Dolar

34,8642

Euro

36,6029

Altın

3.039,20

Bist

10.058,47

Abdülvehhab el-Messiri İstanbul?da anıldı

Geçtiğimiz haftalarda yitirdiğimiz Mısırlı ünlü Müslüman düşünür Abdülvahab el-Messiri, Timeturk ve Daru?l-Hikme?nin düzenlediği bir programla İstanbul anıldı.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-07-21 10:42:00

Abdülvehhab el-Messiri İstanbul?da anıldı

Haber Merkezi / TİMETURK

Mısırlı ünlü düşünür Abdülvahab el-Messiri, İstanbul?da anıldı. Geçtiğimiz haftalarda hakkın rahmetine kavuşan el-Messiri, www.timeturk.com ve Dâru'l-Hikme?nin düzenlediği bir programla sevenleri tarafından yâd edildi.

Programa, Messiri?nin yakın öğrencilerinden ve Abdülvahab el-Messiri Vakfı üyelerinden Mısırlı gazeteci-yazar Hüsam Temmam da iştirak etti. Temmam, Messiri?nin düşüncelerini ve onunla olan anılarını anlattı.

Ömer Faruk Tokat?ın sunumunu yaptığı toplantıda, Tokat, Messiri?nin düşünce dünyasını ve söyleminde öne çıkarttığı unsurları anlattı. Messiri?nin söyleminde Filistin sorununun merkeziyetine dikkat çeken Tokat, egemen popüler dile karşı İslam?ın özgün dilinin önemine dair yaptığı araştırmalarla öne çıktığını ifade etti.

Açılış konuşmasını Kur?an tilaveti takip etti. Daha sonra kürsüye gelen araştırmacı-yazar İslam Özkan, maalesef Messiri?nin ülkemizde yeterince tanınmadığını söyledi. Özkan, Türkiyeli okuyucunun Messiri?yi makaleleriyle kısmen okunabildiğini ifade etti. İnsani Yardım Vakfı İHH'nın toplantı salonunda düzenlenen programa, katılan birçok yazar, akademisyen ve yayıncı da el-Messiri ile ilgili düşüncelerini aktardı.

Abdülvehhab el-Messiri son asırda İslam dünyasında yetişen önemli düşünür ve ilim adamlarından biriydi. El-Messiri?nin dikkat çeken ve onu orijinal kılan tarafı, aşırı siyasallaşmış ve ideolojikleştirilmiş, Allah?ın dinini adeta dünyayı imar etmeye ve devlet kurmaya yönelik emirler topluluğundan ibaret gibi sunan kimi modern İslamcı söylemlerden ve bu tür din söylemleri üreten modern dönem İslamcılarından farklı olarak ilmî ve fikrî zeminde, insanın aşkın tarafına ve bireysel anlamda Allah?la ilişkilerine de vurgu yapan bir düşünür olmasıydı. Ayrıca el-Messiri, Modernizm eleştirileri ve egemen dünya sistemine dair ortaya koyduğu düşünceleri ve karşı duruşu özellikle anlaşılması gereken bir mütefekkirdir. 

Messiri?nin kitapları Türkçe?ye kazandırılıyor

Bu arada, Timeturk?ün 7 yıldır tercüme ettiği el-Messiri?nin makaleleri kitaplaştırılıyor. Messiri?nin makalelerini yakında kitap halinde piyasaya çıkacağını belirten Timeturk Genel Yayın Yönetmeni Turan Kışlakçı, Abdülvahab el-Messiri?nin iki kitabının da tercüme edilmekte olduğunu söyledi. El Messiri?nin 60?ın üzerinde kitabı bulunuyor.

Marksizm?den İslam?a: Abdülvahab el-Messiri

Gazeteci-Yazar Hüsam Temmam?ın anma programında yaptığı konuşmanın tam metni:

Es-Selâmu aleykum ve rahmetullah. Bismillahirrahmânirrahîm. Allah'a hamd; Hz. Peygamber'e ve onun sahâbîlerine selam olsun.

Bu programın başlamasından çok kısa bir süre önce el-Messîrî'nin hanımı Dr. Hüdâ Hicâzî hanımefendiyle bir telefon görüşmesi yaptım. Türkiye'de el-Messîrî'yi anma programı tertip edildiği için öncelikle size ve Türk halkına teşekkürlerini ve selamlarını iletmemi istedi. Ben aslında bu program esnasında kendisini aramayı tasarlamıştım ancak kendisi şu anda eşi el-Messîrî için düzenlenen Kur?ân-ı Kerim okuma programında olduğu için katılamayacağını söyledi.  

Bu programı düzenleyen Dâru'l-Hikme İlim Araştırma ve Kültür Derneği'ne ve Abdülvehhâb el-Messîrî'nin makalelerini Türk okuruyla buluşturan 'timeturk' sitesi yöneticilerine hususan teşekkür etmek istiyorum. Türkçe, Arapça, İngilizce yayın yapan 'Timeturk' sitesini yakından takip ediyorum ve sitenin Türkler ve Araplar arasındaki ilmî, kültürel ve enformatik ilişkileri geliştirmekte önemli rol oynadığını düşünüyorum. Turan Kışlakçı bey, Timeturk'te neşredilen el-Messîrî makalelerinin belirli bir yekun tuttuğunu ve bunları kitaplaştırıp basmayı planladıklarını söyledi. Bu kitabın el-Mesîrî'nin kitaplarının Türkçeye kazandırma projesinin bir başlangıcı olmasını umuyorum. Bu tür faaliyetler Müslüman Araplarla Müslüman Türkler arasındaki ilişkileri geliştirecek ve hızlandıracaktır. Anladığım kadarıyla el-Messîrî'nin Türkçeye aktarımı projesi el-Messîrî'nin düşünsel serüvenini anlatan Rihletî el-Fikriyye adlı eseriyle başlayacak. El-Mesîrî'nin eşine de bu projeden bahsettim, çok memnun oldu.

Abdülvehhâb el-Messîrî Mısırlı ve Araptır. Ancak bundan daha önemlisi o uluslar arası bir düşünürdür. Kendisi zihin sürecinde, Allah'ın izniyle materyalizmin dar kalıplarından sıyrılıp insânî olanın enginliğine intikal etmiştir. Abdülvehhâb el-Messîrî'nin düşüncelerini şekillendiren en önemli boyut onun 'aşkın insan' yaklaşımıdır. Onun bu 'aşkın insan' görüşü, materyalist laiklikten 'inanan insanlık' yaklaşımına intikal etmesini sağlamıştır. el-Mesîrî'nin Allah'a imanı için girizgah olan unsur, onun hayat tarzındaki ve duygu ve düşüncelerindeki aşkın insân yaklaşımıdır. Yani el-Messîrî'nin düşüncesinde insan, maddenin ötesinde müteal/aşkın bir varlıktır.

Üstad el-Messîrî başlangıçta Marksist idi. Ancak o Marksist olduğu dönemde bile insanı hiçbir zaman maddeden ibaret bir varlık olarak görmemiştir. Kendisinin bu yaklaşımı da düşüncelerini iman ekseninde geliştirmesi için bir girizgâh olmuştur.

Bazen Marksistlik dönemiyle dalga geçer. İnsanı hiçbir zaman mücerred madde olarak görmediği için 'Allah ve Rasûlü'nün sünneti üzere bir Marksist idim' derdi.

Onun bu ruhu ve aşkın insan eksenli düşüncesi materyalist laikliği sorgulamasına bir giriş olmuştur. Önce Batılı moderniteyi sorguladı. O, modernizmin insandan kopuk ve insanı nesneleştiren, 'şey'leştiren, onu mutlak olandan ve Allah'tan koparan bir paradigma olduğunu söyledi. Bu sorgulama, nihayette onu Allah'a imana götürdü. Bundan dolayı onun imanı duygusal ve taklîdî değildi. İlk hacc yolculuğunda ne kadar etkilendiğini ve imanını ilk çocuğu olduğunda fark ettiğini anlatmıştı. Doğum olayını Marksist düşünce içinde anlamlandıramayınca İslam düşüncesine geçiş yapar. Felsefi arka planı onu düşüncede de farklı bir çizgiye yöneltir. Daha o zaman insanın materyalist ölçütlerle biçimlenebilecek mücerred bir madde, bir şey olamayacağını anlamaya başladığını söyler.

Üstad el-Mesîrî doktorasını ABD'de yaptı. O dönemde Batı materyalizmini yine Batı düşüncesi zemininden hareketle eleştirdi. Doktora tezinde de biri Amerikalı diğer İngiliz iki şairi karşılaştırmıştı. Yine insanın aşkın tarafını öne çıkarıyordu. Yani İslâmı bir hayat tarzı olarak benimsemeden önce de materyalizm ve Modernizmi yine Batılı paradigmanın verileriyle eleştirdi.

El-Mesîrî'nin altmıştan fazla Arapça, altı tane de İngilizce kitabı var. Çok geniş ölçekli bir zihin haritası var.  Onun zihin dünyasını ve ilgilendiği alanları özetlemek zor olmakla birlikte Rihletî el-Fikriyye: el-Cüzûr ve'l-Buzûr ve's-Semer adlı eseri el-Mesîrî'nin zihin dünyasını, üslûbunu, hayata bakışını ve düşünsel sürecini kuşatıcı olarak anlatmaktadır. Kitap, bir otobiyografi olmaktan öte bir entelektüel/düşünsel biyografi kitabıdır. İngilizce, Malayca ve Fransızcaya çevrilmiştir. İnşallah yakında Türkçeye de çevrilir.

Bugün burada üstad el-Messîrî'nin zihin ve fikir haritasını ve ilgi alanlarını konuşabiliriz. En önemli çalışma alanı Yahudilik ve Siyonizm'dir. nitekim kendisinin Mevsû?atu'l-Yehûd ve'l-Yehûdiyye ve's-Sıhyûniyye (Yahudiler, Yahudilik ve Siyonizm Ansiklopedisi)  adında altı ciltlik bir ansiklopedisi vardır. İslâm dünyasındaki Siyonist projelerle mücadele yöntemlerini de içeren bu eserde Yahudilik ve Siyonizm'i ilmî ve kapsayıcı bir şekilde ele alır. 'Yahudiliğin insanileştirilmesi' denilen bir zemin üzerinde hareket eder; el-Messîrî bu eserinde Yahudilere/Siyonistlere olağanüstü şeytanlar olarak değil insan olarak bakmayı önermekte, 'şayet Yahudileri olağan insanlar olarak görürsek onları anlarız ve anladığımızda ise onlara galip geliriz' demektedir. O insanî bilgi içinde 'açıklamalı model' kavramını vazederek Yahudiliği bu kavram üzerinden açıklar. Yahudî tarihini 'misyon cemaati' kavramı çerçevesi içinde okumayı teklif eder. Bu kavram aracılığıyla bize Siyonist cemaatin ve Siyonist projenin Batı emperyalizminin bir aracı/uydusu olduğunu bunun aksinin ise yanlış olduğunu açıklar. Yani Yahudilerin dünyaya egemen olduğu ve dünyaya hükmettikleri kabulü üzerine kurulan İslam dünyasındaki Yahudilik ve Siyonizm araştırmalarının yanlış olduğunu aksine ortada bir Batı emperyalizmi projesi olduğunu ve bu projenin araçlarından birinin de Siyonizm projesi olması hasebiyle Yahudiliğin Batı'nın elinde bir araç olduğunu söyler.

El-Messîrî'nin ikinci ilgi alanı Batı modernizmi ve materyalist felsefe eleştirisidir. El-Messîrî'nin bu alandaki eleştirileri yalnızca ideolojik ve mezhebî bir zemin üzerine değil insanın insanlığını savunma temeli üzerine kuruludur. Bu yüzden el-Messîrî'nin bu eleştirileri Batı dünyasında da makes bulmuş ve dikkate alınmıştır. Onun bu alanla ilgili, Batı modernizmini kritik eden birçok kitabı vardır.

El-Messîrî'nin üçüncü ilgi alanı laikliktir. Laiklikle ilgili sıkı araştırmaları vardır. Bu konuda el-İlmâniyye el-Cüziyye ve'l-İlmâniyye eş-Şâmile adında iki ciltlik bir ansiklopedi çalışması vardır. O bu alanda da orijinal fikirler ve teklifler ortaya koymuştur. O laikliği iki kategoride ele almıştır: Din ile siyaseti birbirinden ayıran 'kısmî laiklik' ile bunun kapsamlı bir idelojiye dönüşmüş formu olan ve dini, hayatın tüm alanlarından kovan 'kapsamlı laiklik'.

'Kapsamlı laikliğin' yalnızca Müslümanlar için değil tüm insanlık için felaketler getireceğini düşünür ve buna karşı tüm insanlığın mücadele etmesi gerektiğini söyler.  Ona göre, insanın mücerred madde, nesne, şey olduğunu kabul etmeyen herkes bu tür laikliğin karşısında olmalıdır. 

El-Messîrî'nin ayrıca el-Hulûliyye ve Vahdetu'l-Vücûd adını verdiği ve vefat etmeseydi bugünlerde basmayı düşündüğü başka bir ansiklopedi çalışması vardır. El-Messîrî dolayısıyla oluşturduğumuz bir kurum var ve bu kurum mezkûr eseri ekim ayında yayınlamayı düşünmektedir. Çünkü ekim ayı el-Messîrî'nin yetmiş yaşını tamamlayacağı aydır ve o münasebetle bu kitap ekim ayında yayınlanacaktır. El-Messîrî'yi takip edenler onun bu kitabında da Felsefi Tasavvufun ve Şiîliğin panteist yorumlarına karşı orijinal değerlendirmeler bulacaktır. Üstad el-Messîrî'nin düşünce haritası ve ilgi alanlarıyla ilgili çok kısa olarak şimdilik bunlar söylenebilir.

El-Messîrî'nin ayrıca bir kişide bir araya gelmesi çok nadir olan bir takım vasıfları vardır. Aşkın insan merkezli bir düşünce ekolü oluşturmuştur. Öğrencilerinin yetişmesi için fedakârlık yapan, özel işlerine varıncaya kadar onlarla ilgilenen, onlara iş ve eş arayan insânî bir yapısı vardı. Fas'tan Malezya'ya kadar birçok ülkeden öğrencileri vardı ve onlarla sürekli irtibat halindeydi. El-Messîrî yalnızca soyut düşünceleriyle irtibat kurabileceğiniz bir düşünür değildi; o aynı zamanda etrafındaki insanlar için bir dost, baba ve kardeşti.  Onun entelektüel biyografisini okursanız orada kendinizden bir şeyler bulursunuz. Ayrıca o fildişi kulesine çekilmiş, toplumdan kopuk bir düşünür de değildi. Öğrencilik yıllarından itibaren halkın içindeydi ve gençlik günlerinde Amerikan emperyalizmini ve siyonizmi protesto gösterilerine, konferanslara, sempozyumlara katılırdı. Fikirleri direniş üzerine kuruludur. Bu yüzden Meir Kahane'nin kurduğu Siyonist örgütler kendisini defalarca ölümle tehdit etmişlerdir. Mısır'da aktif siyasetle de ilgilenmiştir. Mısır'da son yılların en büyük ve en etkin muhalif hareketi olan el-Kifâye'nin yönetimindeydi.

El-Mesîrî aydının halktan kopuk yaşamasını ve halkları kendi haline bırakıp onları yönlendirmemeyi bir aydın ihaneti sayıyordu. Son yıllarında bile, kanser hastalığına rağmen Mübarek rejimi karşıtı gösterilere katılmış ve polise karşı direnmiştir.

Ayrıca el-Mesîrî gelecekle ilgili çok iyimser bir düşünürdür. O hiçbir zaman karamsar olmadı. Geleceğin Müslümanların elinde şekilleneceğine yakinen iman etmişti.

O Filistin sorununu ümmetin en temel problemi olarak görüyordu. 'Filistin sorunu hayr ve şerr ölçütüdür. O bir medeniyet savaşıdır. Emperyalizme, materyalizme ve zulme karşı bir savaştır' diyordu. Onun fikrî ve siyâsî hayatı Filistin'le başladı, bütün hayatı boyunca bu mesele onun faaliyetlerinin merkezinde oldu ve nihayet kendisine ölüm geldiğinde de yine Filistin'le ilgili bir yerde ruhunu teslim etti. Kahire'deki Filistin hastanesinde vefat etti.  El-Mesîrî, küçük bir hastane olmasına rağmen yalnızca burada tedavi olmayı kabul etmiş daha büyük hastanelere gitme tekliflerini reddetmişti. Adı Filistin olan bu hastaneyle bir anlamda psikolojik ve duygusal bağ kurmuştu. Nitekim bu ayın (Temmuzun) üçünde Perşembe günü Filistin hastanesinde ruhunu teslim etti. 

Son zamanlarında hastalığı sebebiyle başkalarının cenaze törenine katılamıyor bunun yerine çiçek buketleri gönderiyordu. Bir gün bana, 'Ben öldüğümde de herkes benim gibi yapacak; cenazeme katılmak yerine çiçek gönderecekler ve evim çiçeklerle dolacak' demişti. Ancak söylemeliyim ki el-Mesîrî'in öngörüleri arasında yalnızca bu şaka-öngörüsü tutmadı. Cenazesi öyle kalabalık oldu ki meydanlara sığmadı ve katılanların hepsi ağladı. Bu arada el-Messîrî'nin birçok öngörüsü vardır. Bunlardan birisi de İsrail'in Ortadoğu'dan kovulacağıdır.

El-Mesîrî bundan sonra da fikirleriyle aramızda olmaya devam edecek. Bu programın el-Mesîrî'nin Türkiye'deki doğuşu için bir başlangıç olmasını umuyorum.

Programı düzenleyen Dâru'l-Hikme ve Timeturk'e tekrar teşekkür etmek istiyorum. Beni sabırla dinlediğiniz için teşekkürler. Allah'ın Selamı üzerinize olsun.

Messiri?yi anma programındaki tüm konuşmaların detayını okumak için tıklayın:

İlgili haberler için tıklayın

İslam dünyası bir düşünürünü daha kaybetti

Abdulvahab el-Messiri defnedildi

Abdulvahap el- Messiri: Marksizm?den İslam?a Yürüyüş

İnsan ve Şey

 

 

SON VİDEO HABER

Beşar Esed'ın kardeşi işkenceci Mahir Esed'ın evi

Haber Ara