Dolar

34,9533

Euro

36,7005

Altın

2.997,96

Bist

10.009,59

'Savcı Zekeriya Öz'ün elini öperim'

Uğur Mumcu'nun avukat ağabeyi Ceyhan Mumcu, 'Cinayeti aydınlatırsa savcı Zekeriya Öz'ün elini öperim' dedi.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-07-22 17:42:00

'Savcı Zekeriya Öz'ün elini öperim'


Avrasya TV'de 'Lale Şıvgın ile Beyin Fırtınası' programında Ergenekon Soruşturması ve İddianameyle ilgili basına sızan ayrıntılar tartışıldı. Ankara'da Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve suikast sonucu öldürülen Gazeteci Uğur Mumcu'nun avukat olan ağabeyi Ceyhan Mumcu ile Hürriyet Gazetesi Yazarı Cüneyt Ülsever, İstanbul'da ise Radikal Gazetesi yazarı Avni Özgürel canlı yayına katıldı.

Ceyhan Mumcu, 'Cinayeti aydınlatırsa savcı Zekeriya Öz'ün elini öperim' derken, Şengül Hablemitoğlu, 'Kendim, ailem ve Türkiye için endişeliyim. Türkiye'ye terketmeyi düşünüyorum' dedi.Basına sızdırılan bilgilerde Ergenekon örgütü üyelerinin öldürdüğü iddia edilen Ahmet Taner Kışlalı'nın eşi Nilüfer Kışlalı ise, 'Eğer Ergenekon var ise Ahmet'i de örgüte alırlardı, yok etmezlerdi' derken, gazeteci Cüneyt Ülsever, ergenekon soruşturmasını, 'Ölümü gösterip sıtmaya razı ediyorlar' diye yorumladı. Radikal Gazetesi Yazarı Avni Özgürel, soruşturma için, 'Her şeyi bir yele dayadığınızda, bir şey yıkıldığında her şey yıkılır' derken, Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen'se 'ABD çıkarlarını sürdürebilmek için Ergenekoncuları, yani Avrasyacıları, yani Ulusalcıları tasfiye etmek veya korkutmak gerekiyor. Bence Ergenekon projesi budur' şeklinde konuştu.

İŞTE PROGRAMDAN ÇARPICI DİYALOGLAR:

Ceyhan Mumcu: (Uğur Mumcu'yu Ergenekon öldürdü iddiaları üzerine) 'Ergenekon operasyonunda bu cinayetleri de kapsamına alan, geçmişi oralara götüren açıklamaları duyunca şoka uğradım, beklemiyordum. Mantıksal bağını göremiyordum. Şimdi böyle bir iddia varsa bu iddia ciddiyetle ele alınmalıdır. Kuşkusuz bu iddiaları kanıtlarsa ben Savcı Zekeriya Öz'ün elini öperim.

Bu cinayetlerin gerçek katillerinden faillerinden uzaklaştıracak, saptırmalara ve kendi davasında salt başarıya ulaşmak için bunu kötüye kullanmasına da izin veremem. Bu iş ciddiyetle ele alınacaksa; ben sayayım; bunların ifadesinin alınması gerekir. O devirde Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş'ti. Onun genel sekreteri Tuğgeneral ya da Tümgeneral Yaşar Büyükanıt'tı. Ergenekon soruşturmasında lider olarak tutuklanan Hurşit Tolon Kurmay Başkanıydı. Ve Doğan Güreş'in yaveriydi ya da özel kalem müdürüydü. Milli istihbarat Teşkilatı müsteşarı Sönmez Köksal'dı.

Bu tarz cinayetler yabancı örgüt işi olarak nitelendirildi. Nitelendiren zamanın DGM Başsavcısı Nusret Demiral'dı. Bu eğer yabancı örgüt işiyse bunun da bir görevlisi vardı. Herkes onu çok iyi tanır; Eymür. Bu kişilerin ifadesine başvuruldu mu? O yönden kanıt toplandı mı?'

Lale Şıvgın: 'İşçi Partisi'ne yapılan baskınlarda Mumcu Cinayetine ilişkin belgeler de bulundu. Belki bu belgeler nedeniyle Ergenekon-Mumcu cinayeti ilişkilendirildi. Belki de medya ya yanlış aksettirildi. '

Ceyhan Mumcu: 'Bir siyasal partide Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı cinayetleriyle ilgili bilgi, belge yoksa ben siyasal partiden ne yarar göreceğim.

Doğu Perinçek, Uğur Mumcu ile Lise arkadaşıdır. Aynı lisede birlikte gazete çıkarıyorlardı. Karınca adlı duvar gazetesi... Uğur Fen, Perinçek Edebiyat Bölümündeydi. Birlikte hukuk fakültesinde asistan oldular. 12 Martta birlekte cezaevine girdiler. Uzun mahpusluk günleri yaşadılar. Uğur Mumcu'nun ölümüne kadar samimi arkadaşlıkları devam etti. 1993'ten sonra Doğu Perinçek bu konuyu özel olarak araştırdı. Perinçek'in evindeki bilgisayarda da Mumcu cinayetiyle ilgili bilgiler vardı. Elde ettiği bu bilgilerden iki tanesini bana ve Güldal Mumcu'ya getirdi. Perinçek İran Milli Savunma Bakanlığı ile ilgili bir araştırma ile Uğur Mumcu'yu MİT adına izleyen adlarını şimdi açıklamıyorum, gazetecilerle ilgili bir rapor vardı. Onu da getirdi.

3 Ocak günü Hikmet Çiçek'le ki şu an tutuklu... cinayetten bugüne kadar olanları bilgi ve belgeleri bir kitap haline getirdik. 24 Ocak'a yetiştirelim diye bu kitabın özeti. Bu işçi partisi binasında hazırlanmış bir kitaptır. Arama sırasında bu bilgiler ve teybe okuduğum metinlere de el konuldu. Bunların bulunması şaşırtıcı değil. Bence bu belgelerin bir siyasi partide olmaması ayıptır. '

Şengül Hablemitoğlu: (18 Aralık 2002'de öldürülen Dr. Necip Hablemitoğlu'nun eşi Şengül Hablemitoğlu da programa telefon bağlantıyla katıldı.)

'Çok endişeli olduğumu söylemek istiyorum. Sadece kendi adıma değil, ailem adına da özelde böyle ama Türkiye adına çok daha fazla endişe duyuyorum. Ciddi güvenlik sorunları olan bir ülkede yaşıyoruz. Hiçbir alanda işlemeyen demokrasi öldürülme açısından Türkiye'de gayet güzel işletiliyor. Çok eşitlikçi bir yaklaşım var. İşleri kotaranlar açısından baktığımızda . Türkiye'de olup bitenler artık hiç şaşırtmıyor.

İddianame açıklanmadan çamur atılıyor, öldürülmüş olan birine bile çamur atılıyor. Kimse kusura bakmasın, bu iddialar bir kısım medya da da yer aldı. Onlar hakkında da dava açacağım.

Türkiye'yi terketmek istiyorum. Tehditler doğrudan ya da dolaylı olarak hala sürüyor. Endişelerimi güvenlik güçlerine de ilettim ama geri dönüş olmadı.'

Cüneyt Ülsever: 'Bence herşeyi birbirine karıştırdıktan sonra kapatma davasını unutur hale geldik. Kapatma davasının kapatma halinden kapatmama lehine havasını solumaya başladık. Şimdi özenle davanın dışında bu bilgi beslemesinin bu iddiaların hedefinin bahse geçen insanlar olduğunu düşünmüyorum. Buradaki hedef; kafa karıştırmak ve bu belki de bir bak cambaza bak denilerek oyunu unutturmaktır. Bunu yapanların çok başarılı olduklarını düşünüyorum.

Bu bilgi sarkma olayının çoğunun savcılık ofisinden geldiğini biliyoruz. Bu dava Savcı Öz'ü ya kahraman yapacak ya da yerlerde süründürecek. İddianame bugün konuştuğumuz şekilde açıklanırsa Savcı Öz, insanların yüzüne bakacak hali kalmayacak. Bir yerde ölümü gösterip, sıtmaya razı etme oyunu oynanıyor.

İki davayı HASIM olarak görmeye başlamışken acaba bu iki dava HISIM mı diye düşünmeye başladım ben. Bu iki davanın ortak paydası, belirli taraflarda bu ülkeyi yönetme durumunda olan güçlerin önüne ölüm mü, sıtma seçeneği konulması mı diye düşünüyorum.

Dışarıdan da bu işe karışılıyor mu? Yeniden kurulan dünyada Türkiye'ye yeni bir görev mi veriliyor. Bu yeni görev ulusal devletin gücünü biraz da aşağıya çekileceği TSK'nın Türkiye'de e Dünyadaki rolünün biraz da kontrol edileceği, statükoyu korumaya çalışan insanları korkutulacağı bir düzen mi kuruluyor?Birileri Türkiye'yi bir yere mi yönlendiriyor. Dışarıdan birileri bizi yönlendiriyorsa bu beni rahatsız eder.

Bu ülke hükümetiyle muhalefetiyle, TSK'sıyla, diğer bürokrasisiyle şu an çapsızlar tarafından yönetiliyor. Bıçak ekmeği kesmek ister ama ekmeğin de ne kadar yumuşak olduğunu tartışmak gerek. Ben üzülerek görüyorum ki, bu meselede hedef olan ve taraf olan kişilerin çapları bu ülkeyi yönetme çapları çok düşük. Onun sonucu olarak da oyun oynamak isteyenler, Türkiye'nin temel kurumları üzerinde istedikleri oyunu oynuyorlar, inanılmaz bir şekilde yıpratıyorlar.

Benim algılamam evet bir RÖVANŞ var ama rövanşı olan BAŞBAKAN değil, bir başkası... Ergenekonda gözaltıları başbakan benden 3 saat önce öğrenmiştir (mesela) O bu işin içinde değil, o da bu işin pasif oyuncusu... yani bir yerlerde başbakan ve arkadaşları da bizim rövanş alacağımız denen oyunda acaba biz nasıl kündeye getiriliyoruz diye konuşuyorlardır?

Avni Özgürel: 'Tarık Buğra'nın bir sözü var ?Her şey bir şeye dayanırsa ve bir şey yıkıldığında her şey yıkılır? Biz Türkiye'de bütün kirliliği ya da anti demokratik gelişmeleri, olayların tamamını Ergenekon denen potanın içine koyarsak, orada yanlışlık söz konusuysa Türkiye emniyet birimlerimize, adliyeye, basına birçok kurumumuzun hepsine zaten sarsılmış olan güven iyiden iyiye kaybedilir.

Nilüfer Kışlalı: (21 Ekim 1999'da öldürülen Prof.Dr. Ahmet Taner Kışlalı'nın eşi Nilüfer Kışlalı da programa telefonla katıldı.)

'Gözaltına alınanlara baktığımızda, İlhan Selçuk, Mustafa Balbay, ADD, paşaların ortak özelliğine baktığımızda vatansever insanlar, ülkesini seven insanlar. Ahmet Cumhuriyet Gazetesi'nin yazarıyla, niye onu böyle bir şey yapsınlar ki dedim. Ahmet karşıt düşüncede değildi ki onu da yanlarına alırlardı dedim espri olarak.

Gözaltına alınanlara baktığımızda bu tip cinayetleri işleyebilecek insanlar olarak düşünemiyorum bile. Yani gözümle görsem inanamam diyorum. Bu tür düşünce, fikir adamları bu tür cinayetleri neden yapsınlar ki? Ahmet İlhan Ağabey derdi, insan kardeşine niye Bir şey yapsın ki? Dedim. Ergenekon diye bir şey varsa yanlarına alırlardı, yok etmezlerdi. Aynı düşüncedeyim. İlk duyduğumda komik bulmuş gülmüştüm.

Nejat Eslen: 'Türkiye jeopolitik konumunu, jeopolitik hareket eksenini yeniden tanımlayabilecek, Türkiye ayrıca rejimini de yeniden tanımlayabilecek, Atatürk'ün bize emanet ettiği Cumhuriyet rejimi devam edebilecek, onun yerine ılımlı islam ikame edilebilecek.

Şimdi Türkiye jeopolitik konumunu yeniden tanımladığı zaman Türkiye ya bir batı ülkesi olacak, ya ortadoğu ya da avrasya ülkesi olacak. Şimdi bu süreci yaşıyoruz. Ve süreç sancılı geçiyor. Benim söylediğimi 1997 'de Brezinsky kitabında söylemişti. Brezinsky, şu an Obama'nın danışmanlığını yapıyor ve Avrasya'yı savunuyor. Yani en büyük Avrasyacı Brezinsky, Ergenekoncular da Avrasyacı ise, Savcı Brezinsky'i de tututlamalı. Brezinsky Türkiye'de ulusalcılar, laikler ve milliyetçileri tarihten geldiği gibi, Hazar Havzasına doğuya Türkiye'yi çekmeye çalışıyorlar. Türkiye şimdi bu süreci yaşıyor.

ABD çıkarlarını sürdürebilmek için Ergenekoncuları, yani Avrasyacıları yani ulusalcıları tasfiye ediyor ve korkutmaya çalışıyor. Bence Ergenekon Projesi de budur'

Haber Ara