CHP'nin günlerdir 'dinleniyoruz' iddiaları ve sonrasında dillendirdiği istifa çağrılarının ardından, dün Telekom'un açıkladığı görüşme kayıtları ile bu iddialar çürütüldü. İddiaların çürümesinin ardından olayın seyri bu kez CHP aleyhine işlemeye başladı. CHP'ye bu konuda destek veren gazeteler, belgenin yayınlanmasının ardından CHP ile birlikte ne yapacağını şaşırdı ve bugünkü manşetlerinde 2 gündür attıkları manşetin tersine CHP'yi eleştiren manşetler attı.
Hürriyet Gazetesi bugün konuyla ilgili haberi 'Ortam değil, gaflet çıktı' başlığıyla manşetine taşırken, Akşam Gazetesi de manşetinde 'Belge çıktı, CHP çöktü' başlığını kullandı. Diğer gazeteler de söz konusu belgeyi manşetlerine taşırken, haberlerinde Baykal ve Sav'ı istifaya çağırdılar.
Günlerdir CHP'ye destek veren köşe yazarları da, CHP'yi yaylım ateşine tutarak, Baykal ve Sav'ı istifaya çağırdılar. Akşam Gazetesi yazarı Serdar Turgut, bugünkü yazısında Baykal'ı istifaya çağırırken, bu aşamadan sonra CHP'nin yapması gerekenleri anlattı. Serdar Turgut'un yazısı şöyle;
O zaman Baykal hemen istifa etmeli
CHP'nin 'dinleniyoruz' iddiaları ile tırmanan gerilim dün çok tuhaf bir sonuca bağlanmaya başlandı.
Absürd bir durum söz konusuydu. Koparılan onca yaygaradan sonra ortada koskocaman bir hiçlik olduğu şüphesi doğdu.
Dinlendiği söylenen kişinin, yanlışlıkla telefonunu açık bırakması gibi bir şey olabilir miydi? Tabii ki; neden olmasın...
Bu benim neredeyse daima yaptığım bir kazadır ve bazı durumlarda bu vahim sonuçlara da yol açabilir. (Bu konuda 5. sayfaya bakılabilir).
Böyle bir şey yaşandığı zamanlarda dinlemeyi yapanın da yanlış yaptığını söylemek kolay değildir. Çünkü gizliliği seyretme ve dinleme, insanoğlunun vazgeçemediği günahlardan veya keyiflerden bir tanesidir.
O durumda, dinlemeyi yapan kişinin kazayla da olsa duyduklarını yazmasının etik olduğunu söylemek pek mümkün değil. Ama bu konuda kimseye etik dersi vermeye de girişmeyeceğiz.
Çünkü malumunuz biz başkalarının işine burun sokmaktan ibaret olan sevimsiz bir meslek dalındayız maalesef ve geçmişte Bakanlar Kurulu salonuna dinleme böceği koyup da sonra duyduklarını haber yapan gazeteciler de tanımışlığımız vardır.
İşte bu nedenlerle kimseye 'şöyle davranmalısınız' diye ders vermeye girişmeyeceğiz.
Dünkü 'Günde' yazısında absürd sonuca varmaya başlasa da ortada bir büyük skandal olduğunu ve eğer muhalefet partisi dinlendiyse iktidar partisinin, dinleme yoksa da boş yere fırtınalar koparan muhalefet partisinin başının belaya girmesinin kaçınılmaz olduğunu söylemiştik.
Dahası birinci olasılık geçerli olsaydı Başbakan Erdoğan'ın, eğer ikincisi doğru çıksaydı Baykal'ın istifa etmesi gerektiğini yazacaktık.
Görünen o ki; ortada bir dinleme olayı yok. Sadece CHP'nin kriz çıkarmaya yönelik saldırgan tavrı var.
Eğer ortaya çıkmaya başlayan tablo gerçekten doğruysa, ortada sadece bir kazadan ibaret dinlenme meselesi varsa, o zaman CHP lideri de, genel sekreteri de hemen istifa etmeli. Bu yaşananların bedelini ağır bir şekilde ödemek zorundalar.
Çünkü eğer denilenler doğruysa:
1- CHP tüm inandırıcılığını yitirmiş olacak.
2- CHP Lideri Baykal bir liderde olması gereken tüm özellikleri kaybetmiş bir insan olarak ortada çırılçıplak kalacak ('kral çıplak' anlamında).
3- Çok ağır suçlamaları hiç araştırmadan ortaya atabilen bir parti, halk nezdinde kalan son meşruiyetini de kaybedecek.
4- Memleket çok ihtiyaç duyduğu muhalefetten yoksun kalacak.
5- Ülkede üzerine gidilmesi gereken birçok sorun var. Bunlar arasında yasadışı dinleme olayları da mutlaka vardır. Bundan sonra bu tür olayların rasyonel bir biçimde soruşturulması imkansız hale getirildi.
6- CHP bu son fiyaskodan sonra dikkatini çekmekte olduğu tehlikelere ülkeyi kendi eliyle teslim etmiş oldu. AKP, tek başına başaramadığını CHP'nin yardımıyla başardı.
Eh, bütün bunların ülkeye vereceği zararın bedelini de herhalde birileri ödemeli tabii ki.
Dinleme gerçekten olmuş olsaydı, AKP aleyhine de bazı maddeler sıralayıp onların da bedelini Erdoğan'ın ödemesi gerektiğini yazmayı planlıyorduk.
Şimdi CHP'den gelecek haberi bekliyoruz.'