Sinemada yan rollerde boy gösteriyor. Kurtlar Vadisi?nde kitap okuyor, Yersiz Yurtsuz?da gözleriyle konuşuyordu. Şimdi de Parmaklıklar Ardında dizisinde bir cezaevi doktoru...
Birçok eleştirmen tarafından Türk Sinemasının en güçlü jön adayı olarak niteleniyorsunuz, fakat sinemada henüz başrol oynamadınız, neden?
Bu jön adaylığı bahsi benim de kulağıma geldi (gülümsüyor). İnsan, yapmak istedikleri ile başına gelenler arasındaki dengeyi kendisi kuramaz. Buna ister nasip deyin, ister şans deyin. Böyle yani.
Olmanız gereken yere henüz ulaşamadığınızı mı söylüyorsunuz?
Biz Mevlanaların, Yunusların soyundanız. ?Olmamız gereken yer? diye hayaller kuramayız. Efendice, insan evladı gibi, iyi niyetimizi koruyarak yolumuza devam ederiz... Büyük laflar etmek için söylemiyorum, biraz tevekkül iyidir, onu diyorum.
Yani?
Humphrey Bogart ?Hayat filmlerdeki gibi değildir, filmde tutarlılık ve inandırıcılık olmalıdır? demiş. Muhteşem yazar Kurt Vonnegut da ?Hayat bu? der.
Türk Sinemasında son dönemde ciddi bir hareketlilik var...
Türk Sinemasındaki hareketliliğin gerçek bir yükseliş anlamına kavuşacağına da yürekten inanıyorum.
Yani?
Öyle filmler yapacağız ki torunlarımız bizimle gurur duyacak inşallah.
YAKIŞIKLI DEĞİLİM
Torunlarımızın bizimle gurur duyacağı filmler yapılamadı mı daha?
Türk Sinemacılarının, yapımcı, yönetmen ve diğer emekçilerin garanticilikten biraz uzaklaşmaları gerekir. Deneysel, postmodern filmler yapılsın demiyorum. Şimşek gibi, ihtişamlı, sımsıkı filmler yapılabilir. Taklidin, birtakım basit formüllerin ötesine geçilmeli.
Brad Pitt?in Türkiye?deki izdüşümü olduğunuz söyleniyor?
Brad Pitt?i 12 Maymun filminde deli rolünde oynadığı zaman beğendim. Seven?da da yakışıklılığını geride tutarak oynamıştı. Kapışma?da ne dediği zor anlaşılan bir çingeneyi canlandırdı. Dövüş Kulübü?nde saçlarını kazıtmıştı, Babil?de biraz yaşlı ve fazlasıyla kederliydi. Meksikalı filminde de aptalın teki olarak çıktı karşımıza. Yakışıklılık aşılması gereken bir engeldi onun için, bence bunu iyi başardı.
Sizin de dezavantajınız yakışıklı olmanız mı?
Ben, kesinlikle Brad Pitt kadar yakışıklı değilim. Benim yakışıklı olduğumu düşünenler ya da kendimi yakışıklı zannettiğimi sananlar yanılıyor.
Oyunculuğu epey ciddiye alıyorsunuz, çok çalışıyorsunuz...
Elbette, hayatımı bu işe koydum.
Öte yandan, oyunculukla ilgili bazı ilginç tespitleriniz de var?
Eğlence sektörü ile sanat arasında gidip gelen biri oyuncu. Bir yandan gerçeklerin anlaşılmasına, diğer yandan gizlenmesine, unutulmasına hizmet edebiliyor...
Gerçekler derken?
Savaş, işgal, yoksulluk, eğitimsizlik, terör, adaletsizlik... Irak, Filistin, Afganistan, Bosna, Çeçenistan...
SİSTEMİN NERESİNDESİN?
İyi de bir oyuncu ne yapabilir ki bu konularda?
Oyuncu, ekrana çıkan, meşhur olmuş, tanınan, sevilen kişi; söz hakkına sahip oluyor. Oyuncunun söylediği, yaptığı her şey, onunla duygusal bağ kurmuş kitle için önemlidir. Bu da ciddi bir sorumluluk getirir. Oyuncu politikayı, ekonomiyi, dünya siyasetini, edebiyatı... her şeyi takip etmelidir. Bir sanatçı ileri geri konuşamaz. Önyargılı, dışlayıcı, ayrımcı, kaba, cahil ya da şımarık olamaz.
Vay canına?
Sistemin neresinde durduğunu bilmemek, oyunculuğun ruhuna tümüyle aykırıdır.
Çünkü?
Çünkü biz ortak duygular oluşmasına ve insanlar arasında yakınlık doğmasına hizmet ediyoruz. Böyle mühim bir vazifeyi de gaflet içindeyken yerine getiremezsin.
LAURIE KOMPLE BİR SANATÇI
Peki, beğendiğiniz oyuncular kimler?
Şener Şen, Haluk Bilginer, Uğur Yücel ve tiyatro kökenli Bülent Emin Yarar bence Türkiye için birer gurur kaynağıdır. Sean Penn?i sadece oyunculuğuyla değil, muhalif, aktivist kimliğiyle de beğenirim. Angelina Jolie?yi de güzelliğinin ötesinde, oyunculuğu ve sivil yönelişleri itibariyle tutarım: Michael Winterbottom?ın Cesur Bir Yürek (A Mighty Heart) filmindeki Angeline Jolie?yi görmelisiniz.
Onlarca dizide oynadınız. Sizin sevdiğiniz diziler?
House MD, Dexter ve Lost. House MD?deki Dr. Gregory House?un ben de hastasıyım (gülümsüyor). Bence müthiş. House?u canlandıran Hugh Laurie hem iyi bir aktör, iyi bir komedyen ve iyi bir romancı. ?Komple sanatçı? denince aklıma Hugh Laurie geliyor.
Türkiye?de oyuncular, karmaşık ve stilize roller bulamamaktan yakınıyor gibi?..
Şu da var: Bizde bir oyuncu bir rolde göründü mü, genellikle ardından hep benzer rollerde görünüyor. Sağlık memuru rolündeki oyuncu başka yapımlarda eczacı, veteriner ya da doktor filan oluyor. Tecavüzcü Coşkun, bütün filmlerde aynı rolde, rahmetli Erol Taş?ı bir iyilik yaparken göremedik. Bir adam travestiyi oynasa, kamera karşısında hep etek giymek zorunda kalır. Tamam, abartıyorum, fakat aşağı yukarı böyle.
Sevdiğiniz yazarlar, kitaplar?
Masalsı kitapları seviyorum: Michael Ende?nin bütün kitaplarını okudum. Vasconselos?u da çok sıcak ve cazip buluyorum. Gabriel Garcia Marquez gibi Latin Amerikalı yazarlar hayranlık verici. Oğuz Atay?ın da gönlümüzdeki yeri ayrı.
Sinemada oyunculuk dışında senaristlik, yönetmenlik yapmayı...
Düşünmüyorum. Hatta çok sevdiğim halde oyunculuğu bile bırakmayı düşünebilirim.
Öyle mi, neden?
Sinema dünyası, tahmin, zan, beklenti ve tesadüf gibi faktörlerle ilerliyor. Bunun da biraz gurur kırıcı bir yönü var. Zaman zaman kendimi bu ortamda yabancı gibi hissediyorum.
Son olarak ne söyleyeceksiniz?
Çok iyi ve çok kötü şeyler uzun sürmez.
Ne ki bu?
Galiba bir Çerkez atasözü, Nietzsche de söylemiş olabilir, emin değilim (gülümsüyor).
Sevdiğin hiç kimseyi paparazzi programında görmek istemezsin
Hangi yönetmenle çalışmak istersiniz?
Fatih Akın.
Sevdiğiniz diğer yönetmenler?
Çok var... Alfred Hitchcock, Metin Erksan, Francis Ford Coppola, Yavuz Turgul, Jim Jarmush, Zeki Ökten, Frank Capra, Onur Ünlü, Coen Kardeşler...
Magazin medyasında, paparazzilerde görünmemenizin sebebi...
Televizyon seyircisi paparazzi izlemeyi sever. Bu doğru. Fakat sevdiği bir oyuncuyu, müzisyeni paparazzi programında görmek istemez bence.
Niye?
Boks maçı izlemeyi seversin, kardeşini de seversin. Ama kardeşinin ringde Mike Tyson?ın karşısına çıkmasını istemezsin. Bunun gibi. (gülümsüyor).
O yüzden siz...
Falan bardan çıkarken, filan hanımefendiyle öpüşürken görünmek istemem.
O halde bir oyuncu...
Sadece oyuncu olarak yaşamamalı. Önce insanız, sonra oyuncuyuz. Bir oyuncu olarak ben insani değerlerimi yaşatamazsam, iyi bir oyuncu olma şansım zaten kalmaz.
SİYAH KUŞAK SAHİBİ
Parmaklıklar Ardında?da, hapishane müdiresi Handan ile Doktor Tarık arasında bir gönül ilişkisi olacak gibi, fakat bir türlü olmuyor?
Olmuyor, olamıyor. Bu dizide romantizm yok denecek kadar az. Herkes bekliyor, Handan ile Tarık biraz yakınlaşsın, birbirlerine yar olsun.
Eee?
İyi de aşk, başkalarının arzusu doğrultusunda ortaya çıkmaz(gülümsüyor).
l Yersiz Yurtsuz?da canlandırdığınız İshak çok ilginç bir karakterdi...
Evet, İshak sağlam adamdı. Gizemli, güçlü, aşkı için her şeyi göze alan, cesur, dürüst fakat biraz yabani biriydi. İshak?ı özlüyorum. Bir dostumu Urfa?da bırakmışım gibi hissediyorum.
Doktor Tarık mı, İshak mı?
Doktor Tarık daha esnek, daha içe dönük, mazbut, daha şehirli bir karakter. Fakat bakarsınız o da zamanla İshaklaşır, bilemeyiz (gülümsüyor).
lDövüş sporlarında uzman olduğunuz doğru mu?
Siyah kuşak tekvandocuyum ve uzun süre de aikido çalıştım. Dövüş bilgisi insanı merhametli, insaflı, centilmen yapıyor. Aikido bireysel bir spor aslında...
Aikido, ancak aikido bilmeyenlere karşı mı yapılabiliyor?
Aikido bilmeyen birinin karşısına Allah aikidocu çıkarmasın. Aikidoda, diğer dövüş tekniklerindeki gibi tekme, yumruk yoktur. Aikido daha ziyade eğme, bükme, kırmaya dayalı bir spordur. Rakibin hareketini, şiddetini kendisine iade etmeye yöneliktir.
BİRİLERİ İSTİYOR DİYE AŞK OLMAZ
Parmaklıklar Ardında dizisinde Doktor Tarık?ı canlandıran Albayrak, hapishane müdiresi Handan ile aralarında bir gönül ilişkisi olamadığını anlatıyor; ?Olmuyor, olamıyor! Herkes bekliyor, Handan ve Tarık biraz yakınlaşsın diye... İyi de aşk, başkalarının arzusu doğrultusunda ortaya çıkmaz.?
MURAT MENTEŞ / STAR