Ergenekon terör örgütü davası sanığı emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin'in, Danıştay saldırısının ardından intihar girişiminde bulunması sonrasında yaşananlar telefon konuşmalarına yansıdı.
Milliyet'in haberine göre İntihar girişiminden sonra çevresinde büyük panik oluşmuş. Tekin, kendisini bıçaklayınca yakın çevresinde panik başlamış. Önce bıçağı vermemişler, olayı büyütmek istemişler, sonra 'Polis şüpheleniyor, bıçağı verelim' demişler.
Ergenekon iddianamesinin eklerinde yer alan telefon dinleme kayıtlarına göre, Tekin kendisini kalbinden bıçakladıktan hemen sonra emekli Binbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk aranıyor.
Avukat Kemal (soyadı belirtilmemiş) 'Birisi bir b.. yapmasın' diye şüphesini dile getirince, Öztürk, olayın intihar olduğunu, kendisinin Tekin'le konuştuğunu belirtiyor.
Öztürk, basını hastaneye çağırıp olayı 'yükselteceğini' söyleyince de, Kemal, 'Böyle yaparsan olayın komplo olmadığı anlaşılır' diyor. Öztürk, daha sonra da başka birini arayarak Tekin'in intihar girişiminde kullandığı bıçağın Hoca'nın arabasında olduğunu, polislerin şüphelenmeye başladığını, bu yüzden bıçağın polislere verilmesi gerektiğini söylüyor.
Kanlı Danıştay saldırısını gerçekleştiren avukat Alparslan Arslan'ı azmettiren kişi olduğu iddia edilen Tekin, Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunuyor.
İŞTE KONUŞMALAR
20 Mayıs 2006, Saat: 11.26...
Kimliği belirlenemeyen bir kişi, Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan emekli Binbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk'ü arayarak, heyecanlı bir şekilde Tekin'in intihar girişiminde bulunduğunu anlatıyor:
X Şahıs: Abi, acil Kanarya'ya gelin!
Zekeriya Öztürk: Ne oldu?
X Şahıs: Kendine zarar vermiş komutanım!
Z.Ö: Allah cezanızı versin!
Saat :11.30
X şahıs Öztürk'ü tekrar arıyor.
X Şahıs: Abi durumu iyi, bıçakla zarar vermiş kalbine, kanamayı durdurduk.
Z.Ö: Geliyorum şimdi.
NE AMBULANSI!
Saat: 12.35
Rafet isimli bir kişi Öztürk'ü arıyor. Öztürk, Rafet'e 'komutanım' diye hitap ediyor.
Rafet: Yav bir ambulans çağırdınız mı siz?
Z.Ö: Komutanım hareket halindeyiz, tamam.
R: Nasıl sakin olayım ya, kıpırdatamıyoruz diyor adam yerinden ya!
Z.Ö: Tamam sakin olun komutanım, sakin olun.
R: Ambulans var mı orada kardeşim, sakinim ben.
Z.Ö: Yok, burası ambulanslık falan filanlık bir yer değil komutanım. Yani dağ başı gibi bir yer... 'durdurduk kanamayı' dedi. Şimdi ambulans çağıracak durumumuz yok, yol kazılı, şehir kazılı...
Saat: 15.32
Öztürk, Levent isimli bir kişiyi arıyor.
Z.Ö: Levent ne kadar avukat varsa toparla hemen Acıbadem Hastanesi'ne gelin, Kemal burada değil. Evet, intihar teşebbüsünde bulundu.
L: İmza mı?
Z.Ö: Muzaffer abi, tahammül edemedi adam (...)
Basını çekiyorum buraya, olayı yükselticem.
Saat 15.37
Öztürk, avukat Kemal'i arıyor ve 'Desteğinize ihtiyacımız var, basını çağırıp olayı yükselteceğim' diyor. Kemal ise bunun hata olacağını, eğer olayı büyütürse bunun bir (Tekin'e yönelik) bir komplo olmadığının anlaşılacağını söylüyor:
OLAYI YÜKSELTİCEM
K: Ya ne oldu?
Z.Ö: İntihar teşebbüsünde bulundu abi bu sabah.
K: Emin misin intihar olduğundan?
Z.Ö: Eminim abi eminim, kendisi bıçaklamış ben konuştum kendisiyle.
K: Birileri bir b..k yapmasın?
Z.Ö: Değil, değil eminiz ondan.
(...)
Z.Ö: Tam denk getiremiyor, evet tam denk getiremiyor ama, tamam mı? Abi desteğinize ihtiyacımız var. Basını çekiyorum buraya, olayı yükselticem...
K: Yükseltme işte, hata yapıyorsun Mehmet.
Z.Ö: Niye abi?
K: Hata yapıyorsun, bir şey yok ortada.
Z.Ö: Nasıl yok?
K: Olmayan bir şeyi büyütme.
Z.Ö: Hayır olmayan şey şu, komplo yani, bu şekilde yani olayı...
K: Ama şimdi sen olayı büyütürsen bunun komplo olmadığı anlaşılacak. Onların işine yarar, burada sağduyulu ve itidalli ol. Çünkü neden? Çünkü Muzaffer yüzbaşının bu meseleye karışmadığı herkesçe malum ve biliniyor. Devlet de çok iyi biliyor.
(...)
K: Şimdi bu Muzaffer yüzbaşının üzerinde şüphe buldukları daha da yoğunlaşacak.
Z.Ö: Onun farkındayım abi.
K: Keşke böyle bir şey yapmamış olsaydı.
BİZE DE UZANIYOR
Saat: 15.45
Öztürk, avukat Kemal'i arıyor.
Z.Ö: Ne yapayım, şimdi olay dönüyor, bize uzanıyor. Yurtsever kardeşler varmış bir tane.
K: Hee?
Z.Ö: Bu örgüt üyesi miyiz, değil miyiz... Bunun altı var ya çok iğrenç, bu işin altı çok iğrenç Kemalciğim, bu işin altı b.., şimdi avukatlar gerekiyor bana, ifade veriyorum.
K: Peki sana ne suçlama getiriyorlar? Yurtsever Hareketi falan mı diyorlar?
Z.Ö: He bunu sordular, güldüm tabii.
K: Anladım, peki Muzaffer'le alakalı bir bağlantı soruyorlar mı?
Z.Ö: Var tabii abi, ilişkimiz olduğunu biliyorlar, zaten bütün görüntüler, şeyler. Bizim büronun orada MOBESE var, oradaki kayıtlarımız var, telefon görüşmelerimiz var...
Saat: 20.41
Öztürk, Ertaç isimli kişiyi arıyor.
Z.Ö: Ertaç abi.
E: Efendim Zekeriya?
Z.Ö: Hocaya ulaşamıyorum, ev telefonunu biliyorsanız bir arayın da onun aracında Muzaffer abinin bıçağı var, onu almamız lazım. Burada olaylar geriliyor.
E: Gerildiği belli zaten.
Z.Ö: Geriliyor, hoca şimdi kayboldu ortadan, onu biz şey yapmadık etmedik, yalnız orada suç aleti var, suç aletini ver, adamlar (polisler) şüphelenmeye başladılar.
E: Tamam, yüzükleri takıp hemen geliyorum.
Z.Ö: Tamam abi, tamam.
Tekin, Arslan için 'kahpe' dedi
Tekin, adının Danıştay saldırısında geçmesi üzerine hayatına son verme girişiminde bulundu. Gözaltına alınan Tekin hakkında mahkeme takipsizlik kararı verdi. Tekin, dava dosyasındaki notlarında Danıştay'a saldıran Alparslan Arslan'dan 'kahpe' diye söz ediyor.
Kim kimdir?
Ertaç: Zekeriya Öztürk'ün avukatı eski savcı Ertaç Giray
Levent: Eski İstanbul Ülkü Ocakları Başkanı Levent Temiz
Kemal: Avukat Kemal Kerinçsiz (Ergenekon davasında tutuklu)
Rafet: Emekli Yüzbaşı Rafet Arslan, Tekin'in devre arkadaşı(Ergenekon Örgütü üyesi olmaktan dava açıldı)