Kalıcı iyileşme için siyasi boyut üzerinde durulmalı Kanayan yaraya dönüşen Tuzla tersaneleri, Türkiye'nin kayıtdışı işçilik gerçeğinin acı bir örneği haline geldi. Tersanelerde sayısı 10 bine yakın işçinin kayıt dışı olduğu tahmen ediliyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, yaklaşık üç yıldır tersanelerde çeşitli dönemler halinde teftişler gerçekleştirdi. Yapılan teftişlerde tersanelerde çalıştığını resmi bir belgeyle ispatlayamayacak işçiler tespit edildi. Hatta geçtiğimiz yıl yapılan bir denetimde iki tane taşeron firmanın bile hiçbir resmi kuruluşta kaydının olmadığı ortaya çıktı. Buna rağmen Tuzla'da kayıt dışının üzerine gidilmedi. Önleyici projeler hayata geçirilmedi. Tuzla'da 1.5 milyon metrekarelik bir alanda yaklaşık 34 bin kişi çalışıyor. Bunların 20 binini taşeronlar oluşturuyor.
Ölümü kazaların çoğunluğu taşeron firmaların işlerinde yaşanıyor. Sektörün taşeron işçileri her hangi bir haktan yoksun çalışıyor. Tuzla'da istihdam edilen işçilerin sayısının tespitinde SSK'ya girişlerine bakılıyor. Üst düzel tersane yöneticilerinin geçmişte itiraf ettikleri gibi işçiye bir günlüğüne SSK yaptırılıyor. Çalışma Bakanlığı kayıtlı işçi sayısı şişirerek yayınlıyor. Tersaneler genel politika olarak sigortası olmayan taşeron işçisini tersaneye sokmuyor. Ancak taşeron firma işçisini bir günlüğüne SSK'lı yapıyor. Giriş kaydıyla işçisini tersaneye sokuyor. Ardından işçiyi, işten çıkartıyor. Bu bilinen gerçek karşısında önlem alınmıyor. Kayıtlı işçi rakamları şişik olduğu için, tersanelerdeki kayıt dışı işçi sayısı 10 bin düzeyinde tahmin ediliyor. Benzeri oyun taşeron işçilerin sağlık raporlarında da yaşanıyor. Buna karşılık Tuzla'daki bir çok sağlık hizmeti veren tesiste, tersanede çalışmak için gerekli testlerin uzunluğuna rağmen iki dakikada parası karşılığı rapor satılıyor. İşçiler bu raporlarla tersanelere gidiyor.
SABAH