Haber Merkezi / TIMETURK
?Müslümanlar muhasara altında? risalesini yazan James Jones ve gazeteci Peter Oborne imzalı belgeselde ?İslamfobisi İngiliz toplum kültürünün birleşmesi için büyük bir güç. Çok geniş bir çekim alanı var. İştiyaklı kilise müdavimlerinden militan ateistlere kadar her kesimden savunucuları bulunabilir? denildi.
?Bir Müslüman?a olmamalıydı? başlığını taşıyan program 7 Temmuz Pazartesi günü, Londra?daki 2005 bombalamalarının yıl dönümünde yayınlandı. Film ve risale, bu saldırıların İngiliz Müslümanlara karşı şiddet, hoşgörüsüzlük ve nefreti beslediği uyarısını yaptı. ?İslam fobisi, daha önce hiç olmadığı kadar İngiliz Müslümanlarla ilgili derin korku ve kini yaratan 9/11 ve 7//7 saldırılarından sonra arttı?ğı sonucuna vardı.
Belgesel ve risale, son yıllarda Müslümanlara yönelik sözlü ve fiziksel saldırıların artışına dikkat çekti. Risalede şöyle denildi: ?Fiziksel ataklar büyüyen Müslüman karşıtlığının bir manifestosu. Birçok Müslüman için İngiltere korkunç bir yer haline geliyor.?
İngiltere?de 2 milyona yakın Müslüman yaşıyor. 56 kişinin öldüğü 7/7 saldırılarından beri, İngiliz Müslümanlar, bu Avrupa ülkesindeki büyüyen İslam korkusundan baskı görüyor. Financial Times?da yapılan ankete göre, İngiltere Müslümanlar hakkında en çok şüphe duyan ülke.
Utanmaz medya
Belgesel ve risaleye göre, Müslüman?lara rutin olarak iftira eden en bariz sektör medya. ?İslam ve Müslümanlar hakkında yanıltıcı ve yönlendirici haberle yapmak ve bunları yayınlamak o kadar kolay ki? diyen Osborne ve Jones, 2000?den bu yana geçen 8 yılda tüm büyük gazetelerdeki 974 haberin, yüzde 60?ının Müslüman terörizmi, dini konular ve kültürel farklarla ilgili olduğunu ortaya koydu.
Oborne ve James, ?Bu haberler Müslümanları bela kaynağı olarak resmetti. Buna karşılık haberlerin sadece yüzde 5?i İngiliz Müslümanların problemleriyle ilgiliydi? dedi.
Yazarlar, The Sun gazetesinin 2006 Aralık?ında yayınladığı bir haberi örnek verdi. İngiliz savaş kahramanlarının evlerinin nasıl yağmalandığına dair ?Müslüman nefret çetesi? haberiyle ilgili sorun, olayda herhangi bir Müslüman?ın yer almamasıydı.
Sun, yerel burnu büyüklüğün neden olduğu Vandalizm hikayesini şeytani Müslümanlarla ilgili bir habere dönüştürdü. Gazeteciler, Sun olayının istisna olmadığının altını çizdi. Belgeseli hazırlarken İngiliz ana medyasının büyük bir kesiminde Müslümanlarla ilgili haber yapmanın şeklinin aynı olduğunu ortaya kondu.
Ünlü romancılar, Guardian ve Independent?ın köşe yazarları arasında bile bu klişe haber şeklini benimseyen birçok isim var. Örneğin,
?Benim İslam fobim var ve onla gurur duyuyorum?, Guardian köşeyazarı Polly Toynbee.
Sunday Times?dan köşeyazarı Rod Liddle, ?İslam fobisi?? başlıklı makalesinde ?beni de listeye alın? diye yazdı.
Aşırı-sağcılar
Film ve rapor aynı zamanda Müslümanların aşırı-sağcı politikacıların da hedefinde olduğunu ortaya koydu. Şöyle denildi: ?İngiliz politikasının aşırı sağı, geleneksel hedefleri olan Yahudi ve zencileri bırakıp Müslümanlara odaklandı?.
Oborne ve Jones?a göre, aşırı sağ sadece beyazların üye olabildiği İngiliz Ulusal Partisi (BNP), İslam fobisi kartını toplumda destek bulmak için kullanıyor. Yazarlar şöyle açıkladı: ?Genel kamuoyunun saygınlığını kazanmak istiyorlarsa, ırkçı faşist olarak damgalanmadan insanların göçmenler ve İngiltere?nin etnik azınlıklarıyla ilgili korkularını deşecek bir konuya ihtiyaçları var. Buldular da. BNP, Müslüman karşıtlığının zengin damarından besleniyor. BNP üyeleri, terörizm, İslam?ın kötülükleri ve İngiltere?nin İslam devleti haline dönüştüğüyle ilgili korku hikâyeleri anlatıyor.?
Gazeteciler, araştırmalarını Müslümanlarla ilgili toplum kültüründeki değişim ihtiyacına vurgu yaparak bitirdiler: ?Hepimiz medyada, siyasette ve caddelerimizde Müslümanlara karşı davranışlarımızdan hepimiz biraz utanç duymalıyız.?