Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Ezan cümbüşü' dönemi başlıyor...

İstanbul'da merkezi ezan sisteminin yok ettiği ve yüzyıllardan beri süregelen bir kültür olan 'ezan cümbüşü'nü yaşatabilmek için yeni bir uygulama başlıyor.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-08-25 14:35:00

'Ezan cümbüşü' dönemi başlıyor...


İstanbul Müftüsü Mustafa Çağırıcı, kentte merkezi ezan sisteminin yok ettiği ve yüzyıllardan beri süregelen bir kültür olan ''ezan cümbüşü''nü yaşatabilmek için yeni bir uygulama başlattıklarını belirterek, ''Sesi iyi olmayan müezzinlerin camilerini merkezi sisteme bağladık, sesi iyi olan müezzinleri ise sistem dışında bıraktık'' dedi.

İstanbul Müftüsü Mustafa Çağırıcı, kentte merkezi ezan sisteminin yok ettiği ve yüzyıllardan beri süregelen bir kültür olan ''ezan cümbüşü''nü yaşatabilmek için yeni bir uygulama başlattıklarını belirterek, ''Sesi iyi olmayan müezzinlerin camilerini merkezi sisteme bağladık, sesi iyi olan müezzinleri ise sistem dışında bıraktık'' dedi.

Çağırıcı, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, Türkiye'de 70 bin, İstanbul'da ise 3 binin üzerinde cami bulunduğunu belirterek, Hazreti Muhammed döneminden bu yana cemaati camiye davet etmek için her camide ezan okunduğunu anlattı.

''Sembolik bir önemi olan ezanın dini olduğu kadar kültürel bir boyutu da bulunduğunu'' ifade eden Çağırıcı, ezanın, bir şehrin Müslüman olduğunu anlatan en önemli işaretlerden biri olduğu söyledi.

Vatandaşların her camide güzel ezan okunmasını istediğini ama her camiye güzel sesli müezzin bulmanın da çok zor olduğunu anlatan Çağırıcı, bu nedenle ülke genelinde merkezi ezan sistemi uygulandığını belirtti.

İslam ülkeleri içinde sadece Türkiye'de uygulanan bu yöntemle kötü sesli müezzinlerin olduğu camilerin merkezi sisteme bağlandığını dile getiren Çağırıcı, Anadolu'da geniş ölçüde uygulanan merkezi sistemin İstanbul'da frekans yetersizliği, şehrin geniş bir alana yayılması ve arazisinin engebeli olması nedeniyle uygulanamadığını bildirdi.

Müftü Çağırıcı, merkezi sistemin İstanbul'da sadece Silivri, Çatalca, Sarıyer ve Kadıköy ilçelerinde uygulandığını, diğer ilçelerde de frekansların elverdiği ölçüde merkezi sisteme geçilmesi çalışmaları yaptıklarını kaydetti.

Tek merkeze bağlı kalınması sonucunu doğuran merkezi ezan sisteminin, farklı yerlerden farklı ezan sesleri duyulmasını engellediğini anlatan Çağırıcı, şöyle konuştu:

''Değişik yerlerden değişik ezan seslerinin birbirine karışması bir ezan cümbüşü, harika bir güzellik yaratıyor. Yabancı turistler için de muhteşem bir olay bu. Tek merkezden ezan okununca bu güzelliği kaybediyoruz, yok ediyoruz. Tek ezan bizim kültürümüzde de yok. Ben bir merkezden ezan okunmasına karşıyım. Ayrıca mesafeler uzadıkça teknik araçlar da aynı kalitede olmadığından ses kalitesi bozuluyor ve ezan sesi yer yer metalik seslere dönüşüyor.''

''SİSTEMİN DIŞINA ÇIKANLAR VAR''

Çağırıcı, İstanbul'da yeni bir uygulama başlattıklarını ifade ederek, sesi iyi olmayan müezzinlerin camilerini merkezi sisteme bağladıklarını, sesi iyi olan müezzinleri ise sistem dışında bıraktıklarını anlattı. Çağırıcı, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Süleymaniye Camisi'nde çok güzel ezan okunuyor. Hemen yanı başındaki mescitte ise çok çirkin ezan okunuyor. Ben bile rahatsız oluyorum, vatandaş nasıl rahatsız olmasın. Şu civarda okunan ezanların seslerinin tamamını burada okunan kötü okuma bozuyor. Onun için mescidi, merkezi sisteme bağladık ama görevli müftülüğün dibinde olduğu halde yine akşam, yatsı, sabah ezanlarında sistemin dışına çıkıyor. Niye? Takmış kafaya, 'Her ezan kendi yerinde okunmalıdır, merkezi sistemle ezan okunduğunda ezan okunmuş sayılmaz'... Böyle bir şey yok. Ezan zaten sünnet.''

''KONSERVATUVAR MEZUNU VE DÜNYACA ÜNLÜ MÜEZZİNLER VAR''

Müezzin alımı sınavlarına değinen Çağırıcı, sınavlarda ses kalitesini, makam ve usul bilgisini dikkate aldıklarını belirtti.

Son dönemde alınan müezzinlerin sesinin çok iyi olduğunu, sorunun eski elemanlarda yaşandığını dile getiren Çağırıcı, ''Dünyanın bir çok yerini gezdim, dünyada ezanın en güzel okunduğu ülke Türkiye... Ezanda ses ve makam bilgisine önem veren, sınavlarda bu anlamda özen gösteren ülke yine Türkiye'dir'' diye konuştu.

''İstanbul'da konservatuvar mezunu olan veya dünyaca ünlü müezzinler bulunduğunu'' anlatan Çağırıcı, şöyle devam etti:

''Ezan sadece güzel ses ve makamla okunmaz. Bazı televizyonlarda özellikle Ramazan ayında sanatçılara ezan okutulduğunu görüyoruz ama bir çoğu güzel okumuyor. Çünkü, ezanı güzel okumak için ses güzelliği ve makam bilgisi yetmez, usul de bilinmesi gerekir. Ezan İslam'ın en önemli cümlelerini içeren Arapça kelimelerden oluşan bir söz dizisidir. O telaffuza hakim olmak lazım. Ezan okunurken nerede name, meyan yapacaksınız, sesinizi nerede uzatacaksınız, hangi cümleleri kısa, hangilerini uzun tutacaksınız ve nerede çıkış yapacaksanız, bunların hepsi usul, ezan bilgisi gerektiriyor. Her sesi güzel olan ses sanatçılarına ezan okutulmasın. Ezanı, mutlaka ezan bilgisi ve kültürü olan, okuma usulünü bilen ve hakim olanlara okutmak lazım. Mekanik bir görev olarak değil de hakikaten ezanın önemine hakim olmak gerekiyor. Yaşanarak okunan ezan da çok güzel oluyor.''

''EZAN HERKESİ İLGİLENDİRİR''

Çağırıcı, ''ezanın duyulduğu bölgedeki Müslüman olan olmayan, camiye giden gitmeyen herkesi ilgilendirdiğini'' ifade ederek, ''Ezanı herkes dinliyor. Ben zannetmiyorum ki, ezan güzel okunmuş olsun ve insanlar bundan rahatsız olsun. Ama ezan kötü okunuyor ve onlar da ezandan rahatsız olduğunu dile getiriyor, bana göre rahatsız olmasının nedeni ezan değil, ezanı okuyan kişinin yeteneksizliği, güzel okuyamayışı...'' dedi.

İstanbul'un farklı dinlere mensup kişilerin bir arada yaşadığı bir kent olduğuna değinen Çağırıcı, şöyle devam etti:

''Musevi cemaatinin ileri gelenlerinden birisi bana telefon etti. 'Hocam, bizim bir müezzinimiz vardı. Her sabah takip ederdik, o ezan okuyacağı zaman balkona çıkardık, ezanımızı dinlerdik, bittikten sonra dinimize göre dua ederdik. Müezzinimizi aldınız, yerine birini verdiniz, bizi kurtarın' dedi. Dolayısıyla bir Musevi dahi istiyor ki İstanbul'da güzel ezan okunsun, İstanbul kültürü içinde ezanın çok önemi bir öge olduğunu biliyor ve o insanlar İstanbul kültürünü yaşatmak için bazı Müslümanlardan daha arzulu ve heyecanlıdır.''

''HER VAKTİN MAKAMI VAR''

İstanbul kültüründe vakit ezanlarının farklı makamlarda okunduğunu anımsatan Çağırıcı, ''Sabah ezanı Saba, akşam namazı Segah makamında okunur ve bunlar değişmez. Öğle ezanı uşşak, rast veya hüseyni, ikindi ezanı hicaz, yatsı ezanı uşşak makamında okunur. Salalar genelde hüseyni makamı olur. Bunda dini bir gereklilik yoktur ama İstanbul ezan kültüründe bir gelenek. Yüzyıllardır uygulanan bir gelenek diğer kentleri de etkilemiştir'' dedi.

Çağırıcı, bazı camilerde ezanların kötü okunmasının bir nedeninin de müezzin eksikliği olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

''İstanbul'da 3 bin cami ve 4 bin görevli var. Kentte 2 bin camide tek görevli görev yapıyor. Aynı kişi çoğu zaman hem imamlık hem müezzinlik yapıyor. Tek görevli olunca bazen imam camide vaaz veriyor, bu arada ezanı başkasının okuması gerekiyor. O başkası da cemaatten bir vatandaş oluyor. Bazen de görevliler kendisi okuması gerektiği halde cemaate bırakıyor, kuran kursu öğrencilerine bırakıyor. O da ezan okumayı bilmiyor. Dolayısıyla da ezanlar çirkin okunuyor.''

Mustafa Çağırıcı, her camiye bir murakıp gönderemeyeceğini ifade ederek, vatandaşlardan güzel ezan okunmayan camileri ilçe müftülüklerine bildirmelerini istedi.


SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara