Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Türk İslamcılığı İslam ülkeleri için örnek mi?

İnanç, ılımlılık, adalet ve başkalarını anlaşmakla aydınlanmış demokrasi, çözüm olabilir. Türk İslamcılık deneyimi karşılaştığı engellere ve ablukalara rağmen bunu ispatladı.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-07-31 12:43:00

Türk İslamcılığı İslam ülkeleri için örnek mi?


Ürdün gazetesi El Rey'in yazarı NASUH EL MECALİ 'Türk tecrübesi ve Müslüman ülkelerde demokrasi' başlıklı yazısında, AK Parti'nin şu günlerde özü modern Türk devletinin siyasi ve kültürel kimliğini belirlemek olan yargısal ve siyasi bir savaşa girdiğini öne sürüyor. İşte Türk İslamcılığı üzerine ilginç ve çarpıcı bir analiz...

Türk tecrübesi ve Müslüman ülkelerde demokrasi

Başka İslami sahalarda yaşananın aksine laik güçlerce hedef alınan iktidardaki İslamcı akım modern demokrasiye ve değerlerine daha uyumlu görünürken AKP'ye ve Türkiye'deki İslamcı güçlere direnen laik akım, ordu gücüyle yönetimi elinde bulunduran siyasi güçleri ve siyasileri temsil ediyor. Türkiye'yi geçen yüzyılın başlarından beri yöneten, kendisini Türkiye'ye bir vesayet olarak dayatan, iktidardaki başarısızlığı Türk halkına zarar veren siyasi krizlere, askerî darbelere ve ekonomik kötüleşmeye yol açan da yine aynı güçler.

AKP İslam'ı demokrasiye yakınlaştırmakta başarılı oldu. Parlamento'da ve Türk sokaklarında çoğunluğu aldı. Cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık makamlarına oturdu ve ekonomik olarak Türkiye'yi gözle görülür şekilde kalkındırdı, dünyadaki imajını iyileştirdi, Müslüman komşularıyla, Batılı ülkelerle ve özellikle de Avrupa'yla, Türkiye'nin temel değerleri ve kimliğinden ödün vermeksizin işbirliği köprüleri kurdu. AKP, Türk laikliğine düşmanlık beslemedi. Aksine onunla, birlikte yaşamaya ve çatışmaya girmemeye çalıştı. Kendisi ile laik güçler arasındaki anlaşmazlık konularını demokratik yollarla çözdü. Zira Türkiye'de bugün dönen çatışma ılımlı ve aydınlıkçı İslamcı güçler ile demokratik pratikle konumlarını ve nüfuzlarını kaybetmekten korkan laik güçler arasındadır.

Özellikle de Batı'da İslam'a karşı çıkan güçlerin kanıtı İslam demokrasisinin genelleşmemesi, İslam'ın ilkelerinin hadleri içermesi ve insanların kendi yaşamlarındaki tercihlere karşı çıkan değişmezleri oldu. Temelde bireysel tercihler üzerine kurulu olan Batı medeniyetinin ve kavramlarının bakış açısı bu. Fark ise İslam demokrasisinin Müslümanların dinlerindeki değişmezler üzerinde ikna ve iman noktasında hemfikir olmalarından kaynaklanmaktadır. Bu ise helal ve haramlarla yani insanların içtihadı veya zamanın değişmesiyle değişmeyecek bir sorumlulukla alakalıdır.

Türk tecrübesi deneyimini dinî ve siyasi ılımlılık temeli üzerine inşa etti, İslam'ın modern insanın demokrasideki deneyimini içine almaya, İslami ruhla modern demokrasiyi uygulamaya kadir olduğunu göstermek için demokratik uygulamanın kalbine Türk İslami kimliğini ve değerlerini ekmeye çalıştı. Biatın yerini seçimlerin almasında, insanların kimliklerini ve düşüncelerini ifade etme özgürlüklerine sınır getiren sınırların kaldırılmasında, insanların çoğunluğunun yönetimin işleyişinin denetçisi ve özgür seçimler yoluyla düzelticisi olmasında bir beis yoktur.

Birçok İslam ülkesinde bazı İslamcı akımlar 'İslam çözümdür' söylemi altında faaliyet gösteriyorlar; ancak bu söylemin altına giren hassas ayrıntılar ve pratik araçları açıklamıyorlar. Bu ayrıntılar modern demokrasinin çağrısını yapanların uyum boyutunu ve dünya işlerini insanların tercihlerine ve içtihatlarına bırakan özgürlük sahasını belirliyor. Bu yüzden bu söylem sanki kendisi dışındaki tercihleri reddeden ve dolayısıyla modern anlamda iktidar değişimine karşı çıkan bir görüntü çiziyor.

Türkiye'de İslami tercih kendisini ılımlı, başka tercihlerle birlikte yaşayabilen, ortak yaşam, siyasi çoğulculuk, diyalog ve anlayış temelinde demokratik uygulamada pratik deneyime kadir İslami bir tercih olarak sunuyor. Bu tercihe göre İslam, modern Müslüman toplumda siyasi ve sosyal çözümün temeli olmaya uygun.

Türkiye'de yaşanan demokratik çoğunluğa sahip dindar kesimin hedef alınması, esasen Türkiye'deki laik partilerin vesayetini derinleştirmek, siyaset ve demokrasi dışı siyasi kazanımlar elde etmek için tasarlanan yargının despotluğudur. Laik güçlerin Türkiye'de demokratik İslamcı akımı işlemez kılmakta başarılı olması, Türkiye'yi kesinlikle geriye götürecek, dünyada ilerleme fırsatlarını azaltacak ve kazanımlarını bitirecek siyasi ve ekonomik krizlere maruz bırakacaktır. Bu durum aşırılıkçı güçlerle mücadelede İslami ılımlılığa darbe teşkil etmektedir.

İnanç, ılımlılık, adalet ve başkalarını anlaşmakla aydınlanmış demokrasi, çözüm olabilir. Karşılaştığı engellere ve ablukalara rağmen Türk İslamcılık deneyiminin ispatlamakta başarılı olduğu da bu.

Ürdün gazetesi El Rey, 29 Temmuz 2008

NASUH EL MECALİ

Kaynak: Zaman

 

SON VİDEO HABER

Şam'daki saray yakıldı, eşyalar alındı

Haber Ara