Dolar

34,8731

Euro

36,7237

Altın

3.049,51

Bist

10.058,47

Halit Ertuğrul bu sefer kendini yazdı?

Bugüne kadar 2,5 milyondan fazla kitabı satılan yazar Halit Ertuğrul bu defa kendi hayat hikâyesini kaleme aldı.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-08-01 10:14:00

Halit Ertuğrul bu sefer kendini yazdı?


2,5 milyondan fazla kitap satışı ile Türkiye?nin en çok okunan yazarları arasında yer alan yazar Halit Ertuğrul, Nesil Yayınları?ndan çıkan ?Ateşte Yeşerdim? adlı yeni kitabıyla bu sefer kendi hikâyesi ile yüreklere dokunuyor. Otobiyografi şeklinde değil de roman tarzında kaleme alınan kitap, diğer eserlerinde olduğu gibi akıcı bir üsluba sahip.

Bir çırpıda okunuyor, fakat bir çırpıda unutulamıyor. Kitapta yer alan tüm olay ve hikâyelerin gerçek oluşu ve anlatımdaki sürükleyici dil, okuyucu üzerinde kalıcı bir etki bırakıyor. Yazar, amacının da aslında tamamen bu olduğunu ifade ediyor. Okuyucuyu etki altına almak ve her türlü imkânsızlığın çevrelediği hayat mücadelesini nasıl ve hangi yöntemlerle kazandığını açık bir şekilde anlatmak, öğretmek. Zaten kitabın yazılma fikri de bir radyo programından sonra izleyicilerin ilgisi üzerine gelişmiş. Arayan birçok dinleyici ?Ne olur bu hikâyeyi herkesle paylaşın? diye ısrarda bulunmuş. Radyo, programı beş kez tekrar yayınlamak zorunda kalmış. Bu ilgi karşısında Halit Ertuğrul da kalemini eline almak zorunda kalmış. Gerçekten de kitap insanın kalbine dokunuyor ve okunup bitirildikten sonra muhtemel şu iki yargıyı doğuruyor: Birincisi ?Durumuma ne kadar şükretsem azdır.? İkincisi ise ?Bu hayat mücadelesinde tek engel galiba benim!?

Gerçekten de kitap her insana ibret olacak kadar şaşırtıcı, düşündürücü ve duygu yüklü hikâyelerden oluşuyor. Öyle ki varlık ve yokluğun, ümit ve ümitsizliğin, fedakârlık ve ihanetin birbirine karıştığı bu yaşam mücadelesinde her insana yetecek kadar ibret dersi bulunuyor. Adeta sabır, azim ve umut kavramları zihninizde başka bir şekil alıyor. Bu iddiamın kanıtı olarak kitabın ismini versem yeterli olur sanırım. Sizce insan ateşte nasıl yeşerir?
İşte kısaca kitabın konusu:

Yetim Arif?in tek hayali vardır: okuyup öğretmen olmak! Bu basit gibi görünen ideal, onun için ölüm kalım meselesidir aslında. Ancak o yoksulluk yüzünden daha ilkokula bile başlayamamıştır. Okul çağı geçmekte fakat Arif için bir umut ışığı uzakta dahi belirmemektedir. Arif o kadar istemektedir ki okumayı, tüm gecelerini dualara ayırır bu amaçla. Çünkü yaşı küçük de olsa bilmektedir ki bu şartlar içinde ona bir tek yardım edebilecek Yaratan?ıdır.
Ve bir gün duaları kabul olmuştur. Bir yardım eli dokunur omzuna ve hayali, gerçek olur. Artık o da bir okulludur?

Fakat ya daha sonrası?

Okula giderken giyecek önlüğü, ayağına takacak ayakkabısı bile yoktur Arif?in. Dert etmez. Okula kaydolabilmek yetmiştir ona.
Daha bir azimlidir Arif artık. Günlerini parçalara böler, öğlene kadar okul, kalan zamanı da ayakkabı boyacılığı, simitçilik, fırında çıraklık gibi işlerle değerlendirir. Sadece okulu için değil, eve bir ekmek ve hasta annesinin ilaçlarını alabilmek için de çalışmak zorundadır. Gecesi gündüzüne, gündüzü gecesine karışır. Ne kadar yorgunluk varsa küçücük bedenine yapışır. Ancak dert etmez Arif. Çünkü her çekilen çilenin mükâfatı gelecektedir. Çünkü o amacına sabrıyla ulaşacak, öğretmen olacaktır.

Tüm zorluklara göğüs geren Arif, ilkokulu bitirir. Lakin ilkokul bitmesine bitmiştir de ortaokula nasıl gidecektir? Çünkü köylerinde ortaokul yoktur. Bir kez daha çaresiz kalır Arif. Okuma hayali suya düşmüştür. O kadar üzülür ki hastalanır. Annesinin hastalığına bir de kendisininki eklenir. Günlerce dışarıya çıkamaz. Fakat annesinin ve geçimlerinin sorumluluğu omuzlarındadır hâlâ. İyileşmek zorundadır. Köyün çobanlığına başlar. Üç yıl koyunları ile dağları, ovaları gezer. Gezmesine gezer ama içindeki okuma ve öğretmen olma isteği bir türlü bitmez. Adeta bir aşk derecesinde istemektedir okumayı ve öğretmen olmayı.

Arif?in bu okuma sevdası çoğu zaman ona yardımcı olan ilkokul öğretmeninin gözünden kaçmayacaktır. Yol gösterir Arif?e: ?Şehre git. Bu azimle sen hem çalışır hem de okursun.?

Peki, şehir babasız, sahipsiz, kimsesiz, köyünde dahi itilip kakılan, hor görülen Arif?i nasıl karşılayacaktır, neler yaşatacaktır?
Hem arifin tek derdi okul değildir. Hasta annesi ve için için sevdiği bir de aşkı vardır.

Hasta annesini nasıl iyileştirecektir?

Öğretmenliğe giden yolda nasıl bir mücadele verecektir?

İçin için sevdiği, âşık olduğu kızla evlenebilecek midir, yoksa horlanıp aşağılanacak mıdır?

En iyisi tüm bu soruların cevabını kitaba bırakalım biz.

SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara