Haber Merkezi / TIMETURK
New York Times?dan Roger Cohen dünkü köşesinde Türkiye?yi değerlendirdi. ?Türkiye için savaş? başlıklı makalede, Türkiye?de, keskin ve yanıltıcı etiketlerle, ?Kemalist oluşumun laik faşistleriyle yönetimdeki AKP?nin İslamofaşitleri arasında? bir mücadele yaşandığını söyledi. Cohen Anayasa Mahkemesi?nin türban kararını da yorumladı. Cohen, kararı ?kabul edilemez? bulurken ?AKP?nin liberal kimliğini koruması? konusunda ?faydalı bir meydan okuma? olarak nitelendirdi.
Türk medyasında da yankı bulan makalenin orijinal tercümesini TIMETURK okuyucuları için yayınlıyoruz. Çeviri bizden karşılaştırma sizden?
TÜRKİYE İÇİN SAVAŞ
Türkiye konuşalım. Ülkenin ruhu üzerine bir savaş var ve herkes izlemeli çünkü İslam ve demokrasi meselesi büyük ölçüde bunun sonucuna bağlıdır.
Türkiye, Bush dünyası için yaratılmamıştır. Onun küresel savaşının kutuplaştıran etiketleri ?biz-ya da-onlar, iyi-ya da-kötü-, bizimle-ya da-karşımızda- nüansların, Müslüman fakat İslamcı değil, kültürde dindar yapıda laik, Batı ve Doğu, Batı?nın Yunanistan?daki eşiğine sınır ve Irak için elzem, ulusu için uygun değil.
Burada, bu köprü ülkede, Avrupa Birliği için yeteri kadar Avrupalı olmasına engel yumuşak taassup diyetini uzun zamandır sürdüren bu NATO üyesinde, bir mücadele başladı. Gururlu laikler ve dindar Müslümanlar arasında devletin ve caminin sınırlarının belirlenmesi mücadelesi bu.
Batı bu savaşı izlerken sabırsız ya da kendin beğenmiş olmamalı. Kilise ve devlet bu ayrımın yasal mimarisini oluşturana kadar yüzlerce yıl geçti, sayısız savaşta pek çok can verildi. İslam, dünyanın ana dinlerinden en genci. Onun modernizmle uyumu devam eden keskin/şiddetli/çok derin bir süreç.
Ben bu mücadele seviyorum. Mücadelenin kendine özgü, kaba saba, yanıltıcı etiketleri var ancak çok aleni ve canlı. Bir köşedeki Kemalist oluşumun ?laik faşistleri? diğer köşedeki iktidardaki AKP?nin ?İslamofaşistleri?ne karşı. İslam krizi için daha geniş bir karşılıklı Türk özverisi iyi olabilirdi.
Son raunt bu ay içinde Anayasa Mahkemesi, İslamcı geçmişi ve Müslüman yaşantısı olan AKP lideri ve Başbakan Erdoğan?ı yüksek sembolizm içeren reddettişinde geldi.
Mahkeme, üniversiteye giden kadınların Müslüman inançları gereği olarak başörtüsü takmasına imkan veren Erdoğan?ın Şubat?ta geçirdiği kanunu Anayasa?daki laiklik ilkesine aykırı buldu.
Karar yaklaşımım iki taraflı. Öncelikle üniversite çağına gelmiş kadınlar, kişisel inançlarına uygun şekilde ne istiyorlarsa onu giymeliler. Bu açıdan, mahkemenin kararı kabul edilemez.
İkinci olarak, modern Türkiye?nin laik kurumları bu en hoşgörülü Müslüman toplumların yaratılmasında anahtar rol oynadı; Demokrasinin nadir ve İslamcılığın potansiyel olduğu Orta Doğu gibi bir ortamda, bu kurumlar mücadele etmeden uzlaşmamalı. Bu bakış açısından, mahkemenin kararın AKP?nin liberal kimliğini korumasını sağlamak için faydalı bir meydan okuma olarak görüyorum.
Denge için, mahkeme tarafını tutuyorum. Orta vadede, Türk kadınlarının istedikleri yerde başörtüsü giyme hakkını elde edeceklerine inancım tam. Daha az inandığım, AKP?nin beslediği tırmanan İslamlaşmaya Erdoğan?ın ısrar ettiği gibi laik demokrasiye bağlılığın eşlik ettiği.
Parti ödevlerini yapsın, gerekirse mahkemeyle sürekli karşı karşıya gelsin. Türkiye, ılımlı İslam için bir laboratuardır; deneyi aceleye getirmeyin. Başörtüsü takmak çıkarmaktan kolaydır. Tersinirlik İslam?ın rükünlerinden değildir.
Erdoğan ve AKP, Washington ve Avrupa?da popülerken, ordu-yargının oluşturduğu laik kesim, Atatürk?ten beri hiç olmadığı kadar zor zamanlar geçiriyor. Ancak eğitim sağlık ve kamu hizmetlerinin yüksek düzey görevleri için AKP teftiş ettiği İslami kimlik olmazsa olmaz haline geliyor.
Doğru iş ya da eş bulmanın dindarlığın yeni gösterimlerini içerebildiği bu güç kaymasına geleneklerdeki ince değişim eşlik ediyor. Başörtüsü artık daha yaygın. Gazeteler muhafazakar Müslüman hassasiyetleri için kadınlara yönelik reklamlardaki kol ve etek boylarını Fotoshop?layıp uzatıyor. ?Haşema? adı verilen baştan-ayağa mayolar Türk plajlarında görülüyor.
Şeriatın Türkiye?ye geldiğine inanmıyorum ya da AKP?nin aklında İran olduğuna. İslamofaşist olmadıkları kesin. Ancak aynı zamanda partinin Atatürk?ün kurduğu ulusla bağdaşmayan radikal izleri de olmadığını söyleyemem.
Aynı mahkeme, Erdoğan ve 70 parti mensubunu laiklik karşıtlığına odak oldukları nedeniyle siyasetten men kararını hükme bağlayacak. Mademki bu parti geçtiğimiz sene yüzde 47 oy almıştı, böylesi iktidar demokrasiyi yok sayamaz.
Mahkeme, yasaktan uzak durmalı. Fakat bu tehdidin olmasından memnunum. Ve eğer olursa, Erdoğan?ın ve hatta AKP?nin halefi kolaylıkla bulunacaktır.
Türkiye?nin ruhu için savaş azalacak gibi değil, ayrıca açık olduğu sürece de faydalı. Batı bu açıklığı korunması için elinden geleni yapmalı. Hatta bu koruma bir miktar ?laik faşizm? bile içerebilir.