Yargıtay onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Ergenekon soruşturması ve AKP hakkında açılan kapatma davasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kanadoğlu, darbe girişiminde bulunmanın suç olduğunu ve böyle bir iddia karşısında kendisinin de soruşturma başlatma talimatı verebileceğine dikkat çekerek, ?Darbede başarılı olanı yargılayamazsınız. Ancak, eyleme geçilmesi suç olur' dedi.
Soruşturma çerçevinde gözaltına alınan emekli generallerin iddia edildiği gibi darbe hazırlıklarını görevleri başında yapmış olmaları halinde, davaya Genelkurmay Askeri Mahkemesi?nin bakması gerektiğini belirten Kanadoğlu şunları söyledi:
'Varsayımlar üzerine konuşuyoruz. O komutanların görev sırasında bir darbe teşebbüsüne giriştikleri yolunda bir dava açılacaksa, görevde işledikleri bu suçtan dolayı, ki bu askeri suçtur o nedenle askeri yargının görev alanına girer. Çünkü, asker kişinin emekli de olsa görevi başında işlediği suçtan dolayı askeri yargıda yargılanması gerekir. Ama işin bir başka boyutu da var. Eğer, siz bu kişileri daha sonra bir çeteleşmenin lideri olarak suçlayacaksanız lider olarak bu işi Ankara?da yaptıklarını kabul edecek olursanız bu defa da Ankara?da mı, İstanbul?da mı yargılanacaklar konusu tartışılır. Çözülmesi gereken, sadece yargının bakacağı bir iş olmasına rağmen, ortaya konan manzara doğrudan doğruya siyasi etkilerin de etkili olduğu ve bir kısım medyanın da soruşturmaya kılavuzluk yaptığı bir soruşturma haline geldi.
Ergenekon soruşturmasının güvenilirliğinden söz etmenin mümkün olmayacağını da belirten Kanadoğlu, 'Bir takım belgeler medyada yayınlanır ise, gizlilik olayı ortadan kaldırılırsa bu soruşturmanın selametinden, güvenilirliğinden bahsetmek mümkün olmaz' dedi.
TABİİ Kİ AÇARDIM
Emekli Başsavcı Kanadoğlu, görevi başında olan bir savcı olması halinde Ergenekon soruşturmasını açıp açmayacağı yönündeki soruya da net bir yanıt vererek, 'Tabii ki açardım' dedi. Kanadoğlu, bir çeteleşme olayının varlığının henüz kanıtlanmadığını ama bu konuda bir takım iddiaların bulunduğuna dikkat çekerek şu görüşleri dile getirdi:
'Bu iddiaları somutlaştırmak elbette yargının görevidir. Bir takım çeteleşmeler geçmişte oldu, bugün de oldu, yarın da olacaktır. Örgütlü suçlarla örgütlü bir şekilde savaşılmalı. Başka türlü işin içinden çıkamazsınız. Elbette ki soruşturacaksınız, gerçeği ortaya çıkacaksınız. Bu, sadece yargı tarafından yapılacak bir iş olacak.'
DARBE PLANLAMAK SUÇTUR
Darbe girişiminde bulunmanın suç olduğunu ancak darbede başarılı olanın suçlu kabul edilmediğine de dikkat çeken Kanadoğlu şöyle devam etti:
'Darbede başarı sağlayanı yargılayamazsınız. Teşebbüs, eyleme geçmektir. Hazırlık hareketi suç sayılmaz. Belirli bir şekilde 3-5 kişi belirli bir suçu işlemek için örgüt kurarsa cezalandırılır. Bunun için eyleme gerek yoktur. Teşebbüsten yargılanmak için icradan suçlanmaları gerekir. Ama, iddia edilen suçun işlenmesi için icra edilmesi gerekir. Planlamak icrai hareket sayılır. İcrai hareket, harekete geçmeyi gerektirmez. Bunun için de kanıtların önünüze gelmesi lazım. Ben bu suçların bir eşgüdüm içerisinde ve Yargıtay başsavcısının yöneteceği, bilginin, arşivin bulunacağı bir merkezi güç tarafından yönetilmesinin gerektiğini düşünüyorum. Türkiye Başsavcılığı olsaydı bu sağlanırdı. Çeteleşme, terör örgütü olarak kabul edilebilir. Bir terör örgütü, kendi mali örgütünü sağlamak için çıkar amaçlı suç örgütü de kurabilir. Bunlarla savaşmak, bütün savcılık teşkilatı ile mümkündür. Yani Türkiye Başsavcılığı ile. Ben bunu bir taslak halinde sundum. Çok olumlu karşılandı. Fakat sonra, böyle bir başsavcı istenmedi. Bu kadar bağımsız ve güvenceli bir savcı istenmedi, kabullenilmedi. Çünkü, yargı bağımsızlığına karşı, siyasi iktidarlarda bir çekince vardır. Bu sadece bugünkü siyasi iktidarın bir sorunu değil. Demokrasi, bir kelime hayranlığı biçiminde olmamalı. Kuvvetler ayrılığını yok ederseniz, çoğulculuğu çoğunluk olarak kabul ederseniz o zaman o rejimin adı göstermelik olarak demokrasi olabilir ama bunun demokrasi ile alakası yok.'
'HEM ÖZDEN ÖRNEK, HEM DE HİLMİ ÖZKÖK DİNLENMELİ'
Ergenekon soruşturmasını başlamasına gerekçe gösterilen günlükleri yazan Deniz Kuvvetleri eski komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök?ün dinlenmesi gerektiğine de dikkat çeken Kanadoğlu, günlüklerin yasa dışı yollarla elde edilmiş olması, yasal delil olup olmadığının da tartışalabileceğini belirtti.
Kanadoğlu, şunları söyledi:
'Yasal delil vardır. Sahibinin rızası olmadan kaçırılan bir delilin yasal olup olmadığı tartışılır. Bu günlüklerin iki yönünden araştırılması gerekir. Birincisi, o dönemdeki kuvvet komutanının günlüğü müdür? İkincisi nasıl elde edilmiştir? Bu konu aydınlatıldıktan sonra tartışma yapılır. Delil olarak kullanamazsınız. Eğer, siz tutuklanan kişilerin eylemlerini günlüklere dayandırıyorsanız, o zaman günlükleri yazan kişinin ifadesine başvurulması gerekir. O zaman da askeri yargı, yani görev konusu gündeme gelecektir. O yasal kanıtın gerçeği yansıtıp yansıtmadığının anlaşılması gerekir. Bu sorguyu derinleştirmek için de hangi mahkemenin görevli olduğunu tespit etmek gerekir önce. Bütün vatandaşların ne izlenim edindiği de önemlidir. Her şeyden önce yargıya bırakılmalıydı bu işler. O günlüklere göre belirli kişilere belirli sıfatlar takılıyor. Açık yargılama safhasında yapılıyor. Yargısız infazlar yapılıyor. Örtbas etme izlenimi yok bende. Soruşturmanın gerektiği gibi yürütülmediği izlenimi var bende. Hatta dönemin genelkurmay Başkanının da dinlenmesi gerekir. Eğe suçlama buna dayanıyorsa bu soruşturmayı yapacak olan askeri savcılıktır.'
ANKA