Ey Mabudum, Rabbim, Seyyidim ve Ey Mevla'm! Hangi şeyden dolayı Sana şikayette bulunayım ve hangisi için ağlayıp sızlanayım ben? Azabın elem ve şiddetine mi? Yoksa belanın devamı ve süresinin uzunluğuna mı? Eğer bana ceza çektirmek için düşmanlarının yanında yer verirsen, ve bela ehliyle beni bir araya toplarsan, beni dostların ve velilerinden ayırırsan, Ey Mabudum, Ey Seyyidim, Mevla'm ve Rabbim! Farzen, azabına tahammül etsem bile, Senin ayrılığına nasıl dayanabilirim?
Diyelim ki ateşinin hararetine dayandım, ama keremine nazar etmekten mahrum olmama nasıl sabredeyim?
Yahut affını ümit ettiğim halde ateşe nasıl gireyim.
İzzetin hakkına ey Seyyidim ve Mevla'm, sadakatle yemin ediyorum ki:
Eğer konuşmama izin verirsen, cehennem ehli arasındaki ümitliler gibi sürekli dergahına yönelip inlerim; medet dileyenler gibi feryat edip yardım dilerim Sen'den; ve bir şeyini kaybedenler gibi ağlayıp sızlarım Sana; ve Seni çağırıp '
Neredesin Ey Müminlerin Velisi!' der dururum; ey ariflerin en yüce arzusu! Ey dileyenlerin imdadına yetişen!
Ey sadık kalplerin dostu! Ve ey alemlerin ilahı!
Ey Mabudum! Münezzehsin Sen. Ve ben Sana hamdediyorum.
Olacak şey mi, Sana karşı gelmesi yüzünden cehennemde tutulan, ve günahından ötürü onun azabını tadan, ve onun tabakaları arasında, işlediği suç ve cinayetten dolayı hapsedilen Müslüman bir kulun sesini duyasın da affetmeyesin, oysa o kul, rahmetine göz diken biri gibi inlemekte, ve tevhit ehlinin diliyle Seni çağırmakta, ve rububiyet makamını vasıta ederek Sana el açmada.
Ey Mevla'm! O, Senin önceden yaptığın merhametini umduğu halde, nasıl azapta kalabilir? Ya da Senin fazl ve rahmetini ümit ettiği halde ateş nasıl yakabilir? Ya da Sen onun sesini işittiğin ve yerini gördüğün halde ateş nasıl yakabilir onu? Ya da, Sen onun zaaf ve göçsüzlüğünü bildiğin halde cehennemin alevleri onu nasıl kuşatabilir? Ya da Sen onun sadakat ve doğruluğunu bildiğin halde, cehennemin tabakaları arasında nasıl kıvranıp kalır? Ya da, o, Seni 'Ey Rabbim' diye çağırırken, cehennemin azap melekleri nasıl ona eziyet edebilir? Ya da cehennemden kurtulmak için Senin fazl ve keremini dilediği halde onu nasıl bırakırsın?
Sen münezzehsin, hakkında bunlar düşünülemez; Senin fazlınla ilgili tanıtılan bunlar değildir; Senin muvahhid insanlara yaptığın ihsan ve iyiliklere benzeyen şeyler de değildir bunlar.
Ve ben şüphesiz biliyorum ki, eğer inkarcılarını azabı hükmetmeseydin ve düşmanlarını ebedi azaba duçar etmeyi kararlaştırmasaydın, ateşi tamamıyla soğuk ve selamet ederdin; ve onda hiç kimse yer almazdı.
Ama Sen, isimleri mukaddes olan! Cehennemi, insanların ve cinlerin kafirleriyle doldurmaya, ve düşmanları orada ebedi olarak tutmaya yemin etmişsin.
Ve sen, (ey) methi yüce olan! Evvelden beri söylemiş ve sürekli olarak nimet verip kerem ve ihsanda bulunmuşsun: buyurmuşsun ki: 'Mümin olan bir kimse, fasık olan kimseyle bir olur mu? Hayır, onlar aynı olmazlar.'
Mabudum, Seyyidim! takdir ettiğin kudret hakkına, ve hükmedip kesinlik kazandırdığın kaza ve kaderine ki, kime takdir etsen galip gelirsin, bu gecede ve bu saatte bağışla, benim işlediğim bütün suçları ve günahları, ve gizlediğim bütün kötülükleri, yaptıktan sonra üzerini örttüğüm veya açığa çıkardığım, gizleyip veya aşikar ettiğim cahillikleri, ve Kiramel Katibin'i (amelleri yazmakla görevli melekleri) kaydetmelerine emrettiğin kötülükleri bağışla! Öyle melekler ki, onları benim yaptığım amellerimi zapt edip korumakla görevlendirdin, uzuvlarımla birlikte onları da bana gözetleyici yaptın; ve kendin de bunların ardından gözetleyicim oldun, hatta onlara ve gizli kalan şeylere bile şahid oldun, rahmetinle gizledin ve fazlınla örttün onları; indirdiğin her hayırdan ve gönderdiğin he ihsandan, yaydığın her iyilikten yahut dağıttığın her rızktan, bağışladığın günahlardan veya kapattığın hatalardan nasibimi arttırmanı diliyorum.
Ey Rabbim, ey rabbim, Ey Rabbim!
Ey Mabudum, ey Seyyidim, ey Mevla'm ve ey benim Sahibim!
Ey varlığımı elinde tutan!
Ey zorluk ve çaresizliğimi bilen!
Ey fakirlik ve yoksulluğumdan haberdar olan!
Ey Rabbim, ey Rabbim, ey Rabbim!
Hakkın, kutsiyetin, en yüce sıfatın ve ismin hürmetine Sen'den dileğin şudur: Gece ve gündüzden oluşan vakitlerimi zikrinle bayındırlaştır, ve beni kendi hizmetinde tut, ve amellerimi kendi indinde makbul buyur; öylesine ki, artık bütün amellerim ve zikirlerim tek zikir şekline dönüşsün, ve bütün hallerim Senin hizmetinde geçsin.
Ey Seyyidim, ey güvenip dayandığım ve ey kendisine hallerimi arz ettiğim!
Ey Rabbim, ey Rabbim, ey Rabbim!
Uzuvlarımı hizmetin için güçlendir ve Sana yönelmemde kalbime güç ve sebat ver, ve Sen'den korkmada ve hizmetini sürdürmede bana öylesine bir ciddiyet ver ki, yarış meydanlarında Sana doğru koşayım, ve mücadele verenler arasında Sana doğru hız alayım, ve gönüllüler arasında Senin yakınlığına gönül vereyim, ve ihlaslılar gibi yakınlaşayım Sana, ve yakin ehlinin korktuğu gibi korkayım Senden, ve indinde müminlerle birleşeyim.
Allah'ım! Bana kötülük yapmak isteyenin hakkını Sen ver; bana tuzak kuran kimseye tuzak kur, ve beni, yanında en iyi pay alan, ve Sana göre en yakın makama sahip olan, ve Sana hususi yakınlığı olan kullarından eyle, Gerçekten bunlara erişmek, ancak Senin lütuf ve kereminle gerçekleşebilir.
Cömertliğin hakkına cömert davran ve yüceliğin hakkına teveccüh eyle bana.
Rahmetin hakkına koru beni ve dilimi zikrine alıştır, ve kalbimi, kendi muhabbetine tutsak kıl, ve dualarımı iyi bir şekilde kabul etmekle beni minnettar eyle; yanılgılarımdan geç ve hatalarımı bağışla; muhakkak ki Sen, kullarının Sana ibadet etmelerine hükmettin; ve Sana dua etmelerini emredip, kabul etmeyi taahhüt ettin; o halde ey Rabbim! Yüzümü Sana çevirdim ve ellerimi Sana açtım; izzetin hakkına duamı kabul eyle ve arzularıma ulaştır beni; fazlın ve kereminden ümidimi kesme; insan ve cinlerden oluşan düşmanlarımdan koru beni. Ey çabuk razı olan! Duadan başka bir şeye sahip değilim, bağışla beni; muhakkak ki sen her istediğini yaparsın.
Ey ismi deva, zikri şifa ve itaati zenginlik olan! Sermayesi ümit ve silahı ağlamak olan bana merhamet eyle.
Ey nimetleri tamamlayıp yayan, ey zorlukları defeden!
Ey kararlıklarda dehşete kapılanların nuru!
Ey öğretilmeden bilen! Muhammed'e ve Al-i Muhammed'e salavat gönder, ve bana da Sana yakıştığı şekilde muamele et.
Allah'ın rahmeti, Peygamberine ve O'nun ehl-i beytine olsun. ve Allah'ın sonsuz selamı onların üzerine olsun.