Bu kişilerin iş ve özel hayatlarında uyku hali nedeniyle ciddi sorunlar yaşadıklarını belirten uzmanlar, zaman zaman direksiyon başında da uyuyan bu hastaların normal insanlara göre 2-3 kat daha fazla trafik kazası yaptığına dikkat çekiyor.
Gaziantep'te Özel Sani Konukoğlu Hastanesi'nde hizmete yeni açılan uyku laboratuarı yöneticisi ve göğüs hastalıkları uzmanı Dr. Demet Çetin, şiddetli ve sürekli horlamanın, obstrüktif uyku apne sendromu olarak isimlendirilen ve hayati tehlike oluşturan hastalığın en önemli belirtisi olduğunu söyledi.
Horlamanın, uykuda solunumun bozuk olduğunun önemli bir habercisi kabul edilmesi gerektiğini belirten Dr. Çetin, 'Horlama bazen yan odalardan hatta komşulardan duyulabilecek şiddette olabilir. Horlamaların kısa aralıklarla kesilmesi ve ardından derin ve gürültülü bir sesle tekrar nefes almaya başlaması, gece içinde apnelerin (solunum durması) varlığını düşündürmelidir' dedi.
Bazı hastalarda solunumun gecede 300-400 kez durduğunu ve uykunun dörtte üçünde nefessiz kalınabildiğini kaydeden Dr. Çetin, şöyle devam etti:
'Bu aynı zamanda uykunun gecede 300-400 kez bölündüğünün ifadesidir ki hastalar çoğu kez bu uyanıklıklarının farkına varamamaktadırlar. Ancak böyle kalitesiz bir uyku, ertesi gün yorgunluk ve uyku haline sebep olmaktadır. Horlayan insanlar, hem kendilerinin hem de eşlerinin sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Eşinin horlaması nedeniyle gece yarısı uyanan insanlar, her seferinde ortalama bir saatlik uyku kaybına uğramaktadır' diye konuştu.
TRAFİK KAZALARINA NEDEN OLUYOR
Obstrüktif uyku apnesi olan hastaların bazen uygunsuz yerlerde uyuya kalabildiğine dikkati çeken Dr. Çetin, bu kişilerin iş ve özel hayatlarında uyku hali nedeniyle ciddi sorunlar yaşayabildiğinin, zaman zaman direksiyon başında da uyuyan bu hastaların yapılan araştırmalarda normal insanlara göre 2 - 3 kat daha fazla trafik kazası yaptığının belirlendiğini bildirdi.
'Uyku apnesi hastaların sinir sistemi fonksiyonunda bozukluk yapmakta, konsantre olmakta güçlük çekmekte, unutkan olmaktadırlar'' diyen Dr. Çetin, şunları kaydetti: 'Kolay sinirlenme, isteksizlik, iş veriminde azalma olabilmektedir. Bu tür şikayetler bazen birden başlayabileceği gibi sıklıkla yavaş yavaş gelişmektedir. Yavaş başladığında hasta tarafından fark edilmeyebilmekte, ailesi ve arkadaşları tarafından bir hekime başvurması önerilmektedir. Bunların yanı sıra hormonal değişikliklerin etkisi ile hastaların cinsel ilgileri azalabiliyor, bazı erkeklerde cinsel sorunlar ortaya çıkabiliyor. Bu sorun şişman ve yaşlı erkeklerde daha sık karşımıza çıkmakla beraber her yaş grubunda görülebilmektedir. Çoğunlukla hastalar kolaylıkla uykuya daldıklarından uykuları ile ilgili şikayetleri olmadığını ifade etmektedirler. Bazıları ise sık sık hava açlığı ile uyanmaktan, gece tuvalete gitme ihtiyacı duyduklarından yakınırlar. Gece huzursuz bir uykuları vardır, boyun ve başlarında belirli terlemeleri olabilir. Sabah kalktıklarında baş ağrısı olur ve ağız kuruluğu hissederler. Bu hastalığın zamanında tedavi edilememesi halinde, yüksek tansiyon, kalp krizi, kalpte ritm bozuklukları ve beyin damarlarında tıkanıklık sonucu felç gibi ciddi sorunlar görülebilir.''
OBSTRÜKTİF UYKU APNESİNİN TANISI
Yumuşak damak ve küçük dili büyük olanlarda, sigara ve alkol kullananlarda, küçük çeneli ve geniş boyunlularda, tiroid hormonu yetersizliği yaşayanlarda ve uyku ilacı kullananlarda daha sık görülen bu hastalığın tanısında polisomnografinin (uyku testinin) altın standart olduğunu anımsatan Dr. Çetin, 'Bu tetkikle beyin dalgaları, kas gerilimi, göz hareketleri, solunum, kan oksijen düzeyi ve horlama kaydedilir. Bir gece hastalar yatırılır ve tüm gece boyunca yapılan test sonucu değerlendirilir. Uykuda solunumun kaç kez durduğu, süresi, kan oksijen seviyesinde düşme olup olmadığı, yatış pozisyonu ve anormal diğer bulgular saptanır. Buna göre hastalığın derecesi belirlenir ve tedavi planlanır' şeklinde konuştu.
NASIL TEDAVİ EDİLİR
Basit horlamanın kilo verme, yüksek yastıkta yatma, alkol alımının azaltılması, sigaranın bırakılması, sırtüstü yatmanın engellenmesi gibi önlemlerle tedavi edilebileceğini vurgulayan Dr. Çetin, hastalığın tedavisiyle ilgili şunları anlattı:
''Uyku apnesi tanısı konulduktan sonra şiddetine göre tedavi yaklaşımı belirlenir. Uyku apne sendromunun derecesi hafifse ve apneye yol açabilecek yapısal bir bozukluk varsa, öncelikle bunlar cerrahi olarak düzeltilmelidir (küçük çene, geniz darlıkları, büyük bademcikler, küçük dilin uzun olması, burun kemiği eğrilikleri).
İlerlemiş uyku apne sendromunda, en etkili ve kesin tedavi yönteminin CPAP (sürekli pozitif basınçlı hava) olduğunu ifade eden Dr. Çetin, sözlerini şöyle tamamladı:
'Uyku boyunca burun etrafına bir maske yerleştirilir. Burun yoluyla devamlı olarak basınçlı hava veren bu alet, üst solunum yolunun açık kalmasını sağlar. Bu tedavi ile horlama ve uykuda solunum durmaları ortadan kalkmaktadır. Aletin uzun süreli kullanımı, aynı zamanda çoğunlukla kilolu olan uyku apneli hastaların önemli ölçüde kilo vermesini de sağlar ve böylece alete duyulan ihtiyaç zaman içinde ortadan kalkabilir.'
Uyku apnesi hastaları daha çok kaza yapıyorlar
Hayati tehlike oluşturabilen Obstrüktif Uyku Apnesi Sendromu, hastaların bazen uygunsuz yerlerde uyuya kalmalarına neden olabiliyor.
18 Yıl Önce Güncellendi
2008-08-28 13:19:00
SON VİDEO HABER
Haber Ara