebeple her pahalılıkta ben kazanırım, yoksula verecek para da elimde hazır bulunur!'
Var mısınız İbrahim Edhem gibi her pahalılıkta kazanmaya?. Bence yabana atılacak fikir değil, bir deneyin isteseniz. Pahalanan mallara karşı biraz kendinizi geriye çekin, siz de kazandığınızı görecek, yoksula verecek bir şeylerin elinizde kaldığını dahi anlayacaksınız.
***
Rüyasında Hz. Cebrail (as)'i elinde Hak dostlarının isimlerinin yazılı olduğu defterle gören İbrahim sorar:
- Bak bakalım benim ismim de yazılı mı (Hak dostlarının içinde?) der.
Hz. Cebrail, 'Hayır der, senin ismin (Hak dostlarının listesinde) değil bir aşağıdaki defter olan (Hak dostlarını sevenlerin) içinde yazılı! İbrahim hemen teklifini yapar:
'Madem Hak dostlarını sevenlerin içinde benim adım. Öyle ise Peygamberimiz 'Kişi sevdiğiyle beraber olacaktır.' buyurdu. Çabuk benim adımı da sevdiğim Hak dostlarının yanına yazın. Peygamberimiz'in emrini yerine getirin! Ben de sevdiğim Hak dostlarıyla birlikte olmak istiyorum' der. Cebrail aynen uygular. İbrahim'in ismi de sevdiklerinin yanına yazılır. Böylece sevdiği Hak dostlarıyla birlikte olur.
- Öyle ise biz de kendimizi bir kontrol edelim mi? Hak dostlarını seviyor muyuz? Seviyorsak sevdiklerimizle birlikte olacak, onların yanında yer alacağız inşallah. Yeter ki hep Hak dostlarını seviyor olalım.
İbrahim yemesiyle, giymesiyle, çevreye karşı davranışıyla çok mütevazı bir hayat yaşardı. Bundan da hiç sıkılmaz, aksine evliyaların hayatıdır, mütevazı hayat diyerek mutluluk duyardı. Kendisine bir gün şöyle sordular:
- Nasıl sabrediyorsun bu mütevazı hayata?. Zor olmuyor mu senin için böylesine mütevazı bir hayat?
Şu mantıklı açıklamayı yaptı İbrahim:
- Her şey küçük başlar, zamanla büyür. Fakat sıkıntılar ise tam aksine, büyük başlar zamanla küçülür.
Onun için ben baştan mütevazı hayatın sıkıntısını göze alarak başladım, bu zorluğun zamanla küçüldüğünü gördüm, normal hayat haline geldiğini anladım. İbrahim şöyle devam eder:
- İsterseniz siz de deneyin. Önce sıkılacaksınız, sonra ise alışarak mütevazı hayattan hep mutluluk duyacaksınız. Enbiyanın, evliyanın hayatıdır çünkü mütevazı hayat. Sahibini mutlu kılar, üzmez.
***
- İşte size, 'Nerede o eski Ramazanlar!' dedirten geçmiş Ramazan nüktelerinden bir demet.
Ne dersiniz, her biri bir kitap kadar bilgi vermekte, bir mürşit kadar da yol göstermekte midir?
ZAMAN