Büyük gün geldi çattı. Hırvatistan engelini de aşabildiğimiz takdirde tarihimize bir altın sayfa daha eklemiş olacağız.
Bu tabi ki hiç kolay değil. İsviçre ve Çek maçlarının sonlarında olduğu gibi adrenalimizin yükselerek tavan yapacağı kesin. Ama ilk yarılarda oynadığımız silik ve kişiliksiz oyun tekrar sahnelenirse de sinirlerimizin zirveye çıkacağı da muhakkak.
Fatih Terim? in kendi yanlış seçimleri ve sakatlıklardan darlaşan kadrodan ideal bir 11 çıkarması şart. En sancılı yerimiz olan savunmada Servet? in yokluğunda Gökhan Zan ve Emre Aşık dışında başkaca seçeneğimiz yok. Sağda Sabri-Hamit, solda Hakan Balta- Arda ikilileri, kanatların hem savunulması hem de hücum organizasyonlarının işler olması açısından alternatifleri olmayan futbolcular.
Mehmet Aurelio? nun cezası sebebi ile Ayhan ile Mehmet Topal önemli bir pozisyonda oynayacak. Aslında Emre Belözoğlu sakat olmasaydı defansın güvenliği ve atakların organize olması daha kolay olabilirdi. Hiçbir karşılaşmada bekleneni veremeyen Tuncay ise hocanın vazgeçemediği bir isim. Nihat için ise söylenecek fazlaca da bir şey yok. Sadece pozisyonlara girebileceği toplarla buluşturulması gerekiyor.
Her bölgesi ile artıları bizden fazla olan rakibimizin de en zayıf halkası savunması. Birebirlerde ve kontrataklarda hızlı olabilirsek istediğimizi alabiliriz. Ne de olsa bizim hiçbir şekilde zorlayamadığımız Portekiz? i dize getiren Almanya?yı parçalamış bir takım var karşımızda.
Fatih hocanın futbolcuların yerleri ile fazla oynamadan, herkesi yerli yerinde oynatacağı bir oyun şablonuyla sahada mücadele etmesi kaçınılmaz. Yoksa Sabri? den sol bek ya da ön libero, Hamit? ten sağ bek yapmak gibi fantezilere kaçarsa hezimet kaçınılmaz olur. Ancak iki maçın son dakikalarındaki yürekliliklerini daha geniş bir zamana yayabilirlerse, bizim Türko?lar bu işin üstesinden de gelirler.
[email protected]