Tarihçi Bekir Biçer, Atatürk'ün konuşmalarından, demeçlerinden, söyleşilerinden bir derleme yaptı. Derleme, Atatürk'ün 1906'dan 1928'e, dini konularda yaptığı konuşmaları odak alıyor. ?Modernist Müslüman Atatürk? isimli kitap, baştan sona okunduğu zaman, yakın tarihimiz hakkında önemli ipuçları veriyor. Bekir Biçer'le bütün bunlar üzerine konuştuk:
Böyle bir çalışmaya neden ihtiyaç duydunuz? Kitabın hazırlanış amacı nedir?
Ben bu ülkenin insanıyım. Ülkemde olup biten her şey beni yakından ilgilendiriyor. Üstelik de tarihle ilgili bir kişiyim. Tarihle ilgilenmem ülkemde neler oldu, neler oluyor sorusuna cevap aramama yardımcı oluyor. 'Kırk yaşımdan sonra on sekiz yaşımda okuduğum kitapları okuyacak yaşa geldim' denir ya benimki de böyle bir şey. Atatürk'ü yeniden okumaya başlayınca kamuoyunda az bilinen bazı bilgilere ulaştım. Edindiğim bilgi ve belgelerin bir kısmını okuyucu ile paylaşayım istedim. Türkiye'deki bütün tartışmaların temelinde Atatürk ve laiklik konusu olduğu için okuduğum belgelerden bu konuyla ilgili olanları kronolojik olarak bir araya getirmeye çalıştım. Türkiye'de tarih kitapları resmi tarihle, gayri resmi tarih arasında gelip gitmektedir. Bu çerçevede Türkiye'de ciddi anlamda bir bilgi kirlenmesi oldu. İstedim ki Atatürk kendi eserlerinden objektif olarak yeniden okunsun. Atatürk tüccarlığı yapanların da Atatürk düşmanlığı yapanlarında ellerinden malzemeleri alınır. Belki o zaman kısır tartışmaların bir kısmı sona erer. İnsanlar o zaman daha sağlıklı okumayı ve düşünmeyi öğrenirler diye düşündüm.
Mustafa Kemal için 'Modernist Müslüman' ifadesini kullanıyorsunuz. Bunu nasıl anlamalıyız?
19.yy dan itibaren Müslümanlar Batı uygarlığı karşısında yenik düştüler. Varlıklarını muhafaza edebilmek için modernleşme çalışmaları başladı. İslam dünyasının bütün aydın, alim ve sanatkarları Batı düşüncesinden büyük oranda etkilendiler. Mustafa Kemal'de bir Osmanlı subayı ve aydını olarak Batı düşüncesini yakından takip etti. 19.yy da yaygınlaşan pozitivizmden ciddi oranda etkilendi. Hayatı ve İslâm'ı Batılı normlara göre anlamaya, yorumlaya başladı. Dini rasyonel ölçütlere göre okudu ve dünya görüşünü bu çerçeve şekillendirdi. İslam'ın karşısında olmadı, açık bir yada gizli olarak İslam karşıtlığı yapmadı. Ancak geleneklere karşı amansız bir savaş açtı. Kısaca modern düşünce ile İslam'ı uzlaştırmaya çalıştı. Bu nedenle de 'Modernist Müslüman' olarak algılandı ve alkışlandı. Belki daha da önemlisi özellikle Kurtuluş Savaşı yıllarında dini halkla ilişkilerde etkin ve işlek bir iletişim aracı olarak kullandı. Cumhuriyet döneminde ise kendi din algısını toplumun tamamına kabul ettirmeye çalıştı. Ülkenin kurtulmasının ve geri kalmışlıktan kurtulmanın ancak bu şekilde olacağına inanıyordu.
Bir zamanlar Türkiye'de 'Mücahit Atatürk' ismi kullanılırdı. Bugün bize garip gelen bir adlandırma.
Türk Kurtuluş Savaşı, tüm İslâm dünyasında Hıristiyan Batı'ya karşı kurtuluş savaşı olarak görülmüş ve Mustafa Kemal Selahaddin Eyyubi ile aynı karede yer almıştı. Müslümanlar gazetelerinde 'Mücahit Atatürk' ismini kullanmış, Türkiye'ye gönderdikleri tebrik mesajlarında da aynı ismi kullanmışlardı. Uzağa gitmeye gerek yok. TBMM Mustafa Kemal'e 'Gazi' unvanını verirken de aynı duyguyla hareket etmişti. Gazi, Mücahit demek değil mi? Bize garip geliyor çünkü galiba biz garipleştik.
Atatürk'ün demeçleri, yazıları, konuşmaları, söyleşileri çok hacimli bir yekun tuttuğuna göre, kitabınıza bu metinleri seçerken neyi esas aldınız? Neye göre bir eleme yaptınız?
Atatürk'ün kaleminden çıkan yazıları ve ağzından çıkan sözlerini derledim. Yani kendimden herhangi bir eklemede bulunmadım. Atatürk'ün din algısı, Müslüman halkla ilişkileri tespit edilmeye çalışıldığı için ağırlıklı olarak dinî temaların ağır bastığı metinler seçildi.
1906'dan 1928'e, Atatürk'ün görüşlerinde, dünyaya bakışında neler değişmiş? Ne gibi mesafeler kat etmiş? Hani hep sözü edilen 'takiyye' meselesi var bir de. Kitabınızda bu değişimin kısmen de olsa izlenebildiğini söyleyebilir miyiz?
İnsanların düşünceleri zaman içinde gelişir ve olgunlaşır. Bu durum Mustafa Kemal için de böyledir. Ama ben Atatürk'ün dünyaya bakışında ciddi bir değişme olduğu kanaatinde değilim. Bütün eserleri ve okuduğu kitaplara düştüğü notlar dikkatlice okunursa aydın bir Osmanlı subayı olduğu, Avrupa'yı yakından takip ettiği görülür. Yani harbiye yıllarından itibaren Mustafa Kemal milliyetçi ve yukarıda anlattığım çerçevede modern bir Müslüman'dır. Sonradan bir değişme söz konusu değildir. Ama iyi bir siyasetçi olduğu için erken dönemlerde bazı düşüncelerini net bir şekilde ortaya koymamıştır. Bazı arkadaşların söylediği gibi iktidar olduktan sonra değişti iddiaları asılsızdır.
Atatürk'ün bazı konuşmalarının ve bildirilerinin manipüle edildiğini söylüyorsunuz.
Belki sistematik bir saptırmadan söz edemeyiz ama özellikle harf inkılabından sonra Atatürk'ün eserleri Latin harflerine çevrilirken ciddi bir tahribat yapılmıştır. Bir de Atatürk'ten daha Atatürkçü olan sözde Kemalistler, bazı konuşma, bildiri ve demeçlerin kamuoyunda bilinmesinden rahatsızlık duymuşlardır. Ama galiba asıl tahribat genelge ve kongre metinleri sadeleştirilip ders kitaplarına konulurken yapıldı. Orijinal metinlerle, uyduruk sadeleştirilmeler karşılaştırılırsa sorunun ne kadar ciddi olduğu görülebilir.
Abdullah HARMANCI / Yeni Şafak Kitap Eki