Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Veli Küçük'ün Öztürk'le röportajı

Ergenekon İddianamesi'nde, Gazeteci Saygı Öztürk'ün, Danıştay saldırısı sonrası Veli Küçük'le 23 Mayıs 2006 tarihinde yaptığı röportaja da yer verildi.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-07-25 20:41:00

Veli Küçük'ün Öztürk'le röportajı


İddianamede, Veli Küçük'ün röportajda Muzaffer Tekin'i yakından tanımadığını, adını 'Muzaffer' değil 'Süleyman' olarak bildiğini anlattığı; 'Süleyman' isimli şahsın intihara teşebbüs ettiğini duyduğunda 'böyle bir intihar şeklinin olmadığını, subaysa silahını çekerek intihar etmesi gerektiğini, dandul-dungul intihar şeklinin olmadığını' söylediği anlatılıyor.

İddianamede, bu röportajın yayınlanmasının ardından Alparslan Arslan'ın 26 Haziran 2006 tarihinde tekrar ifade vermek istediği ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ifadesinin alındığı belirtiliyor.

Arslan'ın ifadesinde, kendisinin liderinin Süleyman Esen olduğunu, gerekli açıklamaları kendisinin yapacağını, Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombaları da Süleyman Esen'den aldığını beyan ettiği kaydediliyor.

Alparslan Arslan'ın yargılama aşamasında ise Süleyman Esen'i tanımadığını ve yalan söylediğini beyan ettiği belirtilerek, 'Sözü edilen röportajın yayınlanmasına kadat Alparslan Arslan'ın alınan kolluk ve savcılık ifadelerinde kendisini kimsenin azmettirmediğini beyan etmesine rağmen Veli Küçük'ün 'Muzaffer Tekin'i Süleyman olarak tanıyorum' şeklindeki sözlerinden sonra soruşturmanın önceki aşamalarında hiç adı geçmeyen Süleyman Esen'in asını vermesi dikkat çekici husus olarak mahkemenin takdirine sunulmuştur. Bu husus Alparslan Arslan'ın cezaevinde de Ergenekon Terör Örgütü ile bağlantısını sürdürdüğünü, aldığı mesaj ya da talimat gereği bu şekil bir hareket tarzı izlediğini; ancak bir beyanı ile tutuklanan arkadaşının durumunu görüp pişmanlık duyarak ifadesinden döndüğü şeklinde yorumlanmıştı.' ifadeleri yer alıyor.

Veli Küçük'ün, röportajda, Danıştay saldırısı ile ilgili komplo teorileri üretmeye gerek olmadığını, olayı gerçekleştiren şahsın deli, şuursuz, psikopat birisi olduğunu, komplo teorileri geliştirip ortamı germenin sırası olmadığını ifade ettiği belirtilen iddianamede şu ifadelere yer veriliyor:

'Mesleki geçmişinde sorumlu düzeyde adli kolluk görevi yaptığı bilinen Veli Küçük'ün bu ölçekteki bir eylemin bir kişi tarafından tasarlanıp gerçekleştirmesinin çok zor olduğu, eylemi yapan kişinin ortaya çıkan bir takım irtibatlarının tesadüf veya önemsiz gibi görülmeyip en ince ayrıntısına kadar araştırılıp soruşturulması gerektiğini en iyi bilecek biri olduğu kuşkusuzdur.

Veli Küçük'ün bunun aksine ısrarla olayı yapan şahsın yakalandığını, şahsın konuşturularak söylediklerinin doğruluğunun araştırılmasıyla olayın ortaya çıkarılabileceğini beyan etmesinin soruşturmanın Alparslan Arslan'ın beyanlarına esas alınıp yürütülerek Alparslan Arslan'ın nihayetinde kendisine ulaşacak olan bağlantılarının ortaya çıkartılamaması, yine Alparslan Arslan için deli, şuursuz, psikopat olduğu sözleri ile bu nitelikteki birisinin eyleminin geniş çaplı bir organizasyon dahilinde olamayacağını ihsas etmesinin yönlendirme ve soruşturmanın doğru noktaya gitmesini önleme amacını taşıdığı değerlendirilmiştir.

Veli Küçük'ün Alparslan Arslan hakkındaki bu değerlendirmesi doğru kabul edilse bile Ergenekon Terör Örgütü'nün ana dokümanlarından olan 'Lobi' adı verilen örgüt belgesinde 'Eleman Profili' alt başlığında yazılı '? gereğinde her tür eleman profilinden yararlanılmasından kaçınılmamalıdır. Özellikle sistemle barışık olmayan, aradığını bulamamış yapıdaki kişiler seçilmelidir.' kuralına aykırı olmadığı görülmektedir.

Ergenekon Terör Örgütü'nün ana dokümanı olan Ergenekon Belgesi'nin 'Eleman ve Organizasyon' alt başlığı altında, 'Örgüt için ne denli yararlı olursa olsun, kamuoyunda imajı zedelenmiş bir elemanı örgüt içinde tutmak ve korumaya yönelmek çok sakıncalıdır' yazılıdır.

Veli Küçük'ün röportajda, 'Muzaffer Tekin'i yakından tanımadığını, kendisini birkaç defa gördüğünü, adını 'Muzaffer' değil 'Süleyman' olarak bildiğini, eski subay olduğunu da sonradan öğrendiğini, 'Süleyman' olarak bildiği Muzaffer Tekin'in intihara kalkıştığının basında yer aldığını, bu şekilde intihar olmayacağını, eğer subaysa tabancasını çekerek intihar etmesi gerektiğini, dangul dungul bir intihar şeklinin olmadığını, bugüne kadar olan intiharların böyle olmadığını söyleyerek, bu örgüt prensibine uygun Muzaffer Tekin'i sahiplenmediği, ayrıca, eyleminin de başarısız olduğu mesajını vermeyi amaçladığı anlaşılmaktadır.'

Cihan

SON VİDEO HABER

İstanbul2da 4 katlı otelde yangın

Haber Ara