Dünyada yaşanan ekonomik krizleri önceden öngören ve özellikle ?80 sonrası krizleri çözümlemeleriyle ünlü olan Paul Krugman, The New York Times gazetesinde yayımlanan makalesinde, küresel ekonominin pamuk ipliğine bağlı olduğunu yazdı. İşte Krugman'ın NY Times'ta yayımlanan Makalesi:
Küresel ekonomi pamuk ipliğine bağlı
Gürcistan?daki savaş ağır ekonomik hasar yaratmasa da, küreselleşmenin geleceğine dair sorular yarattı. Militarizm ve emperyalizm geri dönüyor. Ekonomik rasyonalitenin savaşı daima önlediği savı büyük bir yanılsama
Gürcistan petrol sevkıyatı için büyük bir koridor rolü oynamasına karşın, şu ana dek Kafkaslar?daki savaşın uluslararası ekonomik faturası pek fazla olmadı. Fakat son kötü haberleri okurken şunu merak etmekten kendimi alamadım: Bu savaş bir alâmet -ikinci büyük küreselleşme çağının da ilkinin akıbetine uğrayacağına dair bir işaret- mi? Neden söz ettiğimi merak ediyorsanız, bilmeniz gereken şey şu: Büyükbabalarımız büyük oranda kendi kendine yeterli, içe dönük ulusal ekonomilerin dünyasında yaşadı -fakat onlar, aynı bizim gibi, geniş çaplı uluslararası ticaret ve yatırımdan menkul ve milliyetçilikle yıkıma uğrayan bir dünyada yaşamıştı.
Britanyalı iktisatçı Keynes 1919?da dünya ekonomisini 1. Dünya Savaşı?nın arifesinde, şöyle tarif ediyordu: ?Londra?da yaşayan biri, sabah çayını yatağında yudumlarken, dünyanın dört bir köşesinden çok çeşitli ürünü telefonla sipariş verebilir... Aynı zamanda ve aynı araçlarla zenginliğini, dünyanın herhangi bir köşesindeki doğal kaynaklara ve yeni teşebbüslere yatırım yapma macerasına girebilir.?
Rusya?ya bağımlılık çok tehlikeli
Keynes?in Londralısı ?bu durumu normal, kesin ve kalıcı sayıyordu; ileriye doğru gelişmek dışında ihtimal yoktu... Militarizmin ve emperyalizmin, ırksal ve kültürel husumetlerin, tekellerin, kısıtlamaların ve dışlamaların projeleri ve siyasetleri... sosyal ve ekonomik hayatın normal gidişatı üzerinde etki yapamaz gibi görünüyordu. Zira sosyal ve ekonomik hayatın uluslararasılaşması pratikte neredeyse tamamlanmıştı.? Fakat bunu savaşla, devrimle, siyasi istikrarsızlıkla, bunalımla ve daha fazla savaşla geçen 30 yıl takip etti. 2. Dünya Savaşı?nın sonuna gelindiğinde dünya siyasi olarak olduğu kadar ekonomik açıdan da parçalanmıştı. Ve dünyayı tekrar rayına sokmak için iki kuşak geçmesi gerekti.
Peki bu parçalanma tekrarlanabilir mi? Evet, olabilir. Mevcut gıda krizinde işlerin nasıl yürüdüğünü göz önüne alın. Yıllar boyu bize kendi kendine yetmenin modasının geçtiği söylendi ve gıda tedariki için dünya pazarlarına bel bağlamak güvenliydi. Fakat tahıl, pirinç ve mısır fiyatları yükselince Keynes?in ?kısıtlamaların ve dışlamaların projeleri ve siyasetleri? dediği şey döndü: Birçok hükümet ithalatı yasaklayarak veya kısıtlayarak iç tüketicileri koruma yarışına girdi ve bu da gıda ihraç eden ülkeleri müthiş bir sıkıntıya soktu.
Şimdi de ?militarizm ve emperyalizm? dönüyor. Tek başına ele alındığında Gürcistan?daki savaş büyük ekonomik hasara yol açmadı. Ama Pax Americana?nın, yani askeri güç kullanma tekelini öyle veya böyle ABD?nin elinde bulundurduğu dönemin sonuna işaret ediyor. Bu da küreselleşmenin geleceğine dair bazı soruları beraberinde getiriyor. En açık şekilde, Avrupa?nın Rus enerjisine, bağımlılığı artık çok tehlikeli - Ortadoğu petrolüne bağımlılıktan daha tehlikeli olduğu söylenebilir. Neticede Rusya doğalgazı silah olarak kullanabildiğini gösterdi: 2006?da, bir fiyat anlaşmazlığı ortasında Ukrayna?ya gaz tedarikini kesti.
Ve Rusya kendinden menkul nüfuz alanında kontrol için güç kullanmaya istekli ve muktedirse, diğerleri de aynısını yapmaz mı? Dünyanın en büyük imalatçısı olmasına ramak kalan Çin Tayvan?daki hak iddiasını güç yoluyla gerçekleştirirse bunun küresel ekonomide neden olacağı karışıklığı bir düşünün.
Bazı analizciler bize telaş etmememizi söylüyor: Küresel ekonomik entegrasyonun bizzat kendisinin bizi savaşa karşı koruduğunu, zira başarılı ticaret ekonomilerinin askeri maceralara girerek kendi refahlarını riske atmayacağını savunuyorlar. Fakat bu da tarihin tatsız hatıralarını akla getiriyor.
İş demokratik değerlerde bitiyor
1. Dünya Savaşı?ndan hemen önce bir başka Britanyalı yazar Norman Angell, ?Büyük Yanılsama? adlı bir kitap yayımlamıştı. Angell savaşın mazide kaldığını, sanayi çağında askeri çatışmaların muzafferlerinin bile kazandıklarından çok daha fazlasını kaybedeceğini savunuyordu. Haklıydı -ama savaşlar sürdü.
Peki ikinci küresel ekonominin kurumları, ilkinden daha mı sağlam? Bazı açılardan öyle. Sözgelimi Batı Avrupa ülkeleri arasında savaş şu an gerçekten de imkânsız görünüyor ve bunun nedeni ekonomik bağlar olduğu kadar demokratik değerler. Ancak küresel ekonomide kilit rol oynayıp bu değerleri paylaşmayan yığınla ülke var. Çoğumuz, en azından ekonomiler söz konusu olunca, bunun önemli olmadığı inancı üzerinden ilerliyoruz -ticaretin özgürce işlemeye devam edeceğine güvenebileceğimizi, zira bunun kârlı olduğunu düşünüyoruz. Fakat güvenli bir düşünce değil bu.
Angell fethin büyük bir yanılsama olduğu inancında haklıydı. Fakat ekonomik rasyonalitenin savaşı daima önlediği de aynı ölçüde büyük bir yanılsama. Ve bugün karşılıklı küresel ekonomik bağımlılığın vardığı ve ancak bütün büyük hükümetlerin hassas davranmasıyla sürdürülebilir olan yüksek seviye, tahayyül ettiğimizden daha kırılgan.
Kaynak: Radikal