Dolar

34,9491

Euro

36,7228

Altın

2.989,28

Bist

10.125,46

Coelho Mesnevi'yi okumasa Simyacı'yı yazamazdı

Coelho, Mesnevi okuduğu için Simyacı'yı yazabilmiştir. Goethe, Hafız'ı okuduğu Goethe'dir.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-08-24 07:24:00

Coelho Mesnevi'yi okumasa Simyacı'yı yazamazdı

Resim, minyatür, fotoğraf, sinema, moda tasarım, gibi bir çok alanda çalışmaları olan Reza Himmetrad İran'lı grafik sanatçısı. İran'lı diyorum ama görüntüsü ve Türkçeyi düzgün konuşmasıyla karşımızda sanki bir Türk oturuyor. Sanatın bu kadar çok dalında çalışma vermesi onun söylemiyle ?İnsanları korkutuyor.? Neden mi? O bunu başarılı olmasına bağlıyor. Bir tarafta 'nü' çizerken bir tarafta minyatür çalışıyor. Reza bunun sentezini zekice buluyor. Himmetrad geçen yıl Mevlana'yı konu edinen, içinde minyatür ve ebrunun da bulunduğu animasyon bir film çekti. Mevlana'nın aidiyetlik çekişmesini de anlamsız buluyor ve ekliyor ?Mevlana hepimizin.? Öyle mi? Öyle.

İnsanın dili yoruluyor onun yaptıklarını anlatmak için, çünkü saymakla bitmiyor. Geleneksel sanatlar İran'da böyle gelişmişken neden Türkiye'ye geldiğini soruyorum. Cevap açık ve net; İranda modern sanat yapmak zor 'çerçeve' gerektiriyor diyor. Türkiye yabancı bir ülke değil onun için kendini daha iyi ifade ettiğini söylüyor. Reza belli ki İddialı ve güzel şeyler yapmak istiyor. Ama beni şaşırtan bu kadar sanatı sadece 'iyi yönetmen' olabilmek için yapması. Herşeyi biraz bilmek asılında hiç birşey bilmemektir ya, aklıma bu söz takılıyor ister istemez. Bunlar bir yana İran'lı olarak yaptığı çalışmalarla doğu batı sentezini yakalamasıyla belki çok iyi olur ve bizi şaşırtır... Kim bilir?

İran'da ne yapıyordunuz?

Üniversiteye girer girmez çalışmaya başladım. Çünkü maddi durumum eğitim almama yeterli değildi. Sanat çok pahalı olduğu için kazancımın olması gerekiyordu. Genellikle bizim gibi ülkelerde sanatın kaynağı bizde de olsa yeterli değil.

İran'da bile mi?

Türkiye'den çok daha zengin ama yine de yok. Söylediğim daha çok modern sanatlarla ilgili.

Minyatür de yapıyorsunuz, illüstrasyon da... Fotoğraf da çekiyorsunuz. Peki siz ne iş yapıyorsunuz?

Grafikerim.

Peki İran'da grafik nasıl yapılıyor?

Aslında eğitim çok iyi ama kültür bakanlığının belli sınırları var. Türkiye gibi dilediğiniz herşeyi yapamıyorsunuz.

Mesela?

Bayan figürü hiçbir şekilde kullanamazsınız. Slogan yazarken ?en? ve ?birinci? gibi kelimeleri yazamıyorsunuz. Birinci mutlak diye birşey yok. Reklam filmini çekmek sinema filmi yapmaktan daha zor. Televizyon devlete ait olduğu için onların denetiminden geçmesi gerekiyor. Bazen müsade ediyorlar ama bazen binlerce dolar harcıyorsunuz, yayınlamıyorlar.

İRAN'IN TUTUMUNU ELEŞİRİYORUM

O zaman baskıdan dolayı İran'ı terk ettiniz?

Tam olarak değil. İran'da başımdan kötü bir evlilik geçti. Sonra da hayatımın yönünü değiştirmeye karar verdim. Türkiye'de kalmak gibi bir düşüncem yoktu. İngiltereye gitmek için hazırlanmıştım ama o dönemin siyaseti bunu engelledi. Sonra Türkiye'ye geldim ve burayı sevdim. Tabi ki Türkiye'nin özgürlüğü İran'dan çok daha fazla ve dünyaya daha açık bir ülke. Ama Avrupa'ya ya da Amerika'ya gitseydim daha başarılı olurdum diye düşünüyorum.

Neden?

Çünkü yönettiğim film dünyada bir ilk. Dünyanın her yerinden ilgi gösterdiler ama Türkiye ilgilenmedi. Bu film ebru teması içinde çekildi aynı zamanda ve bu Türkler'in sanatı. Ama dünya ebru sanatına daha çok sahip çıkıyor.

Peki İran rejimini eleştiriyor musunuz?

Sanat devrim öncesi İran'da çok farklıydı. Sinemada ise Tükiye'deki yeşilçam'daki değişim aynı dönemlerde paralel olarak İran'da yaşandı. Sansür az olduğu için o dönemdeki kişiler herşeyi deneme özgürlüğüne sahipti. Sonra devrim oldu ve şeriat geldi.

Şeriat neyi değiştirdi?

Sonuçta şeriat çerçevedir bu kısıtlamalar sanattaki bazı dalların daha profesyonel gelişmesini sağladı. Özellikle geleneksel sanatlarda ve geleneksel müzikte aynı şekilde yükseldi. Ama şunu eleştiriyorum tabi; müzik halk tarafından sevildi ve enstruman çalmaya başladı bütün genç kuşak. Halk bu kadar ilgiliyken hala İran televizyonu enstruman çalarken göstermiyor. Bunu eleştiriyorum. Bazı konularda farklı bir politika izleniyor.

Ama İran'da kadın daha ön planda değil mi?

Öyle. Mesela; İran'da moda Türkiye'den daha çok takip ediliyor. İran kadın açısından çok serbest bir ülke. İran bir kadın toplumudur ve duygusaldır. Dünyadaki en fazla feminizim aktivistleri İran'dadır.

Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

Sanatçıyım diyorum.

Birden fazla dalla uğraşıyorsunuz. Meslektaşlarınız tarafından dışlanmıyor musunuz?

Bu bana tuhaf geliyor çünkü dünyada birçok sanatçı bunu yapmış. Türkiye'den mesela; Mimar Sinan; yazar, şair, mimar ve astronomiden anlayan biriydi. O tuhaf gelmiyor da neden ben geliyorum. Ben de üstün bir yetenek olamaz mıyım? Yine batıda da Da Vinci bilim adamı, ressamdı. Bu örnekler varken neden bizde olmasın? Bu kadar çok genç yetenek var. Bence Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'ne de en yeteneklileri almıyorlar.

Sizce neden?

Çünkü kendilerine rakip istemiyorlar. İyi bir öğrenci girerse tahtına el konulacağını düşünüyor.

Peki siz iyi olduğunuz için mi bu eleştirileri aldığınızı düşünüyorsunuz?

Tabi ki. Maalesef ama öyle. Bunu ben genç yetenekler için de söylüyorum. Çünkü ben kendimi ıspat ettim.

En iyi yaptığınız şey ne peki?

Sinema olduğunu düşünüyorum. Çünkü 9 yaşımdan beri bir gün yönetmen olacağım dedim ve oldum. Ne istediğimi biliyorum.

Bu eğitimleri neden aldınız?

Bir gün film yapabilmek için. Üniversitenin dışında edebiyat dersleri aldım. On üç yaşındayken tiyatro eğitimi aldım. Sonrasında üniversiteyle birlikte müzik eğitimi aldım.

Sadece sinema da okuyabilirdiniz?

Hayır. Sinema eğitimi tek başına verildiğinde eksik bir eğitim. Sinema görsel alt yapıyla güçlendirilmesi gereken bir alan. Bende resim dahil tüm görsel sanatları öğrenerek bunu yapmaya çalıştım. Dünyadada en iyi yönetmenler ressam, fotoğrafçı ya da edebiyatçıdır. Mutlaka bir yerden beslenmeniz gerekiyor.

MEVLANA'YI İYİ ANLATAMADIK

Bir tarafta nü çalışmalarınız bir tarafta da İran minyatürleriniz var. Doğu ve batı arasındaki geçişi nasıl sağlıyorsunuz?

Sanatta böyle bir ayrım görmüyorum. Allah'ın yarattığı en estetik şey insan vücudu. Evrensel olmak istiyorsanız hepsini icra etmek zorundasınız. Batı kültürünü de ve doğu kültürünü de öğrenmek zorundasınız. Zekiyseniz ikisini harmanlayıp ortaya yeni birşey koyarsınız. Ancak öyle kalıcı olabilirsiniz. Eğer doğuya yapmış olsam sadece bu toprakların insanı olarak algılanmam gerekir.

İkisini de yaparım diyorsunuz?

Şöyle bir inanış var; Siz minyatür yaptığınız da batı tarafından çok önemsenmiyor, bir de eğer batı sanatını icra etmişseniz 'sizin kökleriniz yok kültürünüzü kaybetmişsiniz' derler. Aslında ikisi de hatalı bir bakış açısıdır.

Siz modern sanatı icra ederken kültürünüzün faydalarını gördünüz mü?

Çok faydasını gördüm. Çünkü önünüzdeki yelpaze daha geniş. Doğu ve batı size müthiş zenginlikler sunuyor. Bunu sentez yaptığımda da sanatsal anlamda çok ilginç eserler çıkabiliyor. Sadece batılı olsaydım bu zenginlikte şeyler çıkmayabilirdi.

?Derdim batılılara birşeyler anlatmak değil? demişsiniz. Derdiniz ne peki?

Ben sadece sanatımı icra ediyorum. Su yolunu bulur.

Ya evrensel duruş?

Gönül dili olarak söylüyorum bunu. Herkesin anlayacağı ortak dili kurmak. Yoksa ben sanatı sanat için yapmıyorum toplum için yapıyorum. Beğenilmek ve alkışlanmak sanatçının ödülü. Önemli olan onlara doğru ulaşması.

Bir çok çalışmanızda Atatürk potresi var?

Tarihi seviyorum. Bu siyasi bir nedenden dolayı çizilmiş şeyler değil. Atatürk'ü kendim araştırdım. Aslında Atatürk'ü tanımam Türkiye'de bana kucak açan bir ağabeyimin vasıtasıyla oldu. O çok severdi ben de onun anısına bu potreleri çizdim. Benim için böyle bir anlamı var.

Mevlana konusunda Türkiye ile İran arasında bir aidiyetlik çekişmesi var?

Bu bana çok anlamsız geliyor. Çünkü Mevlana evrensel biri.

Neden böyle bir tartışma var peki?

Çünkü derinine inemiyoruz hiçbirşeyin. Geçen yıl Mevlana yılıydı Afganistan mevlana bizim dedi. İran, Türkiye ve hatta Mısır da kendilerinin olduğunu iddia etti. Ticari bakışın dışında Mevlana'nın felsefesini anlatan ne yapıldı? İran'da da kötü törenler yapıldı. Mevlanayı ticarete ve politikaya alet ettiler. Mevlana'nın hiç bir ırka doğrudan hitap edecek bir uslubu yok. Herkesi kucaklıyor. Bu üç devlet bir araya gelip ortak birşeyler de yapabilirdi.

Sizde Mevlana'yı anlatan bir film çektiniz?

Evet. Kültür Bakanlığı'na gittim filmin gösterimi için. İçerisinde minyatür ile ebru sanatı da vardı ve böylelikle sanatı da sevdirebileceğimizi düşündük. İzlediler ama sonuç yok. Bence kasıt var.

İran'a teklif ettiniz mi?

Tabi ki. Ama anlayamadığım tuhaf şeyler var.

Neler onlar?

Bu batı hayranlığından kaynaklanıyor bence. Geleneksel sanatlardan hoşlanmayan kesim var. Mesnevi okuduğunuzda sizi geri kafalı görür, ama batıdan bir klasik okuduğunuzda saygı duyarlar. Goethe okursanız çağdaşsınızdır. Ama Hafiz okursanız aynı itibarı göstermezler. Halbuki Goethe Hafız'a hayran ve onun şiirlerini yazmak için hat öğrenmiştir. Onlar bize hayran biz onlara hayran. Dünyada Paulo Coelho Mesnevi'yi alıyor Simyacı'yı yazıyor ama biz Mesnevi'yi okutmuyoruz.

Filmin adı 7 şehir. Neden?

Yedi sanat dalını içerisinde barındıyordu. Mevlana'yı anlatan 7 eser. Yedi fotoğraf, kıyafet, ebru, minyatür? ) 7 sekanstan oluşan bir film.

İran nükleer tehdit değil

Peki şimdi sadece sinema mı yapıyorsunuz?

Mücevher tasarımcılğı ve sinema. Böyle devam etmesini istiyorum.

Kafanız karışık gibi?

Aslında ben ciddi bir şekilde eğitimden geçiyordum. Bu eğitim hala bitmedi ama teknik açıdan belli bir olgunluğa geldiğimi düşünüyorum. Hikmet Barutçugil film projeme destek verdi. Osman Sınav ise bana projeyi söyleyen kişi. Sıkı bir dostluğumuz ve iş ilişkimiz var. İyi bir ekip. Bu ekibin en sevdiğim tarafı zulüm ve emperyalizme karşı olması. Hangi proje çıkarsa çıksın çok özgün oluyor. Hiç bir yere ait olmayan ama aslında her yere ait olan birşey çıkıyor.

Kendinize baktığınızda ne görüyorsunuz. Çok mu yeteneklisiniz?

Böyle bir şeyi kendimle ilgili söyleyemem. İnşallah öyleyimdir. Ama allahın verdiği çok özel bir yeteneğim olduğunun farkındayım. Ben İran'da öğrenmem gereken ne varsa öğrendim. İran'da öğreneceğim başka birşey yok. Allah bana bir yetenek vermiş ve bu yeteneği kullanmazsam hesabını sorar. Çünkü verdiğinin farkındayım.

İran kalkıp Türkiye'ye yerleşmek bir kültür şoku yaşadınız mı?

Hiç yaşamadım. Komşu ülkeler olduğumuz için kültürlerimizi birbirine yakın buluyorum ve yabancılık çekmiyorum. Şaka anlayışlarımız, konuşmalarımız hep aynı.

Peki ülkenizi nükleer bir tehdit olarak görüyor musunuz?

Görmüyorum. Çünkü İran tarihi boyunca hangi savaşı başlatmış ki. İran tarihine bakın hep saldırıya uğramış. Böyle bir ülke. Tarihte Mısır'dan Çin'e kadar İran'a aitti ve böyle birşeyi o zaman bile yapmadı. Geçmişte inançlara çok saygılı olduğunun kanıtı var. İran hiç bir zaman tehditkar olmadı.

Röportaj: Büşra ve Kübra

Kaynak: Yeni Şafak

SON VİDEO HABER

Emlakçılar arasında silahlı çatışma: 2 ölü

Haber Ara