Mahkemenin izniyle dinlenen telefonlarda, sanıkların hiçbir endişeye kapılmadan konuşmaları dikkat çekiyor.
Polis ve savcılık ifadelerinde aralarındaki örgütsel bağı reddeden isimlerin, birbirlerini çok iyi tanıdıkları, adeta emir komuta zinciri içinde karşılıklı talimatların alınıp verildiği görülüyor.
Doğu Perinçek ile Ferit İlsever arasındaki telefon görüşmesi, Perinçek-İlhan Selçuk bağlantısını belgeliyor. Bir başka görüşme ise Danıştay saldırısında Ergenekon'un izini açığa çıkarıyor.
Saldırgan Alparslan Arslan'ın, babası aracılığıyla sanık Emin Gürses'e 'Osman Yıldırım, mahkemede talimatı Veli Küçük'ten aldık' diyecek, önlem alın' mesajı gönderdiği anlaşılıyor. En ilginç görüşmelerden biri ise Veli Küçük ile eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Fahri Kasırga arasında geçiyor.
Karşılıklı övgülerle dolu kayıtta, Küçük müsteşar için 'Balkanlar'ın en büyük bakanı' ifadesini kullanıyor. Kasırga ayniyle karşılık veriyor: 'Ortadoğu ve Balkanlar'ın en yakışıklı paşası.'
Veli Küçük: Ergenekon ciddi bir yapılanma, belgelerin evime nasıl geldiğini hatırlamıyorum
Ergenekon terör örgütü yöneticilerinden emekli Orgeneral Veli Küçük, evinde bulunan 'gizli' ibareli belgelerin nasıl oraya geldiğini bilmediğini söylüyor. Küçük, incelediği belgelerden yola çıkarak, 'Ergenekon'un çok ciddi bir yapılanma olduğunu müşahede ettim.' diyor.
Ergenekon tutuklusu emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün savcılıktaki sorgu tutanağı ilginç bir detay içeriyor. Ergenekon iddianamesinin 42'nci klasöründe Veli Küçük'ün savcılıktaki sorgu tutanağı yer alıyor. Savcı, Veli Küçük'ü evinde orijinali bulunan Devletin Yeniden Yapılanması, Ergenekon, Lobi, Masonik Bilderberg, Mafyanın Yapılanması, Ulusal Güç Birliği, Kuvva-i Milliye Cephesi gibi 20'den fazla belgeyle ilgili sorguluyor. Küçük, söz konusu belgelere ilişkin şu açıklamada bulunuyor: 'Ben belgeleri inceledim. Gerçekten bu belgeleri okuduğumda ciddi bir yapılanmanın olduğunu hayret içinde müşahede ettim. Ancak her önüne gelenin devlet adına ahkam kesmesi halinde ülkede bir kaos olacağı, kargaşa çıkacağı açıktır. Ben belgelerin evime nasıl geldiğini tam hatırlamamakla birlikte istihbaratçı olmam sebebi ile birçok belgenin gelip gittiğini, bu belgenin de bu şekilde gelebileceğini tahmin etmekteyim.'
Ergenekon örgütünün lider kadrosunda yer aldığı öne sürülen Veli Küçük'ün evinde ele geçen belgeler 2 bin 455 sayfalık iddianamenin 24 sayfasında anlatılıyor. 'Aramalarda elde edilen belgeler' başlığı altındaki bölümde belgelerin not, ajanda veya raporlar halinde olduğu belirtiliyor.
Başbakan'ın bilgilerini dosyalamış
Emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün evinde bulunan belgeler arasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın muayene ve reçete bilgilerine ait evraklar da ele geçirildi. İddianame eklerinin yer aldığı 45 No'lu klasörde Veli Küçük'te ele geçirilen evraklar arasında Başbakan'ın 2002 yılında Haseki Eğitim Hastanesi'ndeki akut gastroenterit tedavisine ilişkin belgeler yer alıyor. Belgeler arasında tüm yazışmalar, muayene defteri ve reçete fotokopileri bulunuyor.
Söz konusu aramalarda ele geçirilen belge ve gizli dokümanlardan bazıları şöyle: 'Şirket-Köstebekler' başlıklı doküman, 'Ermeni Sorunu' başlıklı 'İsrail'in Ortadoğu ve Kafkasya Stratejileri' adlı doküman, 'Masonik Bilderberg Çetesi' başlıklı 'Her alanda Bilderberg vardır' adlı doküman, 'Oluşum' başlıklı, 'Saygılarımızla Tuncay Güney' ibaresi ile son bulan Tuncay Güney'in el yazısı ile yazdığı doküman, 'Danıştay Saldırısı' ibaresi bulunan, 'Örgüt adını bulun, öyle konuşalım' başlıklı yazı ile başlayan, 'Flash TV' ile son bulan doküman, İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin'in 16 Mart 2001 tarihinde Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ne yazmış olduğu ve 'Çok gizli' ibaresi bulunan talimat yazısı, 5 Mart 2001 tarihli ve Dr. Adil Serdar Saçan tarafından DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazılan 'Çok gizli' yazısı, 1 Kasım 2002 tarihli 'AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hasta olmadığı halde Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden istirahat raporu aldığı konusunda yazılan 'Gizli' ibareli resmî yazı ile reçete ve kayıt defteri fotokopisi, 17 Şubat 2003 günü Reina barda Mahmut Tüylüoğlu ve yanında bulunanların yakalanarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na sevk yazısı. Adil Serdar Saçan ile Mahmut Tüylüoğlu'nun çok yakın arkadaşlar olduklarına dair not. Atatürkçü Düşünce Derneği başlıklı not.
Kasırga'dan Küçük'e: Ortadoğu ve Balkanlar'ın en yakışıklı paşasıErgenekon operasyonu kapsamında tutuklanan Org. Hurşit Tolon'la görüştüğü iddiasıyla müsteşarlık görevinden alınan Fahri Kasırga, telefonda kendisine iltifat eden Veli Küçük'e 'Ortadoğu ve Balkanlar'ın en yakışıklı paşası' diyor. Ergenekon iddianamesinin ek klasörlerinde yer alan telefon görüşmesi özetle şöyle;
Küçük: Balkanlar'ın en büyük savcısıyla ve en büyük bakanıyla görüşecektim.
Kasırga: Kendileri karşınızda, Ortadoğu ve Balkanlar'ın en yakışıklı paşası.
Konuşmanın ilerleyen safhalarında Küçük, köylüsü olan bir genç kızın hakimlik sınavına gireceğini söyleyerek, mülakat konusunda Kasırga'dan yardım istiyor. Bunun üzerine;
Kasırga: Veli amcası kefil midir?'
Küçük: Kefilim.
Kasırga : E biz de kefiliz o zaman.
Küçük: Sen kefil oldun mu biter bu iş.
İlhan Selçuk: Hikmet Çetinkaya normal değilTürkiye'yi sarsan Ergenekon davasının ek iddianamesinde ilginç telefon görüşmeleri dikkat çekiyor. 'Örgütün kurucusu ve yöneticisi olmak ve yazılarıyla halkı isyana teşvik etmek'le suçlanan Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk, aynı gazetenin yazarı Hikmet Çetinkaya'yla ilgili 'Hikmet normal değil' değerlendirmesini yapıyor. Selçuk, Turgay Ciner'le görüşmeye gideceği dönemde, Ciner hakkında yazı yazan Çetinkaya'yı eleştirerek, 'Bu çocuk çıldırdı yav! Ne yapmak istiyor, çok tuhaflaşmaya başladı bu bizimki..'' ifadelerini kullanıyor. Ek delillerde İlhan Selçuk'un yaptığı konuşmalarda gazetenin yazarı Hikmet Çetinkaya ile ilgili görüşler de bulunuyor. Selçuk'un gazetenin Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız'la yaptığı görüşme özetle şöyle:
Selçuk: Yav bu Hikmet'in yazısı hiç şık olmadı ya. Bana söyleseydin erteletirdim yani bu çocuk çıldırdı yav
Yıldız: Yav Hikmet'i biliyorlar abi yazsın birşey olmaz
Selçuk: Ya bir şık nezaket var yav ne yapmak istiyor yani çok tuhaflaşmaya başladı bu bizimki
Yıldız: Çıkarsan ayrı bir dert
Selçuk: Hayır bana söyleseydin ben hallederdim birşey kendisiyle de konuşurdum. Hikmetçiğim derdim yaptığın hiç hoş değil yani. Hayır şimdi yemeğe gidiyoruz ya adamla falan filan. Bir noktada ben Hikmet'le adam olmaz diye konuşmuyorum. Ama artık kaçınılmaz oldu galiba. Zam diyor benden fazla para alıyor.
Dengesiz bir adam, herkesin bir sabrı var
Selçuk: Zam yaptık ee gidiyor aşağıda yine kavga ediyor. Yani iyi güzel hasta masta ama yani bir noktada da insanın bir sabrı var yani.
Yıldız:: Bak bir denge yok abi. Onu görüyorsunuz yani denge denge yok.
Selçuk: Hoş olmadı yani adama karşı mahcup olacağız şimdi hoş olmadı neyse gidelim bakalım.
Selçuk'un Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay ile yaptığı telefon görüşmesinin dökümü özetle şöyle;
Selçuk: (Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız'ı kastederek) İşte diyoruz ki o da geçer falan. Onu öyle şey yapıyorum çok da sıkıştırmıyorum. Efendim şu oluyor bu oluyor fakat Hikmet konusunda da İbrahim çok pasif herhalde. İşte Hikmet abisi falan biraz da çekiniyor mekiniyor. Ama Hikmet de normal değil yani, olay bu.
Balbay: Normal değil.
Selçuk: Manzara bu şimdi. Yani onu da pek fazla kırmak istemiyorum ama aşağıda hoş değil gazetenin idari tarafına gidip bağırıp çağırması hoş değil. Ya da geçen gün Hatice Tuncer'e de bağırmış çağırmış falan. Bu İzmir dede çok bağırıp çağırırdı
Balbay: Öyleydi abi o zamanlar.
Selçuk: Evet ne yapalım nazını çekeceğiz.
Balbay: Tülay'ı bayağı ağlatırdı abi.Karadağ, rüyasında savcıyı görmüş: 'Hesap günü' boynunda demir bukağılar vardı
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Kuvayi Milliye Derneği Başkanı emekli Albay Fikri Karadağ, cezaevindeyken Savcı Zekeriya Öz'ü rüyasında görmüş. Tekirdağ F Tipi Kapalı Cezaevi'nden Savcı Öz'e 9 Mart 2008 tarihinde bir mektup yazan Karadağ, gördüğü bir rüyada hesap gününde olduğunu ve sorguya çekildiğini anlatıyor. Karadağ, cuma namazlarından bazılarını neden kılmadığı sorusunun yöneltildiği anda Öz'ü zincirler içinde gördüğünü dile getiriyor. Karadağ mektubuna, 'Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi dosdoğru kullarının, hükmettiği zaman, Allah rızası için, adalet ile hükmedenlerin üzerine olsun.' diye başlıyor. Ardından 'Muhterem savcı bey' diyerek rüyayı anlatıyor: 'Size 5/6 Mart 2008 gecesi görmüş olduğum rüyamı arz etmek zorunda bırakıldığım için, beni mazur görmenizi istirham ediyorum. Zira, devam eden üç gecede de sizi haberdar etmem konusunda ısrarla ikaz edildim. Rüyamda, 'Hesap günü bütün insanlar toplanmışlar, sıra bana geldiğinde, şükürler olsun, defterimiz sağımızdan, nurumuz da önümüzden tecelli ettirildi. Yalnız, bana bazı cuma namazlarımın eksik olduğu, neden ihmal ettiğim sorulduğu anda, sizi karşımda, boynunuzda bukağılarla ve zincirlere vurulmuş halde gördüm ve sebebinin tutuklu bulunduğum zamanlara denk geldiğini söylediler. 'İşte kılamadığın cuma namazlarının günahı bu şahıstır' dediler. Ben size hakkımı helal etmek istedimse de gelen buyrukta aynen şöyle denildi: 'O, Yüce Allah'ın Hakk ve Hakim sıfatlarını taşıyan hakimlik görevini, Allah rızasını gözeterek değil, kendi ikbalini gözeterek adaletli kullanmadı. Mazlumların ahını aldı. O hesabı kesinleşenlerdendir.' İster inanın ister inanmayın aynen böyle işte.'
Karadağ mektubunun devamında Savcı Öz'e bazı tavsiyelerde bulunuyor. Rüyayı savcıya ulaştırmasında bir hikmet olduğunu belirten Karadağ, 'Pek Muhterem savcı bey, Yüce Allah sizi affetmek ve tövbenizi kabul etmek için bunu yaptırmış olabilir inşallah. Benim size tavsiyem, eğer yaptığınız hatalar ve aldığınız ahlar varsa, bu kişilerin hepsinden de helallik almanız ve helalleşmenizdir. Takdir sizindir. Şu anda kutsal bir vazifeyi yapmış gibi kendimi huzurlu hissediyorum.'
Karadağ, hayatı boyunca adını duymadığı bir örgüt ile ilişkilendirildiğini dile getiriyor. Mektubun devamında 'Bana bu iftirayı atanları iki dünyada da affetmiyorum ve hakkımı da helal etmiyorum. Yüce Rabb'imin 'Bir insan öldüren, bütün insanları öldürmüş olur.' ayet-i kerimesini bilen, Kur'an-ı 21 defa hatmetmiş, milyonlarca sayfa tefsir okumuş, şükürler olsun ki, Kur'an'ın hem fehmini, hem de ilmini hazmetmiş bir mümin olarak böyle bir şeyi asla aklımdan bile geçirmedim ve geçiremem de.' diyor. Mühenna Kahveci, İstanbul
'27 Mayıs gibi bir şey olmalı'Ergenekon terör örgütü sanığı Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Ferit İlsever'in dinlemeye alınan cep telefonu kayıtlarında, ordu içinde darbeci paşalar olduğu konuşuluyor. Ailesine daha fazla zaman ayırmak için istifa ederek Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ayrılan Korgeneral Metin Yavuz Yalçın, İlsever'in cep telefonu konuşma dökümü kaydında darbeci olarak geçiyor. Ferit İlsever'in İbrahim Fikret Akfırat ile yaptığı telefon görüşmesinin iddianame ekine giren bölümündeki darbe ile ilgili bölümleri özetle şöyle: İlsever: Burda kuru kaba bir tehdit yapılıyor yani bir şeyler olduğu belli de. Fikret: AKP'ye mi? İlsever: Evet AKP'ye. Akfırat: Yani Korgeneral Metin Yavuz Yalçın çok daha öncesinden itibaren böyle birşeyi savunuyordu. İlsever: Hıı evet, böyle 27 Mayıs türü bir şeyi diyorsun. Fikret: Tabii tabii, yani 27 Mayıs tipi değil de ikinci yılında bu olay bitirilmeli görüşünü savunuyordu. İlsever: Tamam. Fikret: 2003'ten 2004'ten itibaren. İbrahim Balta, İstanbulDEV-YOL'un eylem listesi, İşçi Partisi'nden çıktı
Ergenekon terör örgütü operasyonunda İşçi Partisi'nin (İP) il binasında THKP/C-DEV-YOL terör örgütünün eylem listesi bulundu. Savcı Zekeriya Öz'ün iddianamenin ek klasörlerine yerleştirdiği belgede, yasadışı THKP/C-DEV-YOL örgütünün 12 Eylül 1980 ihtilalinin öncesinde gerçekleştirdiği çok sayıda yaralama, kurşunlama, soygun, gasp, bombalama, pankart asma, yazılama, kundaklama eylemleri ve 425 kişiye karşı öldürme eylemi gerçekleştirildiği belirtiliyor. Üzerinde 'gizli' ibaresi bulunan belgede örgütün 80 darbesi sonrası gerçekleştirdiği eylemler gün ve yer adları belirtilerek sıralanıyor.
Kaynak: Zaman