Hacettepe Üniversitesi Kimya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adil Denizli, ilaçlar ve kozmetik ürünlerin atıklarının kanalizasyona karışmasının sakıncalarına dikkati çekti. Prof. Dr. Adil Denizli, kimyasal ürünlerin atıklarının doğayı kirleterek, canlıları olumsuz etkilediğini belirtti. Doğal suları kirleten en önemli unsurlardan birinin de ilaç ve kozmetiklerde bulunan ''hormonlar'' olduğunu ifade eden Denizli, ''Doğal sularımızdaki mikrokirleticilerden hormonların, sudaki canlıları kıskacına alıp, besin zinciriyle bize ulaşabilme yollarından biri ilaçlar. Sulara karışan ilaçlar gelecekte ciddi sağlık sorunlarına yol açacak'' diye konuştu.
İlaçlardan kalan atıkların idrar, dışkı yoluyla veya duş sırasında suya karıştığını belirten Denizli, canlı organizmalarla etkileşimde bulunmak üzere tasarlanan bu maddelerin, sudaki canlıları kısa sürede etkilediğini, bunun da ekosistem ve insanlar için potansiyel tehlike oluşturduğunu bildirdi.
CİNSİYETSİZ BALIKLAR BULUNDU
Prof. Dr. Adil Denizli, çok sayıda doğum kontrol hapı ve bir çok kozmetik ürünün bileşiminde hormon bazlı malzemelerin yer aldığını ifade etti. Son yıllarda doğal sularda çok sayıda ''cinsiyetsiz balık'' bulunduğunu, bu durumun bilim insanlarını ''hormon''ların etkilerini düşünmeye yönelttiğini kaydeden Denizli, yapılan araştırmalarda su veya su ürünlerinde, ağrı kesicilerden ''asetaminofen'', antimikrobiyal sabunlardan ''triklosan'' gibi kimyasalların ortaya çıktığını kaydetti.
YIKICI ETKİ YARATIYOR
Suya karışan ilaçların insanları ne şekilde etkileyeceğinin tam olarak belirlenmediğini ancak su canlıları üzerinde çok önemli etkiler yarattığını belirten Denizli, ''Bu canlılar, 7 gün 24 saat bu bileşiklere maruz kalıyorlar. Özellikle doğum kontrol hapları, hormon tedavilerinde kullanılan dişi seks hormonu içeren ilaçlar ve kozmetik ürün atıklarının yüksek oranlarda kanalizasyonlara karışması sudaki organizmalar üzerinde yıkıcı etki yaratıyor'' diye konuştu.
Denizli, düşük düzeyde bile olsa bu tür bileşiklerin, su canlıları üzerinde teşhis edilemeyen'', ''dikkat çekmeyen'', yavaş biriken etkilere neden olabileceğini hatta yeni su canlılarının ortaya çıkmasına'' yol açabileceğini söyledi. Diğer taraftan bu tür kirleticilerin bakterilerde direnç gelişimine neden olabileceğini kaydeden Denizli, ABD Gıda ve İlaç Dairesi'nin bu konuyla ilgili araştırmalar yürüttüğünü de ekledi.
500 MİLYON TON ATIK SUYA KARIŞIYOR
Prof. Dr. Adil Denizli, ''sudaki kimyasalların, çoğunluğu beş yaşın altında olmak üzere, her yıl iki milyon insanın ölümüne neden olduğunu'' belirtti. Yüzey ve yer altı sularının artan şekilde kimyasal maddelerle kirlenmesinin, sudaki yaşam ve insan üzerinde uzun vadeli ve tehlikeli sonuçlar doğurmasının beklendiğini kaydeden Denizli, ''Her yıl yaklaşık 300 milyon ton endüstriyel ve tüketiciler tarafından kullanılan yapay bileşiklerin atıkları, tarımsal olarak kullanılan 140 milyon ton gübre ve bir kaç milyon ton tarımsal ilaç ve kazayla 0,4 milyon ton petrol ve petrol ürünleri doğal sulara karışıyor'' dedi.
Bu tür mikrokirleticilerin sudan arıtılmasının zor olduğunu ifade eden Denizli, bazı kimyasal maddelerin hiç yıkıma uğramadan su ya da havayla kaynağından çok uzağa taşınabildiğini belirtti.
İLAÇLARI KANALİZASYONA DÖKMEYİN
Denizli, bir çok insanın kullanım tarihi geçmiş ilaçları doğrudan kanalizasyon sistemlerine boşalttığını, bu durumun da suların kirlenmesine neden olduğunu belirtti. Birçok ülkede çöp olarak değerlendirilen ilaçların hastanelerde, bakım evlerinde veya evlerde özel olarak toplanmasına yönelik uygulamalara başlandığını anlatan Denizli, ''Bazı ülkelerde ilaç geri toplama üniteleri oluşturuldu. Bazılarında ise ilaçlar yakılarak imha edilmek üzere biriktirilen zararlı evsel atık listesine alındı'' diye konuştu. Su kaynaklarının kimyasal analizinin pahalı ve zaman alıcı bir işlem olduğunu ancak halk sağlığı açısından gerekli olduğunu ifade eden Denizli, ilaçların atılımının kontrollü olması gerektiğinin altını çizerek, ''Kullanmadığınız ilaçları kanalizasyona dökmeyin'' çağrısında bulundu.
DIŞKI VE DUŞLA SUYA KARIŞIYOR
İlaçların çevresel etkileri üzerinde bugüne kadar çok durulmadığını belirten Prof. Dr. Denizli, organik atıklardan oluşan kirleticiler gibi sulardaki ilaç varlığının da dünya çapında giderek önemi artan bir konu olmaya başladığını kaydetti. Avrupa, ABD ve Asya'da incelenen sularda psikiyatrik, analjezik ve antibiyotik türünde ilaç atıklarının tespit edildiğini aktaran Denizli, bu kıtalarda 2002'de çevre sularda yapılan analizlerde yüksek oranda ilaç atığı bulunduğunu bildirdi.